Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/849 E. 2022/751 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/849
KARAR NO: 2022/751
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/05/2019
NUMARASI: 2016/846 Esas – 2019/542 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin Ankara Barosuna bağlı olarak serbest avukatlık yapmaktığını, davalı şirket tarafından 03.05.2010 tarihinde düzenlenen poliçe kapsamında müvekkilinin mesleki sorumluluk sigortası bulunmakta olup, bu poliçe 2011 ve 2012 yıllarında yenilenerek kesintisiz olarak devam ettiğini, müvekkili aleyhine daha önceden vekilliğini üstlendiği dava dışı … ünvanlı şirket tarafından Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/285 E. (Eski Esas: 2013/1) sayılı dosyası kapsamında mesleki hata sebebiyle uğranılan zarar iddiasına dayalı olarak tazminat davası açıldığını, davalı şirkete hasar ihbarı yapıldığını, davalı tarafça mesleki sorumluluk sigortası genel şartları C2 maddesine istinaden sözleşme yapılırken beyan edilmesi zorunlu hususların beyan edilmemiş olması gerekçesine dayalı olarak sigorta sözleşmesinden cayma hakkının kullanıldığını, cayma hakkının geçersiz olduğunun tespiti için İstanbul 36. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/276 sayılı dosyasında açılan davanın kabulüne karar verildiğini, kararın Yargıtay temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, rizikonun gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mesleki sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile sigorta poliçesinin özel şartlar bölümü hükümleri uyarınca, davalı sigorta şirketinin müvekkilimin savunma sebebiyle maruz kalacağı masraf ve harcamaları avukatlık asgari ücret tarifesi ile sınırlı olarak karşılamak zorunda olduğunu, bu kapsamda, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1 E. (Yeni Esas: 2015/285) sayılı dosyasının müddeabihi 1.378.099,50-EURO (Dava tarihindeki harca esas değeri 3.268.300,77-TL) olup, davanın açıldığı, tebligat ile davanın öğrenildiği ve dolayısıyla rizikonun gerçekleştiği 2013 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanacak vekalet ücreti tutarının 83.318,30 TL olduğunu, bu tutarın da poliçe limiti (2.000.000-TL) dahilinde olduğunu, bu alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının mesleki hatasını bilerek davalı sigorta şirketi nezdindeki mesleki sorumluluk sigortasını yaptırdığını, mesleki sorumluluk sigortası genel şartlarının C2 maddesinde sigortalının sigorta poliçesinin akdedildiği esnada mesleki hatanın gerçekleştiğini bilmesi ve işbu durum hakkında sigorta şirketini bilgilendirmeyerek beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirterek davanın reddine ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Davacının Ankara Barosuna bağlı olarak serbest avukatlık yaptığı ve davalı ile mesleki sorumluluk sigortasının düzenlendiği, mesleki sorumluluk sigorta poliçesinin 2011 ve 2012 yıllarında yenilerek kesintisiz bir şekilde devam ettiğinin ve aynı zamanda davalının işbu yenilenen sözleşmelere yönelik cayma beyanının geçersizliğine dair İstanbul 36. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/276 esas, 2014/173 karar sayılı ilamıyla tespit edildiği ve işbu tespit hükmünün Yargıtay temyiz incelemesinden geçerek onandığı, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/285 esas, (eski esas 2013/1) sayılı dosyasında mesleki hata nedeni ile zarar gerekçesine dayalı olarak işbu tazminat davasının açıldığı, davacı tarafça davalıya hasar ihbarının da yapıldığı ancak davalının mesleki sorumluluk sigortası genel şartları C2 maddesine dayanılarak cayma hakkını kullandığını bildirdiği ve davacıya davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığı, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılan dava değerinin 1.378.0099,50 EURO olduğu, dosyada mübrez bilirkişi