Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/812 E. 2022/287 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/812
KARAR NO: 2022/287
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2019
NUMARASI: 2016/67 Esas – 2019/457 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili tarafından üretilen ve geliştirilen elektronik şans oyunları yazılım ürünü, davalı … tarafından Sportoto Teşkilatına ve başka firmalara satıldığını, müvekkili tarafından hazırlanan programın 3. Kişilere pazarlanması ve satış işleminin davalı şirket tarafından ”…” markası altında yapılacağı taraflar arasında yapılan 20/05/2009 tarihli ”… bayi programı satıcılık sözleşmesi”’de müvekkilinin yapımcı, davalının ise satıcı sıfatı ile imzalandığını, bu sözleşme uyarınca tarafların bahis portalı yazılımının 3.kişilere satışından elde edilecek gelirin müvekkili şirkete ödenmesine ve satış gelirinin KDV’siz %3 oranında meblağının davalıya ödenmesine karar verildiğini, davalı tarafından yapılan satış sonrasında 30/09/2009 tarihinden başlamak üzere … A.Ş’den tahsil edilen bedelin küçük kısımlar halinde müvekkiline ödenmeye başlandığını, yazılımın kullanım hakkının… A.Ş’ye satıldıktan sonra aylık bakım ve geliştirme hizmetinin müvekkili tarafından verilmeye devam ettiğini ve bu bedellerin … A.Ş’ye düzenli olarak fatura edildiğini, davalı şirket yetkilisi …’ın isteği üzerine davacı ve davalı arasında 01/12/2010 tarihli ikinci bir ”Spor Toto Sanal Bayii Programı Satıcılık Sözleşmesi” imzalandığını bu sözleşme kapsamında Sport Toto’nun,… ve diğer yasal bahis sitelerinin de dahil edildiğini, bu kurumlar için sanal bayii yazılımının müvekkili şirket tarafından hazırlanması ve davalı tarafından pazarlanıp satılması konusunda anlaşıldığını, aynı şekilde satıştan gelecek gelirin müvekkiline, davalının ise KDV’siz satış bedeli üzerinden %1 oranında pay alacağının belirlendiğini, ikinci sözleşmeden sonra …’ye yapılan toplam satış bedelinin yaklaşık 422.427,14 TL olduğu bilgisine ulaşıldığını, davalının yanlış bilgi aksettirerek eksik ödeme yaptığını, davalının satış işleminden elde ettiği paranın 148.277,87 TL’lik kısmını müvekkiline ödemediğini, bu yolla müvekkilini zarara uğrattığını, davalı ile organik bağ bulunan dava dışı şirketin kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile bu hususun ortaya çıkacağını, davalı şirkete yazılı ve sözlü olarak uyarıya rağmen bu uyarılardan bir sonuç alınamadığını, bunun üzerine müvekkilini davalıya ve davalı ile arasında organik bağ bulunan (davacı şirketin eski ortağı … tarafından kurulan davalı ile dava dışı … A.Ş.’nin adreslerinin aynı olması) … A.Ş’ye 02/10/2015 tarihinde Ankara … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini ve her türlü satış, hizmet ve haksız kullanım bedelinin müvekkiline ödenmesi ihtar edildiğini, tarafların ihtarnameye her hangi bir cevap vermediğini ve ödeme yapılmadığını, davalıya karşı İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetle itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, müvekkili ITB Yazılım Ltd. Şti tarafından yazılıp geliştirilen bahis programının, davalı … tarafından … A.Ş.’ne satılmasından kaynaklanan 148.277,87 TL satış bedeli alacağının bulunduğundan bahisle haksız ve kötü niyetli itirazların iptaline, davalıların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın itirazın iptali davası olduğunu, takibe konu edilen toplam alacak miktarının 150.069,39 TL olduğunu, harcın dava şartı olduğunu, huzurdaki davada ise 148.277,87 TL talep edildiğini, harcın itirazın iptali talep edilen miktar üzerinden yatırılması gerektiğini, tarafların tacir olduğunu, faturalara dayandırılan alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflara arasındaki ilişkinin 2009 yılında son bulduğunu, bu sebeple zamanaşımı defiinde bulunduklarını, davacının iddialarının hukuki dayanağı olmadığını, davacının yapılan sözleşmelere istinaden hangi programın nasıl ve ne şekilde müvekkiline satılmak veya pazarlanmak üzere ne zaman ve nasıl teslim ettiğini, bunun ne zaman ve nasıl pazarlandığını açık ve anlaşılır olarak izah ve ispat etmesi gerektiğini, … isimli programın ve onun alt bileşen yazılımlarının 10/03/2004 tarihinden itibaren müvekkili şirketin tescilli markaları olduğunu, müvekkilinin iddia edildiği gibi Spor Toto teşkilatına herhangi bir satışının olmadığını, davacının yapılan işlemlerden haberi olmadığı iddiasının da tamamen gerçek dışı olduğunu, davacıya yaptırılan işlerden ve kesilen faturalardan dolayı da müvekkili şirketin davacıya hiç bir borcunun bulunmadığını, davacının modül ve bakım için yaptığını iddia ettiği bedellerin ödendiğini, müvekkilinin hazırlamış olduğu programa davacı tarafından yapılan ek ve bakımın … A.