Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/839 E. 2022/452 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/839
KARAR NO: 2022/452
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2019
NUMARASI: 2017/1161 Esas-2019/669 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket kayıtlarında davalıdan olan alacağının tahsili yapılan takibe haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından yasal sürede cevap dilekçesi sunulmamış, yargılama sırasında davalı vekili davanın reddine karar verilmesin savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının dayandığı fatura içeriği malı davalıya teslim ettiğine dair yazılı belge sunamadığı, fatura davacı defterlerinde kayıtlı olsa da, davalının defter ibraz etmediği, davacı tarafından münhasıran davalı defterlerine dayanılmadığı gibi davacının yemin hakkını kullanmaktan da vazgeçtiği gerekçesiyle kanıtlamayan davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; davalının borcunu inkar etse de, taraflar arasındaki cari ilişkiyi inkar etmediği, dava dilekçesinde, diğer delillerin yanı sıra taraf defterleri de delil olarak belirtildiği ayrıca 30.03.2019 tarihli dilekçe ile “yemin delilinden vazgeçildiği, karşı tarafın defterlerine dayanıldığı, karşı tarafın defterlerindeki kayıtların kabul edildiği ve davalı tarafa defterleri sunması için süre verilmesi” talebinde bulunulduğu, davalıya ilgili ticari defterlerine davacının münhasır delil olarak dayandığı da bildirilmek suretiyle ticari defterlerini mahkemeye sunması için uygun süre de verilerek yazı gönderilip tebliğ olunması gerekirken mahkeme dilekçemizde “münhasıran” terimi kullanılmadığından “birçok delilin içinde davalının defterlerinin incelenmesini talep ettiği” şeklinde yetersiz ve usule aykırı şekilde taleplerinin reddedildiği oysa dilekçede bu terim yerine açıkça yemin delilinden vazgeçildiği ve karşı tarafın defterlerindeki kayıtların kabul edildiği ve bu defterlere dayanıldığının bildirilmesi karşısında bunun başkaca delillere dayananılmadığı ve münhasıran davalı tarafın defterindeki kayıtlara dayanıldığı anlamına geldiğinin kabul edilmesi gerektiği, “münhasıran” kelimesi HMK 222/5 maddesinin lafzında geçmediği, maddenin 5. fıkrası; “taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” şeklinde düzenlendiği, münhasıran teriminin Yargıtay içtihatlarında yer almakta ve tarafın başkaca bir delile dayanmaması anlamına geldiği, başkaca delile dayanmaktan vazgeçildiği açıkça beyan edildiğinden davalı tarafa defterlerini sunması için süre verilmesi gerekirken yetersiz gerekçe ile talebin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca son celse de münhasıran karşı tarafın defterlerine dayanıldığının açıkça belirildiği ancak mahkeme hakimi tarafından”zaten bunu daha önce belirttiniz, tekrarlamanıza gerek yok!” denilerek beyanın tutanağa geçirilmediği daha sonra gerekçeli karar yazıldığında mahkeme tarafından bu hususun aleyhe değerlendirildiği, TTK 85. maddesinde “malvarlığı hukukuna ilişkin olan, özellikle de mirasa, mal ortaklığına ve şirket tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıklarda, mahkeme, ticari defterlerin teslimine ve bütün içeriklerinin incelenmesine karar verebilir.” şeklinde ki düzenlemesi ile malvarlığını ilgilendiren davalarda ticari işletme ile ilgili tüm ticari defterlerin incelenmesine hakim karar verebileceği, mahkemenin ibraz konusundaki kararı karşısında tarafların ticari defterlerini bilirkişi incelmesi için ibraz etmesi zorunluluğu da TTK 83/2 yollaması ile HMK219. maddesinde “taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.” şeklinde açıkça belirtildiği, müvekkilinin makine üreticisi olup davalıya sattığı makineyi teslim ettiği ancak bedelini tahsil edemediği, davacı tarafın basiretli bir tacir olarak ticari kayıtlarını hukuka uygun olarak tutmuş ve ispat bakımından mahkemenin ve bilirkişinin incelemesine sunduğu ancak karşı taraf defterlerini sunmadığı için defterleri karşılaştırma imkanının olmadığı, mahkeme tarafından davalıya defterlerini ibraz etmesi için mehil verilmediği, bu durumda makine bedelinin ödenmediği konusunda müvekkilin elinde sadece karşı tarafın defterlerine dayanma imkanının bulunduğu ve karşı tarafın defterlerine dayanıldığı, 6100 sayılı HMK 222. maddesinin birinci fıkrasında “mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” hükümleri çerçevesinde mahkemenin davalıya defterlerini ibraz için süre vermemesinin yasaya aykırı olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bir adet faturaya dayalı alacağın tahsilini teminen yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacı taraf, 18.05.2013 tarihli fatura içreği makinenin davalıya satılıp teslim edildiğini ancak bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise davacıya borcunun bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece her iki taraf vekili hazır olduğu halde, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve davalı taraf defterlerini inceleme günü ibraz etmemiştir. Davacı şirketin ticari defterlerinde dava konusu faturanın kayıtlı olduğu ve fatura bedeli kadar alacaklı olduğu saptanmışsa da; faturanın sadece davacı defterlerinde kayıtlı olması alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı gibi davacı delil listesinde münhasıran davalı defterlerine dayanmamasına göre, davalının ticari defterlerini ibraz etmemiş olması davacı tarafın iddialarının kabulü anlamına gelmez. Davacının fatura içeriği malın davalıya teslim edildiğini davalının imzasını havi irsaliye ya da benzeri yazılı bir belge ile ispat etmesi gerekir. Davacı tarafından bu yönde yazılı bir belge ibraz edilememiş olup, malın teslim edildiği kanıtlamamıştır. Davacı vekiline 18.03.2019 tarihli celsede; yemin hakkı hatırlatılmış ve yemin deliline dayanıldığını beyan edilmişse de; 08.04.2019 tarihli dilekçesiyle; yemine ilişkin ara kararından vazgeçilmesi, HMK 222/5 maddesi uyarınca, davalı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanılması nedeniyle davalı tarafa defterlerini ibraz için süre verilmesi talep edilmiştir. Davacı vekilinin, delil dilekçesinde, taraf defterlerini delil olarak göstermesi münhasıran davalı defterlerine dayandığı anlamına gelmeyeceğinden, davacının, münhasıran davalı defterlerine dayandığından bahsedilemez. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/479 Esas-2017/1051 Karar sayılı 13.07.2017 tarihli, 2016/3357 Esas-2016/13899 Karar sayılı 24.10.2016 tarihli ilamları) Dava vekili yemin delilinden de vazgeçtiğini beyan ettiğine göre, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf peşin karar harcının alınması gereken 80,70-TL harçtan mahsubu ile 36,3‬0-TL eksik harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-a kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 14/04/2022