Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/802 E. 2022/463 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/802
KARAR NO: 2022/463
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2018
NUMARASI: 2017/120 Esas – 2018/960 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketten faturalar muhteviyatı emtiaların satışından kaynaklı cari hesaptan alacağının olduğunu, ilamsız takip başlattığını, ilamsız takibe haksız itiraz edildiğini, icra takibine yapılan yetki itirazının yerinde olmadığını, müvekkili şirketin alacağı devam ettiğinden ve borçlu borca itiraz ederek takibi durdurduğundan, alacağın tahsili ve takibin devamı için işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu bildirerek davalı borçlunun İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının açtığı davanın hukuksuz ve yersiz olduğunu, yetkili icra dairesinin GOP icra müdürlükleri olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında bir cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, davacı tarafından mahkemeye cari hesap sözleşmesinin sunulmadığını, bir an için cari hesap ilişkisinin bulunduğu kabul edilse bile, davacı şirket tarafından cari hesap ilişkisinin sonlandırıldığı ve çıkan bakiyenin talep olunduğuna dair müvekkili şirkete herhangi bir ihbar yada ihtar yapılmamış olduğunu, müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğini, icra takibine yapılan itirazın haklı olduğunu, borcun ödenmesi konusunda mutabakat sağlanmadığını, temerrüde düşürülmenin söz konusu olamayacağını bildirerek davacının davasının reddine, %20 icra inkar tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” dosyaya sunulan fatura örneklerinden, davacının davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında davalıya sattığı mallara ilişkin fatura düzenlediği ve bedeli tahsil edilmeyen bu faturalara dayalı olarak davalı hakkında icra takibi başlattığı görülmüş, taraf defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtası ile inceleme yaptırılmış düzenlenen raporda taraf defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmuş olduğu, her iki tarafın defter ve kayıtlarında dava ve takibe konu faturaların kayıtlı olduğu, bu kayıtlar itibarıyla taraf defterlerinin birbirini doğruladığı ve taraf defterlerinde davacının davalıdan 212.622,39 TL alacaklı olduğunun rapor edildiği görülmüş, düzenlenen raporun dosyaya sunulan delillerle uyumlu ve denetime açık olması davacının takipten önce davalıyı temerrüde düşüren yazılı ihtarında bulunmaması nedeniyle faiz talebinin takip tarihinden itibaren olduğu kabul edilerek, davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İstanbul … icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki takibe itirazının iptaline, takibin 212,622,39 TL alacak üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 212.622,39 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirketten olan alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali talepli davada, davanın kısmen kabulü ile işlemiş faiz kalemi dışındaki alacağın davalıdan tahsiline karar verilmişse de bu kararın usule ve yasaya aykırı olup, vadenin açıkça kararlaştırıldığı durumlarda karşı tarafı temerrüde düşürmek için ayrıca bir bildirime gerek bulunmadığını, Keza TTK md 1530(2) gereği Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde… sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşüleceği düzenlemesi yer aldığını, faturalar üzerinde vade tarihlerinin açıkça yazılı olduğunu, irsaliyeler ile emteanın teslim edildiği hususu subut bulmuş asıl alacak yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, TTK nın 1530(2) düzenlemesi gereği davalıya ayrıca temerrüt ihtarı çekmeye gerek bulunmaksızın belirlenen tarihte borç ödenmediğinden işlemiş faiz talebinin haklı olduğun beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davacının davalıyı temerrüde düşürmeden alacağa faiz işletmiş olup bu durumun hukuken geçerli olmadığını,(Yargıtay15. Hukuk Dairesi Esas No:2015/1515 Karar No:2015/5645 K. Tarihi:10.11.2015), somut olaydı davacının, davalı şirketi temerrüde düşürmeden takip öncesi faiz işleterek hukuka aykırı ve kötü niyetli bir işlem yaptığını, ayrıca davacının tehir-i icra talebinin de reddi gerektiğini, zira başlatılan icra takibi vekalet ücretine ilişkin olduğunu, dolayısıyla, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, TTK’nın 1530. Maddesinde düzenlenen temerrüt faizinin eldeki davaya uygulanıp uygulanamayacağı noktasındadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 1530/2. maddesi, ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer, şeklinde düzenlenmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere TTK’nın 1530/2. maddesinin uygulanabilmesi için taraflar arasında mal ve hizmet tedariki sözleşmesi olması gerekir. Davacı tarafça, taraflar arasında mal tedarik sözleşmesi olduğunu ve kendisinin de tedarikçe olduğunu ispatlayamamıştır. Dolayısıyla TTK’nın 1530/2. Maddesinin eldeki davaya uygulanmasına olanak yoktur. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117.maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. Bu durumda, davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürdüğünü ispat edemediği gibi, taraflar arasında ödeme günü kararlaştırıldığı da ileri sürülmediğinden davacı alacaklısı icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi talebinde bulunamayacağından mahkemece takip öncesi işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022