Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/751 E. 2022/304 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/751
KARAR NO: 2022/304
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/04/2019
NUMARASI: 2017/641 Esas – 2019/439 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacılar vekili, müvekkillerin davalı şirketin ortağı olduklarını, davacılardan …’ın kendisi ve çocuklarının genel kurulda temsili için vekil tayin ettiğini, davacıların vekilleri de hazirun cetvelini imzalayarak ilgili tüm belgeleri bakanlık temsilcisine sunduğunu, bu belgelerden noter onaylı imza sirkülerin fotokopi olduğunu, bakanlık temsilcisinin imza sirkülerin aslının sunulmasına gerek olmadığını, aslı gibidir yapılmış suretin yeterli olduğunu beyan etmesi üzerine toplantıya başlandığını, genel kurulda gündem maddelerinde yer alan bağımsız denetim raporunun okunduğu sırada faaliyet raporlarına ilişkin soru sorulmaya başlanınca, noter onaylı imza sirkülerinin fotokopi olduğundan bahisle toplantı başkanınca davacılar vekillerinin genel kuruldan çıkarıldığını, durumdan haberdar edilen müvekkili …’ın gündemin 9. maddesi görüşülürken toplantıya dahil olduğunu, bunun üzerine toplantı başlarken davacı vekillerinin ve diğer tüm hissedarların, bakanlık temsilcisinin imzaladığı hazirun cetveli hiçe sayılarak hissedarlara genel kurulun 9. maddesi görüşülürken yeni bir hazirun cetveli imzalatıldığını, nitekim bu hususun genel kurul tutanağında belirtildiğini ancak ilk imzalanan hazirun cetvelinin akıbeti hakkında bilgi verilmediğini, bununla ilgili suç duyurusunda bulunulduğunu, bu nedenlerde dolayı dava konusu genel kurulda alınan tüm kararların butlanla malul olduğunu, aksi kanaat durumunda ise, genel kurulda alınan 5, 8, 9, 10 ve 12 numaralı kararların ana sözleşmeye ve yasalara aykırı olduğundan iptali gerektiğini, gündemin 5. maddesine ilişkin yapılan oylamada, “oylamaya geçildi. Yapılan oylama sonucunda bilanço ve kâr/zarar hesapları mevucun oy çokluğu ile tasdik edildi.” Şekilde ifadeye yer verildiğini, oy çokluğu kimden oluşur, olumlu oy sayısı nedir, kaç tane oy olumsuz kullanılmış, bu olumsuz oyları kim kullanmış, belli olmadığından TTK m. 422’e aykırılık teşkil ettiğini, yönetim kurulunun ibrasının yapıldığı 8. madde bakımından her ne kadar tutanakta yönetim kurulu üyeleri oylamaya katılmadığı belirtmiş ise de, Yönetim kurulu Başkanının %99.9 hissedarı olduğu, davalı şirkette 34.100.833 adet hisse ile davalı şirketin %47,04’sine sahip … A.Ş. Yönetim kurulunun ibrasında oy kullandığını, bu durum açıkça TTK m. 436’de yer alan oydan yoksunluk kuralının ihlali olduğunu, “Kârın Kullanım şekli, Kâr ve Kazanç Paylaşımlarının dağıtılmasına” ilişkin gündemin 9. Maddesinde, şirketin kâr dağıtmamasını haklı kılacak nedenlerin bulunmadığını, davalı şirketin kurulduğu günden beri kâr dağıtmamış olması, müvekillerin şirkete ortak olmakla elde etmeyi bekledikleri kârdan mahrum kalmalarına sebebiyet verdiğini, gündemin 12 maddesinde yer alan TTK m.395 ve m.396’da mezkur izinlerin, kanun hükmüne aykırı olduğunu, her ne kadar yönetim kurulu üyeleri oylamaya katılmamış ise de, %99.9’u Yönetim Kurulu Başkanı …’a ait, davalı şirket hissedarı … şirketi, TTK m. 436’ya aykırı olarak oylamaya katıldığını, bu şirketin olumlu oyu geçersiz olması durumunda yönetim kuruluna bu izinlerin verilmeyecek olduğunu, gündemin 13. maddesine müvekillerin talebi ile eklenen ancak oy çokluğu ile reddedilen özel denetçi atanması kararının reddine ilişkin kararın iptali ile şirkete özel Denetçi atanması gerektiğini ileri sürerek dava konusu genel kurulda alınan her bir kararın TTK m. 447 uyarınca tek tek butlanına, bu talebin kabul görmemesi halinde, davacı …’ın bizzat katılıp kendisi ve çocukları için oy kullanıp muhalefet ettiği, Gündemin 9. 