Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/800 E. 2022/604 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/800
KARAR NO: 2022/604
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI: 2014/288 Esas – 2018/1277 Karar
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının maliki olduğu İstanbul ili Tuzla ilçesi … mahallesinde kain ve tapu sicilinde … ada … parselde kayıtlı bulunan gayrimenkul üzerinde müvekkili şirket lehine 775.000,00-USD +KDV bedel karşılığında 31/08/2007 tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıl 3 ay süreyle intifa hakkı tesis edildiğini, intifa bedelinin tamamının müvekkili tarafından davalıya ödendiğini, davalı tarafça keşide edilen Kartal … Noterliği’nin 16/08/2012 tarih ve … yevmiye numaraolı ihtarı ile Rekabet Mevzuatı muafiyet süresinin 31/08/2012 tarihinde sona ereceğinin bildirildiğini, intifa hakkının 01/09/2012 tarihinde tapudan terkininin talep edildiğini, davalının söz konusu ihtarı üzerine dava konusu intifa hakkının 07/09/2012 tarihinde müvekkili tarafından tapudan terkin edilmek zorunda kalındığını, intifa hakkının tesisine dair taraflar arasında akdedilen protokolde ilgili ticaretin devamına mani herhangi bir halin zuhur etmesi halinde işlememiş süreye tekabül eden intifa ivazının 1 ay içerisinde nakten ve defaten …’ye ödeneceğinin düzenlendiğini, bu kapsamda davalı tarafın kendisine peşin olarak ödenmiş intifa bedelinin işlememiş süresine tekabül eden kısmı olan 614.501,03-USD’yi müvekkiline ödemekle yükümlü olduğunu, iş bu davaya konu intifa bedeli ile ilgili olarak müvekkili şirket tarafından fazlaya dair haklar saklı tutularak davalı tarafa 769.000,00-TL + KDV bedelle fatura düzenlendiğini, ilgili alacağa ilişkin davalı tarafça bahse konu alacak için keşide edilen çekin bankaya ibraz edildiğini ve fakat çekin karşılıksız çıktığını, bunun üzerine söz konusu çekin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından takibe konu edildiğini belirterek davanın kabulü ile 614.501,03-USD alacağının tmeerrüt tarihi olan 30/09/2012 tarihinden tibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte 907.420,00-TL’lik kısmının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iş bu dava ile tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davayı İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/185 esas sırasında açtığını, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/185-2011/121 E.K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, iş bu kararın kesinleştiğini, anılan karar nedeni ile iş bu davanın “Kesin Hüküm” nedeni ile reddi gerektiğini, ayrıca davacı tarafından intifa bedeli alacağı iddiası ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davanın 2012/311-2013/375 E.K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, iş bu kararın kesinleştiğini, anılan karar nedeni ile iş bu davanın “Derdestlik” nedeni ile reddi gerektiğini, ayrıca davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, diğer yandan müvekkilinin istasyon işleticisi olabilmek amacı ile akaryakıt istasyonu olacak gayrimenkul üzerinde 15 yıl 3 ay süreli intifa hakkını 31/08/2007 tarihinde davacıya verdiğini, ardından işletici sıfatı kazanabilmek için istasyonu kurmaya başladığını, kurulan bu istasyonda müvekkilinin … A.Ş. Bayisi olarak 17/06/2008 tarihli bayilik intifa sözleşmesi ve ekli protokoller gereği işe başladığını, devam etmekte olan intifa akdinin müvekkili tarafından değil davacı tarafından haksız ve kötüniyetle feshedildiğini, haksız fesih ile kendisi intifa akdini sona erdiren davacının mücbir sebep maddesine dayanarak iş bu davayı açamayacağını belirterek davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacı şirket ile davalı arasında bilâ tarihli PROTOKOL akdedildiği, protokol gereği taraflar arasındaki bayiilik sözleşmesine konu istasyonun bulunduğu İstanbul ili Tuzla ilçesinde kain tapu sicilinde … pafta, …, … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde 