Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/805 E. 2022/658 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/805
KARAR NO: 2022/658
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2017/493 Esas – 2019/558 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının müşterisi olan davalıya ait İstanbul ili, Ümraniye ilçesi, … Sk. No:.. blok taşınmazın kiraya verilmesi hususunda davacı ile davalının anlaştığını bunun üzerine davacı ile davalı arasında 02/08/2016 tarihli taşınmazın kiralanması hakkında gayrimenkul aracılık sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre taşınmaz devir bedelinin 415.000 TL’nin %7,5’i tutarında işletme devir hizmet bedeli ve yıllık kira bedelinin %12’si tutarında kiralama hizmet bedeli + KDV kararlaştırıldığını buna rağmen davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını davalının takibe itiraz ettiğini davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında sözleşme imzalandığını, davalının onay ve rızası olmadan devir bedeli 415.000 TL hizmet bedeli %7,5 ve devir bedelinin %7,5 hizmet bedeli şeklinde sonradan sözleşmeye ekleme yapıldığını davalının davacı ile bu tutar ve miktarda bir anlaşmasının olmadığını sonradan sözleşmede değişiklik olması durumunda geçerli olabilmesi için paraf ve imza atmalarının gerektiğini, aksi halde bu tür ekleme ve değişiklikleri geçerli olamayacağını, sözleşme gereğince davacı tarafından devrine aracılık yapılan herhangi bir taşınmaz işletme yada kiralamanın söz konusu olmadığını, davacının iddialarını ispat etmesi gerektiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “emsal Yargıtay Kararı ve TTK’nin faturaya dair hükümleri ve HMK’nun ispat hukukuna dair hükümleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davaya konu ” Devir İşleme Hizme Payı” açıklamalı 31.125,00 TL ( KDV hariç) bedelli fatura davacı defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı bilirkişi tarafından yapılan defter incelemesi ile sabittir. Üsküdar … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi incelendiğinde; keşidecinin Davalı olduğu, davacı tarafından 20.10.2016 tarihinde davalıya tebliğ edilen faturanın 25.10.2016 tarihinde iade edildiği görülmüştür. Davacı tarafça uyuşmazlık konusu faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafça da yasal 8 günlük süre içerisinde iade edildiği sabittir. Davacı tarafça faturaya konu hizmetin verildiğinin ispat edilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından faturaya konu hizmetin, taraflar arasında imzalanan 02.08.2016 tarihli ”Taşınmazın Kiralanması Hakkında Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi”nden doğduğu iddia edilmiş olup; dosyaya delil olarak sunulan sözleşme incelendiğinde ” Taşınmazın Kiralanması Hakkında Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi” düzenlendiği, davacının gayrimenkul aracılık hizmeti veren, davalının ise müşteri sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı tespit edilmiştir. Sözleşme incelendiğinde taşınmazın tapu kaydının belirli olmadığı, sözleşmenin başlığı ve metni itibariyle kiralama hizmetine dair sözleşme olduğu tespit edilmiş olup el yazısı ile gayrimenkul bilgileri doldurulmuş, aylık kiralama bedeli 7.000,00 TL olarak belirtilmiştir. Sözleşme 02.08.2016 tarihli olup 90 gün sürelidir. Sözleşmenin bu hükümleri içerdiği yönünde taraflar arasında husumet yoktur. Sözleşmede el yazısı ile notlar kısmında; ” Devir bedeli: 415.000,00 TL’dir. Hizmet bedeli %7,5’tir. Devir bedelinin %7,5 hizmet bedelidir.” kısmının davacı tarafça sözleşmeye davalının rızası hilafına sonradan ekleme ve tahrifat yapıldığı iddiası davalı tarafından cevap dilekçesinde belirtilmiştir. Davacı tarafa HMK 140/5 Maddesi uyarınca dilekçesinde gösterdiği delili sunmak için verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde dava dilekçesinde göstermediği halde 27.09.2016 tarihli pay devri sözleşmesini ibraz etmiştir. HMK md. 145 kapsamında bu delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımadığından bu delil değerlendirilmiş ve yapılan incelemede davalı şirket yetkilisi …ile dava dışı … arasındaki limited pay devri sözleşmesi olduğu, limited şirketin ise davalı şirket olduğu tespit edilmiştir. Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile dava dışı … tarafından davalı şirketteki 281.250,00 TL payı devir edilmiştir. Davacı tarafça faturaya konu hizmetin verildiğine dair limited şirket pay devri sözleşmesinden başkaca delil dosyaya sunulmamış, davacı tarafça tarafların kabulünde olan ” Taşınmazın Kiralanması Hakkında Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi”ne dair bir kiralama hizmeti verildiği yönünde delil sunulmadığından davacının iddiası ispatlanamamıştır. Taşınmazın Kiralanması Hakkında Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesinde yer alan ” Devir bedeli: 415.000,00 TL’dir. Hizmet bedeli %7,5’tir. Devir bedelinin %7,5 hizmet bedelidir.” kısmının sözleşmede yer alıp almadığı hususunda taraflar arasında ihtilaf mevcut olup; davacı tarafça faturaya konu hizmete dayanak olarak gösterdiği ”Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi”, davacı tarafın ibraz ettiği fotokopi sözleşmede yer alan ”Taşınmaz devir bedeli” kapsamında olmadığından bu tahrifat ile ilgili araştırma yapılması yargılamaya yenilik katmayacağından tahrifat hususu araştırılmamıştır. Tahrifat hususu araştırılmamakla birlikte; tahrifat olmadığı hususu tespit