Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/832 E. 2022/400 K. 01.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/832
KARAR NO: 2022/400
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2017/884 Esas – 2019/927 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/04/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … A.Ş. ile müvekkili bankanın genel kredi sözleşmesi imzaladıklarını, davalı şirketin bu sözleşme çerçevesinde kredi kullandığını, diğer davalıların kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, kredilerin geri ödenmemesi üzerine noterden ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalılar tarafından yapılan itiraz neticesinde takibin durduğunu, davalıların haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar davaya cevap vermemiştir. Davalılar vekili beyan dilekçesinde özetle; davacının takip yaparken önce vadeli ödeme planındaki alacağı asıl alacak olarak değelendirdiğini, bu miktar üzerinden haksız şekilde ikinci kez temerrüt faizi talep ettiğini, bilirkişinin inceleme tarihi esas alınarak borç miktarını belirlemesi gerektiğini, ana para alacağı ve takipten sonra faiz hesabı yapılması gerektiğini, davacının ileride elde edeceği faiz hesaplarını ana alacak olarak hesaplanmasının doğru olmadığını, davacı tarafından rehinlerden elde edilen bedellerin mahsup edilmesi gerektiğini belirtmiş, duruşmalarda davaya konu icra takibinden sonra ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takiplerden dolayı tahsilatlar olduğunu, takip tarihinden önce yapılmış tahsilat bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” davacı banka ile davalı … A.Ş. arasında 27/04/2011 tarihli 3.000.000 TL bedelli, 31/12/2013 tarihli 10.500.000 TL bedelli, 20/10/2014 tarihli 1.500.000 Euro bedelli kredi sözleşmeleri imzalandığı, davalılar …, … ve …’ın bu sözleşmelerde sözleşme miktarları ile sınırlı müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldıkları, takip tarihi itibariyle bankanın alacağının kurumsal finansmandan kaynaklanan 4.945.451,72 TL asıl alacak, 38.871,25 TL gecikme tazminatı- kar payı olduğu, davacının gecikme tazminatı- kar payı olarak 335,18 TL talep ettiği göz önüne alınarak davacının bu kredi sözleşmesinden toplam 4.945,786,90 TL alacağı bulunduğu, bu miktar için yapılan itirazın yerinde olmadığı ve iptalinin gerektiği, kurumsal finansmandan kaynaklanan 10.956,52 USD asıl alacağının bulunduğu, bu miktar için yapılan itirazın yerinde olmadığı ve iptalinin gerektiği, kurumsal finansmandan kaynaklanan 272.781,50 Euro asıl alacak, 661,97 Euro gecikme tazminatı- kar payı olduğu, davacının gecikme tazminatı -kar payı olarak 33,98 Euro talep ettiği göz önüne alınarak davacının bu kredi sözleşmesinden toplam 272.815,48 Euro alacağı bulunduğu, bu miktar için yapılan itirazın yerinde olmadığı ve iptalinin gerektiği, davacı bankanın depo talebinde bulunduğu çek ile ilgili herhangi bir belge sunmadığından çek depo talebinin yerinde olmadığı, 14.276,18 TL teminat mektubunun dava tarihinden sonra iade olduğu, 1.500.000 Euro mektubunun 29/08/2018 tarihinde vadesinin sona erdiği ve masraf talebine ilişkin herhangi bir belge sunulmadığından bu taleplerinin reddi gerektiği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip dosyasında yapılan tahsilatların icra müdürlüğünce infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği, alacağın likit olduğundan %20 icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava tarihinde mevcut olan bir alacağın, davanın açılmasından sonra sona ermesi halinde,sona eren alacağın infaz aşamasında değerlendirilmesine karar verilmesi gerektiğinden, yerel mahkeme kararının bu yönü ile kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme kararının red kısmı deposu gereken teminat mektubu bedelleri ile ilgili olup bedellerinin deposu gereken teminat mektuplarının riski takip tarihi ve dava tarihi itibariyle devam ettiği hususunda herhangi bir ihtilafın bulunmadığını, bu hususun bilirkişi raporunda ve yerel mahkeme kararında açıkca belirtildiğini, 14.276,18.-tl’lik teminat mektubu dava tarihinden sonra iade edilmiş olduğunu, 1.500.000,00.-euro’luk teminat mektup 29.08.2018 tarihinde vadesi dolmuş ve riski sona erdiğini, icra takibinde deposu talep edilen 14.276,18.-tl miktarlı ve 1.500.000,00.-euro miktarlı teminat mektuplarının riskinin davanın açılmasından sonra sona erdiğini, yargılamaya hakim olan “her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir” ilkesi gereği dava tarihi itibari ile davacının takip talebinde belirtilen miktar kadar teminat mektubu depo bedeli talep etme yetkisine sahip olduğunu, bilirkişi raporunda; 14.276,18.