Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/819 E. 2022/488 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/819
KARAR NO: 2022/488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2019
NUMARASI: 2018/653 Esas-2019/616 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında oluşan cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamakla birlikte bilirkişi raporuna karşı beyanında; davacının 820,27 TL dışında bir alacağının bulunmadığını savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı ile olan ticari ilişkisinin ticari defterlerinin içeriğinde kaydedilmiş olup, davalının yaptığı ödeme ve iade faturaları dikkate alındığında takip tarihi itibariyle davalıdan 28.397,78 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede ,2018 yılı ticari defterlerin açılışlarının usulüne uygun olarak yapıldığı, kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, davacı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle davacının davalı firmadan takip tarihi itibariyle 820,27 TL alacaklı olduğu, davacı ve davalı şirket defterlerindeki farkın davalı tarafından düzenlenen 23/03/2018 tarihli 16.498,08 TL bedelli ve 01/04/2018 tarihli 2,90 Euro bedelli faturalardan kaynaklandığı, davalı şirket defterlerinde kayıtlı olan 23/03/2018 ve 01/04/2018 tarihli faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu faturaların … isimli şahsa teslim edildiği, bu şahsın davacı şirket çalışanı bulunmadığı, davalı tarafından ibraz edilen fatura içeriğinin davacıya teslim edildiğine dair kaydın olmadığı anlaşıldığından takip tarihi itibariyle davacının alacağı 28.397,78 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve alacak likit olmakla % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle davalının, davaya cevap vermemiş olmasının, ön incelemede uyuşmazlık konularının belirlenmesinden sonra bu konulara ilişkin delil gösterme ve sunma hakkını ortadan kaldırmayacağı, davaya süresinde cevap vermemiş olan davalının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı, (HMK.md.128) durum böyle olmakla birlikte, süresinde davaya cevap vermeyen davalı, diğer tarafın kusurlu olduğuna yönelik bir vakıa ileri süremez ise de, kötüye kullanılmadıkça onun ileri sürdüğü vakıaları çürütmeye yönelik delil bildirebileceği, müvekkili lehine delil teşkil eden defterlerinde, kayıtlı olan davacı da kayıtlı olmayan iki adet faturanın tebliğ edildiği …’ın davacı şirketin yetkilisi ve çalışanı olduğu, anılan faturaların davacı defterine kaydetmemesindeki amacın sorumluluktan kaçmak olduğu, müvekkil şirketin davacıya borcunun olmadığı, müvekkilin aldığı malları iade ettiği ve bu hususta iade faturalar da usulüne uygun olarak düzenlenip davacı şirket çalışanı veya yetkilisine tutanakla teslim edildiği ayrıca dosyada mevcut davacı şirketin resmi mail’i üzerinden … ve müvekkili şirket arasında geçen yazışmalardan da …’ın davacı şirketin yetkilisi ve çalışanı olduğunun açıkça görüldüğü, davacı tarafın bu şahsın çalışanları olmadığı yönünde beyanda bulunması karşısında …ın tanık sıfatıyla dinlenilmesini ve davacı şirketin kurumsal mail adresinin dosyaya ibrazının talep edilmesine rağmen mahkemece yeterli araştırma yapılmadığı, yine davacı beyanlarında; “…’ın davalı ile müvekkili şirket arasında kumaş alımı için ilk irtibatı kuran ve belirli bir komisyon karşılığı taraflar arasındaki alım satıma aracılık eden kişi olduğunu belirttiği, bu beyanın somut gerçekten uzak ve çelişkili olduğu, kişiye mal alma ve teslim yetkisi verilirken fatura teslimi konusunda yetki verilmemiş olmasının açıkça çelişkili olduğu, mail kayıtları ve ravacı beyanlarından anlaşıldığı üzere, …’ın davacı şirket yanında fiilen çalıştığı, kendisine yapılan iade fatura tesliminin usulüne uygun olduğunun kabulü gerektiği, mahkemece sadece davacının ticari kayıtlarının hükme esas alındığı, istikrar kazanmış Yargıtay kararlarına uygun olarak, ticari defter kayıtları her ne kadar kişiler lehine delil teşkil etse de, bu durumun açıkça suistimal edilmesi mümkün olduğundan tek başına iddiaları ispata yeterli delil kabul edilmeyeceği, bu noktada davacı iddialarının başka delillerle ispata muhtaç kaldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddi ile müvekkili yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan bakiye alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe itirazı iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda açıklandığı üzere; her iki tarafın ihtilaf konusu 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulup, sahibi lehine delil teşkil ettiği, davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların ve davalı ödemelerinin her iki taraf defterlerinde de kayıtlı olduğu, defterler arasındaki tek farkın; davalı tarafından tanzim edilen davacı defterinde kayıtlı olmayıp, sadece davalı defterlerinde kayıtlı olan 23.03.2018 tarihli ” fazla çıkan gramaj farkı” içerikli 16.498,08 TL bedelli ve 01.04.2018 tarihli “reklamasyon ve geç yüklemeden::” açıklamalı 13.019,94 TL tutarlı iki adet faturadan kaynaklandığı, anılan iki fatura dikkate alınmadığında, her iki taraf defterine göre davacının 28.397,78 TL, bu iki fatura nazara alındığında ise davacı alacağının 820.27 TL olduğu saptanmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 222/2 maddesinin, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama ve kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunduğu haline göre, usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtların sahibi ve haleflerine lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut aksinin senet veya kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Somut olayda; her iki tarafın ticari defterleri usulüne uygun tutulduğundan birine, diğerine nazaran üstünlük tanınamayacağı gibi HMK 190 ve TMK 6. maddelerine göre iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın bu iddiayı ispat etmekle yükümlü olduğu gözetildiğinde; davalı tarafından tanzim edilen ve kendi defterlerinde kayıtlı ancak davacı defterlerinde kayıtlı olmayan 01.04.2018 ve 23.03.2018 tarihli reklamasyon ve gecikme faturası ile fazla gramaj farkı faturalarının dayanaklarını veya düzenlenme nedenini davalının yasal delillerle kanıtlanması zorunludur. Dosya kapsamında, bu faturaların düzenlenmesine esas davalı tarafından ibraz edilen belge veya delile rastlanmamıştır. Sadece fatura tebliği, alacağın varlığına delalet etmez. Bu nedenle, davalının iki adet faturasının davacı çalışanı olduğunu iddia ettiği … tarafından tebliğ alınmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Zira davalının fatura içerikleri dikkate alındığında, bu faturaların yansıtma veya masraf ya da teslim alınan ürünlerle ilgili bir zarara yönelik olduğu anlaşılmakta olup, davalının, faturaların düzenlenme nedenini ispata elverişli delil sunmamasına göre anılan faturalar nedeniyle alacaklı olduğunu ispatlayamadığının kabulü gerekir. Bu durumda, davacının alacağına esas tüm faturalar davalı defterlerinde kayıtlı olduğuna ve davacı defterinde kayıtlı olmayan ve içeriği davalı tarafından ispatlanamayan iki adet davalı faturası dışındaki davalı ödemeleri tenzil edildiğinde davacının 28.397,78 TL alacağının bulunduğu sabit olduğundan, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi sonucu itibarıyla isabetli olmakla davalı vekilinin yerinde olmayan tüm istinaf nedenlerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 484,96-TL istinaf peşin karar harcının alınması gereken 1.939,85-TL harçtan mahsubu ile 1.454,89‬-TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/04/2022