Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/760
KARAR NO: 2022/632
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2019
NUMARASI: 2015/417 Esas – 2019/352 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 17/12/2009 tarihli ve 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketin petrol ürünleri satan davalının akaryakıt istasyonu bayiliğini yaptığını, müvekkili tarafından bayilik sözleşmesi çerçevesinde teminat verildiğini, işbu teminatın … Tekirdağ Şubesinden alınan 22/19/2009 tarihli … sayı nolu ve 22/12/2010 tarihine kadar süreli Banka kesin teminat mektubu olduğunu, Taraflar arasında akdedilen 17/12/2009 tarihli Bayilik sözleşmesinin 5 yıl süreli yapıldığını, 17/12/2010 tarihine kadar süreli Banka kesin teminat mektubu olduğunu, taraflar arasında akdedilen 17/12/2009 tarihli Bayilik sözleşmesinin 5 yıl süreli yapıldığını, 17/12/2014 tarihinde sona erdiğini, taraflarca 16/03/2015 tarihine kadar uzatıldığını, taraflar arasındaki tasfiyesi için teminat mektubunun süresinin 16/04/2015 tarihine kadar uzatıldığını, bu süre içinde tarafların bir araya gelerek hesap mutabakatı ve tasfiyesi için gerekli olan işlemleri yapmayı, varsa amortisman bedeli düşüldükten sonra ariyet listesindeki kurumsallar ile demirbaşların iadesini yapmayı ve tapudaki intifa hakkının kaldırılması amacıyla müvekkili …’e vekalet vermeyi kararlaştırdıklarını, davalının hiçbir işlem yapmayarak müvekkilini oyaladığını ve Banka teminat mektubunun gününü beklediğini, 16/04/2015 tarihi itibariyle Teminat mektubunun müvekkiline iadesi gerekirken davalı tarafından nakde çevrilerek tahsil edildiğini, müvekkilinin davalı yana herhangi bir borcu olmadığı gibi banka teminat mektubu hariç 64.287,59 TL alacaklı olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin kendisine borçlu olduğuna dair herhangi bir ihbar veya ihtarname gönderilmediğin, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığı ve 64.287,59 TL alacaklı olduğu halde davalının 150.000,00 TL lik teminat mektubunu nakde çevirmesinin anlaşılamadığını, Teminat mektubunda “… Borcun borçlu tarafından ödenmemesi halinde… “şerhi olduğunu, işbu teminat mektubu bedelinin ticari faiziyle birlikte müvekkili şirkete istirdatı gerektiğini, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini 150.000,00 TL teminat mektubu bedelinin ticari faiziyle birlikte istirdatını, cari hesaptan kaynaklı 64.287,59 TL alacağın ticari faiziyle birlikte tahsilini, ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının sonradan mülkiyet hakkına sahip olduğu Tekirdağ ili, Marmara Ereğlisi İlçesi, … beldesi, … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde 04/04/2006 tarihinden 04/04/2021 tarihine kadar geçerli olmak üzere 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, İntifa hakkına konu taşınmaz üzerinde akaryakıt istasyonunun kurulumu için tüm sabit yatırımların intifa hakkı sahibi müvekkili şirket tarafından karşılandığını, davacı ile müvekkili arasında akdedilen 17/12/2011 tarihli protokol ile tarafların Rekabet kurulu uyarınca intifa hakkının muafiyet süresinin dolmamasına rağmen karşılıklı anlaşarak, yeni akdettikleri bayilik anlaşmaları kapsamında dikey ilişkileri sürdürmek konusunda mutabık kaldıklarını, bununla birlikte söz konusu protokolde intifanın süresinin kısaltılması veya sürecinden önce sona ermesi halinde sabit yatırım ve demirbaş bedellerinin davacı tarafından müvekkili şirkete ödeneceğinin de düzenlendiği, davacı ile müvekkili arasında akdedilen 17/12/2009 tarihli ariyet sözleşmesi ile de yukarıda açıklanan sabit nitelikteki yatırımlar ile demirbaşların davacı taraf uhdesinde bulunduğunu, sözleşme süresi bitiminde anlaşılamaması halinde iade etmediği demirbaş ve yatırım bedellerini müvekkiline ödeyeceğini kabul ettiğini, protokol ve ariyet demirbaş sözleşmesi uyarınca, davacı tarafın faturaya konu edilen sabit yatırım ve