Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/787 E. 2022/443 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/787
KARAR NO: 2022/443
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2019
NUMARASI: 2015/1075 Esas – 2019/89 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkili banka ile … ve … A.Ş. (Eski Unvanı: … Dış Tic. Ltd. Şti.) arasında imzalanan 11.09.2012 tarihli genel ticari kredi sözleşmesi, 02.12.2013 ve 20.06.2014 tarihli genel kredi sözleşmeleri ve 11.09.2012 tarihli gayrinakdi çek kredisi sözleşmesine istinaden ticari kredi kullandırıldığını, davalılardan …, …, …’nun 11.09.2012, 02.12.2013 ve 20.06.2014 tarihli genel kredi sözleşmeleri ve 11.09.2012 tarihli gayrinakdi çek kredisi sözleşmesini, diğer davalı … İnş. Ltd. Şti. ise 02.12.2013 tarihli genel kredi sozleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, kredi geri ödemelerin aksaması ve borcun ödenmemesi üzerine, hesabın kat edilerek borçlulara ihtarname keşide edildiğini, alacağın tahsili için girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, asıl borçlu şirket olan … Ve … A.Ş. hakkında iflas erteleme davasının olduğunu, kat ihtarının bu davadan sonra olduğundan asıl borçlunun ve müvekkilleri kefillerinin temerrüdünden sözedilemeyeceğini, erteleme kapsamında kefillere başvurulamayacağını, müvekkillerinin davacı alacaklıya takipte belirtilen tutarda bir borcunun olmadığını, davacı alacaklı bankanın aynı alacak için birden fazla ve mükerrer takipler yaptığını, yasal olarak kefil sıfatıyla sözleşmeleri imzalayan müvekkillere başvurma hakkı bulunmadığını, icra inkâr tazminatı koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, davalıların davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … ve … Tic A.Ş arasındaki kredi sözleşmelerine kefil oldukları, kredi alacaklarının belirlenen ödeme vadelerinde ödenmemesi üzerine kredi hesaplarının 07.09.2015 tarihinde kat edilerek 07.09.2015 tarihli noter ihtarnamesinin borçlulara keşide edildiği, ihtarnamelerin 10.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği ve 3 günlük ödeme ve depo süresi tanındığı, davalıların temerrüt tarihi 14.09.2015 olarak kabul edildiği, bu tarih esas alınan 08.05.2018 havale tarihli bilirkişi heyet raporunun hükme esas alındığı, buna göre takip tarihi itibariyle davacının 52.442.435,70 TL asıl alacak, 329.164,51 TL işlemiş faiz, 16.458,23 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 52.788.058,44 TL alacağının bulunduğu, davacı tarafın gayri nakdi alacağın depo edilmesine ilişkin talebinin de yerinde olduğu, davacı banka tarafından istenilen faiz oranının, istenilmesi mümkün bulunan faiz olup olmadığı yargılamayı gerektirecek nitelikte olduğundan, bu yönü ile alacak likit olarak kabul edilmediği gibi ayrıca depo takibi nedeniyle icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğinden dolayı icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalılar tarafından icra takibinde nakdi alacağa ilişkin yapılan itirazın kısmen iptali ile, tahsilde tekerrür olmamak şartı ile; 52.442.435,70 TL asıl alacak, 329.164,51 TL işlemiş faiz, 16.458,23 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 52.788.058,44 TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, nakdi asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren %36 temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi uygulanmasına, davalı borçluların gayri nakdi alacağa yapmış olduğu itirazın iptali ile, 851.018,13 TL Meri teminat mektubu ve çek gayri nakdi riski, 1.893.000.00 Euro ve 4.661.465.44 USD Meri teminat mektubu riskinden oluşan gayri nakdi alacağın davacı banka nezdinde açılacak faizsiz bir hesapta depo edilmek kaydıyla takibin devamına, gayri nakit riskin takip tarihinden sonra kısmen veya tamamen tazmin edilmesi halinde tazmin tarihinden itibaren %36 temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi uygulanmasına, taleple bağlı kalınarak davalı … İnş. Ltd.