edilse dahi davalı şirketteki payın 281.250,00 TL bedel karşılığı devri ile faturaya dayanak gösterilen ” Devir İşleme Hizme Payı” adı altında talep edilen aracılık sözleşmesinden doğan taşınmaz devir işlem hizmet payı kapsamında olmadığından bu husus araştırılmamıştır. Fatura tutarı gözetilerek HMK 200. Maddesi gereğince faturaya konu hizmetin ifası tanık delili ile ispatlanamayacağından tanık dinletme talebi reddedilmiştir. Faturaya konu hizmetin verildiği hususu davacı tarafça ispatlanamadığından ve salt faturanınfaturanın düzenlenmiş olması hizmetin verildiğine karine olmadığından davanın reddine karar ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece sözleşme maddeleri değerlendirilmediğini eksik inceleme yapıldığını, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan ve hukuki mütalaasını açıkladığı rapor doğrultusunda yerel mahkemece karar verilmiş ve bilirkişi tarafından incelemeyen sözleşme maddeleri yerel mahkeme tarafından da dikkate alınmadığını, davalı taraf sözleşme hükümlerine aykırı hareket ederek sözleşme süresi içerisinde 27.09.2016 tarihinde davacının haberi ve rızası olmaksızın sözleşmeye konu taşınmazı üçüncü bir şahsa devrettiğini, sözleşmenin 4. Bölümün 4.2. 4.3. 4.4. maddelerinin bilirkişi raporunda hiç dikkate alınmadığını, yerel mahkemece de değerlendirme dışı bırakıldığını, davacının her ne kadar sözleşme konusu edimi yerine getirememiş ise de sözleşmede ayrıca ücret alacağının doğumu için sözleşmenin ifa edilmesi zorunluluğu aranmadığından ve edimin ifa edilememesi davalının sözleşme hükümlerine aykırı davranmasından kaynaklandığından tarafların tacir oldukları hususu da göz önüne alındığında davacının sözleşmede belirtilen ücreti almaya hak kazandığını, cezai şart konusunda bilirkişi tarafından yapılan hatalı hukuki tespite yerel mahkemece de itibar edilmesinin hukuk felaketi olup sözleşmede cezai şartın doğumu için herhangi bir yazılı ihbar zorunluluğu da aranmadığını, cezai şartın doğumu için davalının sözleşmede yer alan yükümlülüklerini ihlal etmesi yeterli görülmüş ayrıca bir yazılı fesih ihbarnamesi şartı aranmadığını beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, simsarlık sözleşmesi nedeniyle komisyon ücretinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının komisyon ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır. Taraflar arasında, 02/08/2016 tarihinde 3 ay süreli …sokak … blok kapı no …, Ümraniye/İstanbul adresindeki taşınmaza ilişkin olarak “Taşınmazın Kiralanması Hakkında Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi” imzalanmıştır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “02/08/2016 tarihli taşınmazın kiralanması hakkında gayrimenkul aracılık sözleşmesinden kaynaklanan hizmet bedeli” sebebine dayalı olarak 31.125,00 TL işletme devir bedeli ve 11.894,00 TL kiralama hizmet bedelinin tahsili istemiyle 21/10/2016 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 520/1. Maddesine göre, simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Anılan maddenin 3. Fıkrasına göre ise, taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Taraflar arasında taşınmazın kiralanması hakkında gayrimenkul aracılık sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı taraf, davalının sözleşmeye aykırı davranarak işletme devri ve kiralama işlemlerine bizzat gerçekleştirildiğini iddia etmektedir. Delil olarak ise …’ın davalı şirketteki hisselerini …’ye devretmesine ilişkin Üsküdar … Noterliği’nin 27/09/2016 tarih ve … YN’lu limited şirket pay devri sözleşmesine dayanmıştır. Ancak bu pay devri dava dışı şahıslar arasında gerçekleşmiş olup, taraflar arasındaki sözleşmeye konu taşınmazla ilgili değildir. Ayrıca davalı taraf davacıya devir işleme hizmet bedeli açıklamasıyla 31.125,00 TL(KDV hariç) bedelli fatura kesmiş, ancak bu fatura davalı tarafça kabul edilmeyerek iade edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin konusu taşınmazın kiralanmasına aracılık edilmesidir. Dolayısıyla taşınmazın veya işletmenin devri nedeniyle davacının komisyon ücretine hak kazanması mümkün değildir. Her ne kadar sözleşmede devir bedeli 415.000 TL’dir, devir bedelinin %7.5 hizmet bedelidir ibaresi yazılı ise de, bu ibareler taraflar arasında taşınmazın devri için aracılık edilmesi sözleşmesi kurulduğunu ispata elverişli değildir. Kaldı ki, taşınmazın sözleşme süresi içerisinde davacıyı devre dışı bırakarak satıldığına veya kiraya verildiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu halde davalının sözleşmesel yükümlülüklerini ihlal ettiğinin kabulü mümkün değildir. Simsarın ücrete hak kazanabilmesi için, simsarın faaliyetleri sonucunda asıl sözleşmenin kurulması veya asıl akit kurulmamış olsa bile, ücret ödenmesini taraflarca kararlaştırılması gerekmektedir. Davacının faaliyetleri sonucunda taşınmazın kiralandığına yönelik bir iddia bulunmamaktadır. Davacının faaliyetleri sonucunda asıl sözleşme kurulmasa dahi davacının ücrete hak kazanacağına ilişkin sözleşmede bir madde de bulunmadığında, davacının takibe konu sözleşme nedeniyle ücrete hak kazanması söz konusu değildir. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı istinaf dilekçesinde cezai şarta ilişkin hususları da ileri sürmüş ise de, takipte talep edilmeyen bir hususun yargılama sırasında ileri sürülmesi mümkün olmadığından, davacının cezai şarta ilişkin iddialarına itibar edilmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2022