Ş’ye sadece 2009 yılında satışının olduğunu, 2009 sonrasında hiç bir mal ve hizmet satışının anılan şirkete yapılmadığı gibi … A.Ş’nin de bu yönde bir talebinin olmadığını, sözleşmelerin kurulan şirkete kredibilite kazandırmak, bahis, sportoto arabirimi için iş bitirme niteliğinde ihaleler ve başka kurumlara verilmek için yapılan göstermelik muvaazalı sözleşmeler olduğunu, sözleşmelerde yazılık %1 ve %3 gibi oranlarında davacının satış süreçlerinde yeterliliği olduğuna kanıt olarak ve satış fiyatını düşük göstermemek için yapıldığını, davacı şirketin temsil şekli incelendiğinde imza edilen sözleşmelerin geçersiz olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda bu şirketin yöneticisi ve müdürü olduğunu yapılan sözleşmelerin geçersiz olduğunu, sunulan deliller ile bu hususun ispat edilebileceğini belirterek davanın reddine ve davacının %20 icra inkar tazminatına mahkum edimesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve hükme esas alınan 06/12/2018 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlere göre; taraflar arasında yazılımı davacı tarafından; satışı ise davalı tarafından gerçekleştirilecek sanal bahis programının 3. kişilere satışından elde edilecek gelirin %3’lük kısmının davalıya hizmet bedeli; kalanının ise davacıya eser bedeli olarak verileceğine ilişkin vekalet, eser ve satış sözleşmelerinin hükümlerini barındıran kendine özgü (sui generis) hükümler ihtiva eden 20/05/2009 tarihli karma yapılı atipik sözleşme kurulduğu, sözleşme ile davalının söz konusu program satışını … markası ile yapacağının kararlaştırıldığı, davacı tarafından yazılımı üretilen Sportoto Sanal Bayi Programının davalı tarafından … …A.Ş.’ye satıldığı, dosyaya sunulan dava dışı … A.Ş.’ye ait referans mektubu ile bu şirkete yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda 2009 tarihli Sportototo (…) Sanal Bayi Satıcılık Sözleşmesi ve 2010 tarihli Sanal Bayi Programı Satıcılık Sözleşmesinin yazılımının ve teknik destek ve bakımının davacı tarafından; satışının ise davalı tarafından yapıldığının belirtildiği, ayrıca davalıya, bu programların satışından dolayı iki adet faturada toplam 422.427,14 TL ödeme yapıldığının bildirildiği, bilirkişi raporlarında tarafların incelenen ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfını haiz olduğu, davalının yaptığı satış tutarının davacı tarafından bilinmediğinden davacı yanın davalıya fatura kesmediği ve dava konusu alacağın davacının ticari defterlerinde yer almadığı, buna rağmen takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 5.175,60 TL alacağının bulunduğu, davalının ise takip tarihi itibari ile davacıya 11.580,88 TL borcunun raporlandığı, davalının dava dışı şirkete kestiği 89.553,86 TL tutarındaki faturanın Microsoft SQL server lisans bedeli olduğu; program satışına ilişkin olmadığı, bakiye 332.873,28 TL faturanın ise program satışına ilişkin olduğu, bu hususun davacı tarafından sunulan 23/07/2018 tarihli beyan dilekçesi ile de kabul edildiği, davacı tarafından davalıya keşide edilen fatura toplamının ise 269.925,80 TL olduğu ve bakiye 62.948,28 TL’den, taraflar arasındaki sözleşmede satış bedelinin % 3’lük kısmın davalıya hizmet bedeli olarak verileceği kararlaştırıldığından (332.873,28 TL nin % 3’lük kısmına tekabül eden) 9.986,20 TL’nin çıkarılması sonrası bakiye 52.962,08 TL tutarındaki ödenmeyen satış bedelinin davalı tarafından davacıya iade edilmesi gerektiğinin tespit edildiği, davalı taraf her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmelerin kurgu olduğu, gerçek sözleşmeler olmadığı yönde savunma yapmış ise de bilirkişi raporundaki tespitlerde