Şti’nin nakti ve gayri nakti alacak yönünden kefalet limiti olan 24.423.700,00 TL ve takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile %5 gelir vergisinden sorumlu olmasına, koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı banka vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; ihtarname ile verilen ödeme süresi “3 gün” olup, temerrüt tarihi 12.09.2015 olduğunu, ödeme süresi iş günü olarak verilmediğinden söz konusu tarihin hafta sonuna denk gelmesi nedeniyle temerrüt tarihi tebliğ tarihini takip eden pazartesi günü olamayacağını, oysa ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, temerrüt tarihinin 14.09.2015 olarak kabul edildiğini, koşulları oluştuğu halde icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı banka vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. Somut olayda, davacı banka ile dava dışı … ve … A.Ş arasında 11.09.2012 tarihli 287.500.00 TL limitli gayri nakdi çek kredi sözleşmesi, 11.09..2012 tarihli 6.900.000.00 USD limitli genel ticari kredi sözleşmesi, 02.12.2013 tarihli 7.000.000.00 USD limitli genel kredi sözleşmesi ve 20.06.2014 tarihli 25.000.000.00 USD limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmelerde davalılar …’nun 42.450.000 USD ve 287.500 TL; …’nun 42.450.000 USD ve 287.500 TL; …’nun 42.450,000 USD ve 287.500 TL; … , …. Ltd Şti’nin ise 8.050.000 USD limit dahilinde müşterek borçlu müteselsil kefaletlerinin bulunduğu, kredi geri ödemelerin aksaması üzerine 07.09.2015 tarihinde hesabın kat edilerek aynı tarihte noter ihtarnamesi keşide edildiği, ihtarnamelerin davalı …’ya 10.09.2015, diğer davalılara ise 09.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği dosya kapsamında sabit olup, istinafa gelen uyuşmazlık davalıların temerrüt tarihinin belirlenmesi ve icra inkar tazminatı koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmelerinde, ödemelerde aksama olması halinde hesabın bankanın tüm alacağı muaccel hale getirerek alacağa akdi ve temerrüt faizi ile birlikte talep edebileceği öngörülmüştür. Nitekim davacı banka tarafından 07.09.2015 tarihinde kredi hesapları kat edilmek suretiyle alacak muaccel olmuş ve aynı tarihli davalılara keşide edilen ihtarname ile davalıları temerrüde düşürmüştür. TBK m. 121/1 “Faiz veya irat borcunu ya da bağışladığı bir miktar parayı ödemekte temerrüde düşen borçlu icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür” şeklinde olup, bununla birlikte taraflar bunun aksini kararlaştırılıp somut olayda olduğu gibi, temerrüt faizinin başlangıcını kat ihtarnamesine göre belirleyebilir. Hal böyleyken borçların ifasına yönelik vade ve sürenin hesaplanması hakkında düzenlemeler kapsamında TBK.m.93’ün somut olaya uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Dolayısıyla kat ihtarnamesinin tebliği ve davacı tarafından ödeme için herhangi bir süre verilmesi ve o sürenin geçmesiyle temerrüt oluşur. Buna göre, davalı borçlulara keşide edilen ihtarnamenin davalı …’ya 10.09.2015 tarihinde, diğer davalılara ise 09.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede borçlulara 3 gün mehil verildiği dikkate alındığında, davalı …’un 14.09.2015, diğer davalıların ise 13.09.2015 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerekeceğinden davalıların sorumlu oldukları temerrüt faizi alacağının buna göre hesaplanması gerekir. Bu bakımdan, ilk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak davalı borçluların hukuki durum ve sorumluluklarının belirlenmesi gerekirken davalıların temerrüt tarihinin tespitinde uygulanma yeri bulunmayan TBK m.93’e göre, davalıların temerrüt tarihini belirleyen ve buna göre hesaplama yapan bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kararın kaldırılma nedenine göre davacı vekilinin diğer istinaf nedeninin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve açıklanan hususlarda yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca, KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,3-Davacı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022