31/08/2007 tarih … yevmiye ile taşınmazın tamamı üzerine … lehine 15 yıl 3 ay süreli olarak 775.000,00-USD karşılığı 1.006.880,00-TL’sine intifa hakkı tesis edildiği, intifa hakkının 07/09/2012 tarih 10923 yevmiye ile terkin edildiği, lehine tesis edilmiş bulunan intifa hakkının terkininin hak sahibi …’nin vekaletname ile yetkili kıldığı temsilcisi tarafından 07/09/2012 tarihinde yapılmış olup, terkin işlemine ilişkin resmi akit tablosunda “Yapılan istem: yukarıda özellikleri belirtilen taşınmaz üzerindeki lehtarı olduğumuz 31/08/2007 tarih ve … yevmiyeli intifa hakkının tamamının 425.000,00-USD (425.000,00 Amerikan Doları karşılığı 769.000,00-TL, Yediyüz Altmış Dokuz Bin Türk Lirası) bedel ile çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim.” şeklinde beyanda bulunulmuş, bu beyan sonunda intifa hakkının tapu kaydından terkin edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda intifa hakkı davacının talebi ile 425.000,00-USD karşılığı 769.000,00-TL bedel ile terkin edildiğine göre davacının bu bedelden fazlasını isteyemeyeceğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/12031-2016/5462 E.K. sayılı emsâl ilamı kıyas yolu ile nazara alınmıştır.) Bu nedenle kalan süreye tekabül eden intifa hakkı bedeli talebinin kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu intifa bedeli talebimizin intifa terkin işleminde bildirilen bedelle sınırlı olarak kabul edilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığını, davacının kullanılmayan intifa bedeline ilişkin peşin olarak ödemiş olduğu tutardan kalan kısmın 614.501,03 USD olduğunu, terkin senedinde daha düşük bir bedel bildirilmesi müvekkilin bu hakkından feragat ettiği sonucunu doğurmadığını, öte yandan intifa terkin senedinde bildirilen tutar KDV hariç harca esas tutar olup bu nedenle, bu tutara KDV ilave edilmesi ve buna göre hüküm kurulması gerektiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına konu alacağın 907.420,00.TL’lik intifa bedeline ilişkin kısmı dışında kalan 525.432,05 TL +faiz ve ferilerinden oluşan alacağın iş bu davaya konu intifa bedeli ile ilgisi bulunmamakta olup kalan bedelin taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklandığını, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311E. ve 2013/375 K. Sayılı ilamı onanarak 24.12.2015 tarihinde kesinleştiğını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında iş bu dava konusu intifa bedeline ilişkin alacak ile tahsilde tekerrür oluşturacak bir tutar bulunmadığnıı, açıklanan nedenlerle İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311E. ve 2013/375 K. Sayılı kararı kesinleşmiş olduğundan hüküm altına alınan tutarın tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla tahsiline karar verilmesinde de hukuka uyarlık bulunmadığını, yerel mahkeme tarafından hüküm altına alınan tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar vermiş ise de intifa hakkı tapudan 07.09.2012 tarihinde terkin edilmiş ve davalının iade yükümlülüğü en geç bu tarihte doğmuş olup, davalının en geç 07.09.2012 tarihinde temerrüte düştüğü sabit olup hüküm altına alınan tutarın 07.09.2012 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/185 Esas, 2011/123 Karar sayılı dosyasından, işbu istinaf konusu dava ile tarafları konusu sebebi aynı olan sebepsiz Zenginleşme davası açmış ve davacının bu davasının, 09.03.2011 tarihinde mahkemesince reddedilerek kesinleştiğini, davacının, İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/311 esas, 2013/375 K sayılı dava dosyasından, aynı konuda bir alacak talebinde bulunduğunu, 31/12/2013 tarihinde vermiş olduğu hüküm ile, davacının davalıdan böyle bir alacağının (işbu davadaki kıstelyevm intifa bedeli alacağının) var olmadığını hükme bağlamış ve bu karar yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleştiğini, bu durumda davaya konu alacak Kesin hükme bağlanmış olup, bu durumda ilk derece mahkemesinin, kesin hüküm nedeniyle davanın esastan Reddine karar vermesi gerektiğini, zamanaşımı nedeniyle davanın esastan reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması yasa ve usule (ayrıca kamu düzenine) aykırı olduğunu, istinafa konu davanın açılma ve dinlenebilme şartları olmadığını, İstanbul 30.