Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/840 E. 2022/510 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/840
KARAR NO: 2022/510
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/05/2019
NUMARASI: 2017/798 Esas – 2019/557 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin kumaş üretimi işi yaptığını, davalı tarafından talep edilen siparişlerin karşılığı müvekkili şirket tarafından imal edilen kumaşların faturalandırılarak davalıya teslim edilmek üzere 15/06/2016 tarih ve … numaralı irsaliye ile davalıya gönderildiğini, ancak davalı tarafın sebepsiz bir şekilde kumaşları teslim almadığını müvekkilinin kestiği 15/06/2016 tarih … numaralı faturayı kabul etmediğini, bu defa faturanın Bakırköy … Noterliğinin 20/07/2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya gönderildiğini, davalının müvekkiline bizzat sipariş ettiği kumaşları sebepsiz yere almaktan kaçındığını, kumaşların halen müvekkili tarafından davalının teslim alması için muhafaza altında tutulmakta olduğunu, davalının sipariş ettiği kumaşlara ilişkin düzenlenen fatura bedeli ödenmediğinden 10.485,16 TL alacağın tahsili için icra takibine girişildiğini, davalının takibe konu borcun 4.547,66 TL’lik kısmını ödediğini, borcun 5.937,50 TL’sine ise gerekçe göstermeksizin itiraz ettiğini, takibin kısmen durduğunu ileri sürerek davalının takibe vaki kısmi itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, takipte itiraz edilen kısım bakımından davacı şirkete müvekkili şirket tarafından herhangi bir sipariş oluşturulmadığını, olmayan bir siparişe dayanılarak müvekkiline teslim edilmeye çalışılan kumaşlar kapsamında ödeme talep edildiğini belirterek davanın reddine, % 20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının davalı şirket mailinden … isimli şahsın yazmış olduğu mailler ve içeriğindeki siparişlere göre ürün üretimi yaptığı ve bu ürünlerin bir kısmının davalı tarafça teslim alındığı, ancak son düzenlenen fatura içeriğinde yer alan 300 kg ürünün teslim alınmadığı, teslim almadıklarını davacıya gönderdikleri ihtarnamede beyan ettikleri, davalı vekilinin dilekçesinde …’ın davalı şirket çalışanı olduğunu beyan ettiği görülmekle davacının davalının şirket çalışanı olan …’ın ürün siparişi verme yetkisi olup olmadığını bilemeyeceği, ayrıca yine aynı şahıs tarafından verilen siparişlerin davalı tarafça teslim alınması karşısında davacının bu şahıs tarafından verilen siparişe göre üretim yapıp bu ürünleri de hali hazırda teslim etmeye hazır şekilde tuttuğu da göz önünde bulundurularak davalının hiçbir gerekçe göstermeden yalnızca malı teslim almadığı gererkçesiyle davanın kabulüne takibe kısmi itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette satın alma yetkilisi ve şirket sahibi … olup, bu yetkili ile de davacı arasında söz konusu siparişe ilişkin yazılı veya sözlü bir teyitleşme, görüşme kesinlikle yapılmadığını, … isimli şahıs müvekkili şirkette hiçbir zaman satın alma müdürlüğü pozisyonunda çalışmadığını, davacı şirketin sipariş verilen kişinin satın alma yetkilisi/ müdürü olup olmadığını araştırmadığını, müvekkilinin sipariş verilmeyen mal ve hizmetten sorumlu tutulamayacağını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, faturadan kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki kısmi itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalının siparişleri üzerine imal edilen kumaş emtiaların davalıya teslimi şeklinde taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, bu kapsamda dava konusu davalının siparişi karşılığı imal edilen emtianın faturalandırılarak davalıya teslim için gönderildiğini ancak davalının mal tesliminden kaçındığını, malın ve faturanın teslimi için keşide edilen ihtarnamenin de semeresiz kaldığını, emtianın davalıya teslime hazır olduğunu ileri sürerek faturadan kaynaklı alacağın tahsilini istemiş, davalı dava konusu fatura içeriği emtiaya ilişkin herhangi bir sipariş oluşturulmadığını, olmayan akdi ilişkiye dayalı olarak mal teslim edilmeye çalışılarak ödeme talep edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık, dava konusu icra takibinde kısmi itiraza konu davacının davalıya düzenlediği 15.06.2016 tarihli 5.497,69 TL bedelli faturadan kaynaklanmaktadır. Davalı bu faturaya dayalı akdi ilişkiyi inkar ettiğinden öncelikle bu yönden uyuşmazlığın halli gerekir. Davalı, bir dönem çalışanı olan …’ın satın alma müdürü olmadığını, şirket adına mal siparişi verme yetkisinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de, bu çalışanının daha önceki vermiş olduğu siparişler karşılığı malın teslim alındığı ve özellikle davalının davacıya vermiş olduğu 28.07.2016 tarihli cevabı ihtarnamesinde; “ihtarın içinde yazılı olan kumaş siparişimizi teslim almadığımız halde..” demek suretiyle açıkça akdi ilişkiyi kabul ettiği gözetildiğinde dava konusu faturaya dayalı akdi ilişkinin olduğunun kabulü gerekir. Satış sözleşmesi gibi her iki tarafa karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflar için önceden ifa yükümlülüğü yoksa, genel kural tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleridir. Yine TBK m.97’e göre, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Aksine bir düzenleme olmadıkça, satıcı satılanı teslim etmekle para alacağı olan bedeli istemeye hak kazanır. Bu durumda, davacı satıcı dava konusu fatura içeriği emtiayı davalıya teslim etmekle davalı alıcı da emtiayı teslim almakla yükümlüdür. Somut olayda, davacı satıcının satıma konu emtiayı davalıya teslim etmek istemesine karşın davalı alıcının emtiayı teslim almaktan imtina ettiği ihtilafsızdır. 6098 sayılı TBK’nın 107. maddesi “Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir”. Bu durumda, davalı alıcının satıma konu emtiayı teslim almakta temerrüde düştüğünden davacı satıcının yukarıda anılan TBK m. 107 hükmü gereğince, faturaya konu emtianın tevdi mahalli tayini suretiyle teslimi ile dava konusu faturaya dayalı alacağını talep edebileceği gözetilmeden ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE 2-Davacı tarafından yatırılan 101,40 TL peşin harçtan 80,70-TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla alınan 20,70-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince takdir ve tayin olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafça yapılan 64-TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5- Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan 102-TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta gideri 4,50 TL olmak üzere toplam 125,80-TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.