Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/813 E. 2022/953 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/813
KARAR NO: 2022/953
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2019
NUMARASI: 2016/709 Esas – 2019/438 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/09/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin çilingir, oto anahtar, kilit ve kale marka kapı bayisi olduğunu, davalının ise bu firmada 01/10/2010 tarihinde çalışmaya başladığını, müvekkili firmanın e mail adresi ve 2 adet İnternet sitesinin şifrelerini öğrenerek satışlar yaptığını daha sonrasında kendi isteği ile işten ayrıldığını ve müvekkilinin 30 m ilerisinde müvekkili ile aynı işi yapan dükkan açtığını, iş yerinin tanıtımı içinde müvekkilinin kartvizitinin aynısını yaptığını, müvekkilinin e mailinin ve İnternet sitelerinin şifrelerini değiştirerek kendi numaralarını bu sitelerde paylaşıp işler yaptığını, müvekkilinin haksız rekabete dayalı durumun tespitinin yapılmasını, mahrum kalının satışlar ve karların hesaplanarak davalıdan olay tarihi itibariyle faizi ile birlikte tahsilini, şimdilik 10.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 05/04/2019 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat davasını ıslah ederek dava değerini 19.138,66- TL’ye çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2008 yılından işten çıkarıldığını, iş yerinin çalışma biçim ve şartlarını öğrenmek durumunda kalmasının hayatın olağan akışı gereği olduğunu,… ®hotmail.com e-posta adresi ile ve www….com İnternet sitesinin kendisine ait olduğunu, iş akdinin devam ettiği esnada kendisi tarafından hazırlandığını, İnternet sitesinin kurulumuna İlişkin bilişim şirketine yapılan ödemeleri de kendisinin yaptığını. Müvekkilin davacının yanında çalıştığı dönemde bu e-posta adresinden müşterilerle iletişime geçmiş olması halinin daha sonra bu adresi kullanamayacak olması anlamına gelmemekte olduğunu, iddialarının reddi gerektiğini, Davacı, müvekkili …in kendisine ait telefon hattını haksız ve izinsin olarak kullandığını iddia etse de, davalının adına görünen hattın aslında uzun zamandan bu yana müvekkili tarafından kullanıldığı ve davacı yanca müvekkiline yasal olarak devir muamelelerinin dahi sağlandığını, davalının aynı muhitte işyeri açmasının kanuna aykırı bir yanı olmadığını, www…com www…com isimli sitelerinin emek ürünü olduğunu, kendisine ait web sitelerinde çalıştığı kurumun reklamını yaptığını, davanın reddini yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Netice olarak bilirkişi raporunda yapılan açıklama ve değerlendirmelerin, dosya kapsamına, uygulama ve mevzuata göre yerinde olduğu anlaşılmış olup, işçinin, hizmet ilişkisinin devamı süresince kendi yararına aynı sektörde iş yapması, işçinin işverenden bağımsız işverenin çalışma konuları ile aynı yönde internet siteleri satın alması ve kendi adına işletmesi ve çalışması esnasında bu yönden bir rekabete girmesi düşünülemez. İşçinin iş ilişkisinin sona ermesini takiben bu sektörde faaliyet gösterme ihtariyeti için BK md. 444 hükmü dairesinde yorum ve değerlendirme yapılması icap etmekte olup, davalının, iş ilişkisinin hitamından sonra rekabet yasağı taahhüdünde bulunduğuna dair dosya kapsamında herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılamamıştır. O halde, rekabet edebilme serbestisine sahip davalının bu rekabetini dürüst rekabet ilkeleri çerçevesinde sürdürmesi kendisinden beklenendir. Davalı’mn işyerine girdikten sonra …com ve …com internet sitelerini kurduğunu, …com internet sitesini …’ya bıraktığını ancak otomobilanahtari.com sitesini …’ya bırakmadığını belirttiği 26/05/2016 tarihli Sorgulama Tutanağında görülmüş olup, firmada çalıştığı esnada firma yetkilisinin bilgisi dahilinde yapılan bu işlemler sonucunda davalı websitelerine emek verdiği için davacı’nın izni/rızası alınmadan alan adının alınıp kullanılması hususunda bilirkişiler yaptığı açıklama ve değerlendirmelerin mahkememizce de uygun bulunduğu, haksız rekabet eylemi olarak nitelendirilecek eylemlerde kullanılan alan adı/alan adlan, web sitesi/vveb siteleri, mail adresi/mail adresleri