heyet raporlarından da hükme esas alınan bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere sigorta poliçesi ve genel şartlar birlikte değerlendirildiğinde 03/05/2010 – 2011 vadeli 171211710 numaralı mesleki sorumluluk sigorta poliçesinde sigortalı olan davacının genel şartların B1 maddesi ve C2 maddesi uyarınca vekalet ücretinden dolayı alacak hakkının bulunup bulunmadığının araştırıldığı, genel şartların B1 maddesinde poliçenin tanzim tarihi olan 03/05/2010 tarihinden beş yıl öncesine kadar vuku bulan mesleki hatalardan kaynaklı taleplerin poliçe kapsamında değerlendirildiği, davaya konu olayda mesleki hatanın 30/12/2007 tarihinde gerçekleşmiş olması nedeni ile poliçenin geçerlilik tarihleri arasında gerçekleştiği, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/285 sayılı dosyasında dava tarihinin 02/01/2013 olduğu ve bu haliyle 2013 yılı asgari ücret tarifesi nazara alındığında davacının icra takip günü itibariyle 71.475,00 TL. asıl alacak ve 15.191,86 TL. işlemiş faiz olmak üzere toplamda 86.666,86 TL. alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının 71.475,00 TL asıl alacak ve 15.190,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 86.666,86 TL üzerinden iptaline, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİNDE ÖZETLE A-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacı vekalet ücreti ödemek suretiyle malvarlığında eksilme olduğunu, bu kapsamda dosyada herhangi bir avukatlık sözleşmesi, avukatlık serbest meslek makbuzu, banka ödeme dekantu vb. belgenin bulunmadığını, davacının mesleki hatanın gerçekleştiği tarihten çok sonra yaptırdığı ilk poliçe tanzim edilirken rizikonun varlığından müvekkili haberdar etmediğini, bu hususta bir bildirim ya da beyanda bulunmadığından beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu nedenle müvekkilinin sigorta kapsamında tazminat ödeme borcunun ortadan kalktığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.B-Davacı vekilinin katılmalı istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket vekili süresi içinde bilirkişi kök raporuna itiraz etmemiş olduğundan müvekkil lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu, davalı tarafça yargılamada ileri sürülmeyen hususların istinaf incelemesinde ileri sürülemeyeceğini, hükme esas alınan bilirkişi ek raporu ile vekalet ücretinin poliçe limiti olan 2.000.000,00-tl üzerinden hesaplanması açıkça hukuka aykırı olup, bilirkişi kök raporunda yapılan hesaplama doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı avukat aleyhine vekalet görevini özenle yerine getirmediğinden dolayı açılan tazminat davasında davacıyı temsil eden avukata ödenmek zorunda olduğu vekalet ücreti masrafının davalı sigorta şirketi ile akdedilen “Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesi” kapsamında tazmini istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.HMK’nın 355. maddesi uyarınca, inceleme istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Avukatlık mesleğini icra eden davacı sigortalı ile davalı sigorta şirketi arasında 03.05.2010, 03.05.2011 ve 03.05.2012 düzenlenme tarihli 03.05.2010 başlangıç ve 03.05.2013 bitiş tarihli 3 adet mesleki sorumluluk sigorta poliçesi tanzim edildiği, ilk poliçe limitinin 500.000 TL, diğer her iki poliçe limitinin 2.000.000 TL olduğu, söz konusu poliçelerin özel şartlar kısmında; “ Bu sigorta ile, sigortalı aleyhine ileri sürülmüş olan haklı tazminat taleplerinin karşılanmasını veya haksız yada aşırı tazminat taleplerine karşı sigortalının yapacağı savunmaya yardımcı olunması teminat kapsamındadır. Herhangi bir tazminat talebine karşı savunma yapılması sebebiyle maruz kalınan avukatlık ücreti ile diğer savunma masrafı ve harcamaları avukatlık asgari ücret tarifesiyle sınırlı olmak üzere teminat limitine dahildir.” denilmiştir. İstanbul 36. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/276 Esas, 2014/173 Karar sayılı dosyasında: davacı sigortalı tarafından davalı sigorta şirketine karşı açılan davalı şirketin cayma beyanının hukuka aykırı ve bu çerçevede taraflar arasına münakit 2010, 2011, 2012 yılları sigorta sözleşmelerinin geçerli olduğunun tespiti istemli davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyiz incelemesinde Yargıtay 11.HD’nin 11/03/2015 tarihli 2014/16122-2015/3364 E.K sayılı ilamıyla özellikle “..poliçenin düzenlenme tarihinde cayma hakkına konu açılmamış sayılma kararının henüz kesinleşmemiş olmasına ve davacıya karşı açılan tazminat davasının da, o tarihte henüz açılmamış olmasına göre” kararın onanmasına karar verildiği, kararın karar düzeltme aşamasında geçerek kesinleştiği anlaşılmakla davacı sigortalının beyan yükümlülüğünü ihlal etmediği kesinleşen mahkeme ilamıyla tespit edilmiş olduğundan davalının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Davalı tarafça yargılamada ileri sürülmese de, dava konusu takibe itirazında, vekalet ücreti ödendiğine yönelik herhangi bir (avukatlık sözleşmesi, avukatlık serbest meslek makbuzu, banka ödeme dekontu vb.) belgenin bulunmadığı ileri sürülmüş olduğundan itirazın iptali davasında bu yöndeki itirazın mahkemece halli gerekir. Sorumluluk sigortası ile ana ilke olarak, sigorta ettirenin üçüncü kişilere verebileceği zararlardan ötürü bu zararın giderilmesi için sigorta ettirenin mamelekindeki azalmayı önlemeye yönelik amaç bulunmaktadır. Ne var ki, bu tür sigorta sadece sigorta ettirenin korunması değil, yukarıda da değinildiği gibi sigorta ettirenin eyleminden kaynaklanan zararlardan üçüncü kişilerin zararlarının giderilmesi de amaçlanmaktadır. Bu durum, sorumluluk sigortasını, sigorta ettiren ile onun eylemleri dolayısı ile zarar görenlerin yararlarını dengeleyen suigeneris bir sigorta türü olarak kabul edilmesini gerektirmektedir. Sorumluluk sigortaları, TTK.nundaki mal/zarar sigortaları kısmında düzenlenmiş bulunduğundan mal/zarar sigortalarına ilişkin düzeniemelerin ilke olarak sorumluluk sigortalarında da uygulanabileceği düşünülebilirse de, sorumluluk sigortaları malvarlığının pasif kısmını sigorta güvencesi altına alınması amacı ile yapılan düzenlemeler olduğundan, mal sigortalarına ilişkin tüm hükümlerin bu tür sigortalarda aynen uygulanması olanaksızdır. Başka bir ifadeyle soıumluluk sigortası, bir aktif değer sigortası olmayıp, bir pasif sigortasıdır. Zira, bu tür sigorta ile sigorta ettirenin patrimuanındaki aktif değil, ileride ortaya çıkması muhtemel zararlar (borçlanma/ar) yani pasifler sigorta güvencesi altına alınmaktadır. Sorumluluk sigortasında rizikonun gerçekleşme anı Türk Ticaret Kanunu’nda ayrı bir hükümle düzenlenmemişse de rizikonun ihbar yükümlülüğü ile ilgili 1292 nci maddesinden yararlanılarak riziko gerçekleşme anını tesbit etmek mümkündür. Anılan maddeye göre, üçüncü şahsın sigortalıya karşı dava açması halinde sigortacıyı sigortalısının savunmasına yardıma zorunlu tutan sorumluluk sigortalarında sigortalının teb1igatı üzerine davayı öğrendiği tarihinin riziko tarihi olarak kabulü gerekir (Ulaş, Işıl, Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara 2012, s. 709 vd.). Bu açıklamalar ışığında, Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/285 Esas, 2016/523 Karar sayılı dosyasında, davacının …, davalının … olduğu, vekalet sözleşmesinden kaynaklı tazminat davasında dava değerinin 1.378.099 Euro olup, dava tarihinin ise 02.01.2013 olduğu anlaşılmaktadır. Davalı sigorta şirketine poliçede öngörülen süre içerisinde gönderilen ihtarnamede, söz konusu dava nedeniyle sigortalının savunmasına yardımcı olması amacıyla alınan hizmet karşılığı avukatlık ücreti masrafının poliçe kapsamında ödenmesi istenmiş olmakla poliçede öngörülen riziko gerçekleştiğinden davacı sigortalının tazminat talep hakkı bulunduğunun kabulü