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/328 Esas, 2012/150 Karar sayılı kesin hükmüne göre davacının alacaklı değil, borçlu olduğunu, davalı aleyhine İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/818 Esas, 2017/1077 K sayılı alacak davasını, açan davacının durumu incelenmiş ve davacının tarafımızdan hiçbir alacağının mevcut olmadığına hükmolunmuş olup, davadaki alacağa konu intifa akti davalı tarafından değil, davacı tarafından 14.08.2012 tarihinde feshedilmiş ve intifa terkini durumu ortaya çıktığını, ilk derece mahkemesinin bu somut durumu görmezden gelerek, intifanın davalı tarafından 16.08.2012 tarihli ihtarname ile feshedildiği varsayımı ile davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, davacının davası türk medeni kanunun 2.maddesine aykırı olup, göz ardı edildiğini, davaya konu olayda mücbir sebep olmadığını, son ek raporun tebliğ edilmeksizin, ek rapora itiraz ve beyan haklarımız da kullandırtılmaksızın, hmk ya aykırı şekilde karar verildiğini, bu husus kanunun açık ihlalidir ve kamu düzenine aykırı olduğunu, dava ve kararı kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemenin yabancı para (usd) üzerinden karar vermekle, davacının talebine mevzuat ve yasa hükümlerine aykırı davrandığını, ayrıca faizin başlangıç tarihini de talep ve dava dışına çıkarak erken başlattığını, usd iade kararının cumhurbaşkanlığı kararnamesine ve 32 sayılı tebliğe de aykırı olup mahkemenin red kabul oranına aykırı şekilde, fazladan tarafımıza dava masrafları ve harç yüklettiğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle kalan intifa süresine isabet eden intifa ivaz bedelinin istirdatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, kesin hüküm ve derdestlik bulunup bulunmadığı, kalan süreye tekabül eden ve davacıya ödenmesi gereken intifa bedelinin miktarı noktasındadır. Taraflar arasındaki intifa hakkı tesisine ilişkin protokol uyarınca, İstanbul İli, Tuzla İlçesi, … Mah., … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde, 15 yıl 3 ay süreyle ve 775.000,00 USD+KDV bedel karşılığında davacı … lehine intifa hakkı tesis edilmesi kararlaştırılmış ve Tuzla Tapu Müdürlüğünün 31/08/2007 Tarih ve … YN’lu işlemi ile taşınmaz üzerine 15 yıl 3 ay süre ile 775.000,00 USD karşılığı 1.006.880, TL bedelle davacı lehine intifa hakkı tesis edilmiştir. Süreç içerisinde Rekabet Kurulu’nun 12.3.2009 tarihli duyurusuyla, akaryakıt sektöründe intifa sözleşmesinin muafiyetten yararlanma süresi en fazla beş yıl olarak belirlenmiş olup, beş yılı aşan sözleşmeler bakımından 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nde tanınan muafiyet koşulları ortadan kalkacağı belirtilmiştir. Rekabet Kurulu kararında belirtildiği üzere, 18.09.2005 öncesi yapılan sözleşmelerin beş yıllık süresi 18.09.2010 tarihinde son bulmuş, sonraki tarihli sözleşmeler ise imza tarihinden itibaren beş yılın eklenmesiyle bulunacak tarihte sona erecektir. Rekabet Kurulu’nun bu duyurusundan sonra davalı tarafça, davacı muhatabına çekilen Kartal … Noterliği’nin 16/08/2012 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile Rekabet Kurulu tarafından yayımlanmış tebliğler gereğince 31/08/2012’de 5 yılını dolduracak intifa hakkının terkin edilmesi ihtar edilmiştir. İntifaya konu taşınmaz üzerinde tesis edilen intifa hakkı, 07/09/2012 tarihinde davacı vekilinin “… İntifa hakkının tamamı 425.000,00 USD karşılığı 769.000,00 TL bedelle çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim.” şeklindeki beyanı sonucu terkin edilmiştir. Terkin işleminden sonra davacı taraf, davalıya 07/09/2012 tarih ve … nolu, 769.000,00 TL ve 138.420,00 TL Kdv’si olmak üzere 907.420,00 TL bedelli faturayı intifa fek bedeli