Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/789
KARAR NO: 2022/367
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2019
NUMARASI: 2017/694 Esas-2019/167 Karar
DAVA: Genel Kurul Karar İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, davalı şirketin %20,37 oranında pay sahibi olup, 29.03.2017 tarihli genel kurul toplantısının TTK 420. maddesi kapsamında finansal tabloların müzakeresi ve tasdiki oylamasının ertelenmesini talep ettiği, toplantının 08.05.2017 tarihine ertelendiği ancak öncesinde ve arada geçen sürede bilgi alma hakkının kullandırılmadığı, finansal tablolarla ilgili sorduğu sorulara cevap verilmediği, bilgi alma hakkının kullanıldırılması için ayrıca dava açtığı 08.05.2017 tarihli genel kurulda da, bu taleplerini dile getirerek finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesini talep etmesine rağmen talebinin kabul edilmeyerek 2 nolu gündem maddesi ile finansal tabloların müzakere edilip, oy çokluğu ile tasdik edildiği, 3 no7lu gündem maddesinde de, yönetim kurulu üyelerinin ibrasında, TTK.’nın 436/1 maddesindeki yakınlık dereceleri gözetilerek verilen oyun geçersiz sayılması ve yönetim kurulu üyesinin ibrada oy kullanması nedeniyle iptali gerektiği, kararlarda olumsuz oy kullanıldığı gibi muhalefetin de tutanağa geçirildiğini ileri sürerek davalı şirketin 08.05.2017 tarihli genel kurulunda alınan 2 ve 3 no’lu maddelerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacıya talep ettiği finansal tablolar ve diğer belgeler gönderildiği gibi toplantı öncesi şirket merkezinde incelenmesi için hazır bulundurulduğu, davacının finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesini ikinci kez istediği ancak ikinci kez ertelenmesi için yasada öngörülen koşullarının gerçekleşmediği, dava konusu yapılan kararların yasa ve ana sözleşmeye uygun olup, dürüstlük kurallarına da aykırı bulunmadığının belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda;davanın, davalı şirket genel kurul toplantısında alınan gündemin 2 nolu maddesi gereği finansal tabloların onaylanması ve 3 nolu maddesi gereği ibraya ilişkin genel kurul kararlarının iptali talebine ilişkin olup, 2 nolu karar yönünden TTK 420. maddesi davacının talebi ile finansal tabloların görüşülmesi ve buna bağlı konuları içeren 29/03/2017 tarihli genel kurulun ertelendiği, davalı şirket tarafından keşide edilen ihtarname ve dosya kapsamından TTK 437/1 anlamında gerekli defter ve belgelerin şirket merkezinde bulundurulması ve davalıya gönderilmesi ile yetinildiği, bunların içerikleri ile ilgili davacı tarafından yöneltilen sorulara genel kurulda açıklamalı cevap verilmediği, bilgilerin sunulan belgelerde var olduğu şeklinde ifade kullanılarak oylamaya geçildiği, bu nedenle davacı pay sahibinin bilgi alma hakkına aykırı olarak TTK 437 ve 420. maddeleri uyarınca dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca özenli şekilde cevap verilmediği ve 2 nolu gündem maddesi uyarınca alınan kararların TTK 437/2 ve TTK 420/2 maddesine aykırılık teşkil ettiği, 3 nolu karar yönünden; TTK 436/2 uyarınca şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişilerin yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacakları gibi diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanamayacakları, ibra oylamasında oy hakkından yoksun kişilerin oy kullanması tek başına alınan kararların iptali sonucunu doğurmayıp, kararın geçersiz kılınması için TTK 436/2 maddesine aykırı olarak kullanılan oyların kararın sonucunu etkilemiş olması gerektiği, somut