Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/749 E. 2022/712 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/749
KARAR NO: 2022/712
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2015/826 Esas – 2019/359 Karar
Asıl ve Birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/800 E. Sayılı Davada
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/06/2022
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVA: Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketi nezdinde emtea nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı … AŞ’ne ait 2 kap sanayi tipi ütü üretimi için ütü yatakları emteasının Almanya’dan Türkiye’ye davalı şirketinin sorumluluğunda …/… plakalı araçlarla taşınması sonrasında, taşınan emtiadan … seri nolu … emtiasının 15/05/2013 tarihli rezerve tutanağı kapsamında araçtan hasarlı olarak tahliye edildiğini, söz konusu hasar dolayısıyla emtianın 30/07/2013 tarih ve … sayılı onarım faturasına istinaden 6.250,00-TL tazminat ödemesi yapıldığını, davalının meydana gelen hasardan CMR konvansiyonu kapsamında sorumlu olduğunu, alacağın davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketi nezdinde emtea nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı … AŞ’ne ait 2 kap sanayi tipi ütü üretimi için ütü yatakları emteasının Almanya’dan Türkiye’ye davalı şirketinin sorumluluğunda …/… plakalı araçlarla taşınması sonrasında, taşınan emtiadan… seri nolu … emtiasının 15/05/2013 tarihli rezerve tutanağı kapsamında araçtan hasarlı olarak tahliye edildiğini, söz konusu hasar dolayısıyla emtianın 31/07/2013 tarih ve … sayılı onarım faturasına istinaden 8.750,00-TL tazminat ödemesi yapıldığını, davalının meydana gelen hasardan CMR konvansiyonu kapsamında sorumlu olduğunu, alacağın davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davanın CMR konvansiyonu 32.maddesinde yer alan düzenle kapsamında 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, dava konusu hasarın istif ve ambalaj hatasından meydana geldiğini, talep olunan tazminatın fahiş olduğunu, davanın … Sigorta AŞ’nin ihbarını talep ettiğini belirterek asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalıya ait emtiaları Almanya/ Türkiye arası taşınması için 10.816.00- Euro karşılığı 25.464,11-TL sigorta bedeli ile 03.05.2013 tanzim tarihli nakliyat sigorta poliçesi düzenlendiği, davacı sigorta şirketinin sigortalısı tarafından yapılan hasar ihbarı üzerine yapılan hasar tespiti kapsamında hasar bedelinin dava dışı sigortalı şirkete ödendiği, davacının sigortalısına yaptığı ödemeyle TTK’nın 1472. maddesi kapsamında halefiyet koşullarının oluştuğu, dosya kapsamındaki CMR taşıma sebebi de uyarınca davalının taşımayı fiilen üstlendiği ve asıl taşıyıcı olduğu, bu sebeple taşımak üzere teslim aldığı emtiayı CMR’nin 17. maddesine göre teslim aldığı haliyle teslim etmek yükümlülüğü altında olduğu, somut olayda taşıyıcının sorumsuzluğunu düzenleyen CMR 17/2 maddesindeki hallerin bulunmadığı, CMR 9. maddesi kapsamında hamule senedinde taşıyan tarafından konulmuş bir ihtirazi kayıtta bulunmadığı, bu sebeple dava konusu emtiaların davalı taşıyana iyi durumda teslim edildiğinin kabulü gerektiği, dosya kapsamına sunulan 16.05.2013 tarihli hasar tutanağına göre; taşıma sonrasında yükün hasarlı olarak teslim edildiği ve bu hususun davalı yan ve gümrük yetkililerinin huzurunda imzalanan tutanakla kayıt altına alındığı, her ne kadar davalı tarafça zamanaşımı itirazında bulunulmuşsa da; 16.05.2013 tarihli “Rezerve Tutanağı” davalı tarafça da imzalanmış olmakla CMR’nin 30/1. maddesine göre