Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/762 E. 2022/435 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/762
KARAR NO: 2022/435
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 06/05/2019
NUMARASI: 2014/1984 Esas – 2019/500 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkil ile davalı şahsın birlikte 25/03/2010 tarihinde davalı şirketi kurduklarını, müvekkilin ayrıldığı 24/10/2013 tarihine kadar kurucu ortak olarak davalı ile birlikte çalıştıklarını, müvekkilin 24/10/2013 tarihli sözleşme ile ortaklıktan ayrıldığını, ayrılığın ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, imzalanan sözleşmeye göre; Müvekkilin … Ltd. Şti.’nde bulunan %50 oranındaki hissesini davalı şahsa devredeceğinin, Devir bedeli olarak toplamda 80.000,00 TL ödeme yapılacağının, Devir bedelinin %50 si olan 40.000,00 TL’nın sözleşme öncesinde müvekkilin hesabına ödeneceğinin, Sözleşmenin 2. maddesi uyarınca şirket adına kayıtlı … plakalaı aracın müvekkile devir ve temlik edileceğinin, Sözleşmenin 4.maddesiuyarınca her bir ortak ayrılmış yada şirket bünyesinde kalmış dahi olsa, kendi portföyüne satış yapacak ve ortaklar tarafından 5 yıl süre ile satış v.b. işlemler ile birbirlerinin portföyüne müdahale edilmeyeceğinin, Müvekkilin portföyünden herhangi bir müşteriye satış yapılması halinde 10.000,00 TL cezai şart bedeli ödeneceğinin, Yapılan işlerden elde edilen komisyonların %80!nin müvekkile ödeneceğinin, Müvekkilin yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve hisselerini davalı şahsa devrettiğini, davalılar tarafından protokol uyarınca yerine getirilmesi gerekli yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, Peşin nakit ödenmesi gereken 40.000,00 TL’nın yalnızca 15.000,00 TL’nın ödendiğini, 25.000,00 TL’nın ödenmediğini, … plakalı aracın devrinin halen gerçekleştirilmediğini, Ortak portföyüne dahil kişilere hiçbir sigorta poliçesi tanzim etmemesi kararlaştırılmış olmasına karşın kararın ihlal edildiğini, Müvekkile ait portföye dahil kişilerle ilgili düzenlenen poliçeler sebebiyle elde edilen prim gelirinin %80 lik kısmının müvekkile ödenmediğini, Bu nedenle, sözleşme gereği ödenmesi gereken tutardan bakiye 25.000,00 TL’nın, devri yapılması gerekmesine karşın devri yapılmayan araç nedeniyle 40.000,00 TL’nın, sözleşmenin 4. Maddesine aykırı olarak yapıldığı tespit edilen iki adet satış nedeniyle komisyon tutarları ile her bir satış için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL’nın, sözleşmenin 5. Maddesi gereğince halen ödemesi yapılmamış olan 35.000,00 TL toplam komisyon tutarının ödenmesinin davalılardan talep edildiğini, Taleplerin Beşiktaş … Noterliğinin 14/02/2014 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalılara tebliğ edildiğini, davalıların Kadıköy … Noterliğinin 24/10/2014 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkilin alacağının inkar etme cihetine gidildiğini ileri sürerek protokole aykırılık nedeniyle toplam 120.000,00 TL’nın temerrüt tarihi olan 14/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek TCMB kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizine göre hesaplanacak faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazında müvekkil … Ltd. Şti. bakımından davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, esasa ilişkin cevaplarında, öncelikle davacının dayandığı hisse devrine ilişkin protokolün yasada yazılı şekil şartına uygun olmadığından geçersiz olduğunu, davacının bu protokole istinaden kendi lehine bazı hakları iddia ve talep etmesinin de hukuken mümkün olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, resmi