Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/825 E. 2022/360 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/825
KARAR NO: 2022/360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2018
NUMARASI: 2017/907 Esas – 2018/927 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu … hakkında dava dışı … Bankası A.Ş tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından ilamsız takip açıldığını, dosyanın kesinleştiğini, borçluya ait hacze kabil menkul ve gayrimenkul mal bulunmadığından 01/05/2007 tarihinde dosyadan borç ödenmeden aciz vesikası alındığını, icra müdürlüğü tarafından verilen borç ödemeden aciz vesikasının İİK md 143 anlamında kesin aciz belgesi olduğunu, yapılan takipte usul ve yasaya aykırı bir durumun mevzu bahis olmadığını, borç ödemeden aciz vekisa İcra ve İflas Kanunu madde 68 kapsamında bir belge niteliğinde olduğu için davalı borçlunun itirazın kaldırılarak takibe devam edilmesi yolunda karar verilmesi gerektiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi ile borçlu hakkında aciz vesikasına dayalı olarak 105.145,75TL ilamsız takibe başlandığını, borçlu …’in haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali için işbu davayı açmanın gerekli olduğunu, zira borçlunun itirazının zaman kazanmak ve müvekkilin alacağını almasını geciktirmek amacıyla yapılan haksız ve yersiz bir itiraz olup, itirazın kaldırılması amacıyla Mahkemeye başvurmanın zorunlu olduğunu, bu nedenlerle müvekkil şirketin yapmış olduğu icra takibine yönelik davalı borçlu tarafından yapılan tüm itirazların iptaline ile takibin devamını, davalı borçlu hakkında %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilemsini, yapılacak olan masraflar ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davamızın konusunun itirazın iptali olduğu açıktır. Davalı … Bankasına borcu olmadığını, kredi ya da kredi kartı sözleşmesi, belge asıllarının dosyaya sunulması gerektiğini belirtmiş, mahkememizce dava konusu olan alacağa ilişkin sözleşme asıllarının sunulması için davalıya kesin süre verilmiş, bu süre zarfında belge asılları sunulmadığı, yine sözleşme asıllarının mahkememize sunulması için … Bankası’na müzekkere yazılmasına rağmen davacıya ait herhangi bir sözleşme olmadığı yönünde cevap verildiğinden davacı belge asıllarını sunamadığından ve davasını kanıtlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Bunun yanında davacının kötü niyetli olduğuna dair dosyaya yansıyan bir delil sunulmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı … yönetim şirketinin, icra dosyasına konu alacağı dava dışı … Bankasından temlik alan temlik alacaklısı konumunda olduğunu, dava dışı banka ile davalı-borçlu arasında sözleşme/sözleşmeler akdedilmiş ve davalı-borçluya kredi tesis edildiğini, bu nedenle kredi evrak ve sözleşmelerinin dava dışı … Bankası A.Ş.’nde olmaması mümkün olmadığını, zira söz konusu sözleşme ve evraklar davacı şirkette olsaydı ivedilikle Yerel Mahkemeye sunulacağını, Yerel Mahkeme, dava dışı … Bankası’na bir defa müzekkere yazmış ve verilen cevap ile yetinildiğini, gerekçeli kararda … Bankasının “davacıya ait bir sözleşme olmadığı” yönünde cevap verdiğine değinilmiş olduğu fakat dava dışı … Bankasından, davalı-borçlu … ile aralarındaki sözleşme ve diğer belgelerin istenilmesi gerektiğini, davan konusunun banka ile davalı arasında akdedilen sözleşmeler sebebiyle borcun olup olmadığı hakkında olup, yapılması gerekenin detaylı bir müzekkere ile dava dışı Bankadan davalı-borçlu ile aralarındaki sözleşme ve diğer evrakların istenilmesi olduğunu, bir bankanın aralarında kredi sözleşmesi veya benzeri bir sözleşme olmadan, kredi tesis edilmeden davalı-borçlu hakkında icra takibi başlatması mümkün olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin davacıya elindeki belge ve delilleri sunması için kesin süre tayin ettiğiini, davacının, bu belge ve delilleri yasal süresi içinde sunmamış ve