olayda toplantı yeter sayısı mevcut olup, yönetim kurulu üyesi …’ın ibrasında davalı şirket pay sahibi …’ın ibra kararının oylamasında etkili olan pay oranının hesaba alınmadığı, bu nedenle alınan ibra kararının geçersiz olduğu, yönetim kurulu üyeleri … ve …’ın ibrasında yönetim kurulu üyesi olan …’ın oy kullandığı, bu durumun TTK 436/2 maddesine aykırılık teşkil ettiği ve ibra kararının geçersizliği sonucunu doğurduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 2 ve 3 no’lu kararların iptaline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; dava konusu yapılan ve mahkemece iptal edilen 2 nolu gündem maddesi TTK m.437 ve TTK m.420/2 ‘ye aykırı olmadığı zira davacıya bilgi alma hakkı kapsamında bilgi verilmiş olup aksi düşünülse dahi (kabul anlamına gelememek kaydı ile) TTK m.420/2 gereğince toplantının 2. kez ertelenme şartlarının oluşmadığı, TTK m.420/2 maddesine göre, azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması gerektiği, davacıya 14/03/2017 tarihinde gönderilen 2016 yılı olağan genel kurul toplantısına davet mektubunda ticaret sicil gazetesi finansal tabloda yıllık faaliyet raporu ve kar dağıtım önerisi gönderildiği ve tebliğ edildiği, buna göre davacının şirketin finansal tablolarıyla ilgili bilgi sahibi olmadığı ve kendisine bilgi verilmediği şeklindeki iddiasının tamamen gerçek dışı olduğu, Şirketin yıllık faaliyet raporunda; 01/01/2016-31/12/2016 dönemine ilişkin şirketle ilgili genel bilgiler, yönetim organı üyeleri ile üst düzey yöneticilere sağlanan mali haklar, şirketin araştırma ve geliştirme çabaları, şirket faaliyetleri ve faaliyetlere ilişkin önemli gelişmeler, şirketin finansal durumu, bilançosu, ayrıntılı gelir tablosu, riskler ve yönetim organının değerlendirilmesi, konularında açıklamalar yapıldığı, davacıya daha önce bilgi verilmiş olup, davacının tek amacı kötüniyetli olarak toplantıyı erteleme isteminde bulunmadığı, davacı yönetim kurulu üyesi olmadığından bilgi alma hakkı şirketin ticari sırları kapsamında sınırlı tutulması gerektiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/13764 esas, 2017/1654 karar sayılı 20.3.2017 tarihli kararında; şirketin işleyişi, faaliyeti, mali ve finansal tabloları hakkında bilgi alma ve inceleme talebinin; yönetim kurulunun finansal ve profesyonel hedeflerinin açıklanmasına dair bilgi isteminin ticari sır niteliğinde bulunduğundan ayrıntılı cevaplanmamasının uygun olduğu, mali tablolardaki dipnotların ve ek mali tabloların ise genel kurul tutanağında belirtildiği gibi noter kanalıyla davacı pay sahibine gönderildiği gerekçesiyle reddinin hukuka aykırılık bulunmadığına işaret edildiği, mahkemenin kararına dayanak yaptığı bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, İptali talep edilen genel kurulun 3 nolu maddesi de TTK ‘ya uygun olup “nisap eksiklliği” olmadığı, muristen kalan payların “ölüme bağlı tasarruflar bir mahkeme kararı ile iptal edilip o mahkeme kararı kesinleşinceye kadar geçerlidir ilkesi” çerçevesinde, murisin vasiyetnamesine uygun olarak pay defterine kaydedildiği, murisin 16.07.2015 tarihinde vefat ettiği ve Bodrum … Noterliği nezdinde 24.07.2014 tarih ve … yevmiye numaralı vasiyetnamesinde; tüm mal varlığının eşi …, oğulları … ve …’a yasal miras payları oranında, büyük oğlu davacının ise sadece mahfuz hissesinin kalmasını ve mahfuz hisse dışındaki hissesinin ise hayır kurumlarına dağıtmak üzere oğlu …’a kalmasını vasiyet ettiği ancak davacı tarafından açılan davalar derdest olduğu, davacının terekenin tespiti