demirbaş bedellerini müvekkiline ödemekle yükümlü olduğunu, davacı şirketin keşide ettiği Beyoğlu … Noterliğinin 20/04/2015 tarih ve … Yevmiye nolu ihtarı ile intifa hakkının kendileri tarafından sonlandığını müvekkiline bildirdiğini ve hakkın tapudan terkini talebinde bulunduğunu, müvekkili tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 30/04/2015 tarih ve … Yevmiye nolu ihtarı ile davacı tarafın intifa hakkının tapudan terkin etmesini sağladığını ve ayrıca müvekkilinin alacaklarının ödenmesini davacıya ihtar ettiğini, dava konusu Banka Teminat mektubunun nakte çevrilmesinden sonra dahi davacı şirketin müvekkiline 23.065,58 TL borçlu olduğunu, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Taraflar arasındaki 17.12.2009 tarihli beş yıllık bayilik sözleşme hükümleri iş bu davada tarafların dayandığı temel kaynaktır. Sözleşme gereği davacı tarafından davalıya dava konusu teminat mektubu verilmiştir. Sözleşme 16.04.2015 tarihinde davalı tarafından feshedilmiştir. Teminat mektubunun nakde çevrildiği anlaşılmaktadır. Dava dışı … ile dava dışı … Petrol arasında davacının sonradan mülkiyet hakkına sahip olduğu Tekirdağ ili, Marmara Ereğlisi İlçesi … beldesi, … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde, davalı lehine 04/04/2006 tarihinden 04/04/2021 tarihine kadar geçerli olmak üzere 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği anlaşılmaktadır. Akaryakıt istasyonunun mülkiyetine sonrasında davacının sahip olduğu ve davacı ile davalı yan arasında 17/12/2009 tarihli 5 Yıllık Bayilik Sözleşmesi akdedildiği, sözleşme gereğince, davacı tarafından davalıya 150.000,00 TL bedelli Teminat Mektubu verildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından 16/04/2015 tarihinde fesh edildiği ve sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinden esasen davacı tarafından, davalıya söküp teslim edilebilecek ariyetlerin teslim edildiği, ancak sabit yatırım olan değerlerin ise teslim edilemediği anlaşılmaktadır. Dava tarihi olan 21/04/2015 tarihinde, cari hesaba dayalı olarak davacının davalıdan 17.729,12 TL alacağının bulunduğu ve teminat mektubunun davalı tarafından nakde çevrilmesinden dolayı da davacının davalıdan 150.000,00 TL alacağının bulunduğu sonuç olarak toplam davacının davalıdan 167.729,12 TL alacaklı olduğu teknik incelemelerden ortaya çıkmıştır. Davada haklılık dava tarihi itibarı ile belirlenir ilkesine riayet edilmiştir. Dava tarihinden sonra; dava dışı …’in 2006 yılında anılı Akaryakıt İstasyonuna yapmış olduğu 280.732,47 TL bedelli ve Amortismanlar düşüldükten sonra ise 100.568,70 TL net defter değerli yatırımı, 05/05/2015 tarihinde 123.457,96 TL + KDV=145.680,39 TL Kurulum ve Sabit Yatırım masrafları olarak davalı …’e fatura etmiş olduğu, davalı …’inde dava dışı şirketin kendisine yansıtmış olduğu bu yatırım bedellerini, 05/05/2015 tarihinde üzerine %20 faiz de eklemek suretiyle 157.269,26 TL + KDV=185.577,73 TL olarak davacıya fatura etmiş olduğu, netice itibariyle, dava tarihinden sonra, 31/12/2015 tarihinde davalı ticari defterlerinde davacıdan 36.212,12 TL alacaklı gözüktüğü anlaşılmakla dava tarihindeki haklılığa itibar edilmiştir. Taraflar arasındaki çekişmenin çözümü, dava konusu Akaryakıt İstasyonunda davalı lehine tesis edilen 15 yıl süreli intifa hakkının geçerli olup olmadığı ve kalan kısma ait sabit yatırım giderinin davacıya fatura edilip edilmediği hususunda toplanmaktadır. 