açıklamasıyla düzenlemiştir. Davacı taraf, kalan intifa süresine isabet eden intifa bedelinin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf ise zamanaşımı define dayanmış ve derdestlik ile kesin hüküm itirazında bulunmuştur. Derdestlik iddiasına konu İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311(Birleşen İstanbul 13. ATM’nin 2012/340) esas sayılı dosyasında, bayi … Tic Ltd Şti tarafından …’ye karşı bir kısım çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemiyle asıl ve birleşen dava açılmıştır. Bu davada, dava konusu çekteki 769.000,00 TL+KDV intifa bedelinin cari hesap alacağını oluşturduğunu, intifa bedelinin iadesi için açılan İstanbul 14. ATM’nin 2010/185 esas sayılı dosyasında davanın erken açılan dava olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, bu kararın esastan verildiğini, davalının intifa bedeli alacağının olabilmesi için bunun davacı tarafça kabul edilmesi veya bir mahkeme hükmüne dayanması gerekip davalı tarafça kendi kendine sebepsiz zenginleşme gerekçesine dayanılarak intifa bedelinin fatura edilip ticari deftere kaydedilmek suretiyle istenemeyeceği kabul edilerek 1.432.852,05 TL bedelli çekten dolayı dava konusu olan 1.000.000,00 TL’lik kısımla ilgili davalıya 907.420,00 TL itibariyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş ve bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/8641 E – 2015/6134 K ve 27.04.2015 tarihli ilamı ile onama kararı verildiği, davalı tarafça karar düzeltme talebi hakkında Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/13759 E – 2015/17570 K ve 24.12.2015 tarihli ilamı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği, ve mahkeme kararı bu şekilde 24/12/2015 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece eldeki dava ile, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311(Birleşen İstanbul 13. ATM’nin 2012/340) esas sayılı dosyasındaki tarafların ve dava sebebinin aynı olmaması nedeniyle derdestlik bulunmadığına karar vermiştir. Oysaki davanın tarafları aynıdır. Ayrıca anılan dosyanın davalısı … tarafından mahkemeye sunulan cevap dilekçesinde, “… davacının maliki olduğu taşınmaz üzerine müvekkili şirket lehine 31.08.2007 tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıl 3 ay süreyle intifa hakkı tesis edildiği, davacının talebi nedeniyle intifa hakkının 07.09.2012 tarihinde tapuda terkin edildiği, bu nedenle davacının müvekkilinden intifa bedelini peşin olarak tahsil ettiğinden kullanmadığı 10 yıl 3 aylık süreye ilişkin güncellenecek intifa bedelini iade etmekle yükümlü olduğu, bu nedenle 769.000,00 TL + KDV üzerinden davacı tarafa intifa bedelinin fatura edildiği, buna rağmen davacı tarafça fatura bedelinin ödenmediği, söz konusu bu fatura bedeli ile birlikte müvekkilinin davacı taraftan cari hesaptan kaynaklanan alacağın da mevcut olup intifa bedeli ile birlikte toplam alacak miktarının 1.432.852,05 TL …” olduğu savunma yoluyla ileri sürmüştür. Buna göre, eldeki davada davacı … tarafından dava konusu edilen hususlar İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311(Birleşen İstanbul 13. ATM’nin 2012/340) esas sayılı dosyasında görülen menfi tespit davasında savunma yoluyla ileri sürülmüştür. Buna göre eldeki davanın hukuki sebebi ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311(Birleşen İstanbul 13. ATM’nin 2012/340) esas sayılı dosyasında görülüp karara bağlanan davadaki savunmanın hukuki sebebi aynıdır. Davacı …’nin eldeki davadaki iddiaları İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311(Birleşen İstanbul 13. ATM’nin 2012/340) esas sayılı dosyasında incelenerek karara bağlanmıştır. Davanın açıldığı tarihte, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311(Birleşen İstanbul 13. ATM’nin 2012/340) esas sayılı dava dosyası henüz kesinleşmemiş ve derdest ise de, karar tarihinden önce İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311 esas sayılı dosyası kesinleşmiştir. Dava