kayıtlarda hisseler %50 olarak gözükmekte ise de müvekkilin diğer ağbeyi ve aynı zamanda davacın da kardeşi … ve müvekkilin eşi …’inde müvekkil şirketin gayri resmi ortağı bulunduğunu, dava konusu edilen hisse devir protokolü ve şartlarının hukuken geçersiz olmakla birlikte bir an için geçerli olduğu varsayıldığında dahi davacının tüm iddia ve taleplerinin haksız ve mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunun açıkça ortaya çıkacağını, …, … ve müvekkil …’in imzaladığı 23/10/2013 tarihli protokolün, … ve müvekkil … arasında imzalanmış bila tarihli hisse devri konulu protokolün, Söz konusu protokoller uyarınca …’ün … Bankası hesabına gönderilen hisse devir bedellerine ilişkin 2 adet banka dekontunun, …’ün müvekkil şirketi SGK’ya şikayetine dair iş müfettişliğinden gönderilen davat yazısının, … plakalı aracın bila bedel …’e devrine ilişkin Üsküdar … Noterliğinin 01/11/2013 tarih … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesinin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, Davacının kendisine ait portföye müvekkil tarafından 2 kez müdahale edildiği için sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca toplam 20.000,00 TL cezai şart alacağının, karşılıklı çalışma nedeni ile sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca 35.000,00 TL komisyon alacağının, karşılıklı çalışma zorunluluğuna riayet edilmediğinden yüksek oranlı komisyonlarla başka acentelere poliçe düzenlettirilmesi nedeni ile 24.610,63 TL alacağının bulunduğunu iddia etmekte ise de söz konusu iddiaların sözleşmenin geçersizliği karşısında hukuken dinlenebilir olmadığı gibi hukuken kabul edilebilir delillerle ispata da muhtaç olduğunu, protokollerin hukuken geçersizliği de bir yana anılan protokollerde müvekkil … Ltd. Şti.’nin taraf olmadığını, dolayıyla protokolün geçerli olduğu varsayımında dahi protokolün 4. Ve 5. Maddelerinin müvekkil şirketi bağlamayacağını ileri sürerek öncelikle huzurdaki uyuşmazlık bakımından ilgisi gözetilerek dava dışı …’e davanın ihbarına, kısmi alacak davası mahiyetinde açıldığı anlaşılan davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, talebin kabule şayan bulunmaması halinde huzurdaki davanın müvekkil … Ltd. Şti. bakımından davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davanın usulden reddine ve müvekkil şirket bakımından husumetten reddine dair talebin kabul görmemesi durumunda toplanacak deliller ve yapılacak yargılama neticesinde haksız, kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” Davacının şirket hisse devrine ilişkin 80. 000,00 TL alacak talebi ortaklıktan ayrılma protokolünde 40.000,00 TL nin sözleşme öncesi ödendiği geri kalan 40.000,00 TL için senet düzenlendiği anlaşılmıştır. … Bankasının 23/11/2015 tarihli yazısında, hesap sahibi … hesap numaralı Nişantaşı Şubesinin müşterisi …’e ait hesap ekstresi ile ödenen senetlere ilişkin belgeler ekte sunulduğu bildirilmiştir. Yazı ekinde gönderilen bonolar incelendiğinde, davalı … Limited Şirketi tarafından bedeli nakden alınmış olarak … adına düzenlenmiş her biri 10.000,00 TL tutarlı 05/12/2013 – 05/01/2014 – 05/02/2014 ve 05/03/2014 ödeme tarihli bonoların … tarafından ilgili bankaya ciro edildiği, bonoların ödeme tarihlerinde borçlu şirket tarafından ödendiği ve toplam 40.000,00 TL bono tutarının …’e ait … numaralı hesabına geçilmiş olduğu banka hesap ekstresinde görünmektedir. Bu nedenle bu talebin reddi gerekmiştir. Davacının protokol gereğince her bir ortağın kendi portföyüne satış yapacağı diğerinin portföyüne 5 yıl boyunca satış vb işlemler yapılmayacağı, davacının