15 yıl süreli intifa hakkının geçerli olmadığı ve neticede davacı ile 5 yıl süreli Bayilik sözleşmesi akdedildiği için davalının Sabit yatırımları davacıya fatura edemeyeceğine kanaat getirilmiştir. Bunun sonucu olarak da dava tarihi itibariyle tespit edilen davacı alacağının 167.729,12 TL olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında bayilik sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişkinin varlığının tarafların ikrarında olduğu ve dosyaya sunulan belgelerden sabit olduğu, davacının 150.000,00 TL bedelli teminat mektubunu davalı tarafa aralarındaki sözleşme gereğince verdiği, davalı tarafça sözleşmenin sona ermesinden sonra teminat mektubunun nakde çevrildiği, davacı tarafın davalı yana borçlu olmadığı hatta taraf defterleri incelendiğinde dava tarihi itibarı ile davalının davacı tarafa ticari kayıtlar gereğince 17.729,12 TL borçlu bulunduğu yani davacının alacaklı durumda olduğu, bu durum karşısında 150.000,00 TL bedelli teminat mektubunun haksız/ sebepsiz olarak nakde çevrildiği ve davacının davasında haklı olduğu yine ticari kayıtlar gereğince 17.729,12TL alacaklı olduğuna kanaat getirilmiştir. Aksine dair dosyada bilgi ve belge bulunmamaktadır. 150.000,00 TL bedelli teminat mektubu açısından; teminat mektubunun nakde çevrildiği ve 17.729,12 TL alacağının bulunduğu, davada taleple bağlılık ilkesi gereğince dava ile davacının davalıdan ticari faiz talebinin bulunduğu, bu tarihte haksız olarak davalı tarafından sebepsiz zenginleşildiği, temerrütün bu tarihte oluştuğu oluştuğu, tarafların tacir olduğu be nedenle işletilecek faizin ticari faiz olduğu değerlendirilmiştir. Davacının toplam talebinin 150.000,00 TL teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeni ile + 64.287,59 TL cari hesap nedeni ile toplam 214.287,59TL olduğu taleple bağlılık ilkesi ve sorumluluk ilkesi gereğince davalının toplam 167.729,12 TL üzerinden sorumlu olduğu değerlendirilmiş saptanan ve hukuksal durum bu olunca davacının davasının kısmen kabulü-kısmen reddi ile; 150.000 TL teminat mektubu bedelinin ve 17.729, 12 TL cari hesap alacağının dava tarihi olan 21/04/2015 tarihinden itibaren işletilecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının sonradan mülkiyet hakkına sahip olduğu davaya konu istasyonun bulunduğu taşınmazda 04.04.2006 tarihinde 15 yıl süreyle intifa hakkı tesis edildiğini, ayrıca istasyonun kurulumu için gerekli tüm sabit yatırımların müvekkili tarafından karşılandığını, Rekabet Kurulu kararlarına uygunluğun sağlanması için davacıyla yapılan 17.12.2011 tarihli protokol ile davacı tarafından, sözleşmenin ve intifa hakkının süresinden önce sona ermesi halinde sabit yatırım ve demirbaş bedellerinin müvekkiline ödeneceğinin taahhüt edildiğini, aynı yöndeki taahhüdün 17.12.2009 tarihli Ariyet Sözleşmesinde de söz konusu yatırım ve demirbaşların davalıya teslim edildiğinin ve süresi sonunda iade edileceğinin açıkça hüküm altına alındığını, bu sözleşmeler doğrultusunda sabit yatırımlara ve iade edilmeyen demirbaşlara ilişkin faturaların davalıya gönderildiğini, söz konusu teminat mektubu bedelinin müvekkilin alacağından mahsup edildiğini ve hali hazırda müvekkili şirketin sözleşmesel ilişki kapsamında davacıdan 23.065,58 TL alacaklı olduğunu, dava tarihi itibariyle sözleşme ilişkisinin tasfiyesinin sonuçlanmadığı aşikar olduğunu, müvekkili tarafından sağlandığı sabit olan sabit yatırım ve iade edilmeyen ariyet bedellerinin sözleşme sonunda ve intifa hakkı süresinden önce sona erdirildiğinde geri ödeneceğinin hem 2011 tarihli Protokol’de hem de Ariyet Sözleşmesinde açıkça hüküm altına alınmış olduğunu, dava konusu nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin, davacının müvekkili nezdinde doğmuş ve doğacak borçlarının tamamının teminatını teşkil ettiğinden, söz konusu teminat mektubu bedelinin dava tarihinden sonra faturaya konu edilen müvekkili alacaklarının da teminatını oluşturacağını, faturaların dava tarihinden sonra düzenlenmesinin bu alacakları teminat kapsamı dışında bırakmayacağını, dolayısı ile müvekkilinin iade edilmeyen ariyet ve sabit yatırım alacakları ile cari hesaptaki tüm alacaklarının teminat mektubu bedelinden mahsubunun gerektiğini, teminat mektubunun süresinin dolacak olmasının verilen teminatı işlevsiz ve anlamsız hale getirecek olması ihtimaline karşı, müvekkili tarafından süresi