şartları, dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, mahkemenin davayı reddetmesi gerekir. Dava şartı olan kesin hüküm bir hukuki uyuşmazlığın artık bütün bir gelecek için çözümlenerek son bulmasını, hükmün kesinleşmesinden sonra o davanın tekrar açılamamasını ifade eder. Maddi anlamda kesin hükmün koşulları HMK’nın 303. maddesinde düzenlenmiştir. HMK’nın 303/1. maddesine göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Dava sebebinden amaç ise hukuki sebepler değil, davanın dayanağı olan olay ve olgulardır. Yani davacının talep sonucunu dayandırdığı vakıalardır. Kesin hüküm hâline gelen bir uyuşmazlıkta aynı vakıalara dayanılarak ikinci kez dava açılamaz. Ayrıca ikinci davadaki talep sonucu ilk davada kesinleşen hüküm fıkrasını etkileyecek ve ortadan kaldıracak nitelikte ise dava konusu aynı sayılır. Somut olayda eldeki davanın kabulü, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311 esas sayılı dosyasındaki hükmü ortadan kaldıracak niteliktedir. Bu nedenle eldeki dava konusu hakkında İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/311 esas sayılı dosyasında verilen karar kesin hüküm teşkil etmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 114/1-i maddesinde Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartı olarak düzenlenmiş olup, karar tarihinde bu dava şartı mevcut olmadığından davanın, HMK’nın 115/2. Maddesi gereğince dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece davaların hukuki sebebi ile tarafların farklı olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulü yerinde olmamıştır. Bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeni ile bakiye intifa süresine tekabül eden intifa bedelinin iadesi talebini içeren dava, temelinde bayilik sözleşmesinden ve intifa hakkı tesisi hakkında protokol kaynaklı olup 6098 sayılı TBK’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan mahkemece zamanaşımı define itibar edilmemesinde bir isabetsizlik yoktur. İntifa hakkı, taşınmazlarda tescilin terkini ile sona erer. İntifa hakkının süresinden önce terkini halinde, kalan süreye isabet eden intifa bedeli intifa sahibi tarafından istenebilir. Son bilirkişi raporunda bakiye süreye isabet eden intifa bedelinin 518.789,68-USD olduğu, KDV’sinin 93.562,14-USD olduğu, KDV dahil tutarının 613.351,82-USD olduğu hesaplanmıştır. Ancak davacı taraf intifa hakkından 425.000,00 USD karşılığı 769.000,00 TL bedel karşılığında feragat etmiştir. Bu halde davacı talep edebileceği miktar bu tutarla sınırlıdır. Bu tutar itibariyle ise kesin hüküm bulunmaktadır. Bu tutarı aşan kısım yönünden ise terkin istem belgesinde feragat edilmiş olduğundan, kesin hüküm teşkil eden miktarı aşan intifa bedeli ise anılan feragat nedeniyle talep edilemeyecektir. Bu nedenlerle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine; buna karşır Mahkemece derdestlik bulunmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın davanın 907.420,00 TL’ye tekabül eden kısmının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, aşan kısmının esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın 907.420,00 TL’ye tekabül eden kısmının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, aşan kısmının esastan REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu harcın peşin alınan 22.761,80-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 22.681,1‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yapılan posta ve yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca kesin hüküm nedeniyle reddedilen kısım yönünden 5.100,00 TL, esastan reddedilen kısım yönünden 38.230,29 TL olmak üzere toplam 43.330,29 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine, 7-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, c-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d-Davalı vekilince istinaf aşamasında yapılan 121,30 istinaf başvuru harcı ile 17,50 TL yargılama gideri toplam 138,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/05/2022