portföyünden şimdilik tespit ettikletri 2 kişiye satış yapıldığından bahisle cezai şart olarak 20.000,00 TL ,Davacının protokol gereği kendi portföyünde olan kişilere kesilen poliçelerden %80 pay alması gerekirken davalının bu portföydekiklere poliçe kesmemesi üzerine bu kişiler için başka acentlerle %50-%50 anlaşmak suretiyle 24.610,63 TL zarara uğradığından bahisle zarar miktarı, protokolün 5. Maddesi gereğince 35.000,00 TL alacak talebi; tarafların arasında kabullenilmiş bir portföy listesi olmadığı, diğer anlatımla müşterilerin tamamının davalı şirketin müşterisi olduğu her ne kadar davacı portföy listesinden bahsetmiş ise de kendisine ait olduğu ve davalının müdehale etmemesi gereken bir portföy listesi sunamadığı, davacının sunduğu listeyi davalının kabul etmediği görülmüştür. Elbetteki kişilerin müşteri listesi veya diğer bir ifade ile portföyleri, şahsen kendileri ile çalışmak isteyen müşterileri vardır ne var ki taraflar protokolde portföyden bahsetmişler ise de protokole ek bir portföy listesi olmadığı gibi daha önce veya daha sonra aralarında kabul ettikleri bir liste de mevcut değildir. Davacının sigorta şirketlerine yazılacak müzekkere sonucu portföy listesinin ortaya çıkacağı talebi ise ; Şirket bünyesinde bir müşteriye poliçe kesmek veya satış yapmak sonucu o müşterinin satış yapan veya poliçe kesen kişinin portföyüne girdiği sonucunu doğurmaz. Taraflar tacir olup basiretli bir tacir gibi davaranarak portföy listelerini belirlememişlerdir. Bu nedenle davacının portföy ihlali sebebi ile uğradığı zarar ve cezai şart taleplerinin reddi gerekmiştir. Davacının protokol 2. Maddesi uyarınca şirket üzerine kayıtlı aracın davacıya devrine ilişkşin olarak yapılan incelemede ; Üsküdar … Noterliğinin 01/11/2013 tarih … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile … plaka nol.lu aracın satıcı … Limited Şirketi tarafından alıcı …’e 0,00 TL satış bedeli ile satılmış olduğu görünmektedir. Her ne kadar davalı savunmalarında davacı …’ün mernis kayıdının çıkmaması sebebi ile onun adına devir yapamadıklarını ve ortak talep üzerine diğer kardeş …’e devir yaptıklarını ve borçtan kurtulduklarını söylemiş olsa da gerek davacının bu konuda bir kabulünün olmaması gerekse bu durumu ispatlar yazılı delil sunulmamsı sebebi ile bu savunmaya itibar edilmemiştir. Bu sebeple protokole konu aracın devir edilmesi gerekli tarih itibari ile kasko bedelinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine ve bu alacağa davacı tarafından davalı tarafa Beşikteş …Noterliğinin 14.02.2014 tarih … nolu ihtar tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının, ortaklıktan ayrılma sözleşmesine aykırı olarak müvekkile ait portföyde yer alan müsterilere poliçe satmış olup, her ne kadar davacı ile davalı arasında portföy paylaşımı yazılı olarak yapılmamış olsa da, dosyada mübrez bilirkişi raporunda da bilirkişilerce açıklanan yöntem ile tarafımızca defalarca mahkemeden talep edilen yöntem ile davalının davacı müvekkile ait portföyde yer alan müşterilere poliçe satışı yaptığı sabit hale gelecekken, ilk derece mahkemesi yeterli ve gerekli araştırmayı yapmaksızın karar verdiğini, acentelik faaliyeti gerçekleştirilen sigorta şirketlerine yazılacak müzekkere ile, davalı şirketin portföyünün ve bu portföyde yer alan müşterilerin kime ait olduğunun tespitinin olanaklı olduğunu, bu hususun tespiti, davalı şirketin portföy kayıtlarının tutulduğu bilgisayar kayıtlarının tespiti ile de mümkünken, davalı öncelikle usule uygun inceleme yapılmasını fiilen bilirkişiyi de kullanmak suretiyle engellemiş olup, sonrasında yapılan incelemede