firmanın tanıtım işlemlerinde kullanıldığında müşteriler firmayı bu bilgilerle bildiği durumda, davalı belirtilen alan adı/alan adları, vveb sitesi/web siteleri, mail adresi alınıp davacıya verilmediği taktirde firmanın ticari olarak etkileneceği, faturaların kesildiği firma bilgileri ve içerikleri kontrol edildiğinde belirtilen …com ve…com alan adlarına ve hostinglere ait 2009 – 2012 tarihli faturalar olarak … Çilingir adma kesilmiş olduğu Temmuz ve Kasım 2015 tarihlerinde ise kesilen faturaların … adına olduğu, bu durumda 2009 ve 2012 yılları arasında kesilen faturalara bakıldığı taktirde her ne kadar alan adı sahibi … görünse de bu işlemin davacı firma tarafından yaptırıldığı, TTK hükümlerinin BK yollaması ile dürüstlük kurallarına aykırı davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebileceği, TBK md. 397 kapsamında kendisine emanet edilen malzemeyi davacıya iade etmekten kaçınması, davacı adma üçüncü kişilerden almış olduğu alan adı ve şifreleri iade etmekten kaçınması hali davacının tazminat taleplerini haklı gösterdiği, davalının hakiz rekabet sonucu 2016 senesinde elde ettiği 7.,8.9.,10. Aylara ait toplam hasılat bedelinin 19.138,66- TL olduğu, elde edilen gelirin davacıya devrine ilişkin talebin kısmen kabulü ve kısmen reddine, ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “www…com” ve “www…com” alan adlarının davalı … adına kayıtlı olduğunu, her iki internet sitesinin ilk ve tek yetkili malikinin … olduğunu, İnternet sitelerinin davacı tarafından emanet edilmediğini, Davacının işbu iddialarının ispatına yönelik delili bulunmadığını, Buna rağmen İlk Derece Mahkemesi’nin TBK 397. Maddesinin hükmü kapsamında internet sitelerini davalıya emanet edilen malzeme olarak saydığını, İnternet siteleri ile ilgili, yalnızca 2009-2012 yıllarına ait kesilen faturaların davacı firmaya ait olması internet sitelerinin sahibi olduğunu göstermeye yetmeyecek bir durum olduğunu, Basiretli davranmayan bir tacirin ve işverenin yıllar sonra davalıya ait internet sitelerinin kullanımını talep etmesinin kötü niyetli bir davranış olduğunu, İlk Derece Mahkemesince göz önünde dahi bulundurulmadığını, Bilirkişi raporunun kendi içerisinde çeliştiğini, çelişkiler içeren raporun hükme esas alınmasının da hukuka aykırı olduğunu, somut olayda manevi tazminata hükmedilecek herhangi bir hususun söz konusu olmadığını, Dava dosyasında kurumlardan (kale kilit, … bilişim sanayi ve ticaret a.ş. (…)) gelen yazı cevapları lehe olmasına rağmen bilirkişi raporlarında bu kurumlardan gelen yazıların dikkate alınmamış ve İlk Derece Mahkemesince de hüküm tesis edilirken öz önünde bulundurulmadığını, Rekabet yasağı, için tarafların ayrıca ve açıkça sözleşmeyle kararlaştırması gerektiğini, taraflar arasında böyle bir sözleşme olmadığını, Mahkemece şayet TTK 55 uyarınca böyle bir hüküm tesis etmiş olsa dahi; TBK 397 kapsamında yukarıda ayrıntılı olarak açıklamış olduğumuz üzere, davalıya emanet edilen bir malzeme söz konusu olmadığından haksız rekabete dayalı olarak hükmedilen tazminat bedelinin bu sebepten dolayı da hukuka aykırı olacağını, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminat davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının iddia olunan eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasındadır. Davalının bir süre davacı yanında çalıştığı ve 31/03/2016 tarihinde işten ayrıldığı, davalı işten ayrıldıktan sonra tarafların aynı sektörde faaliyette bulundukları niza konusu değildir. Davacı taraf, davalının, davacıya ait internet alan adları ve mail hesabının şifrelerini değiştirerek kullandığını ve bu suretle müşteri ve kazanç kaybettiği iddiasıyla eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf ise, söz konusu internet alan adlarının ve mail hesabının kendisine ait olduğunu savunarak davanın reddini istemektedir. 