Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/831 E. 2022/472 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/831
KARAR NO: 2022/472
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2017/52 Esas – 2019/730 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Taraflar arasındaki şirketin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, asıl amacının kar elde etmek ve ortaklara paylaştırmak olan davalı şirketin, ortaklar arasındaki husumet nedeniyle bu amacını yerine getiremeyip zarar ettiğini, işyeri kirası başta olmak üzere şirketin genel giderlerinin müvekkili ve müvekkilinin eşi tarafından karşılandığını, müvekkilinin muhalefet şerhine rağmen şirket merkezinin Kadıköy Suadiye’den, ortakların ikamet adreslerine ve danışan portföyüne uzak olan Bakırköy’e taşındığını ve şirketin faaliyetinin bu nedenle fiilen sona erdiğini, şirketin feshi için haklı nedenlerin oluştuğunu ileri sürerek davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, şirketin feshine ilişkin şartların oluşmadığını, davacının dayandığı “haklı sebep” kavramının soyut ve geniş kapsamlı olduğunu, somut olay bağlamında haklı nedenlerin spesifik olarak gösterilmesi gerektiğini, davacının, ortaklar arasında husumet yaratmaya çalıştığını, müvekkilinin davacıya hiçbir husumet gütmediği gibi davacının huzursuzluk yaratacak davranışlarına da şirketin menfaati için göz yumduğunu, müdür olmadığı halde davacının yönetime fazlasıyla müdahale ettiğini, şirketin kârı için atılan adımlarda gerekçeli veya gerekçesiz müdahale edip ortakları huzursuz ettiğini, söz konusu durumun haklı sebep sayılsa dahi şirketin feshi için değil davacının ortaklıktan çıkarılmasına dayanak oluşturacak bir haklı sebep olduğunu, davacının ortaklıktan ayrılma talebine bir diyeceklerinin olmadığını ancak kusurlu olması nedeniyle bu talepte bulunmaya ve alacak talep etmeye hakkı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, Davacının talepleri haksız dayanaksız olsa da fesih talebine katıldıklarını; dava konusu şirketin kurulduğu günden bu yana kar elde etme amacını gerçekleştiremediğini, şirket giderlerinin ortaklar tarafından karşılandığını ve bunun şirketin ticari ve muhasebe kayıtları ile sabit olduğunu fakat davacının giderleri yalnız kendisinin karşıladığı iddiasını kabul etmediklerini, şirket merkezinin bulunduğu işyeri kirasının çok yüksek olması nedeniyle taşınma kararı alındığını, faaliyet alanının psikolojik danışmanlık olması nedeniyle danışan portföyünün belli bir ikamet alanının olmadığını, her yerden müşteri gelebildiğini; taşınma kararı alınan genel kurulda, davacı ve eşinin, müvekkiline karşı sergilediği tutum ve davranışlar nedeniyle müvekkilinin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/174892 soruşturma dosyası ile şikayette bulunmuş olduğunu, hem maddi sıkıntılar yaşandığı hem de faaliyet alanı psikolojik danışmanlık olmasına rağmen yaşanan huzursuzlukların ortaklığı çekilmez hale getirdiğini ve şirketin, amacına ulaşamayacağını sabit kıldığını, belirterek davacının dava nedenleri kabul etmemekle birlikte
şirketin feshi talebine katılma zorunluluğu olduğunu, bu nedenle şirketin feshine, müvekkilinin dava açılmasında kusuru bulunmadığından yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı şirket kendisini vekille temsil ettirmediği gibi davaya yazılı cevap da vermemiş ve fakat davalı şirket temsilcisi 12/04/2018 tarihli celsedeki beyanında, şirketin kurulduğundan buyana yeterli iş yapamadığını, ortakların desteği ile ayakta durduğunu, işyeri kirasından doğan yüksek maliyetler nedeniyle şirket merkezinin Bakırköy’e taşındığını, Bakırköy’e taşındıktan sonra da şirketin fiilen çalışmadığını, mevcut durum karşısında şirket yetkilisi olarak şirketin feshine ilişkin davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı şirketin zarar ettiği, kâr edemediği, müşteri portföyünün bulunmadığı, iki yıldan fazla bir süredir faaliyetlerine fiilen son vermiş olduğu, ortaklar arasında, şirket içindeki ortaklık ilişkisini objektif ve sürekli olarak katlanılamaz hale getiren şahsi çatışmaların bulunduğu ve yaşanan huzursuzluğun şirketin faaliyetlerine devamını olanaksız kıldığı, şirketin feshi için haklı sebeplerin oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne davalı şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; şirketin feshi için haklı nedenlerin olmadığını, bu bağlamda Yargıtayın ortaklar arasında yaşanan bir olay neticesinde kovuşturma dosyası var ise haklı sebebin varlığını kabul ettiğini, oysa ki somut olayda bu şartı sağlayacak bir kovuşturma dosyasının mevcut olmadığını, dolayısıyla “ortaklık ilişkisini objektif ve sürekli olarak katlanılamaz hale getiren şahsi çatışmaların bulunduğu” gerekçesine dayandırılmasının doğru olmadığını, müvekkili tarafından şirkete kazandırılmış müşteri portföyünün olduğunu, şirketin feshinin en son çare olduğunu, davacı ortağın şirketten çıkartılmasına veya duruma uygun düşen başka bir çözüme hükmedilebilecekken şirketin feshine karar vermesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, haklı nedenle limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. Davalı şirketin psikolojik danışmanlık alanında faaliyet gösterdiği, başlangıçta 4 ortaklı olarak kurulan şirket, 22/05/2015 karar ve 28/05/2015 tescil tarihli genel kurul kararı ile üç ortaklı hale geldiğini, mevcut durumda davalı şirketin davacı …, davalılar … ve …’den oluştuğu, şirket yetkilisinin … olduğu görülmüştür. 