10. ve 12. maddelerinin şirket ana sözleşme, yasa ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle tek tek iptallerine, gündemin 13. maddesine eklenmesinin istendiği ancak, oy çokluğu ile reddedilen, şirkete özel denetçi atanması talebinin reddine ilişkin kararın iptali ile muhalefet şerhinde yazan hususlar bakımından davalı şirkete özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacıları temsilen toplantıta katılan avukatların yasa ve yönetmeliğe uygun vekaletname ibraz etmediklerinden toplantıya katılma haklarının bulunmadığını, dava konusu edilen kararların butlanını gerektirecek bir durumun bulunmadığını, 1,2,3,4,5,6,7 ve 11 no’lu kararların iptali talep edilmediğinden iptal kararı verilemeyeceğini, bu kararların iptali talebinin bulunmadığını, davacıların bilgi alma haklarının engellendiği iddiasının maddi gerçeğe ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıklarını, şirket hissedarlarından … AŞ’nin yönetim kurulunun ibrasında oy kullanmasını yasaklayan bir madde bulunmadığını, oydan yoksunluk halinin TTK’nun 436.maddesinde düzenlendiğini, yönetim kurulunun ibrasında oy kullanmanın şahsi nitelikte bir iş olmadığını, şirket karının dağıtılmayarak sermaye artışında iç kaynak olarak kullanılması kararının maddi ve yasal gerekçelerle alındığını, müvekkili şirketin sermayesinin kuruluşundaki asgari sermaye şartını karşıladığını, iç mevzuat gereği de şart olan … üyeliği ve “…”de yer alabilmek için sermayesinin asgari 15.000.000 pound olmasının gerektiğini, aksi taktirde bu kuruluşun rafineriyi üyelikten çıkarabilmekte ve verdiği sertifikaları kullanmaktan men edeceğini, nakit sermaye artışındansa karın dağıtılmayarak sermayeye eklenmesi ve karşılığında ortaklara bedelsiz hisse verilmesinin ortakların daha lehine olacağını, TTK 395 ve 396.maddelerinde oydan yoksunluk bulunduğuna dair bir düzenlemenin mevcut olmadığını, yönetim kurulu üyelerinin bu izinlerin alınmasında oy kullanmadıklarını, özel denetçi atanması şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu genel kurul kararlarında, davacılara pay sahipliğinden kaynaklanan haklarının sınırlanmadığı veya ortadan kaldırılmadığı, şirketin temel yapısını bozan kararların alınmadığı, yine emredici hükümlere aykırı olan bir kararın söz konusu olmadığı, bu haliyle butlan nedenlerin bulunmadığı, davacı taraf dava dilekçesinin netice-i talep kısmında butlan taleplerinin kabul edilmemesi halinde oy kullanıp muhalefet ettikleri 9, 10 ve 12.maddelerin iptalini talep ettiklerini belirtmiş, dava dilekçesinin “genel kurul kararlarının iptali istemi hakkında” başlıklı kısımda ise genel kurulda alınan kararların butlanını, olmadığı taktirde 5, 8, 9, 10, 12 no’lu kararların iptalini talep ettiği, iptali talep edilen gündem 9.maddesinde kar dağıtılmasına ilişkin alınan kararın değerlendirilerek kar dağıtılmamasının TTK’nın 523.maddesi gereğince gerekli olup olmadığı, şirketin bu o dönemde elde etmiş olduğu, kar dikkate alındığında gündem 9.maddesine ilişkin açıklamada belirtilen gerekçe dikkate alındığında gerekli olup olmadığı, gerekli ise karın tamamının dağıtılmayarak bu sebeple tutulmasının şirketin finans durumuna, ticareti sabitli olarak devam ettirmesi için gerekli olup olmadığı hususlarında alınan bilirkişi raporunda, şirketin 2008 yılından itibaren düzenli olarak kar elde ettiği, sermayesini koruduğu, özsermayesinin arttığı, bu nedenle kar dağıtmama kararının davalı şirketin finansal sıkıntı içerisinde olmasıyla ilişkilendirilemeyeceği, ancak davalı şirketin … üyeliği için sermaye şartını sağlamaya çalıştığının anlaşıldığı, bu durumda kar dağıtmama kararlarının yerinde olduğunun kabul edilebileceği gibi davalı şirketin işlem yaptığı veya yapacağı … da dahil olmak üzere listedeki rafinelerin ürünlerinin tüm dünyada kabul gördüğü