Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/824 E. 2022/644 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/824
KARAR NO: 2022/644
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2019
NUMARASI: 2018/353 Esas – 2019/528 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2022
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirket nezdinde emtia nakli sigorta poliçesi ile sigortalı … San. Ve Tic. A.Ş’ye ait emtianın davalıya ait … plakalı araçla İstanbul’dan İsveç’in Stockholm şehrine taşınması işinin davalı tarafça gerçekleştirildiğini, emtiayı sağlam ve eksiksiz teslim alan davalı tarafın emtiayı alıcıya teslimi esnasında 2 adet … çekmece tezgah altı buzdolabının hasara uğradığının tespit edildiğini, bu hususta CMR belgesine şerh düşüldüğünü, sigortalı şirketin müvekkili şirkete ihbarda bulunduğunu, emtianın davalının sorumluluğunda hasara uğraması nedeniyle müvekkili şirketin sigortalısına 03/12/2017 tarihinde 1.770,18 Euro tutarında hasar bedeli ödediğini, müvekkilinin sigortalısının kanuni halefi olduğunu, davalıya rücu yazısı gönderildiğini ancak bedelin ödenmediğini ileri sürerek 1.770,18 Euro’nun 13/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile hesap edilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının halefiyet hakkının doğup doğmadığının araştırılması gerektiğini, iddia olunan hasarın ve zararın varlığının ispata muhtaç olduğunu, gönderinin paketlenmesi ve etiketlenmesi müvekkili taşıyıcının yükümlülüğünde olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, sigorta sözleşmesinin geçerli bir şekilde somut olaya konu taşıma süreci ve olası taşıma risklerini güvence altına alacak şekilde davacı sigortacı ile sigortalısı arasında akdedildiği, davacının ödeme miktarının, meydana gelen zarara göre daha düşük kaldığı ve ödemenin tamamının da sınırlı sorumluluk limitleri dahilinde olduğu, teknik bilirkişi değerlendirmesinde hasarın yükleme ve boşaltma aktiviteleri sırasında olabileceğinin değerlendirildiği, bu nedenle hasarın yükleme boşaltma sırasında meydana geldiğinin kabulü gerektiği, meydana gelen zarar ve davacı ödemesinin de, CMR m.23 ve m.25 hükümlerine uygun olduğu, her birinde sadece 750 TL sovtaj kalacak şekilde meydana gelen hasar durumu karşısında tazminatın tamamının rücu edilebilir olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 1.770,18 Euro’nun ödeme tarihi olan 13/12/2017 tarihinden itibaren Euro cinsinden mevduata T.C. Merkez Bankasının uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacının halefiyet hakkının doğup doğmadığının tartışılmadığını, zira davacı tarafından, sigorta ekspertiz raporu ve sair şekilde gerçek hasar zararı miktarının tespiti yapılmadan salt sigortalının beyanına göre ödeme yaptığını, TBK 183 anlamında alacağın da temlik alınmadığını, davacı … şirketinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, hasar tespitinin hasar gören ürün üzerinde değil, “Katalog” üzerinden yapıldığını, gerçek zararını ispat edemeyen davacının davasının reddi gerektiğini, hükme esas alınan raporda “Hasarın yükleme boşaltma sırasında meydana geldiği kabul edildiği” şeklinde tahmin yürütüldüğünü, kaldı ki bu tespit doğru olsa bile yükleme, boşaltma, istifleme yükümlülüğünün açıkça taşıyıcıya devredilmiş olduğunun davacı tarafından ispat edilemediğini ayrıca raporda hasarın emtiadaki ambalaj hatasından da ileri geldiği şeklinde tespitte bulunulduğunu, müvekkili taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığını, aksi durumda dahi müterafik kusurun tartışılması gerektiğini, ayrıca kesinlikle kabul etmemekle birlikte bilirkişi incelemesinde esas alınan kataloğun HMK 141 kapsamında ön incelemeden sonra sunulan delil olduğundan buna muvafakatlarının olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, CMR hükümlerine tabi kara taşımasında taşınan emtianın hasar görmesi sonucu sigorta şirketinin sigortalısına ödediği hasar bedelini halefiyet ilkesi uyarınca taşıyıcıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı … şirketinin sigortalısı … San. A.