istemi ile Bodrum 1. Sulh Hukuk Mahkemesi, E: 2017/2 esas sayılı dosyasında mahkemece Av. …’ü tereke memuru olarak atandığı ancak mahkemece tereke memurunun şirket genel kurul toplantılarında terekeyi temsil etmesi, tereke yararına oy kullanması ve organlarında görev alması hususunda bir karar vermediği, dolayısıyla tereke memurunun genel kurul tarihleri itibariyle ve halen bir yetkisinin bulunmadığı, bu durumda tüm pay sahiplerinin genel kurula davet edildiği ve katıldığı, alınan kararlarda çoğunluğun sağlanmasında herhangi bir yasaya aykırılık olmadığı, finansal tabloları usul ve yasaya uygun olduğundan ibranın gerçekleştiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 08.05.2017 tarihli genel kurulunda alınan 2 ve 3 no’lu kararların iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacının, davalı şirkette, sermayenin % 20.37 oranına karışılık gelen payına sahip olduğu, dava konusu genle kurula katılıp, olumsuz oy verdiği, muhalefet şerhini tutanağa geçirttiği ve davayı yasal üç aylık sürede dosya kapsamı ile sabittir. Davalı şirketin 29.03.2017 tarihli genel kurulu davacının talebi ile TTK 420. maddesi kapsamında ertelenmesi üzerine 08.05.2017 tarihli genel kurul toplantısı yapılmış olup, davacı taraf, davalı şirketin 08.05.2017 tarihli genel kurulunda alınan, finansal tabloların müzakeresi ve tasdikine ilişkin 2 no’lu ve yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine yönelik 3 no’lu kararların iptalini istemektedir. Ertelenen 29.03.2017 tarihi genel kurulda, davacı taraf, bir kısım hesapların dökümü ve belgelerin verilmesini talep etmiş, davalı şirket tarafından da, TTK 437.maddesi uyarınca gönderilmesi gereken finansal tablolar, ilgili bilgi ve belgeler genel kurul daveti ile birlikte gönderildiği, bu nedenle sair belge taleplerinin reddedildiği belirtilmiş bununla birlikte TTK 420. maddesi uyarınca genel kurul toplantısı bir ay sonraya ertelenmiştir. Ertelenen toplantı 08.05.2017 tarihinde yapılmıştır. Davacı taraf, dava konusu 08.05.2017 tarihili genel kurulda da, finansal tablolara itiraz ettiği noktaların genel kurul tutanağına geçirildiği, bu belge ve bilgilerin temini için İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/346 esas sayılı dosyasında dava açtığı, şirkete tebliğ edilen 25.04.2017 tarihli ihtarname ile tutanağa geçen noktalarla ilgili bilgi verilmemesi durumunda TTK 420/2 maddesi uyarınca finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasını talep edeceğini bildirdiği, ayrıca 02.05.2017 tarihinde şirket merkezine gelerek bilgi talep ettiği, finansal tablolarla ilgili dürüst hesap verme ölçüsü ilkesi uyarınca cevap verilmediğini belirterek finansal tabloların görüşülmesinin ikinci kez ertelenmesini talep etmiştir. Davalı şirket tarafından, tüm bu hususların Beşiktaş … Noterliği’inin 02.05.2017 tarihli cevabi ihtarname ile cevaplandırıldığı beyan edilmiş olup, şirketin 02.05.2017 tarihli ihtarnamesi içeriğinde de; TTK 437 maddesi gereğince pay sahiplerinin incelemesi için hazır bulundurulması gereken finansal tablolar, ilgili bilgi ve belgelerin hazır bulundurulduğu ve 14.3.2017 tarihinde genel kurul daveti ile birlikte iadeli taahhütlü posta ile gönderildiği belirtilmiş ve genel kurulda, davacının finansal tabloların müzakeresinin ikinci kez ertelenmesi talebi oy çokluğu ile reddedilerek genel kurul toplantısının gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmiştir. Davacı taraf, finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesi talebinin haklı olduğunu zira TTK 420/2 maddesindeki ikinci kez erteleme koşulunun oluştuğunu, bu isteminin haksız olarak reddedildiğini ileri sürerek 08.05.2017 tarihli genel kurulun finansal tabloların müzakeresi ve tasdikine ilişkin 2 no’lu kararının iptalini talep etmektedir. 