Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/848 E. 2022/709 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/848
KARAR NO: 2022/709
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2016/754 Esas – 2019/532 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yurt dışında getirttiği kumaşları borçlu firmaya sattığını, söz konusu iş ilişkileri ticari teamül gereği cari hesap ekstresi tutulmak suretiyle yürütüldüğünü, cari hesap alacağı olan 15.800 TL alacak miktarı üzerinden borçlu şirket hakkında icra takibi başlatıldığını, borçlu vekilince Bakırköy … İcra Müdürlüğü nezdinde yetkiye ve borca itiraz ettiğini, takibin durduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı dava dilekçesinin ekinde herhangi bir cari hesap ekstresi sunmadığını, davacının davalı şirketten 15.800 TL tutarında alacaklı olduğuna ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediğini, zira davalı şirketin 24.04.2013 tarihinde davacı şirkete ekte bir örneği yer alan 15.800,40 TL bedelli reklamasyon faturasını keşide ettiğini, reklamasyon faturası kesmesi davalı şirket tarafından davacıya geçilen peyderpey kumaş siparişlerinin gecikmeli ve hatlı bir diğer deyişle ayıplı teslim edilmesi ve ayrıca bunun sonucunda da davalı şirketin zarara uğramasından kaynaklandığını beyanla davacının % 20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı taraf, davalıya satım teslim ettiği tekstil ürünlerinin bedeli karşılığında düzenlenen faturalar nedeniyle alacaklı olduğunu iddiasındadır, davalı taraf ise davacının bir kısım ürünlerin geç teslim ettiğini, bu nedenle zarara uğradığını, bunun yanında bazı ürünlerin ayıplı olması nedeniyle davacıya düzenlediği 15.820,40-TL bedelli reklamasyon faturası nedeniyle davacıya borçlu bulunmadığını savunmuştur. Mahkememizce tarafların ticari defterleri ve belgeleri üzerinde ve tarafların ayıplı ürünler hazır edilmesi halinde ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi kök ve ek raporunda; davalının ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünleri incelemeye sunmadığı, sadece sunulan fotoğraflara bakılarak ürünlerin ayıplı olduğunun tespit edilemeyeceği, ayrıca davalının iddiasına konu dantelde çekme ve dantel deseninde deformasyon ayıbının yıkama testi yapılarak anlaşılabileceği açık olduğu belirtilmiştir. Buna göre davalının ayıp iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalının iddia ettiği ayıp açık ayıp olup, süresinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulduğuna ilişkin davalı tarafça bir belge sunulmamıştır. Davalı tarafın geç dantel teslimatı nedeniyle zarara uğradığı iddiası bilirkişi raporunda değerlendirilmiş; tarafların mail yazışmalarında teslim için belirledikleri teslim sürelerinden sonra yapılan teslimatlar nedeniyle davalının 4.479,74-TL zararı olduğu tespit edilmekle, davacının her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olan 15.800,00-TL alacağından bu miktar düşüldüğünde davacının 11.320,26-TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de davalının takipten önce temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla işlemiş faiz talebi kabul edilmemiştir. Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebi alacak faturaya dayalı olsa da davanın ayıp ve geç teslim iddiası kapsamında sonuç alacak bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğundan alacağının likit olmadığı değerlendirilmekle reddedilmiş olup, davanın kısmen kabulüne,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dilekçe ekinde sunduğu yakalama ve gözaltı tutanağı incelendiğinde yakalama gününün 08/01/2018 saat 14.00 olduğu, söz konusu yakalama tutanağında davacı vekilinin söz konusu işlemlere katılmadığı, katıldığı ise hangi avukatın katılıp takılmadığının belirtilmediğinin görüldüğünü, bilirkişi incelemesine katılınamaması ve kabul edilebilir bir mazeretin bildirilmemesi halinde de diğer tarafın beyanına itibar edileceğinin ihtarının yapıldığını, bilirkişi raporunun somut gerçeğe aykırı ve eksik inceleme yapıldığını, 16 Ocak 2013 tarihinde tekrar kumaş siparişi geçtiğini, davacı şirketin tam olarak 40 gün geciktiğini, davacının ürünlerin geç tesliminden kaynaklı olarak davalı şirketin uğrayacağı zararın kendisinden talep edileceğinden haberdar olduğunu, dosyaya sundukları yazışmaların davacı tarafça aksinin iddia edilmediği, taraflar arasında geçen yazışmalara rağmen bilirkişi heyetinin yalnızca davalı şirketin müşterisinin atmış olduğu e maildeki siparişlere odaklandığını, siparişin geç teslim edildiğinin tespit edilmişken davalının somut zararının hesaplanmamasının hukuka aykırı olduğunu, … nolu siparişin ürün başına tutarının 2.05 ingiliz sterlini iken yaşanan bu gelişmelerden sonra ürün başına 1.64 ingiliz sterlini olarak belirlendiğini, … sipariş nezdinde meydana gelen zararın hesaplanması gerektiğini, … nolu siparişin 3047 adetten 2266 adete düşürüldüğünü, davalı şirket ürün başına 3.05 ingiliz sterlini üzerinden fatura kesmeyi palanlarken