Ş’ye ait 16 kalem çeşitli endüstriyel mutfak malzemelerinin parsiyel yük olarak İstanbul’dan Stocholm/İsveç’e karayoluyla taşıma işini davalı şirketin yerine getirdiği, yükün teslim alındığı yerde CMR senedine “…” şeklinde hasar kaydının düşüldüğü, davacı … şirketi tarafından sigortalısına 1.770,18 Euro ödeme yapıldığı dosya kapsamından sabittir. Taşımanın İstanbul/Türkiye’den, Stocholm/İsveç arasında olmasına göre, CMR Konvansiyonu, sigorta ve rücu hususunda ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanması gerekir. Sigorta hukukundan kaynaklanan halefiyet ve rücu konularında ise 6102 sayılı TTK hükümleri esas alınacaktır. TTK.’nun 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortalısına tazminat ödemesi ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır. Sigortacının sigorta tazminatını ödeme borcu, TTK m.1427/2 hükmü uyarınca, rizikonun gerçekleşmesinin sonrasında ve sigortacının edimine ilişkin araştırmalar bitince ve her halukarda TTK m.1446 hükmüne göre yapılacak bildirimden kırkbeş gün sonra muaccel olur. Bu durumda, sigortalı şirketin davacı … şirketine 28.09.2018 tarihinde riziko bildirimi ve hasarın tazmini talebinde bulunduğu, davacının ödeme tarihinde hasar tazmin borcunun muaccel olduğu, tazmin edilen zararın tespitinin eksper yoluyla tayin edilmemiş olmasının poliçesi teminatı kapsamında sigortalıya yapılan ödeme dolayısıyla halefiyete halel getirmeyeceği, rizikonun gerçekleşmesi üzerine sigortalısına ödemede bulunan davacı sigortacının sigortalısının kendisine zarar verene karşı sahip olduğu tazminat isteme ve dolayısıyla dava hakkında tazmin ettiği bedele kadara yasa gereği sahip olduğu ve malın alıcısı firma tarafından davacı … şirketine hitaben düzenlenen yazılı belgede hasarla ilgili tazminat ödemesinin sigortalı şirkete ödenmesine muvafakat edildiği gözetildiğinde, somut olayda davacı … şirketinin yasal halefiyet koşulları gerçekleştiğinden davada aktif husumet ehliyetini haiz olduğunun kabulü gerekir. Davalı tarafça, yükleme ve istiflemenin gönderen/taşıtan tarafından yapıldığı, zararın kötü istifleme ve ambalajlamadan kaynaklandığı, CMR’nin 17/2-4c maddesindeki düzenleme uyarınca bu şekilde meydana gelen hasardan davalı taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. CMR Konvansiyonu 9/2 hükmüne göre, sevk mektubunda, taşımacı tarafından beyan edilmiş çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda olduğu, sayılarının, marka ve numaralarının sevk mektubunda yazılı olanlara uyduğu varsayılır. Davalı taşıyıcı tarafından yükün taşınmak üzere teslim alındığı anda ambalajlama, paletlerin yetersizliği veya istiflenmesi ile ilgili CMR belgelerine her hangi bir çekince konulmadığından davalının yükü hasarsız olarak teslim alındığı kabul edilmelidir. CMR Konvansiyonunun 17. maddesi uyarınca taşıyıcı, yükü teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar yükte meydana gelecek hasardan sorumludur. Sözleşmenin 17/4-c maddesi uyarınca taşıyıcı hasarın, malların gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden şahıslar tarafından taşınmasından, yüklenmesinden, istif edilmesinden veya boşaltılmasından kaynaklandığını ispat etmesi halinde sorumluluktan kurtulabilecektir. Bununla birlikte yükleme gönderene veya başkasına ait olsa bile taşıyıcının, malın sağlam ve tam olarak teslimi sorumluluğu çerçevesinde gerek istiflenmesi gerekse ambalajlanması itibariyle taşımaya uygunluğu noktasında nezaret görevi mevcuttur. Buna göre, taşıyıcının göndereni uyarması gerekmekte olup, bu uyarının yapılmadığı hallerde, zararın