Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/818 E. 2022/959 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/818
KARAR NO: 2022/959
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI: 2017/1151 Esas – 2019/767 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Taraflar arasında yapılan anlaşma uyarınca davalı firmanın sahibi olduğu zincir mağazalara mal üretilerek teslimi konusunda mutabakata varıldığını, anlaşma çerçevesinde tarafların 2012 yıl sonuna kadar cari hesap tarzında çalıştıklarını, 2012 yıl sonu davacı şirket İle çalışmasını sonlandıran davalı firmanın, 85.410,40.-TL tutarındaki cari hesap bakiyesini kapatmadığını, davalı şirketin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi reddetmeden 30.01.2012 tarihinde davacı firmanın yazılı onayı ile 83.498,03.-TL alacağın yine davalı şirket müşterilerinden …’ın cari hesabına virman yapıldığı konusunda beyanda bulunduğunu, davalı tarafın iddialarının aksine davacı şirketin … isimli şahsa herhangi bir borcunun bulunmadığını, alacağın 83.498,03.-TL’lik kısmının bu şahsın carisine devri konusunda davalı şirkete herhangi bir yazılı veya sözlü beyanda bulunulmadığını bildirdiğini, itiraz dilekçesinde belirtildiği üzere, taraflar arasında 30.06.2012-31.12.2012 dönemine ilişkin olmak üzere yazılı veya sözlü bir cari hesap mutabakatı yapılmadığını belirttiğini, arz ve izah edilen nedenlerle, borcun 83.498,03.-TL’lik kısmına yapılan itirazın iptali İle takibin devamına, davalı şirket aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra İnkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 3.kişi olan …’a ihbar edilmesini talep ettikleri, uyuşmazlık konusu 83.498,03.-TL’nin bu kişiye virman yapıldığını, bu kişinin davanın sonucu ile doğrudan ilişkili olduğunu, davacının iddialarının aksine 30.06.2012 – 31.12.2012 dönemine ilişkin olarak davacı ile davalı şirket arasında cari hesap mutabakatlarının yapıldığını, bu hesap mutabakatlarının icra takibine itiraz dilekçelerinde belirtildiği üzere davacının yazılı talimatı gereği yapıldığını, mutabakatların yapılan virman işleminden 3 ay ve 9 ay sonra yapıldığını ve yasal süre içinde itiraz edilmediğini, mutabakatların davacı şirketin kaşe ve imzası ile onaylandığını, davacının müvekkil şirket bölge müdürü ile gönderdiği 83.948,03 TL’ nin … (…) hesabına aktarılmasına yönelik yazılı beyanına ilişkin kaşeli ve imzalı tutanağın fotokopisinin ekte sunulduğunu ancak yazılı hesap mutabakatı belge asıllarının şirket arşivinde bulunamadığını, davacının muavin defteri ve mali yapısı dikkate alındığında 83.948,03.-TL gibi bir meblağın tekrar çalışma beklentisi ile 5 yıl boyunca bekletilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Arz ve izah edilen nedenlerle davanın 3.kişi …’a ihbarına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacının, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın kısmen iptalini talep ettiği, davalı tarafın cari hesabı oluşturan 83.948,03 TL’ lik kısmını kabul ettiği ancak bu alacağın davacı ile imzalanan 30/01/2012 tarihli tutanak gereği dava dışı … (…) hesabına aktarıldığını, davacıya borcu kalmadığını bu nedenle davanın reddini talep ettiği görülmüştür. Mali müşavir bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, davacının 85.410,40 TL alacak bakiyesinin bulunduğu, yevmiye defterinde ilgili virman işlemine dair kayıt bulunmamakla birlikte diğer defterler bulunmadığından işlemler yönünden karşılıklı inceleme yapılamadığını, davalı defterlerine göre davacı şirkete ait 83.948,03 TL alacak bakiyesinin … hesabına virman edildiği tespit edilmiştir. Davacı, virman işlemine dayanak 31/01/2012 tarihli dekont başlıklı belgedeki imzaya itiraz etmiştir. Davalı vekiline 31/01/2012 tarihli belge aslını dosyaya sunması için 2 haftalık kesin süre verilmesine rağmen belge aslının şirket arşivinde bulunamadığını bildirerek belge aslını dosyaya sunmamıştır. 