davalının davacıya yaptığı yüklü ödemeler de dikkate alındığında taraflar arasındaki sözleşmenin içerik ve gerçekleşme anlamında sonuç doğurmaya yönelik olarak kurulduğu hatta edimlerin ifa edildiği, dolayısı ile bu savunmaya itibar edilmediği, yine davalının dava konusu sözleşmenin yetkili kişilerce imza edilmediği dolayısı ile kurulmadığı iddiasının ileri sürülmesinin de tarafların ortaklarının aynı veya benzerlik göstermesi sebebi ile dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, sonuç olarak davacının alacağını kısmen ispat ettiği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın 52.962,08-TL yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen miktar likit ve itiraz haksız görüldüğünden takdiren kabul edilen miktarın %20’si oranında hesaplanan 10.592,10-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı yanın icra takibini başlatırken kötü niyetli takip başlattığına dair dosyaya yansıyan bir delil olmaması nedeniyle kötü niyet tazminatının reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin davanın itirazın iptali davası olduğunu gözetmediğini, mahkeme ve bilirkişilerin davacının takip talebinde dayandığı belge ve sebebin dışına çıkamayacağını, davacının takibin sebebi olarak 09/10/2015 tarihli asıl alacak 148.277.87 TL gösterildiğini, başkaca bir sebep gösterilmediğini, takip talebi ile yapılan yargılamanın hiç bir alakası olmadığını, buna göre yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara dair ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, davalının sözleşme ve faturaya dayanmadığını, sadece açık hesaptan alacaklı olduğunu takibe konu ettiğini, her üç bilirkişi raporunda davacının mevcut delille alacağını ispat edemediğini bildirdiğini, itirazın iptali davasınnın itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekte takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınmak gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olduğunu, takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılığın asıl olduğunu, bilirkişilerin davacının iddiasını ispat edemediğini defalarca raporlarında yazdıklarını, davacının ortada olmayan afaki bir programdan bahsettiğini, bunun ne olduğu, ne zaman kim tarafından yapıldığı, ne zaman İnvenoa şirketine teslim edildiği, hangi modüllerden oluştuğu, Kültür Bakanlığı nezdinde kayıt ettirilip ettirilmediği, marka patent hakkının kime ait olduğuna ilişkin hiç bir delil, belge, bilgi olmadığını, mahkeme bir tek iş için hesap istemesine rağmen zamanaşımı itirazını defterlerdeki genele yayanarak dikkate almadığını, 1 Temmuz 2012 tarihinden önce ticari anlım-satımlarda zamanaşımının altı ay olduğunun hesaba katmadığını, tarafların ticari defterlerinde kayıtlı faturaların haricinde başkaca bir alacak verecek, alım-satım, hizmet vs. bir ilişki olmadığını, netice de KDV’ler düşüldüğünde İnvenoa’nın alacaklı olduğunu, mahkemenin programın kimin olduğunu tespit etmeden bedeli konusunda varsayıma dayalı hesaplamalar ile işi çözmeye çalıştığını, davacının kendisine yanlış satış bedeli aksettirildiğini beyan ettiğini, ancak bu bedelin ne olduğunu söylemediğini, davacının bahsini ettiği … şirketinde kullanılan programın tamamı müvekkilimin tescili, patentli programları olduğunu, taraflar arasında bu konuda İstanbul Anadolu Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/139 E sayılı dosyasından devam eden bir dava bulunduğunu, bir satışta toplam maliyetin içinde pek çok kalem olup, bunların detayları bilirkişiye verilerek davaya eklendiğini, alınan üçlü heyet raporunda bilirkişi satışın tek kalem ürün içerdiğini varsayarak hesap yaparak bunun alışının tamamının davacıdan olduğunu varsaydığını, bu varsayımın defter ve belgelerle uyuşmadığını, Hâkimin üçüncü kişinin defterini inceleme gereği varsa onu bilirkişiye yaptırması gerektiğini, ikinci sözleşmenin olay ile ilgisi olmadığını, davacı şirketin yöneticisi de aynı zamanda müvekkili şirketin yöneticisi olan … olduğunu, bahsi edilen programın yapımcısı, hak sahibi, marka sahibi de müvekkili şirket olduğunu, bilirkişi yaptığı hesabın ve varsayımlarının, davacının ilk iddialarıyla uyuşmadığı hususunun dikkate alınmadığını, davacı