6102 sayılı TTK 420/2 maddesine göre, azlığın istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması şarttır. Bu durumda, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olduğu hallerde finansal tabloların müzakeresinin ikinci kez ertelenmesi koşulu gerçekleşmiş olur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2002/8002 E.11518 K sayılı 12.12.2002 tarihli kararı) Somut olaya dönüldüğünde; dava konusu 08.05.2017 tarihli genel kurulda, esasen davacının, finansal tablolar hakkında soru sormadığı, herhangi bir konuda itiraz ileri sürmediği sadece ertelenen önceki genel kurulda bir kısım belge ve bilgilerin verilmesi talebinde bulunmasına rağmen bu belgelerin verilmediğini ifade ettiği görülmektedir. Ertelenen 29.03.2017 tarihli genel kurulda belge verilmesi talebi reddedildiğinden, TTK 437. maddesi kapsamında, bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması için 10.04.2017 tarihinde İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/346 E sayılı dosyasında dava açmıştır. Anılan dava dosyasının uyap vasıtasıyla yapılan incelemesinde; mahkemece 26.10.2017 tarihli kararla; davanın kısmen kabul edilerek talebine konu bir kısım belgeler üzerinde inceleme yapılmasına izin verildiği anlaşılmaktadır. Genel kurulda bilgi alma ve inceleme talebinin reddi halinde izlenecek yol yasada belirtilmiş olup, davacı tarafından da, bu doğrultuda yasal hak kullanılmış ve talebine konu belgelere mahkeme vasıtasıyla ulaşılmıştır. Bu noktada üzerinde durulması gereken husus, genel kurulda finansal tablolarla ilgili hiç bir soru sorulmaksızın veya somut bir vakıa belirtilmeksizin yahut finansal tablolarda hangi hususa itiraz edildiği açıklanmadan sadece bir kısım belge ve hesapların dökümüne ilişkin belgelerin verilmesi isteminin reddi durumunda,TTK 420/2 maddesi anlamında, finansal tabloların müzakeresinin ikinci kez erteleme koşullarının oluşup oluşmadığıdır. 6102 sayılı TTK 420/2 maddesi uyarınca, finansal tabloların müzakeresinin ikinci kez erteleme talebinde bulunulabilmesi için, finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması gerekmektedir. Oysa mahkemece benimsenen bilirkişi raporundaki açıklamanın aksine davacı tarafından finansal tablolarla ilgili somut bir soru yöneltmiş olmayıp, sadece belge isteminde bulunulmuştur. Talep edilen belgelerde yer alan hangi hususlara itiraz edildiği veya hangi hususun açıklığa kavuşturulmasının istendiği belirli değildir. Esasen TTK 420/2 maddesi, eski 6762 sayılı yasanın 377. maddesine paralel bir düzenleme olup, madde gerekçesinde de; eski yasanın 377.maddesinin ikinci cümlesi hükmünün bir açıklayıcı ek beyan ile aynen tekrar edildiği, bu ekin yeni bir ertelemenin yapılmasının şartlarını açıklığı kavuşturduğu ifade edilmiştir. 