-tl’lik teminat mektubu ve 1.500.000,00.-euro’luk teminat mektubunun dava tarihinden sonra iade olduğunu, o halde dava tarihi itibari ile maddi ve hukuki olgular davanın tam kabulüne karar verilmesini gerektiğini, deposu talep edilen teminat mektupları dava tarihinden sonra iade ve vadesinin bittiği hususu gerçekleşmiş olduğundan; yerel mahkemece davanın ve tazminat talebimizin tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken, 14.276,18.-tl’lik meri teminat mektubunun dava tarihinden sonra iade edilmiş olması, 1.500.000,00.-euro’luk meri teminat mektubunun dava tarihinden sonra vadesinin sona ermiş olması sebebiyle ödeme hususunun infaz aşamasında değerlendirmesine karar verilmesi gerekirken hatalı bir şekilde talebin reddine karar verilerek karşı vekâlet ücretine ilişkin hüküm kurulması istinaf dilekçesinde verdikleri yargıtay kararlarına ve usule aykırı olduğunu, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı nakdi ve gayri nakdi kredi alacağının kredi borçlusu ve kefillerden tahsili istemi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, teminat mektuplarına ilişkin riskin dava tarihinden sonra sona ermesi nedeniyle bu istemler yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekip gerekmediği ve davalı taraf lehine takdir edilen vekalet ücreti noktasındadır. Genel kredi sözleşmelerinin imzalanmasından sonra davalı asıl borçlu lehine davacı banka tarafından gayrinakdi kredi olarak takibe konu 14.276,18 TL ve 1.500.000,00 Euro bedelli ve takip tarihi itibariyle mer’i olan teminat mektupları verilmiştir. Genel kredi sözleşmelerine davalılar …, … ve … Genel kredi sözleşmelerine müteselsil kefil olmuşlardır. Genel kredi sözleşmeleri gereğince asıl borçlu lehine verilen teminat mektupları da kefalet kapsamında bulunmaktadır. Bununla birlikte banka ile asıl borçlu müşterisi arasında imzalanan davalıların da kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmelerinin ilgili maddelirende bankaca istenildiği zaman asıl borçlu/müşteri tarafından teminat mektubu miktarlarının bankaya depo edileceği taahhüt edilmiştir. Ayrıca genel kredi sözleşmelerinin 24./27. maddesinde, müteselsil kefillerin kredi borçlusunun bankaya karşı borçlardan kefalet limiti dahilinde sorumlu olacağı belirtilmiştir. Ancak kural olarak kefil, asıl borçlunun bankaya karşı tüm yükümlülüklerini değil fakat bankanın teminat mektubu bedelini muhataba tazmin etmesi hâlinde bu bedeli ödemeyi borçlanmaktadır. Zira henüz tazmin edilmeyen mektup bedelinin depo edilmesinin borçlusu kefil değil lehine teminat mektubu verilen asıl kredi borçlusudur (Reisoğlu, Seza: Türk Kefalet Hukuku, Ankara, 2013, s. 219). Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.03.2020 Tarih, 2017/11-36 Esas ve 2020/290 Karar sayılı ilamında; kefil olunan gayrinakdi kredi nedeniyle asıl borçlunun yükümlülüklerinin kefilin kendi hakkında da uygulanacağını genel bir ifade ile kabul etmesinin, kefili, teminat mektubu bedelini depo etme yükümlülüğü altına soktuğunu iddia etmenin, kanun koyucunun kefili koruma amacı ile çeliştiğine, zira kefaletin kendisi tıpkı depo gibi bir teminat olduğundan ve kefil açıkça teminat mektubunun bedelini ayrı bir garanti sözleşmesi ile garanti etmedikçe kefilin iradesinin dar olarak yorumlanmasının uygun olacağına, bu durumda davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı sözleşmede açıkça teminat mektubunun bedelini depo etme yükümlülüğü bulunmadığından depo talebinden kefilin sorumlu olmadığının kabulü gerektiğine karar vermiştir. Bilirkişi raporunda da tespit edildiği gibi genel kredi sözleşmelerinin ilgili maddelerinde, mer’i bulunan teminat mektuplarından oluşan gayri nakdi kredinin depo edilmesinden asıl kredi borçlusunun yanı sıra müteselsil kefillerin de sorumlu olacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle teminat mektubu tutarlarının depo edilmesinin davalı kefilden talep edilmesi mümkün değildir. Haliyle depo talebi yönünden davanın davalı kefiller yönünden reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davada gayri nakdi alacaklar için davalı yararına AAÜT uyarınca ayrıca maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir. Hal böyleyken gayri nakdi kredinin nakdi kredi alacağına dahil edilerek reddedilen kısım yönünden nispi tarifeye göre vekalet ücreti takdir edilmesi doğru olmamıştır. Asıl kredi borçlusu şirket yönünden ise takibe konu edilen 14.276,18 TL bedelli teminat mektubunun davadan sonra 18/07/2018 tarihinde iade edildiği bilirkişi raporunda tespit edilmiştir. Yine 