dava dilekçesinde 148.277,00 TL, alacağı olduğunu beyan etmesine karşın şimdiye kadar bunun hesabının istenmediğini, neden farklı ve birden fazla fatura kesildiği, fatura tutarlarını nasıl belirlediği hususlarının sorgulanmadığını, mahkemenin üçüncü kişiden ve taraflardan faturaların ne için kesildiğini sorduğunu, oysa ki bu durumun o faturaların üzerinde yazdığını,inceleme öncesi dosyaya sunulduğu üzere müvekkili şirketçe bu şirkete bankalar yolu ile ödemeler yapıldığına ilişkin bütün belgelerin dosyaya sunulduğunu, davacının ben yaptım dediği ve hala ortada olmayan program müvekkili şirketin marka patenti olarak tescili olduğunu, davacının bahsini ettiği ortada olmayan program ile müvekkilinin sahibi ve marka patent hakkı tescili olan programların birbirine karıştırıldığını, üretilen programların ve programlara eklenen modüllerin mülkiyetinin müvekkil şirkete ait olduğunu, davacının hangi programı, nasıl ve ne şekilde üretip müvekkili şirkete nasıl ve ne şekilde teslim ettiğini ispat etmesi gerekli olduğunu, ancak bu konuda tek bir delil veya emareyi dilekçesine eklemediğini, bilirkişi heyetinin de bu konuya dikkat çekerek “davacının hangi edimi yerine getirdiği ve davalıya somut kazandırmasının ne olduğunu, davalıya hangi yazılımı nasıl ve ne zaman verdiğini ispat külfeti altında iken, iş bu ispat külfetinin yerine getirilmediği” demek suretiyle durumu açıkladığını, davacıların bu şirketi temsil edemeyeceğini, şirket sözleşmesine göre üç müdür olduğunu ve şirketin temsilinin üç müdürün ortak kararıyla ve imzasıyla yapılabileceğini, davacı ITB’nin şirket ana sözleşmesindeki temsil maddesinde “Şirket adına yapılan anlaşma ve belgeler, şirket unvanı altında, şirket adına yetkili kişilerin imzasını havi olmadıkça geçerli sayılmaz” yazdığını, bu maddeye göre davacının dayandığı bu sözleşmenin geçersiz olduğunu, şirket müdürlerinden … sadece ofisin idaresi için gereken işler için sınırlı yetkili olup, bu sözleşmeyi imzalamaya tek başına yetkili olmadığını, temsil konusunda iyiniyetin bir rolünün olmadığını, … ile …’ın farklı kişiler olduğunu, davacının bir mal-program teslim ettiğini ve ederini ispat edemediğini, buna ilişkin hiçbir delil sunmadığını, bu sebeple bilirkişilerin davacının iddiasını ispat edemediğini defalarca raporlarında yazdıklarını, davanın müvekkilince beş ayda yapılıp … Şirketine teslim edilen program ile bu davanın konusunun bir ilgisinin takip aşamasında kurulmadığını, ortada bir program var ise bunun tesliminin ispat edilmiş olması gerektiğini, bu programın tamamlanarak çalışır bir şekilde müşteriye teslimi için yapılması, eklenmesi gereken programın ve iş bedellerinin ancak bir uzman tarafından hesaplanabileceğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, sözleşmesel alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, yargılamanın takibe bağlı olarak yürütülüp yürütülmediği, talebin zamanaşınına uğrayıp uğramadığı, şirketin temsil yetkisi, dava konusu programın davacı tarafından üretilip üretilmediği ile davalıya teslim edilip edilmediği ve üretilip teslim edilmiş ise davalı tarafından davacının ürettiği programın üçüncü kişilere satışının yapılıp yapılmadığı, satış yapılmış ise davacı payının ödenip ödenmediği noktasındadır.Davacı şirketin yapımcı, davalının ise satıcı olarak yer aldığı 20/05/2009 tarihli Spor Toto Sanal Bayi Programı Satıcılık Sözleşmesi ile Spor Toto Sanal Bayi Programı’nın sözleşmedeki şartlar ve hükümlere tabi olarak sözlemenin tabi olduğu 1 yıllık süre içerisinde, ürünlerin satışı ve tanıtımının mühasır olarak satıcıya verilmesi, ürünün satışından elde edilecek gelirin satıcı ve yapımcı arasında belirlenen KDV’siz satış fiyatının %3’nün satıcıya kalacak şekilde paylaştırılacağı, satış bedelinin müşteri tarafından satıcının keseceği faturaya istinaden satıcının hesabına ödenmesinden sonra satıcı yapımcının payına düşen bedeli yapımcının keseceği faturaya istinaden üç iş günü içerisinde yapımcının hesabına ödeyeceği, satıcının yapımcının ürünlerini … markası altında satabileceği, satıcının sözleşme konusu ürünler için satıcının … markasını yapımcının kullanmasına izin vereceği kararlaştırılmıştır.Davacı tarafından davalı muhatabına çekilen Ankara … Noterliği’nin 02/10/2015 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile taraflar arasındaki Spor Toto Sanal Bayi Programı Satıcılık Sözleşmesi ile İTB Yazılım Şirketince üretilmekte olan bahis programının … markasıyla satış ve pazarlanması konusunda mutabakata varıldığını, bu mutabakat çerçevesinde İnvenoa şirketi tarafından .. Elektronik A.