Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/753 E. 2022/491 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/753
KARAR NO: 2022/491
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAH.
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2017/127 Esas-2018/1262 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde, cari hesaptan bakiye alacağı olduğu, bu alacağın 21.11.2008 tarihli 53.218,19 USD,18.12.2008 tarihli 24.283,80 USD ve 22.01.2009 tarihli 4.667,04 USD bedelli kit ve test cihazı faturalarından kaynaklanan 01.05.2013 tarihine kadar olan kur farkı alacağı olduğu, üç fatura bedelinin76.534,71 USD ve 137.402,76 TL olarak karşılıklı anlaşma ile sabitlendiği, bu konuda taraflar arasında yapılan anlaşmanın 13.10.2015 tarihli mutabakata bağlandığı ve davalı tarafından da kaşelenip imzalanarak kabul edildiği ancak ödenmediğini belirterek alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine davalının haksız itirazının iptaline takibin devamına ve alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin, distribütörlüğünü yaptığı dönemde, ilgili cihazların sarf malzemesi karşılığı çeşitli hastanelere konsinye olarak verildiği, daha sonra varılan mutabakat çerçevesinde davacı tarafından yürütülen sarf malzemesi satışlarına ilişkin hizmet bedellerinin davacı şirkete fatura edildiği ve müvekkilinin borcuna mahsup edildiği, davacı şirketin 2012 yılı itibarıyla müvekkili şirketin hizmet bedeli komisyon faturalarını durdurmasına rağmen sarf malzemesi satışlarına devam ettiği bu nedenle bedelleri müvekkili tarafından ödenen ve hastanelere satış yapılabilmesi için konsinye bırakılmış ‘…’ cihazlar için 2012 yılından bu yana hangi firma tarafından sarf malzemesi temini yapıldığının ve halen yerinde bulunup bulunmadığı, bulunmuyorsa hangi firma tarafından geri alınmış olduğunun ekli listede gösterilen hastanelerden sorularak tespitinden sonra borç ve alacaklılık durumunun ortaya çıkacağını savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; taraflar arasında ticari ilişki olduğu yönünde bir husumet olmadığı, davalı tarafın takibe konu faturaların cihazlar ile ilgili olduğunu beyan etmiş ise de yapılan defter incelemesi neticesinde faturaların cihaz faturası olmadığı; kit ve test faturası olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle davalının cihazlar hakkında ilgili hastanelere müzekkere yazılması talebinin yerinde görülmediği, taraflar arasında TTK 92 anlamında yazılı, imzalı ve kaşeli bir mutabakat mevcut olup, defter incelemesi neticesinde icra takibine konu borcun mevcut olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle faiz alacağı dışındaki asıl alacak üzeriden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; müvekkili ili davacı arasındaki ticari ilişki çerçevesinde; müvekkilinin uzun yıllar cihaz ve sarf malzemesi anlamında davacı şirketin distribütörlüğünü yaptığı, anılan dönemde satın alınan pek çok tıbbi cihaz ve bunların sarf malzemeleri/kitleri karşılığı ödemeler yapıldığı ve cihazların bakım hizmetlerinin sürdürüldüğü, satın alınan kan gazı ölçüm cihazlarının sarf malzemesi satışları karşılığı çeşitli hastanelere geçici konsinye olarak bırakıldığı, belirli bir süre sonra davacıyla varılan anlaşma çerçevesinde sarf malzemesi satışlarını da doğrudan davacının yürütmeye başladığı, buna ilişkin hizmet bedellerinin müvekkili tarafından davacı şirkete fatura edilerek, bedellerinin de müvekkilinin borcundan mahsup edilmeye başlandığı dolayısıyla cihazların 2012 yılından sonraki durumların açıklığı kavuşturulmasının önem arzettiği, Davacının ileri sürdüğü alacak iddiasını dayandırdığı borç içinde gösterilen cihazlara ilişkin durum açıklığa kavuşturulmadan bir sonuca ulaşılmasının hukuka aykırı olduğu, hizmet komisyon bedellendirme devam beklentisi ve görüşmelerinin yapıldığı, cihazların henüz müvekkili bünyesinde bulunduğunun düşünüldüğü kimi dönemlere ilişki yazı ve yazışmalardan bahisle bir borç kabul ve mutabakatının olduğunun ileri sürülmesinin yerinde olmadığı, mahkemece benimsenen raporun eksik incelemeye dayalı olduğu, davacı ve davalı şirket arasındaki tüm ticari ilişki incelenerek sonuca ulaşılması gerekirken, davacının beyanlarında belirtilen 3 fatura kaydından yola çıkılarak bilirkişi raporu düzenlenmesi ve bu raporun hükme esas teşkil etmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davaya esas icra takibi fatura ve cari hesap bakiyesine dayalı olarak yapılmış olup, davacı taraf, 2008 yılına ait iki adet, 2009 yılına ilişkin bir adet satım faturasına ilişkin kur farkı alacağının 01.05.2013 tarihi itibarıyla hesaplandığı ve takip konusu alacağın, taraflar arasındaki 13.10.2015 tarihli mutabakatla da davalı tarafından da kabul edildiğini ileri sürmüş, davalı ise taraflar arasındaki ticari ilişkide, bedeli ödenerek satın alınan ve hastanelere konsinye satışı için bırakılan cihazların akıbetinin sorulup, komisyon alacaklarının tespitinden sonra borç/alacak durumunun tespit edilebileceğini, bu husus araştırılmadan mutabakattan bahsedilemeyeceğini savunmuştur. Davalı defterlerine göre; 2006 yılı ile 2013 yılları arasında devam eden ticari ilişkide, kur değerlemesi yapıldığı tespit edilmekle birlikte cari hesaptan davacıya borç alacak durumunun belirlenemediği, davacı şirketin ticari defterlerinde ise, takip tarihi itibarıyla cari hesaptan takip konusu miktar kadar alacaklı olduğu saptanmıştır. Davalı tarafından, 2012 yılından sonra davacıdan satın alınan ve hastanelere konsinye satılmak üzere teslim edilen cihazların akıbetinin sorulmasından sonra cari hesaptan alacak ve borç durumunun belirlenebileceği ileri sürülmüşse de; yabancı para üzerinden devam eden ticari ilişkide, her iki taraf defterinde de; kur farkı değerlemesinin yapıldığı, davacının, cari hesaptan bakiye alacağının, üç ayrı faturanın kur farkından kaynaklandığı ve bu alacağın usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde tespit edildiği, öte yandan davalı tarafından imzası inkar edilmeyen 13.10.2015 tarihli mutabakatta, davacının 137.402,76 TL alacaklı olduğunun belirtilmesi karşısında, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığından davalı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan 2.346,50-TL istinaf peşin harcının alınması gereken 9.385,98-TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 7.039,48‬-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/04/2022