davacının süresinde hasar ihbarında bulunduğunun kabulü gerektiği ve dolayısı ile davalı taşıyıcıya ayrıca ihbar gerekmediği, davacı tarafça başlatılan icra takiplerindeki takip talep tarihleri de nazara alındığında CMR’nın 32. maddesi gereğince davalı tarafın zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, somut olayda; taşınan emtiaların araç içerisinde hareket etmesi sebebiyle oluşan sürtmeler, çizilmeler ve eğilmeler sonucu hasarın meydana geldiğinin belirlendiği, her ne kadar davalı tarafça hamule senedinde; “Aracın yüklemedeki istifleme ve ambalajından meydana gelebilecek hasardan … Sorumlu Değildir” şeklindeki ibare nedeniyle davalının davaya konu emtiaların hasarından sorumlu olmadığı iddia edilmişse de; CMR’nin 8. maddesi gereğince aracın yüklenmesi esnasında emtianın ambalajında veya istiflemede herhangi bir bozukluk ve/veya hasarın bulunması halinde sevk belgesi üzerine çekince olarak derç edilebileceği ve bu çekincenin gönderenin de kabulünde olması gerektiği; ancak davalı tarafın CMR’nin 8. maddesine uygun bir çekincesinin taşıma öncesinde bulunduğunun ispat edilemediği, davaya konu olayda hasarın emtiaların araç içerisinde hareket etmesi nedeniyle oluştuğunun belirlendiği gibi bu hasarın sürücünün bu durumu engellemesi halinde hiçbir ambalaj ve istiflemenin taşınan emtiayı korumaya yetmeyeceğinin tespit edilmesi sebebiyle meydana gelen hasardan davalı tarafın %100 oranında kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, yine meydana gelen hasara ilişkin davacı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin kadri marufunda bulunduğu ve davalı tarafa tebliğ edilen ihtarnamede verilen 3 günlük sürenin sonucunda 27.10.2013 tarihinde temerrüde düştüğü, temerrüt tarihi ile takip tarihi itibariyle işlemiş faiz talep edebileceği, tazminat alacağı önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşımadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, asıl davada; davalı tarafın itirazının kısmen iptali ile takibin 6.250,00-TL asıl alcak ve 351,80-TL işlemiş faiz olmak üzere 6.601,80-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine, birleşen davada; davalı tarafın itirazının kısmen iptali ile takibin 8.750,00-TL asıl alcak ve 492,51-TL işlemiş faiz olmak üzere 9.242,52-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dosyada alınan bilirkişi raporlarının hükme elverişli olmadığını, zira yükün ne şekilde ambalajlandığına veya ambalajın ne şekilde olması gerektiği hususuna dair hiçbir inceleme yapılmadığını, hasarın ambalaj, istifleme ve sabitlemeden kaynaklanıp kaynaklanmadığına ilişkin değerlendirme yapılmadan karar verildiğini, davacı sigorta şirketi tarafından ekspertiz raporu dahi dosyaya ibraz edilmemiş, yalnızca sigortalısının beyanına ve faturalara göre ödeme yapıldığını ödemenin bir lütuf ödemesi olduğunu, CMR Taşıma Senedinde “Aracın yüklemedeki istifleme ve ambalajlamadan meydana gelebilecek hasarlardan … Ltd. Şti. sorumlu değildir.” şeklinde çekince konulduğunu, taşıma senedinden de görüldüğü üzere istifleme ve ambalajlamadan meydana gelen hasarlardan müvekkilinin sorumlu olmadığını, istifleme ve ambalajlamanın kifayetsiz olmadığını ispat etmesi gereken tarafın davacı taraf olduğunu, onarılma bedeli konusunda somut hiçbir bilgi ve belge ibraz edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, CMR hükümlerine tabi kara taşımasında taşınan emtianın hasar görmesi sonucu sigorta şirketinin sigortalısına ödediği hasar bedelini halefiyet ilkesi uyarınca taşıyıcıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı asıl ve birleşen