dolmadan nakde çevrilerek bedeli, alacaklarından mahsup edilmek üzere nakit teminat olarak elde tutulduğunu, bayilik sözleşmesi ve ekleri kapsamında bayilik ilişkisinin sürenin dolması nedeniyle sona erdiği 16.03.2019 tarihinde, davacının borçlarının muaccel hale geldiğini, bu nedenle, dava tarihi olan 21.04.2015 tarihinden sonra faturalandırılmış olmalarının, hiçbir şekilde anılan alacakların dava tarihinden sonra muaccel hale gelmeleri şeklinde yorumlanamayacağını, mahkeme tarafından müvekkilinin alacaklarının muacceliyet tarihi değil, faturaladırılma tarihi esas alınarak sonuca ulaşıldığını, mahkeme kararında hiçbir somut gerekçe ortaya konulmadan, intifa hakkının geçersizliğine dayanılarak sabit yatırım bedelinin istenemeyeceğinin belirtildiğini, oysa, intifa hakkının geçerli olmasının da ötesinde, sabit yatırım bedelinin istenebilmesinin intifa hakkından bağımsız olduğundan mahkeme gerekçesinin tamamen hukuka aykırı olduğunu, ariyetlerin davalıya teslim edildiğinin kanıtlandığı gibi, bu hususun dosya kapsamında da sabit olduğunu, ancak, davacının imzasının yer aldığı ariyet listesinde sayılan bu malların sözleşme sonunda müvekkiline iade edildiğinin ispat yükünün davacı üzerinde olmasına rağmen, sadece söküm faturalarından yola çıkılarak tüm ariyetlerin iade edildiğine ilişkin sonuca ulaşılmasının, hukuk yargılamasına hakim ispat kurallarının açık ihlali niteliğinde olduğunu, öte yandan, davacı taraf sadece kendi defterlerine delil olarak dayanmış olup, tacir olan davacının aleyhine delil teşkil edebilecek defterlerindeki kayıtlara göre davacı tarafın dava tarihi itibarıyla müvekkilinden alacağının davada iddia ettiği gibi 214.287,59 TL değil sadece 20.528,40 TL olarak tespit edilmiş olup, davacının kendi defterleriyle bile kanıtlayamadığı davasının kısmen kabulüne karar verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin istirdatı ve cari hesap alacağının tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının iade edilmeyen sabit yatırım ve demirbaş alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Taraflar arasında 17/12/2009 tarihli akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi; … ile davacı arasında LPG satışına ilişkin olarak 17/12/2009 tarihinde otogaz bayilik sözleşmesi 5 yıl süreli olarak imzalanmıştır. Davacı şirketin doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olmak üzere davalı lehine … Bank’a ait 22/12/2009 tarihli ve 150.000,00 TL limitli kesin teminat mektubu verilmiştir. Teminat mektubunun süresi son olarak 16/04/2015 tarihine kadar uzatılmıştır. Taraflar arasında 17/02/2015 tarihinde imzalanan protokol ile standart bayilik sözleşmesinin 17/03/2015 tarihine kadar geçerli olmak üzere imzalanması kararlaştırılmıştır. Daha sonra, taraflar arasında 17/02/2015-17/03/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere standart bayilik sözleşmesi; davacı ile dava dışı … arasında 17/02/2015-17/03/2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere standart otogaz bayilik sözleşmesi imzalanmıştır. Taraflar arasındaki bayilik ilişkisi sona erdikten sonra davalı lehine verilen …’a ait 22/12/2009 tarihli teminat mektubu 16/04/2015 tarihinde 150.000,00 TL olarak tazmin edilmiştir. Davacı tarafça, davalı ile … A.Ş.’ye çekilen Beyoğlu … Noterliği’nin 30/04/2015 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile 17/12/2009 tarihli akaryakıt istasyonu ve Otogaz istasyonu bayilik sözleşmelerinin feshi nedeniyle ariyet malların teslim alınması ihtaren bildirilmiştir. Yine davacı tarafça, davalı muhatabına çekilen Beyoğlu … Noterliği’nin 15/05/2015 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, 05/05/2015 tarihli ve istasyon kurulum bedeli açıklamalı 185.577,73 TL bedelli faturaya itiraz edildiği ve borcun kabul edilmediği açıklanarak söz konusu fatura iade edilmiştir. Davacı tarafça, teminat mektubunun haksız yere nakde