de bilgisayar kayıtlarını ibrazdan kaçındığını, dava konusu çekişmenin aydınlatılabilmesi, davalı şirketin acenteliğini yaptığı anadolu, …, …, … Sigorta şirketlerine yazı yazılarak acente kayıt defterleri dökümünün istenmesi ve bu dökümlerin incelenerek davacı tarafından ait müşterilere satış yapılıp yapılmadığı kolayca tespit edilebilecekken ve bu husus uzman bilirkişiler tarafından raporda da belirtilmişken, mahkemenin uyuşmazlık konusunu aydınlatacak bu işlemi yerine getirmekten imtina ettiğini, mahkemenin görevinin kimin basiretli kimin basiretsiz tacir olduğunu bularak peşin hüküm vermek değil; uyuşmazlığı aydınlatarak hukuka aykırı davranışta bulunan tarafın haksız kazancının haksızlığa uğrayan tarafa iadesini sağlamak olduğunu, basiretli bir tacir olmak ile sözleşmelerin yazılı yapılması arasında bir ilinti bulunmadığını, tacirler arasındaki her türlü işlemin yazılı yapılması zorunluluğunu getiren bir kanun maddesinden bahsetmek gerektiğini, tarafların, ortaklık ilişkisinin sona ermesi sırasında portföy paylaşımı konusunda anlaşmaya vardıklarını, sigorta firmalarına yazılacak yazılara cevaplar doğrultusunda belirtilen tarihlerde hali hazırda davacı ile çalışmakta iken davacı tarafından poliçe satılan müşteriler anlaşılacak ve sözleşmeyi ihlal sabit hale gelecek iken dava aydınlatılmaksızın verilen karar hukuka aykırı olduğunu, … Sigorta, … Sigorta, … Sigorta, … Sigorta şirketlerine müzekkere yazılarak 01.11.2013 – 01.11.2018 arası 5 yıllık dönem için üretim listelerinin (davalı acente kayıt defterlerinin) dökümünün mahkemeye celbinin sağlanmasını uyuşmazlığın aydınlatılması için bir zorunluluk olduğundan bahisle talepte bulunmuş olmalarına rağmen bu talebimiz mahkeme tarafından yerine getirilmediğini, mahkemenin uyuşmazlığı aydınlatma yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş olduğunu, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın tüm talep konuları bakımından kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; araç devrinin dava konusu protokolde davalıya ait ifa yükümlülüğü kapsamında ve davacı …’e ifa amacı ile ihbar olunana yapılmış olduğunun kabulü gerektiğini, araç devrinin, davvacı ile akdedilen protokol içeriğinde yer alan davalıya ait yükümlülüklerden biri olup, buna karşılık ihbar olunanın gayri resmi ortak …’ün de taraf olduğu 23 Ekim 2013 tarihli diğer protokolde davalının ihbar olunana araç devrine ilişkin herhangi bir yükümlülüğünün olmadığını, davacı yerine ihbar olunan …’e noterde sıfır bedelle araç devrini sağlamasının “devrin …’e ifa amacı ile ve …’ün kabul ve talimatı ile yapılmış olması” dışında açıklamasının olmadığını, devir işleminde davacının kabul ve talimatının olduğunu, tüm tarafların da kardeş olduğundan davacı tarafından yazılı bir talimat alma gereği duyulmaksızın protokolün ifası kapsamında bizzat davacının talep ve talimatı ile aracın devrinin ihbar olunan … adına gerçekleştirildiğini, davacı ile ihbar olunanın davalı şirket bünyesinde şirkeetten ayrılma sürecinde ve sonrasında hep birlikte hareket ettiğini, TMK’nın 2. Maddesinin dava konusu olayda uygulanması gerektiğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hisse devir bedeli ve sözleşme ile kararlaştırılan komisyon alacağı ile sözleşmeye aykırılık nedeniyle cezai şart alacağının tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalı tarafın sözleşmesel edimlerini yerine getirip getirmediği noktasındadır. Davacı … ve davalı … diğer davalı … Ltd. Şti.’nin ortakları iken davacı hisselerini davalıya devrederek şirket ortaklığından ayrılmıştır. Davacı ile davalı … arasında hisse