gerçeği gözönüne alındığında davacılar vekilinin … nın herhangi bir dernek olduğu, istediği kriterlerin tavsiye niteliğinde olduğu iddiasına itibar edilmediği, davacı tarafın 5.maddenin iptali yönünden kanuna ve esas sözleşmeye aykırılık unsuru bulunmadığı, yine bağımsız denetim şirketi seçimine ilişkin 10.madde yönünden bağımsız denetim şirketi seçiminin münhasıran genel kurulun yetkisinde olduğu ve bu hususta da kanuna ve esas sözleşmeye aykırılık görülmediği, 8.maddenin iptaline yönelik talebi yönünden yapılan değerlendirmede; 8.madde uyarınca yönetim kurulu üyelerinin ibrasının görüşüldüğü, yapılan oylamaya yönetim kurulu üyelerinin katılmadığı ve yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edildiği, davacı tarafça yönetim kurulu üyeleri oylamaya katılmamış ise de, yönetim kurulu başkanının % 99,9 hissedarı olduğu, davalı şirkette 34.100.383 adet hisse ile şirketin % 47.04’üne sahip … AŞ’nin yönetim kurulu üyelerinin ibrasında oy kullandığından bahisle bu maddenin iptalini talep etmişse de, Yargıtay 11. H.D.’nin 12/12/2016 tarih ve 2016/2098 E-9484 K sayılı kararında yönetim kurulu üyesi olmayan şirketin temsilcisinin kendisi yönetim kurulu üyesi olsa dahi yönetim kurulu üyesi olmayan şirketi temsilen ibrada oy kullanmasının mümkün olduğu, davalı şirketin yönetim kurulu üyesinin ortağı olduğu şirket nedeniyle edindiği oy hakkı TTK 436. maddesi kapsamında oydan yoksunluk olarak değerlendirilemeyeceği, bu sebeple ibraya ilişkin genel kurul kararının kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olmadığı, 12 nolu gündem maddesinde, TTK m.395 ve 396 gereğince alınan izinlerin alınmasına yönelik kararın iptali talep edildiği, yönetim kurulu üyeleri oylamaya katılmamış ise de, TTK m.436’ya aykırı olarak % 99 hissedarı … olan … AŞ’nin oylamaya katıldığı, her bir yönetim kurulu üyesi yönünden yapılan değerlendirmede bu kararın … yönünden iptalinin gerektiği, maddenin diğer yönetim kurulu üyeleri bakımından verilen kararda iptalinin gerekmediği, davacı tarafça özel denetçi tayini talep edilmiş ise de, bu talep yönünden 28/02/2018 tarihinde tefrik kararı verildiği, davacı … yargılama sırasında 18 yaşını ikmal ederek 19/12/2018 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği gerekçeleriyle davacı … tarafından açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı şirketin 10/04/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan gündem 12 nolu maddesinin davalı şirketin yönetim kurulu başkanı … yönünden iptaline, aynı maddenin diğer yönetim kurulu üyelerine ilişkin kısmı ile genel kurulda alınan diğer maddelerin iptaline ilişkin talebin reddine, davacı tarafından özel denetçi atanmasına ilişkin talebinin 28/02/2018 tarihli ara karar ile bu dosyadan tefrik edildiği anlaşılmakla bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davacılar vekilinin istinaf sebeplerinde özetle; davalı şirket genel kurul esnasında usul ve yasalara aykırı olarak, davacıların hak ve menfaatlerini korumakla görevli, onları usulüne uygun bir şekilde verilmiş vekaletname ile temsil eden vekillerini, toplantıdan kanuna aykırı bir şekilde çıkarıldığını, davacı hissedarların haklarının korunması ve kullanılması kısıtlandığını ve hatta usul ve yasaya aykırı olarak 2 kez hazirun cetveli düzenlenerek usulsüz işlem yapıldığını, bu nedenle genel kurulun tamamen butlanına karar verilmesi gerektiğini, yönetim kurulunun ibrasının yapıldığı 8. maddede de, kararın oy çokluğu ile alındığı yazılmış, oylamaya katılmayan yönetim kurulu üyelerinin kimler olduğunun ve bu kişilerin hisse oranlarının ne kadar olduğunun belirtilmediğini, TTK m. 442 uyarınca, gündemin 8. maddesi için yapılan oylama geçersiz olup iptali gerektiğini, ayrıca her ne kadar tutanakta yönetim kurulu üyeleri oylamaya katılmadığı belirtmiş ise de, yönetim kurulu başkanının %99.9 hissedarı olduğu, davalı şirkette 34.100.833 adet hisse ile davalı şirketin %47,04’sine sahip … A.