Ş.’ye satış yapıldığını, bu satış işleminden elde edilen paranın 148.277,87 TL’lik kısmının İTB şirketine intikal ettirilmediğini, … Şirketine 422.427,14 TL miktarla satış yapıldığının tespit edildiğini, … şirketinin 148.277,87 TL borcunun bulunduğunu bildirerek bu paranın ödenmemesi halinde yasal işlemlere başlanacağı ihtar edilmiştir.Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “Ankara …Noterliği’nin 02/10/2015 tarih ve … YN’lu ihtarnamesinde bahsedilen tarafınızca … Elektronik A.Ş.’ye yapılan satıştan tahsil edip müvekkile aktarmadığınız 148.277,87 TL borcunuzun ferileriyle birlikte ödenmesi” sebebine dayalı olarak 148.277,87 TL asıl alacak ve 1.179,52 TL işlemiş faizinin tahsili istemiyle20/11/2015 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.Davacı taraf, … A.Ş.’ye davalı tarafından satılan yazılımın kendileri tarafından üretildiğini iddia etmekte, davalı taraf ise yazılımın kendileri tarafından hazırlandığını savunmaktadır. 5846 sayılı Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu(FSEK)’nun 2. Maddesinde “bilgisayar programları” İlim ve edebiyat eserleri arasında sayılmıştır. Anılan Kanunun 48 ve 49. Maddesinde iktisap halleri ve 50.Maddede ise sözleşmeler düzenlenmiş, ayrıca 62/1-4 maddesinde de eser sahibinin mali haklara dair hukuki muamelelerden doğan para alacaklarının cebri icranın konusunu teşkil edebileceği düzenlenmiştir. FSEK’nun 76/1. maddesinde, bu Kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan dava ve işler ile bu Kanundan kaynaklanan ceza davalarında görevli mahkemenin, Sınai Mülkiyet Kanununun 156 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen mahkeme(fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ) olduğu düzenlenmiştir.Bu düzenlemeler ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği nazara alındığında uyuşmazlığın çözümü için öncelikle dava konusu bilgisayar programının 5846 sayılı FSEK’nun 2. maddesi anlamında eser niteliğinde olup olmadığı ve kim tarafından üretildiği hususlarının değerlendirilmesi gerekeceğinden uyuşmazlığın çözümünde Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi görevlidir. Hal böyle iken mahkemece görevsizlik kararı verilmesi yerine işin esasına girilmesi doğru görülmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun HMK’nın 114/1-c bendinde mahkemenin görevli olması ve HMK’nın 115/2. Maddesinde de, mahkemece giderilmesi mümkün olmayan bir dava şartı noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. HMK’nın 115/1.Maddesine göre ise, mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Buna göre HMK’nın 355. Maddesi uyarınca yalnızca kamu düzenine aykırılık sebebi ile sınırlı olarak bu aşamada davalı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin yapılan istinaf incelemesi sonunda, istinaf başvurusunun kabulü ile görevsiz mahkemece verilen kararının kaldırılmasına ve dairemizce görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının İstanbul Anadolu Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının, HMK.’nun 353(1)a-3 uyarınca usulden KALDIRILMASINA,1- Kararı veren mahkemenin görevsiz olması nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, 2- HMK’nın 20. Maddesi uyarınca, taraflardan birinin, görevsizlik kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile İHTARINA,3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca harç ve istinaf aşaması dahil yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama harç ve giderlerinin davanın açıldığı mahkemece karara bağlanmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca istinaf incelemesine konu kararı veren İlk Derece Mahkemesince taraflara resen tebliğine,5-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 361(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2022