6762 sayılı yasanın 377. maddesindeki ” izahat” ibaresi 6102 sayılı yasanın 420/2 maddesinde, “dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap” olarak yer almıştır. Dolayısıyla izahat veya dürüst hesap verme ölçüsünde cevap verilmemiş olması koşulunun oluşması için, şirketin faaliyetlerine ilişkin somut bir eylem veya işlemle ilgili soru yöneltilmiş ve tutanağa geçirtilmiş olması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Davacı tarafından bu kapsamda sorulan bir soru olmadığından, TTK 420/2 maddesinde ifadesini bulan, “finansal tablolarda itiraza uğrayan noktaların” ne olduğunun belirli olmamasına göre, artık sorulan sorulara cevap verilmemesi koşulunun buna bağlı olarak finansal tabloların müzakeresinin ikinci kez ertelenmesi için gerekli şartın oluşmadığı kanaatine varılmaktadır. Genel kurulda talep edilen belgelerin verilmemesi TTK 437.maddesindeki diğer koşulların da sağlanması halinde, bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması için açılacak veya açılan davanın haklılığına esas teşkil etmekle birlikte TK 420/maddesinin, bu anlamda daha dar yorumlanması gerektiği kanaatine varılmaktadır. Zira kanunun lafzına bakıldığında; itiraza uğrayan ve tutanağa geçirilen noktalarda cevap verilmemesi denilmiş olup, TTK 420 maddesinde, yasanın 437.maddesine bir atıf yapılmadığı gibi 420. maddesindeki, cevapsız bırakılması koşulu, daha geniş düzenlemeyi içeren 437.maddesi hükmü kapsamında değerlendirilemez. Nitekim davalı şirket genel kuruldan önce faaliyet raporu ve finansal tabloları pay sahiplerinin incelemesine açık bulundurduğu gibi davacının da kabulünde olduğu üzere, genel kurula davet mektubunda, şirketin 2016 yılı gelir tablosu, faaliyet raporu ve bilançosunun da davacıya gönderildiği ve davacının finansal tablolarla ilgili doğrudan, somut olarak yönelttiği bir soru olmaması ve itiraz ettiği hususların açıkça belirli olmamasına göre, dava konusu genel kurulun; finansal tabloların ve faaliyet raporunun onaylanmasına ilişkin 2 no’lu maddesinin iptaline karar verilemeyeceği kabul edilmiştir. Dava konusu 3 no’lu karar ise yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olup, tüm yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiği görülmektedir. TTK 436/2 uyarınca, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. Yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacakları gibi diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oydan yoksundurlar. İbra oylamasında oy hakkından yoksun kişilerin oy kullanması tek başına alınan kararların iptali sonucunu doğurmaz. Kararın iptal edilebilmesi için TTK 436/2’ye aykırı olarak kullanılan oyların kararın sonucunu etkilemiş olması gerekir. Oydan yoksun kimselerin oy kullanması sonuca etkili değil ise ibra kararının iptaline karar verilemez. Başka bir anlatımla iptal kararı verilebilmesi için oy hakkından yoksun paylar olmaksızın karar nisabının oluşmaması gerekir. Somut olayda, davalı şirketin sermayesi 500.000,00 TL, payların toplam itibari değeri 500.000,00 TL olup, toplantıda şirket sermayesini temsil eden payların %100’ünün asaleten ve vekaleten temsil edildiği hazurun cetveli içeriği ile sabittir. Toplantıya katılan … 111.636,22 adet pay ile şirket sermayesinin %22,32’sini, davacı 101.847,51 adet pay ile şirket sermayesinin %20,36’sını, …, 128.752,98 adet pay ile şirket sermayesinin % 25,75’ini, …, 155.631,45 adet pay ile şirket sermayesinin %31,12’sini, … A.Ş., 2.104,84 adet pay ile şirket sermayesinin %0,42 sini temsil etmektedir. Şirket ortaklarından sadece … yönetim kurulu üyesi olup, diğer yönetim kurulu üyeleri … ve … şirket ortağı olmamasına göre, genel kurulda oy kullanmadıklarından somut olayda sadece ortak ve yönetim kurulu üyesi …’ın ibrada oy kullanmış olması ve oyunun kararın sonucuna etkili olması halinde kararın iptali gerekir. İbra kararlarında oydan yoksun olanların, TTK 436/2 maddesinde yönetim kurulu üyeleri olduğu açıkça hükme bağlandığı gibi ibranın şirketle ortak arasındaki kişisel işlem olarak değerlendirilemeyecek olduğu