Ş. yönetim kurulunun ibrasında oy kullandığını, bu durum açıkça TTK m. 436’de yer alan oydan yoksunluk kuralının ihlali olduğunu, şirketin kâr dağıtmamasını haklı kılacak nedenlerin bulunmadığını, …, üyeliğin devamı için sermaye değil, özsermayenin 15.000.000 Sterlin olması şartı arandığını, o nedenle gündemin 9. maddesinin de iptali gerektiğini, gündemin, 12 maddesinde yer alan TTK m.395 ve m.396’da mezkur izinlerin, TTK m.436’ya aykırı olarak alındığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; yönetim kurulu üyelerine TTK 395-396. maddelerinde yazılı izinlerin verilmesi hissedarlardan … A.Ş. ile müvekkil şirket arasında “kişisel iş” olmadığını, bu nedenle de … A.Ş. nin oydan yoksun olduğu iddia edilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacı, pay sahibi olduğu davalı şirketin 10/04/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların butlanla malul olduğunun tespitine olmadığı takdirde kanuna, esas sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı dava konusu genel kurulun 5, 8, 9, 10 ve 12 nolu gündem maddesinde alınan kararların iptalini istemiş, davalı davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda, davacı … tarafından açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı şirketin 10/04/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan gündem 12 nolu maddesinin davalı şirketin yönetim kurulu başkanı … yönünden iptaline, fazlaya ilişkin istemine reddine, özel denetçi atanmasına ilişkin talebinin tefrik edildiğinden bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekillleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava konusu 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 10.04.2017 tarihinde yapıldığı, şirketin sermayesinin 72.500.000 adet hisseye ayrılmış 72.500.000.- TL olduğu, Genel kurula A ve B grubu hissedar … AŞ, B grubu hissedarlar … AŞ, … AŞ ve …’ın vekaleten, … ve …’ın asaleten, davacı …’ın kendi adına asaleten çocukları …, … ve …’a velayeten katıldığı, gerek kanun gerekse esas sözleşmede öngörülen asgari toplantı nisabının mevcut olduğu, usulune uygun muhalafet şerhinin ayrı bir tutanak altında verildiği görülmüştür. “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik” in”Toplantıya Katılma Hakkı ” başlığını taşıyan 18. maddesinde; “..Halka açık olmayan şirketlerde gerek nama gerek hamiline yazılı pay senetleri sahiplerinin vekilleri vasıtasıyla toplantıda temsil edilebilmeleri için vekâletnamenin Ek-3teki örneğe uygun olarak noter onaylı şekilde düzenlenmesi veya noter onaylı olmayan vekaletnamelerde noter huzurunda düzenlenmiş imza beyanının eklenmesi gerekir.” denilmiştir. Bu durumda, halka açık olmayan ortaklıklarda nama ve hamiline yazılı pay senetleri sahiplerinin vekilleri vasıtasıyla toplantıda temsil edilebilmeleri için toplantıya katılmak üzere yetki verildiğine dair paydaş tarafından düzenlenen vekaletnamenin noterden verilmiş olması veya vekaletname noterde düzenlenmiş değil ise, vekaletnameye noter huzurunda düzenlenmiş imza beyanının eklemeleri gerekir. Bu gereklere uymayan pay sahipleri ile temsilcileri bakanlık temsilcisi tarafından genel kurul toplantısına alınmazlar ( Emsal Bkz. Yargıtay 11 HD, 22.01.2001 tarih ve E.9458, K.320 ilamı). Butlanla malul olma nedenleri bulunmayan dava konusu genel kurul kararlarının iptali yönünden ise: toplantı tutanağının 5 nolu gündeminde finansal tabloların okunup, görüşüldüğü ve yapılan oylama sonucunda bilanço ve kâr/zarar hesapları mevcudun oy çokluğu ile tasdik edildiği, gündemin 10 nolu maddesinde ise, şirketin 2017 yılı hesaplarını denetlemek üzere bağımsız denetim şirketinin seçiminin yapıldığı görülmüş olup, her