çevrildiğini beyanla teminat mektubu bedeli ile cari hesap alacağının davalıdan tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf ise, teminat mektubunun sabit yatırımlara ve iade edilmeyen demirbaşlara ilişkin olarak oluşan alacağa mahsuben nakde çevrildiği savunulmaktadır. Taraflar arasında imzalanan 17/12/2009 tarihli bayilik sözleşmesinin 15.3 maddesinde ve aynı tarihli ariyet sözleşmesinin 1/f maddesinde, sözleşmenin feshi halinde emanet verilen alet ve teçhizatın derhal iade edileceği düzenlenmiştir. Davalı tarafça, davacıya 05/05/2015 tarih ve … nolu, 185.577,73 TL bedelli fatura “istasyon kurulum bedeli” açıklamasıyla düzenlenmiştir. Davalı taraf bu faturanın sözleşmenin feshiyle oluşan sabit yatırımlar ve iade edilmeyen demirbaşlara ilişkin alacaklara istinaden düzenlendiğini iddia etmektedir. 13/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafından faturanın detayına ilişkin liste ibraz edildiği, davalı tarafından, davacıdan talep edilen 185.577,73 TL bedelli fatura içeriğinin, dava konusu akaryakıt istasyonunun inşaat ve tesisat bedellerinden, diğer bir ifade ile sökülmesi imkansız olan, sökülmesi halinde değeri kalmayacak sabit kıymet yatırımı bedellerinden kaynaklandığının görüldüğü ifade edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeler gereği, davacıya ariyet olarak bırakılan teçhizatın sözleşmenin feshiyle davalıya iadesi gereklidir. Ancak yapılan bilirkişi incelemelirinde tespit edildiği üzere, davalının davacıya düzenlediği ariyet söküm ve nakliye faturaları nazara alındığında sökülüp götürülebilen ariyetlerin iade edildiği anlaşılmaktadır. Ancak davalının 185.577,73 TL bedelli fatura içeriğine ilişkin olarak açıkladığı İdari Bina İnşaatı(30.993,64 TL), Akaryakıt Tesisatı İnşaatı(1.714,33 TL), Elektrik Tesisatı(17.772,34 TL), Akaryakıt Tesisatı(11.358,04 TL), Akaryakıt Tesisatı(411,44 TL), Akaryakıt Saha Betonu(34.308,65 TL), Akaryakıt Tesisatı(1.882,97 TL), İnşaat İşleri(33.811,30 TL), Akaryakıt Tankı(3.731,36 TL), Kanopi(16.457,63 TL), Tanoz(4.827,58 TL) sabit yatırım niteliğinde olup, davalının ariyetlerin sökümününe ilişkin faturası kapsamında değerlendirilemez. Akaryakıt bayiliği ilişkisinin sona ermesi halinde, dağıtım şirketi akaryakıt istasyonuna yapmış olduğu kalıcı yatırım bedellerini koşulları olması halinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebilir. Ancak bunun için dahi bu sabit yatırımların halen bayi tarafından kullanılmaya elverişli olması ve bayinin bundan fayda temin etmesi gerekmektedir. Davalının iddia ettiği sabit yatırımların davacının istasyonunun bulunduğu taşınmazın değerinde bir artış/fayda sağlaması, davacının kalıcı nitelikteki bu yatırımları kullanarak ticari faaliyetinin devam ettiğinin sabit olmasına bağlıdır. İstasyonun faaliyete geçmesi için zaruri olmayan giderlerin geri istenmesi mümkün değildir. Ne var ki, istasyonun işletilmesi için zorunlu olup halen davacıya fayda sağlayan sabit yatırımların davacının yeni ticari faaliyetine katkı sağlaması halinde davalının bu katkı karşılığını davacı şirketten tahsilini isteyebilir. Mahkemece alınan bilirkişi raporları hüküm vermeye elverişli değildir. Bu durumda mahkemece, taşınmaz üzerinde keşif yapılarak davalı tarafından yapılan sabit yatırımların neler olduğu ve bu yatırımların kullanılmaya devam edilip edilmediği ile ayrıca taşınmaza değer katıp katmadığı, sabit yatırımların davalıya ekonomik fayda sağlayıp sağlamadığının ve bu yatırımların sözleşme süresi ile kısıtlı olmaksızın akaryakıt istasyonunun faaliyete geçirilmesi için yapılması zorunlu yatırım olup olmadığının konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak tespiti gerekir. Davalının sabit yatırımlar nedeniyle alacağı bulunması halinde oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken Mahkemece eksik incelemeyle davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 18/05/2022