gözetildiğinde, ibra kararının alınmasında TTK 436/1 maddesinin uygulama alanı yoktur. Bu nedenle dava konusu genel kurulda, yönetim kurulu üyesi …’ın ibrasında, sadece kendisi oy kullanamayacak olup, pay sahibi annesi …’ın oy kullanmasına engel bir hal bulunmamaktadır. Bu hale göre, karar nisabında …’ın olumsuz oyununun TTK 436/1 maddesi kapsamında geçersiz sayılamaz. Adı geçenin şirket sermayesinin %22,32 oranındaki oyu ile davacının % 20,36 oyu toplamı %42.68 oranına tekabül ettiğinden, bu orandaki olumsuz oya karşılık %26,17 olumlu oy mevcut olmasına ve …’ın oyunun geçersiz sayılarak alınan ibra kararın sonucuna doğrudan etki ettiğinin anlaşılmasına göre artık yönetim kurulu üyesi …’ın ibrasına ilişkin kararın iptali gerektiği sonucuna varılmaktadır. Diğer yönetim kurulu üyeleri … ve … bakımından yapılan oylamalarda da, bu kişiler şirkette pay sahibi olmadıklarına göre, yine oylamada sadece pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi … oy kullanamayacaktır. Buna rağmen adı geçenin, diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oy kullandığı görülmekte olup, oy oranı şirket sermayesinin %31,12 ‘ine tekabül ettiğinden sonuca etki ettiği tartışmasızdır. Nitekim yönetim kurulu üyesi …’ın %31.12 oranındaki olumlu oyu çıkarıldığında ibra kararı alınmasının mümkün olmadığı tespit edilmektedir. Bu durumda, davacı ve dava dışı pay sahibi …’ın toplam % 42.68 oranındaki olumsuz oyuna karşılık, … Tur A.Ş.nin olumlu oyu toplamı %26.17 olduğundan yönetim kurulu üyeleri … ile …’ın ibra edilmesinin mümkün olmadığı ve kararın iptal edilmesi gerektiği kanaatine varılmaktadır. Davalı vekilince istinaf dilekçesinde; davalı şirket pay sahiplerinin murislerinden kalan paylarının vasiyetnamesi doğrultusunda paylaştırıldığı bu hususta davacı tarafından açılan dava neticelenene kadar mevcut payların gerçeği yansıttığının kabulü gerektiği davacının aksi iddiasının yerinde olmadığı ileri sürülmüşse de; ilk derece mahkemesince; dava konusu genel kurulda davalı şirket tarafından tanzim edilen hazurun cetvelinde yazılı oranlardaki paylara göre değerlendirme yapıldığı dikkate alındığında davalı vekilince ileri sürülen bu nedenin verilen karara etkili olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Bununla birlikte yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, toplanan delillere göre; yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından, davanın kısmen kabulü ile dava konusu genel kurulun 2 no’lu gündem maddesinin iptali isteminin reddine, 3 no’lu gündem maddesinin ise iptaline dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın KISMEN KABULÜ ile dava konusu 08.05.2017 tarihli genel kurulda alınan 3 nolu kararının kararın iptaline, 2 nolu kararın iptali isteminin REDDİNE, 3-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile eksik 49,30-TL karar ve ilam harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6-Davalı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 5.100-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 7-Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL başvuru harcı, 2.400 TL bilirkişi ücreti ve 304,50-TLtebligat posta gideri olmak üzere toplam 2.735,90-TL’nin kabul ve red oranına göre takdiren 1.367,95-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine, 9-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 36-TL olmak üzere toplam 157,30-TL yargılama giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 78,65-TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022