iki anılan kararda da, kanuna, anasözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık bulunmamaktadır. Gündemin 8 nolu maddesinde yönetim kurulu üyelerinin ibrasının görüşüldüğü, ibra kararının yeterli nisapla alındığı, kanuna, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık bulunmadığı, TTK’nın 436/2. Maddesi uyarınca oy hakkından yoksun yönetim kurulu üyesi olan ortakların oyları çıkarıldığında geriye kalan olumlu oylar karar almaya yeterli olduğundan ilk derece mahkemesinin bu konudaki gerekçesi isabetlidir. Gündemin 9 nolu maddesinde, karın kullanım şeklinin, kar ve kazanç paylarının dağıtımı konusunun görüşüldüğü, yapılan oylama neticesinde karın dağıtılmayarak sermaye artırımında iç kaynak olarak ayrılmasına ve karşılığında hissedarlara bedelsiz pay verilmesine oy çokluğu ile karar verildiği görülmüştür. Davalı şirketin finansal durumu dikkate alındığında yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmediği gibi, dağıtılmayan kar, şirketin iç kaynaklarından sermaye artırımında kullanılmak suretiyle, pay sahiplerine mevcut payları oranında dağıtılacağının kabulü gerektiğinden bu yöndeki istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 12 nolu gündem maddesinde ise; “…yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396’ncı maddelerinde sayılan izinlerin verilmesi konusunun görüşüldüğü, oy çokluğuyla yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396’ncı maddelerin sayılan izinlerin verildiği görülmüştür. Dava konusu genel kurulun 12 nolu gündem maddesinde ise, TTK’nın 395 ve 396.maddeleri gereğince, yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağı oy çokluğuyla kaldırılmıştır. Davalı şirketin ortağı olan dava dışı … A.Ş.’nin genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağının kaldırılmasına dair kararların alınmasında oydan yoksun olup olmadığının değerlendirilmesi açısından konunun hukuki dayanaklarının açıklığa kavuşturulması gerekir. TTK’nın 436/1.maddesi uyarınca pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. TTK’nın 395-396.maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağının kaldırılmasına ilişkin kararların alınmasında, kendisi hakkındaki rekabet yasağı kaldırılacak olan yönetim kurulu üyesinin oy hakkının bulunmadığı, öğretide ve Yargıtay uygulamalarında tereddütsüz kabul edilmektedir. Buna göre somut olayda davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin bu kararın alınmasına ilişkin oylamada oy kullanmadıkları tartışmasızdır. Bu konuda ihtilaf da bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı şirketin ortağı olan … A.Ş.’nin büyük hissedarının aynı zamanda davalı şirketin büyük hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olan … olduğu, ortak şirketin davalı şirketin hakim ortağı olduğu, davalı şirketin yöneticisi …’ın … A.Ş.’nin en büyük hissedarı ve yetkilisi olması nedeniyle, davalı şirketin ortağı olan … A.Ş.’nin genel kurulda rekabet yasağının kaldırılması oylamasında oy hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Yukarıda anılan TTK’nın 436/1.maddesinde kimlerin oydan yoksun olduğu sınırlı olarak sayılmıştır. Esas olan ortaklıktan doğan hakların kullanılması olup, hangi durumlarda ortağın bu haktan yoksun olduğunu düzenleyen hükümler istisnai hükümlerdir. Hakkın kullanılmasını engelleyen bu hükümlerin sınırlayıcı nitelikte düzenlemeler olup dar yorumlanması, yorum yoluyla genişletilmemesi gerekir. Kanun maddesi oydan yoksunluk halini, şirket ile ortak veya onun alt ve üst soyu ya da ortağı olduğu şahıs şirketi veya hakimiyeti altındaki sermaye şirketi arasındaki kişisel nitelikteki bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin konularla sınırlandırmıştır. Somut olaydaki yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağının kaldırılması konusu, davalı şirket ile dava dışı … A.