gerektiğinden davalının bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Davalı sigorta şirketi, mesleki sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında, davacı sigortalının yukarıda anılan Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1 E. (Yeni Esas: 2015/285) sayılı dosyası kapsamında kendini savunmak için tayin ettiği avukata ödemek zorunda olduğu vekalet ücretini tazmin etmekle yükümlüdür. Davacı tarafça Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde öngörülenden tutardan fazla ödeme iddia edilmediği gibi Avukatlık Kanunu’nun164/4. fıkrasının “Avukatlık asgari ücret tarifesi altında vekalet ücreti kararlaştırılamaz.” şeklindeki düzenlenmesi gözetildiğinde, rizikonun gerçekleştiği 2013 yılındaki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile belirlen ve poliçe limiti ile sınırlı olan kısmından davalı sigorta şirketi sorumludur. Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1 E (Yeni Esas 2015/285 ) sayılı dosyasında dava değerinin 1.378.099 Euro olup dava tarihi itibariyle TCMB Efektif Satış Kuru 2,3627 TL karşılığı 3.256.035,68 TL’dir. Bu durumda, AAÜT gereğince, davacının talep edebileceği paranın miktarının 83.306,04 TL olduğu, bu bedelden poliçe şartı gereği 5.000.-TL muafiyet tenzilinin uygulanması suretiyle (83.306,04 TL-5.000 TL) 78.306,04 TL tutarın davalıdan talep edilebileceği, davalı borçlunun davacının 22.02.2013 tarihli ihtarnamesi ile 28.02.2013 tarihi itibaren temerrüde düştüğü, temerrüt tarihi 28.02.2013 ile 10.07.2015 icra takip tarihi arasında işlemiş yasal faiz alacağının da 16.643,79 TL olduğu dosyada alınan kök ve 1. ek rapor içeriğinden tespit edilmiş olmakla davalının takibe itirazlarının 78.306,04 TL asıl alacak ve 16.643,79 TL işlemiş faiz üzerinden iptaline karar vermek gerekirken poliçe limiti üzerinden yapılan hesaplamaya dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesi gerekmiştir.Dava konusu alacak likit ve bilinebilir olduğundan davacı alacaklı yararına hükmolunun tutar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/(1)-b.1. maddesi uyarınca, esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353(1)-b-2 maddesi uyarınca, KALDIRILMASINA,1-Davanın kısmen kabul kısmen reddine, Davalı tarafça İstanbul Anadolu … İcra dairesinin … sayılı takip dosyasında 78.306,04 TL asıl alacak ve 16.643,79 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 94.949,83-TL miktara yönelik yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, yasal faiz uygulanmak üzere TAKİBİN DEVAMINA, 3-Asıl alacağın %20’si olan 18.989,96 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 4-Fazlaya ilişkin istemin reddine, 5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 6.485,96 TL. harçtan peşin alınan 917,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.568,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 6-Davacı tarafından yapılan ilk dilekçe gideri 951,34 TL., bilirkişi gideri ile tebligat ve müzekkere gideri 1.594,20 TL. olmak üzere toplamda 2.541,24 TL. yargılama giderinden red/kabul oranına göre 2.180,46 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca kabul edilen miktar yönünden 12.970,23 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-Hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca reddedilen miktar yönünden 5.100,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafa iadesine,10-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 1.481,00-TL harcın, alınması gerekli olan 6.485,96 TL harçtan mahsubu ile eksik 5004,96-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,b-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,c-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30-TL ve posta gideri 22,5‬0-TL olmak üzere toplam 143,80-TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,d-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022