gönderen ile taşıyıcı arasında paylaştırılması gerekmektedir. Somut olayda, yükleme ve istiflemenin gönderen sigortalı şirkete ait olduğu dosya kapsamında sunulan e-posta içeriklerinden sabit olduğu gibi, söz konusu emtianın ahşap palet üzerinde mukavva kutu içerisinde bulunduğu, kafes şeklindeki ahşap ambalajlamanın daha güvenli ve koruyucu olduğu, zira tır içerisine forklif vasıtasıyla yapılan yükleme ve indirme esnasında operatörün dikkatsizliği veya ayarlamaması nedeniyle forklift çatal ayaklarının çarpması sonucu emtiadaki hasarın meydana gelebileceği dosyada alınan gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. O halde, ambalajın taşımaya uygun olmadığı, malları koruma açısından yetersiz olduğu gibi istifleme ve yüklemede göndericinin kusurunun bulunduğu ancak davalı taşıyıcının da özen borcuna aykırı davranarak ambalajlanması itibariyle taşımaya uygunluğu, yükleme ve istife nezaret etmemesi nedeniyle kusurlu olduğu sonucuna varılmaktadır. O halde, hasarın sigortalı ve taşıyıcının müterafik kusurlarından kaynaklandığının ve bu itibarla taşınan emteanın niteliği gereği taşıyan sıfatıyla davalının yükleme sırasındaki nezaret görevini ihmalden kaynaklanan müterafik kusurunun asıl sorumlu olan yükletenin kusurundan daha az nispette olacağı dikkate alınarak takdiren % 30 oranında davalı tarafa kusur izafe edilmiştir. Bu durumda, dosyada alınan bilirkişi raporundan, zayi olan emtiadan dolayı gerçek zararın 1.837,66 Euro olarak tespit edildiği, bu tutarın da davalı taşıyıcının sınırlı sorumlu üst limiti olan 2.034,85 SDR =2.447 Euro kapsamında kaldığı ve fakat davaya konu tazminat tutarının 1.770,18 Euro olduğu gözetildiğinde, bu bedelden davalının kendisine atfedilen % 30 kusur karşılığı 531,05 Euro bedelden sorumludur. CMR’nin 27. maddesi uyarınca, yabancı para tahsili talepleri yönünden % 5 faiz oranı uygulanabileceğinden ve hükmedilecek faizin, ödeme isteğinin yazılı olarak taşımacıya bildirildiği tarihten veya böyle bir istekte bulunulmamışsa davanın açıldığı tarihten itibaren başlatılması gerekir. Davacı tarafından her ne kadar dava dilekçesi ekinde davalıya hitaben düzenlenen 14/12/2017 tarihli rucu yazısı örneği delil olarak sunulmuşsa da davalıya tebliğ edildiği kanıtlanmamıştır. Bu durumda faizin dava tarihinden itibaren hüküm altına alınması gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak 531,05 Euro tutarın dava tarihinden itibaren CMR madde 27/1 gereğince işletilecek %5 oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, Davanın KISMEN KABULÜ ile;1-531,05 Euro tutarın dava tarihinden itibaren CMR madde 27/1 gereğince işletilecek %5 oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 64,14-TL karar harcından mahkeme veznesine yatırılan 149,32.-TL peşin harcın mahsubu ile 85,15 TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafça yatırılan 35,90.-TL başvurma harcı, 64,14-TL peşin harç ile dosyada yapılan 2.000,00.-TL bilirkişi ücreti ve 124,00.-TL posta gideri olmak üzere toplam 2.224,08.-TL yargılama giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 692,75 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 5-Davalı tarafça yapılan 500 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 350-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 939,87-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.193,03 -TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,8-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine, 9-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davalı vekilince yatırılan 197 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL, istinaf başvuru harcı ve 35,90TL posta masrafı olmak üzere toplam 157,20 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 110,04 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 18/05/2022