davacı şirketten kaynaklanan sıkıntılardan dolayı ürün başına ancak 2.13 ingiliz sterlini fatura keşide edebildiğini, şirketin bu siparişte ürün başına zararının 0,92 ingiliz sterlini olduğunu, toplam tutar üzerinden 4479,74 TL zarar hesaplanmasının açıkça davalı şirket açısından hak kaybına yol açtığını, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satımdan kaynaklanan cari(açık) hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının edimini ayıplı ve geç ifa etmesi nedeniyle davalının zarara uğrayıp uğramadığı, davacının bakiye alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, cari hesap alacağına dayalı olarak 15.800,00 TL asıl alacak ve 27,27 TL işlemiş faizinin tahsili istemiyle 09/07/2015 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf ürünlerin geç ve ayıplı teslim edilmesi nedeniyle uğranılan zararlar için reklamasyon faturası kesildiğini savunmuştur. Mahkemece tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ve incelenen davacı defterlerine göre davalıdan takip tarihi itibariyla 15.800,00 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyla davacıdan 0,40 TL alacaklı olduğu, taraflar arasındaki mutabakatsızlığın sebebinin davalı tarafından kesilen 15.800,40 TL tutarlı reklamasyon faturasının davacının defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Reklamasyon faturası, satışı gerçekleştirilen malın yeterli özellik, nitelik, kalite ve belirlenen standarda uygun olmaması nedeniyle alıcı ve satıcının uzlaşarak belirlediği yeni duruma uygun olarak, alıcı tarafından düzenlenen belgedir. Reklamasyon faturasının yapılan işin hacmi ve mahiyetine, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uygun olması ve tevsik edici belgelerle dayanması gerekmektedir. Davalı taraf, ürünlerin geç teslimi nedeniyle, ürünlerin ihracını yaptığı yabancı firmanın geç teslim nedeniyle hem birim fiyattan indirim yaptığını, hemde verdiği siparişleri eksilttiğini ileri sürmüştür. Davacı ise cevaba cevap dilekçesinde reklamasyon faturasını kabul etmediklerini beyan etmekle birlikte davalı şirketi kaybetmemek adına reklamasyon bedeli ödenmek istendiğini ve ödenmesi kabul edilen adil reklamasyon tutarının davalı şirkete bildirildiğini, bunun davacı şirketin kötü niyetli olmadığının göstergesi olduğunu beyan etmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun Madde 118/1. maddesine göre, temerrüde düşen borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe, borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür. Bu halde davalı alıcının geç teslim nedeniyle zarara uğradığını ispat etmesi gerekir. Davalının yurt dışı müşterisi tarafından 28.02.2013 tarihinde davalıya gönderilen ve davalının aynı gün davacıya bildirmiş olduğu e-mail yazışmasında … ve … order nolu siparişlerde gecikme nedeniyle tenzilat talep edilmiştir. … order nolu siparişlere ilişkin davalı zararı bilirkişi tarafından hesaplanmış ve mahkemece hükümde nazara alınmıştır. Dosyaya sunuları sipariş formları arasında …’e dair belge olmadığı bilirkişi raporunda ifade edilmiştir. Davalı, yaşanan gecikme nedeniyle … nolu siparişin modelinin değiştiğini ve yerini … nolu siparişin aldığını, … nolu siparişin detaylarının … nolu sipariş ile uyuştuğunu iddia etmiş ise de, … nolu siparişe dair dosyada belge bulunmayıp, bu siparişin yerini … nolu siparişin aldığını ispata yarar dosyada delil bulunmamaktadır. Davalı yanca, tüm siparişler üzerinden zararın hesaplanması gerektiği belirtilmiş ise de, geç teslim tek başına yeterli olmayıp ayrıca davalının geç teslim nedeniyle zarara uğradığını ispatlaması gerekir. Dosyada bilirkişi heyetinin nazara aldığı ve davalının müşterisi tarafından gönderilen mail dışında davalının zararını ispata elverişli bir delil bulunmamaktadır. Dosyaya sunulan sipariş özetlerine ilişkin … başlıklı belgelerde herhangi bir kaşe ve imza bulunmamaktadır. Bu belgelerin davacı aleyhine delil olması mümkün değildir. Bir kısım ürünlerin ayıplı teslim edildiği iddia edilmiş ise de, bu ürünlerin davacı tarafından değiştirildiği anlaşılmaktadır. Ancak davalının ayıplı ifa nedeniyle uğradığı zararları genel hükümlere göre davacıdan isteme hakkı bulunmaktadır. Bununla birlikte ayıplı ifa nedeniyle davalının zarara uğradığı ispatlanabilmiş değildir. Davalı, mahkemece davacının, talebi üzerine yeniden inceleme günü tayin etmiş ise de davacının ilk incelemeye katılmaması nedeniyle alacağını ispat edemeyeceği ileri sürülmüş ise de, davalının da ifade ettiği gibi mahkemece verilen süre kesin olmadığı gibi, mahkemece tahkikat aşamasında her zaman resen tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verebileceğinden davalının bu savunmasına itibar edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla mahkemece davanın 11.320,26 TL üzerinden kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 193,32 TL harcın, alınması gerekli olan 773,28 TL harçtan mahsubu ile bakiye 579,96 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.02/06/2022