6102 sayılı TTK’nın 54. maddesinde de ‘’Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. ‘’ hükmü düzenlenmiş, aynı Yasa’nın 55/1-c maddesinde haksız rekabet olarak kabul edilen eylemlerden biri de ‘‘başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma’’ olarak düzenlenmiştir. Dosyadaki kayıtlara ve bilirkişi tarafından yapılan tespitlere göre www…com ve www…com alan adlı internet sitelerinin başvuruları davalı tarafından, davalının bilgileri kullanılarak yapılmış ve davalı adına kayıtlanmıştır. … @hotmail.com e-mail adresinin ise kime ait olduğu dosya kapsamıyla belirlenebilir değildir. Ayrıca, davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının kartvizitlerinde www…com adlı internet sitesini kullandığı için bu sitenin bedel talep edilmeden davacının kullanımına bırakıldığını, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ise …@hotmail.com e-mail adresinin işyerinden ayrılırken davacıya şifreleriyle birlikte teslim edildiğini beyan etmiştir. Bilirkişi raporunda da incelenen web sitesi yedeklerine ve rapor tarihindeki verilere göre, www….com adlı internet sitesinde davacıya ait bilgiler yer almaktadır. www….com adlı internet sitesinin web sitesi yedeklerinde davacıya ait bilgiler yeralmaktadır. Ancak rapor tarihindeki verilere göre bu internet sitesine davalının iletişim bilgileri yüklenmiş ve mail adresi de, … @hotmail.com olarak gösterilmiştir. Dosya kapsamı itibariyle, www….com adlı internet sitesinini ve …@hotmail.com e-mail adresinin işten ayrıldıktan sonra davacı tarafından kullanıldığı ve/veya şifrelerinin değiştirildiğini ispata yarar herhangi bir belge ya da tespit bulunmamaktadır. Bilirkişi raporundaki tespitlere göre www….com adlı internet sitesinin davalı adına açıldığı sabittir. Bu internet sitesine ilişkin olarak hosting paketi başvuru ücretine ilişkin 16/06/2011 tarihli fatura … Ltd. Şti. tarafından davacıya kesilmiştir. 05/11/2015 tarihli fatura ise anılan firma tarafından davalı adına kesilmiştir. Bunun dışında www….com adlı internet sitesine ilişkin faturaya dosya kapsamında rastlanılmamıştır. Buna göre, hosting paketi başvuru ücretine ilişkin … Ltd. Şti. tarafından davacıya 16/06/2011 tarihinde kesilen bir fatura söz konusu internet alan adının davacıya ait olduğunu ispatlamaya elverişli değildir. Bu internet adresi, davalının davacı yanında çalıştığı dönemde alınmış ve davacı işyeri için de kullanılmış olsa da bu durum, kayıtlarda davalı adına olan internet sitesinin davacıya devredileceğine ilişkin taraflar arasında bir sözleşme yapıldığı da iddia ve ispat edilmediğine göre, www…com adlı internet sitesinin davacının mülkiyetine geçtiğinin kabulü için yeterli değildir. www…com adlı internet sitesinde davacıya ait ürün ve hizmetlerin veya görsellerin paylaşıldığı hususları da iddia ve ispat edilmemiştir. Bunun yanı sıra bilirkişi rapor tarihi itibariyle yapılan tespite göre bu internet sitesinde davalıya ait iletişim bilgileri ve mail adresi kullanılmış olup, davacı ile karışıklığa neden olabilecek bir görselin kullanıldığı da ispatlanamamıştır. Tüm bu husular birlikte değerlendirildiğinde, davalının haksız rekabet teşkil eden bir eylemi ispatlanabilmiş değildir. Hal böyle olunca, mahkemece davanın maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır. Ayrıca, davacı dava dilekçesinde yoksun kaldığı kar ve fiili zararının tazmine karar verilmesini talep etmiştir. Ancak, yargılama sonunda davalının 2016 yılı hasılat bedeli olarak hesaplanan 19.138,66 TL( esasen 17.138,66 TL)’ye hükmedilmiştir. Oysa davalının kazancı, davacının zararı olarak kabul edilemez. Kaldı ki, TTK’nın 56. Maddesinde davalının kazancının talep edilebileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu haliyle de mahkeme kararı yerinde değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Başlangıçta peşin olarak alınan 512,33 TL harcın ıslah/tamamlama harcı 156,1 TL ile birlikte, alınması gerekli olan 80,7 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 587,73 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine, 3-Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca reddedilen maddi tazminat talebi yönünden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya; davalının yatırdığı avanstan artan kısmın kendisine iadesine,7-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 50,00 TL olmak üzere toplam 171,30 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 20/09/2022