1.500.000,00 Euro bedelli teminat mektubunun süresi son kez 29/08/2018 tarihine kadar uzatılmış olup vadesi dava tarihinden sonra dolmuştur. Dava tarihi itibariyle her iki teminat mektubu da meri olup bu teminat mektuplarının davacı tarafından eldeki davaya konu edilmesinde hukuki yarar vardır. Ancak bahsi geçen teminat mektupları nedeniyle banka kaynaklarından yapılmış bir ödeme söz konusu değildir. Teminat mektuplarının süresi dolana kadar banka bir risk altında bulunmakla birlikte, risk ancak teminat mektupları nakde çevrilirse doğmaktadır. Somut olayda banka teminat mektuplarının nakde çevrilmesi söz konusu olmadığı gibi davacının gayri nakdi krediye ilişkin icra takibi depo talebine ilişkin olup teminat mektupları hükümsüz kaldığından icra takibinde değerlendirilmesi gereken herhangi bir durum kalmamış olup bu haliyle depo talebi de konusuz kalmıştır. İcra takibinde depo talebi infaz edilmediğinden, yani teminat mektuplarının bedeli depo edilmediğinden davacı takip alacaklısı lehine icra vekalet ücreti doğması da söz konusu değildir. Bu halde mahkemece teminat mektupları yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Ayrıca, teminat mektubu nakde çevrilmiş olsa bile talebin depo istemine ilişkin olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmez. Bu yönden mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece kredi borçlusuna ilişkin olarak teminat mektuplarına ilişkin davanın konusuz kalmasına rağmen reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla; davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında; a) Kurumsal finansmandan kaynaklanan 4.945.451,72 TL asıl alacak, 335,18 TL gecikme tazminatı kar payı olmak üzere toplam 4.945.786,90 TL alacak için davalılar tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, 4.945.451,72 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 11,79 oranında gecikme tazminatı kar payı mahrumiyeti ve bunun % 5 gider vergisi uygulanmak suretiyle, b) Kurumsal finansmandan kaynaklanan 10.956,52 USD asıl alacak için davalılar tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, 10.956,52 USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 3,03 oranında gecikme tazminatı kar payı mahrumiyeti ve bunun % 5 gider vergisi uygulanmak suretiyle, c) Kurumsal finansmandan kaynaklanan 272.781,50 EURO asıl alacak, 33,98 EURO gecikme tazminatı kar payı olmak üzere toplam 272.815,48 EURO alacak için davalılar tarafından yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, 272.781,50 EURO asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 3,64 oranında gecikme tazminatı kar payı mahrumiyeti ve bunun % 5 gider vergisi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA, Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE, 2-Davacının çek yaprağı bedeli ve masraf asıl alacağına ilişkin taleplerinin REDDİNE, 3-Teminat mektuplarının depo edilmesi talebine ilişkin olarak davalı kredi borçlusu … A.Ş. yönünden konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4-Teminat mektuplarının depo edilmesi talebine ilişkin olarak davalı kefiller …, … ve … yönünden davanın reddine, 5-Dava tarihinden sonra ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan tahsilatların İcra Müdürlüğünce infaz aşamasında değerlendirilmesine, 6-Kabul edilen alacağın % 20′ si olan 1.207.644,85 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 7-Başlangıçta peşin olarak alınan 173.692,93 TL harcın, alınması gerekli olan 419.398,36 TL harçtan mahsubu ile bakiye 245.705,43 TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, 8-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan toplam 4.846,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.069,02 TL’sine başvurma ve peşin harç 173.724,33 TL eklenerek toplam 175.793,35 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 126.596,33 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 10-Gayri nakdi kredi alacağı bakımından davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 6. maddesi uyarınca 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, 11-Nakdi kredi alacağı bakımından davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 86.718,20 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalılara verilmesine, 12-Gayri nakdi kredi alacağı bakımından davalı davalı kefiller …, … ve … yargılama sırasında kendilerini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak bu davalılara verilmesine, 13-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 47,80 TL olmak üzere toplam 169,10 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/04/2022