devrine ilişkin bir protokol imzalanmıştır. Davacı tarafça davalı muhatabına çekilen Beşiktaş … Noterliği’nin 14/02/2014 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile dava dilekçesindeki taleplerin ödenmesi ihtar edilmiştir. Davalılar tarafından davacı muhatabına çekilen Kadıköy … Noterliği’nin 24/02/2014 tarih ve … YN’lu cevabi ihtarnamesi ile davacı iddialarının kabul edilmediği bildirilmiştir. Davacı tarafça, davalının hisse devir protokolü ile kararlaştırılan bakiye devir bedelini ödemediği ve devri gereken aracı devretmediği, davacının portföyünde bulunan müşterilere poliçe düzenlediği ve ayrıca sözleşmenin 5. maddesi ile kararlaştırılan komisyonun ödenmediği iddiası ile alacağın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece araç bedeline ilişkin istem kısmen kabul edilerek diğer taleplerin reddine karar verilmiştir. Davacı ile davalı … arasında yapılan hisse devir protokolünün 1. Maddesinde hisse devir bedelinin 40.000,00 TL’sinin ihbar olunan …’ün hesabına ödeneceği, kalan kısmın ise senet ile ödeneceği kararlaştırılmıştır. Yapılan bilirkişi incelemesinde hisse devir bedelinin tamamının ödenmiş olduğu tespit edilmiştir. Protokolün 2. Maddesinde de, şirket adına kayıtlı olan aracın 24/10/2013 tarihi itibariyle davacı … adına devredileceği kararlaştırılmıştır. Davalı … Ltd. Şti. Adına kayıtlı olan … plakalı araç Üsküdür … Noterliği’nin 01/11/2013 tarih ve … YN’lu araç satış sözleşmesi ile ihbar olunan …’e 0,00 TL bedelle devredilmiştir. Aracın devredildiği … ise 23/10/2013 tarihli protokole göre şirketin gayri resmi ortağı iken bu ortaklığından 25.000,00 TL bedel karşılığında ayrılmıştır. Daha sonra davacı ile ihbar olunan …’ün eşi … tarafından 15/11/2013 tarihinde … Ltd. Şti. Kurulmuştur. İhbar olunan … kurulan bu şirkete 26/11/2013 tarihli hisse devir sözleşmesiyle ortak olmuştur. Davalı taraf, aracın, davacının devir tarihi itibariyle noterde kayıtlı mernis adresinin bulunmaması nedeniyle ve ihbar olunan …’e karşı hiçbir yükümlülüğü olmamasına rağmen davacının bilgisi ve istemiyle ihbar olunan …’e devrediliğini savunmaktadır. Davacı taraf ise protokol uyarınca ifanın kendisine yapılması gerektiğinin düzenlendiğini ve dava dışı kişilere yapılan araç devrinin hukuki geçerliliğinin bulunmadığını beyan etmiştir. Ancak hisse devir protokolünde nakdi ödemenin ihbar olunan …’ün banka hesabına ödeneceği ifade edilmiştir. Buna göre bahsi geçen ödeme için ihbar olunan yetkili kılınmıştır. Elbetteki bu işlem tek başına ihbar olunanı davacının aracı devralma konusunda temsile yetkili kıldığını kabule yeterli değil söz konusu aracın belirlenen devir tarihinden çok kısa bir süre sonra tarafların kardeşi ihbar olunana devredilmiş olması, davacının mernis kayıtlarına göre 19/11/2012 – 06/07/2020 tarihleri arasında mernis adresinin bulunmaması, araç devrinden çok kısa bir süre sonra davacı ile ihbar olunanın yeni kurulan şirkete ortak olmaları hep birlikte değerlendirildiğinde söz konusu aracın davacıya ifa amacıyla ihbar olunana devredildiğinin kabulü gerekir. Her ne kadar davacı tarafça, protokolde aracın davacıya devredileceğinin kararlaştırıldığını ileri sürmüş ise de, davacı ile ihbar olunan arasındaki ilişki nazara alındığında bu durum 4721 sayılı TMK’nın 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırıdır. Hal böyle iken mahkeme tarafından araç bedeline ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiştir. Protokolün 4. Maddesinde, beş yıl müddetle ekte bulunan ortakların portföylerine diğer ayrılan ortak ve kalan ortak tarafından karşılıklı olarak her ortağın kendi portföyüne