31/01/2012 tarihli belge aslının dosyaya sunulmaması nedeniyle imza incelemesi yapılamamış olup davalının dava dışı … hesabına yapılan 83.948,03 TL’ lik virman işlemini davacı talimatı ile yapıldığını ispatlayamadığı, bu durumda davacının, davalıdan 83.948,03 TL alacaklı olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Bunun yanında alacağın likit olması nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinde haklı olduğu, tarafların tacir olması ve alacağın tarafların ticari işletmesini ilgilendirmesi nedeniyle davacının avans faiz talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu olan 83.948,03 TL’nin virmanından sonraki tarihlerde davacı ile yasaya uygun olarak 30.06.2012 ve 31.12.2012 tarihli olmak üzere iki defa cari hesap mutabakatı yapıldığını ve ıslak imzalı bu mutabakat belgelerinin aslı delil olarak mahkeme dosyasına 08.06.2018 tarihinde sunulmasına rağmen bunlar yok sayılarak karar verildiğini, Davacı ıslak imzalı cari hesap mutabakatlarındaki ıslak imzasına itiraz etmesine rağmen ve bilirkişi raporunda da bu ıslak imzalarla ilgili incelemenin mahkemenin taktirine bırakılmasına rağmen, hiç bir imza incelemesi yapılmadan hukuka aykırı karar oluşturulduğunu, Mahkemeye iki tane asıl olmak üzere cari hesap mutabakatı, bir tanesi de virman talimatı olmak üzere üç adet yazılı belge sunulmuş olup ve davacı bu üç belgede ki imzanın tamamına itiraz ettiğini, söz konusu belgelerin, çıplak gözle incelendiğinde dahi tüm imzaların aynı olduğu aşikar olup, Mahkeme bu üç belgeden sadece 31.01.2012 tarihli virman talimatındaki belge aslının bulunamamasını gerekçe göstererek kanun ve usule aykırı karar verdiğini, halbuki söz konusu mutabakatlar virman tarihinden üç ay ve dokuz ay sonra olmak üzere gerçekleştirilmiş ve davacı tarafından bu mutabakat belgelerine yasal süresi içerisinde de itiraz edilmediğini, Davalı hesap mutabakatını kaşe ve imza ile onayladığı gibi bir aylık süresi içerisinde de itirazını bildirmemiş olup, her hangi bir alacağı bulunmadığını, yerel mahkeme tarafından HMK’nın madde 208 hükümleri uygulanmamış, imza incelemesi yapılmadan kanuna, hakkaniyete ve içtihatlara aykırı bir karar verildiğini, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını, alacak likit olmadığı için icra ve inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: Söz konusu belge ve bu belgeye istinaden düzenlenen iki adet cari hesap mutabakatı isimli belge olmak üzere üç adet belge altındaki imzanın davacı şirket temsilcisine ait olmadığı yerel mahkemede açık ve net olarak belirtilerek imzaların inkar edildiğini, Davalının savunmasının dayanağı olan sahte belge yerel mahkeme tarafından verilen kesin süreye rağmen incelemeye esas olmak üzere ibraz edilemediğini, zira mahkemeye aslını sunduklarını beyan ettikleri cari hesap mutabakatı belgelerinin dayanağının da taraf ticari defterleri olup aslını mahkemeye sunmadıkları “dekont” başlıklı belgeye istinaden kendi kendilerine düzenledikleri davacı imzasını içermeyen cari hesap mutabakat formlarının dava açısından bağlayıcılığı bulunmadığını, davacı şirketin alacağının açık ve net olup gerek davacı ve gerekse davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı cari(açık) hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalı tarafça üçüncü kişiye gerçekleştirilen virmanın davacı