6102 sayılı TTK’nın 636/3. maddesinde haklı sebeplerle ortağın şirketin feshini talep edebileceği, mahkemece bu istem yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebileceği düzenlenmiştir. Başka bir ifadeyle; bir kişiyi ortak olmaya yönelten şartlar ortadan kalktığında, yani o kişinin ortaklıktan ayrılmasını gerektiren ve haklı sebep olarak nitelendirilebilecek sebepler doğduğunda, ilgili her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkemenin, fesih talebi yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılınasına karar verebilir. 6102 sayılı TTK.nun 641/I maddesinde; “ Ortak şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini isteme hakkına haizdir.” düzenlemesi yer almaktadır. O halde, dava sebebinin dayandığı TTK’nın 636/3. maddesinde haklı sebep kavramı yasada açıkça tanımlanmamış ise de her davada, hukuki ve maddi olayların özelliği dikkate alınarak ileri sürülen nedenlerin haklı sebep teşkil edip etmeyeceği hususunun irdelenmesi gerekmektedir. Şirketin devamlı olarak zarar etmesi, kuruluş ve gayesinin gerçekleşmesine imkan kalmaması, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıklar, ortağın bakiye sermaye borcunu ödemekte temerrüdü gibi sebepler haklı sebepler olarak sayılmıştır. Yargıtayın konuya ilişkin içtihatları da aynı doğrultudadır ( T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas No:2014/17528 Karar No:2015/12310K.). Somut olayda, davalı şirketin ödenmiş sermayesini tamamen kaybettiği, kurulduğundan buyana sürekli zarar ettiği, gayrı faal durumda olduğu ve son üç yılında kayden ve rayiç değer bilançosuna göre borca batık olduğu, şirket ortakların bir araya gelmedikleri gibi, şirketin devamı ve yönetimi konusunda katkıda bulunma ihtimallerinin ortadan kalktığı gözetildiğinde mahkemece, şirketin feshi için haklı nedenlerin oluştuğunun kabulünde isabetsizlik yoktur. Haklı sebeple fesih yerine alternatif çözüme hükmedilebilmesi için bu çözümün ilgililerin menfaatine olması gerekmektedir. Elde davalı şirketin feshi yerine yaşatılmasını gerektirecek ekonomik ve rasyonel veriler mevcut değildir. Şirketin ticari faaliyetinin olmadığı, şirketin devamında genel ekonomik menfaatler için yarar bulunduğunun tesbit edilemediği, hiç kar dağıtmayan ve uzun zamandır zarar eden ekonomik yönden kötü durumda olan bir şirkette diğer pay sahibinin şirketin devamına ilişkin menfaatinin önemli görülemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Ekonomik faaliyeti durmuş bulunan şirketin devamında genel ekonomik menfaatler açısından bir fayda bulunmadığı kabulüyle şirketin fesih ve tasfiyesine karar veren ilk derece mahkemesinin kararı yerindedir. Ne var ki, şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin davanın ortaklık tüzel kişiliğine karşı açılması gerekli ve yeterli olup, şirket ortak ve müdürüne de husumet yöneltilmesi doğru olmadığından kararın bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, davalı … vekilinin isitnaf başvurusunun kısmen kabulüne HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararınının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 1-Davanın davalılar … ve … yönünden pasif husumet yokluğundan REDDİNE, 2-Davanın davalı şirket yönünden KABULÜ ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nolu …’nin haklı nedenlerle FESHİNE, 3-Davalı şirkete …’in tedbiren karar kesinleşene kadar yönetici kayyımı olarak atanmasına ve şirket müdürünün işten el çektirilerek şirketin kayyım tarafından idaresine, 4-Kararın kesinleşmesine müteakip kayyım olarak atanan …’in tasfiye memuru olarak görevine devam etmesine, 5-…’e emek ve mesaisi karşılığında aylık 1.500,00 TL ücret takdirine, 6-Davacı vekili tarafından şimdilik 15.000,00 TL kayyım ve tasfiye memuru ücretinin mahkememiz veznesine depo edilmesine, depodan sonra kayyımın görevine başlamasına, 7-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40.-TL karar harcının davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 13,00 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 8-Davacı tarafından yapılan gider avansının kendisi üzerinde bırakılmasına, 9-Bakiye avansın yatırana iadesine, 10-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davalı … vekili tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-Davalı … vekili tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve dosya masrafı toplamı 40,50-TL olmak üzere toplam 161,8‬0-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.