satış yapacağı aksi halde haklı sebep de yoksa 10.000,00 TL cezai işlem uygulanacağı düzenlenmiştir. Ancak protokol ekinde ortakların portföy listesi bulunmamaktadır. Ayrıca dava dilekçesinden anlaşıldığına göre davacı ortaklıktan ayrıldıktan sonra kendi portföyünde olan müşterilerin poliçelerini davalı şirket veya başka acenteler aracılığıyla düzenlettirmiştir. Buna göre davacının kendi adına acenteliği bulunmadığından, sigorta acentelerine has kullanılan sigorta şirketleri nezdinde tutulan kayıt defteri dökümleri davacının şirket ortağı olarak portföyünü tespite elverişli değildir. Davalı şirketin portföyünün tespiti ise davayı aydınlatacak nitelikte değildir. Davacı taraf, davalı şirketin poliçe düzenlediğini iddia ettiği kişilerin sözleşmeyle belirlenen kendi portföyünde bulunduğunu da ispat edememiştir. Dolayısıyla mahkemece cezai şarta ilişkin davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 342 . Maddesine göre, istinaf dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin gösterilmesi gerekli olup, HMK’nın 355. Maddesine göre de, istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde gösterilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. İstinaf dilekçesi verilmekle kararı istinaf eden gösterdiği istinaf sebepleriyle bağlı olup, bunları genişletmesi mümkün değildir. Zira HMK’da düzenlenen ve taraflarca verilecek dilekçeler, süreleri içinde bir kez verilebilirler. Davacı tarafça ilk derece mahkemesince verilen redde dair kararın kaldırılarak tüm talep konularının kabulüne karar verilmesi istenmiş ise de, cezai şarta ilişkin karar haricinde istinaf sebebi bildirilmemiştir. Bu nedenle hisse bedeli ve komisyon alacağı bakımından istinaf incelemesi kamu düzenine aykırılık ile sınırlı olarak yapılmış ve bir aykırılık görülmemiştir. Bunun yanı sıra hisse devir protokolü davalı … tarafından devralan ortak sıfatıyla imzalanmış olup şirketi temsilen imzalanmamıştır. Bu nedenle şirket hisse devir protokolüne taraf olmadığından, bu protokol nedeniyle sorumluluk altına girmesi söz konusu değildir. Bu kapsamda davalı şirketin eldeki davada pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Davalı şirket hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddedilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; reddedilen kısım yönünden ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine; buna karşın mahkemece aracın bizzat davacıya devredilmediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın davalı … Şirketi hakkında husumetten reddine, davalı … yönünden ise reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın, davalı … Ltd. Şti. yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE; davalı … yönünden davanın REDDİNE, 2-Başlangıçta peşin olarak alınan 2.049,30 TL harcın, işin hitamında alınması gerekli olan 80,70 TL karar ve ilam harcından fazla olduğu anlaşıldığından, fazla alınan 1.968,60 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı … yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 15.350,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, 5-Davalı … Ltd. Şti. yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 6-Karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine, 7-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, b-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, c-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, d-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 49,65 TL olmak üzere toplam 170,95‬ TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, 8-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022