onayı ile yapılıp yapılmadığı ve davacının cari hesaptan kaynaklı alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında cari hesap bakiyesi sebebine dayalı olarak 85.410,40 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 05/10/2017 tarihinde ilamsız takibe geçilmiş, itiraz üzerine icra takibi durmuştur. Davacı tarafından eldeki dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. Maddesi uyarınca icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Davalı taraf ise, davacının müvekkili şirket bölge müdürü ile göndermiş olduğu 83.948,03 TL’nin … (…) hesabına aktarılmasına yönelik yazılı beyanına ilişkin kaşeli ve imzalı tutanağına istinaden söz konusu tutarın virman yapıldığını ve davacıya borçlu olmadıklarını savunmasında bulunmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Davalı taraf ticari defterlerinde, davacı şirkete ait 83.948,03 TL alacak bakiyesinin, her iki tarafında ticari ilişkide olduğu anlaşılan … firmasına ait hesaba virman yapılarak bakiyenin sıfırlanmıştır. Davacı ise kendi ticari defterlerine göre 85.410,40 TL alacaklıdır. 30/01/2012 tarih ve dekont başlıklı belgeye göre, davalı kayıtlarında, 83.948,03 TL … hesabına virman yapılarak davacı hesabına borç kaydedilmiştir. Ancak davacı taraf bu belgedeki … Ltd. Şti’ye atfen atılan imzayı inkar etmiştir. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altında (HMK 190) olup, bu temel kuralların da sonucu olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191). Davacının alacağı olan 83.948,03 TL’yi … hesabına davacı talimatıyla virman yaptığını ispat yükü davalı taraf üzerindedir. Dava tarafça 30/01/2012 tarih ve dekont başlıklı belge sunulmuş ise de, bu belgenin aslı ibraz edilememiş olup, belgedeki imza da davacı tarafça inkar edilmiştir. Belgedeki imzanın davacıya ait olduğunu da davalı ispatlamalıdır. Söz konusu belgedeki imza inkar edildiğinden HMK’nın 211. Maddesi uyarınca imza incelemesi yapılması gerekir. Bunun için ise belge aslının sunulması gerekir. Davalı tarafça, söz konusu belgenin kendilerinde bulunmadığı beyan edilmiştir. Bu haliyle belge aslı sunulmadığından imza incelemesi yapılması mümkün değildir. İmza incelemesi yapılması mümkün bulunmadığına göre ve başka bir ispat vasıtası da dosyada bulunmadığına göre bahsi geçen belgedeki imzanın davacıya ait olduğu ispatlanamamıştır. Buna göre dekont başlıklı belgenin davacı aleyhine sonuç doğurması mümkün değildir. Davalı taraf, ayrıca 30/06/2012 ve 21/12/2012 tarihli 2 adet hesap mutabakatı sunmuştur. Bu mutabakatlardaki imzalar da davacı tarafça inkar edilmiştir. Bunun yanı sıra davacı şirkete atfen imzanın bulunduğu kısımda miktar yazılmamış ve mutabık kalınıp kalınmadığı belirtilmemiştir. Bu haliyle bu belgelerin geçerli bir hesap mutabakatı niteliğinde bulunduğunun kabulü mümkün değildir. Davalı taraf kendi ticari defterine göre davacıya 83.948,03 TL borçlu olup, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı hususu sonuca etkili değildir. Davalı, söz konusu miktarı davacının talimatı ile … hesabına virman yaptığını ispatlayamadığına göre bu borçtan sorumludur. Buna göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu cari(açık) alacağı likit (belirlenebilir) olup, mahkemece hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin şartları oluşmuş bulunmaktadır. Bu haliyle davalının alacağın likit olmadığı iddiası yerinde değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 1.434,00 TL harcın, alınması gerekli olan 5.734,49 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.300,49 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 20/09/2022