iddiasını ispatlayamadığını, davalının böyle bir borcu olmadığından sunacak bir evrak ve belgenin de dosyaya girmesi mümkün olmadığını, davacı, kesin süre içerisinde belge sunmayarak haksız yargılamanın uzamasını amaçladıklarını, yargılama süreci içinde de sürekli delil sunmak için yasaya aykırı olarak ek süreler istediğini ancak kendisine verilen süre içinde hiçbir zaman davasına dayanak olan sözleşme aslını dosyaya ibraz edemediğini, kesin süreye riayet edilmemesinin hukukumuzdaki karşılığı hukuken hakkın kaybedilmesi olduğunu ve davacının sunduğu sözleşme fotokopisindeki imzanın davalıya ait olmadığını, davacının sunduğu formda yazılı plakalı araca davalının hiçbir zaman sahip olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, aciz vesikasına dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının alacağı temlik eden bankadan kredi kartı kullanmak suretiyle kredi kullanıp kullanmadığı noktasındadır.Alacağı temlik eden … Bankası tarafından … hakkında başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında 30/04/2007 tarihinde borçlunun menkul ve gayrimenkulü bulunamadığı belirtilerek 105.145,75 TL tutarında borç ödemeden aciz vesikası düzenlenmiştir. Alacağı temlik alan davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “aciz vesikası” sebebine dayalı olarak 105.145,75 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 04/11/2016 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. İİK’nin 143. maddesine göre düzenlenen kesin aciz vesikası takip hukuku bakımından borç ikrarını içeren bir senet olup, İİK’nin 68/1. maddesinde yazılı belgelerdendir. Yine, aciz vesikasının maddi hukuk bakımından etkileri ise İİK’nin 143. maddesinde kesin aciz vesikasında yazılı borç hakkında, borçlu için yirmi yıl süreyle zamanaşımının işlemeyeceği ve kesin aciz vesikasına bağlanmış olan alacak hakkında faiz istenemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca, İİK’nin 143. maddesine göre, alacaklı, aciz vesikasını aldığı tarihten itibaren bir yıl içerisinde borçluya yeniden ödeme emri göndermeden borçluya karşı takip yaparak borçlunun yeni bulunan mallarının hemen haczedilmesini isteyebilir. Bu bir yıl içinde borçluya ödeme emri tebliğ edilmeyeceğinden borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi de söz konusu değildir. Eğer alacaklı aciz vesikasının alındığı tarihten bir sene geçtikten sonra borçlu hakkında takibe geçerse borçluya yeniden ödeme emri gönderilmesi gerekir. Borçlunun bu takibe her zaman itiraz hakkı olduğundan borçlunun itirazda bulunması üzerine, aciz vesikası İİK’nin 68/1 maddesinde yazılı belgelerden sayıldığı için, alacaklı itirazın kaldırılmasını isteyebilir veya genel hükümler çerçevesinde genel mahkemelerde itirazın iptali davası açabilir. Ancak aciz belgesi maddi hukuk bakımından bir borç ikrarı teşkil etmez. Bu nedenle maddi hukuka ilişkin davalarda, aciz belgesi borcun varlığını ispata yarayan bir senet sayılmaz. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altında (HMK 190) olup, bu temel kuralların da sonucu olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191). Aciz vesikasının verildiği İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının dairesince imha edildiği bildirilmiştir. Mahkemece yazılan müzekkere cevabında … Bankası tarafından … adına kredi bilgisine rastlanmadığı ifade edilmiştir. Davacı tarafça sözleşme ve başvuru formu sureti sunulmuş ise de alacağı hesaba yarar hesap özeti ve hesap kat ihtarı sunulmamıştır. Kaldı ki davacı tarafça sunulan sözleşme suretine ve imzaya davalı tarafça da itiraz edilmiştir. Alacak iddiasının dayanağının oluşturan krediye ilişkin Banka tarafından kredi bilgisine rastlanmadığının bildirilmiş olması ve davacı tarafça verilen süreye rağmen kredi evraklarının sunulamamış olması birlikte değerlendirildiğinde davacı davasını ispatlayamamıştır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022