Ş.arasındaki kişisel nitelikteki bir iş veya işlem olarak kabul edilemez. Çünkü bu karar davalı şirketin kendi yönetim kurulu üyesinin rekabet yasağıyla ilgili olup dava dışı … A.Ş.ile şahsi nitelikteki bir işe veya işleme ilişkin değildir. Davalı şirketin … A.Ş.ile olan ticari ilişkisi de bu yorumu değiştirmez. Aksi yorumun kabulü ortaklıktan doğan oy kullanma hakkını, ortaklar arasındaki eşit işlem prensibini ve anonim şirketin temel yapısını ortaya koyan ilkeleri zedeler. Özellikle anonim şirketlere hakim olan ilkelerden çoğunluk ilkesi uyarınca anonim şirket çoğunluk ilkesine göre yönetilmelidir. Bu ilke genel kurulda pay sahibinin ortaklık işlerine ait haklarını kullanırken önem taşır ve genel olarak oyların sermaye payına göre kullanılmasıyla kararların alınacağı esasına dayanır. Yine anonim şirkete hakim ilkelerden “Haklardan sermayeye katılma oranına göre yararlanma” ilkesi uyarınca anonim şirketlerde ortağa ilişkin hakların ölçüsü sermayeye katılma oranına göre belirlenir. Yani bir kişi anonim şirkette esas sermayeye ne kadar çok oranda katılırsa o kadar çok rizikoya katlandığından, aynı oranda ortaklık gücüne sahip olması gerekir (Prof.Dr.Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 5. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara – 2017, s.275-277). Buna göre dava dışı … A.Ş., davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olan …’tan ayrı bir kişilik olup sermayesi oranında şirkette pay, sorumluluk ve hak sahibidir. Davalı şirketin yönetim kurulu üyesinin oydan yoksunluğunun, davalı şirket ortağı olan başka bir şirketin de oydan yoksunluğu sonucunu doğurmaz. Bu durumda davalı şirketin ihtiyaç duyduğu hukuki korumanın TTK’nın 393.maddesiyle sağlanması mümkündür. Yani davalı yönetim kurulu üyesinin rekabet yasağı kaldırılmış olsa bile anılan 393.maddedeki düzenlemeye tabidir. Buna göre davalı şirketin yönetim kurulu üyesi …, … A.Ş.ile ilgili olarak davalı şirketin yönetim kurulunda yapılacak müzakerelere ve oylamalara katılamayacaktır. Nitekim anılan maddede bu yasağın yönetim kurulu üyesinin müzakereye katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da uygulanacağı belirtilmiştir. Bu konunun genel kuruldaki oydan yoksunlukla karıştırılmaması gerekir. Bu açıklamalara göre, somut olayda ihtilafsız olduğu üzere yönetim kurulu üyelerinin rekabet yasağının kaldırılması oylamasında yönetim kurulu üyelerinin oydan yoksun olup oy kullanmadıkları, davalı şirketin ortağı olan ve ayrı bir tüzel kişilik olan … A.Ş.’nin oydan yoksunluğunun bulunmadığı, rekabet izni verilmesine dair genel kurulda alınan kararın gerekli nisaplarla alındığı, kararların içerik olarak da kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılığından da söz edilemeyeceği gözden kaçılarak dava konusu genel kurulun 12 nolu gündem maddesinde alınan kararın davalı şirketin yönetim kurulu başkanı … yönünden iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak ve davacı …’ın feragati de dikkate alınarak davanın tümden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA; 1-Davanın REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70-TL’nin harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 49,30 TLnin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 5.100TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine, 6-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davacı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 133,20 TL istinaf peşin karar harcının, alınması gereken 80,70-TL harçtan mahsubu ile 52,50-TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, c-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve dosya masrafı toplamı 45,10-TL olmak üzere toplam 166,340-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.