davanın davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı sigorta şirketinin sigortalısı … AŞ’ne ait 2 kap sanayi tipi ütü yatağının parsiyel yük olarak Almanya’dan İzmir’e karayoluyla taşıma işini davalı şirketin yerine getirdiği, yükün teslim alındığı yerde CMR senedine “2 kap eşyanın ambalajı çizik olarak teslim alınmştır” şeklinde hasar kaydının düşüldüğü ve yine bu kaydın davalı taşıyıcı araç şöförünün yer aldığı 16.05.2013 tarihli rezerv tutanağında imza altına alındığı, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına emtia onarım bedeline karşılık olarak ödeme yapıldığı dosya kapsamından sabittir. Taşımanın Fredenbeck/Almanya, İzmir/Türkiye arasında olmasına göre, CMR Konvansiyonu, sigorta ve rücu hususunda ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanması gerekir.Sigorta hukukundan kaynaklanan halefiyet ve rücu konularında ise 6102 sayılı TTK hükümleri esas alınacaktır. TTK.’nun 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortalısına tazminat ödemesi ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır. Sigortacının sigorta tazminatını ödeme borcu, TTK m.1427/2 hükmü uyarınca, rizikonun gerçekleşmesinin sonrasında ve sigortacının edimine ilişkin araştırmalar bitince ve her halukarda TTK m.1446 hükmüne göre yapılacak bildirimden kırkbeş gün sonra muaccel olur. Bu durumda, tazmin edilen zararın tespitinin eksper yoluyla tayin edilmemiş olmasının poliçesi teminatı kapsamında sigortalıya yapılan ödeme dolayısıyla halefiyete halel getirmeyeceği, rizikonun gerçekleşmesi üzerine sigortalısına ödemede bulunan davacı sigortacının sigortalısının kendisine zarar verene karşı sahip olduğu tazminat isteme ve dolayısıyla dava hakkında tazmin ettiği bedele kadar yasa gereği sahip olduğu gözetildiğinde, somut olayda davacı sigorta şirketinin yasal halefiyet koşulları gerçekleştiğinden davada aktif husumet ehliyetini haiz olduğunun kabulü gerekir.Davalı tarafça, yükleme ve istiflemenin gönderen/taşıtan tarafından yapıldığı, zararın kötü istifleme ve ambalajlamadan kaynaklandığı, CMR’nin 17/2-4c maddesindeki düzenleme uyarınca bu şekilde meydana gelen hasardan davalı taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir.CMR Konvansiyonu 9/2 hükmüne göre, sevk mektubunda, taşımacı tarafından beyan edilmiş çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda olduğu, sayılarının, marka ve numaralarının sevk mektubunda yazılı olanlara uyduğu varsayılır. Davalı taşıyıcı tarafından yükün taşınmak üzere teslim alındığı anda ambalajlama, paletlerin yetersizliği veya istiflenmesi ile ilgili CMR belgelerine herhangi bir çekince konulmadığından davalının yükü hasarsız olarak teslim alındığı kabul edilmelidir.CMR Konvansiyonunun 17. maddesi uyarınca taşıyıcı, yükü teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar yükte meydana gelecek hasardan sorumludur. Sözleşmenin 17/4-c maddesi uyarınca taşıyıcı hasarın, malların gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden şahıslar tarafından taşınmasından, yüklenmesinden, istif edilmesinden veya boşaltılmasından kaynaklandığını ispat etmesi halinde sorumluluktan kurtulabilecektir. Bununla birlikte yükleme gönderene veya başkasına ait olsa bile taşıyıcının, malın sağlam ve tam olarak teslimi sorumluluğu çerçevesinde gerek istiflenmesi gerekse ambalajlanması itibariyle taşımaya uygunluğu noktasında nezaret görevi mevcuttur. Buna göre, taşıyıcının göndereni uyarması gerekmekte olup, bu uyarının yapılmadığı hallerde, zararın gönderen ile taşıyıcı arasında paylaştırılması gerekmektedir. Davacı sigorta şirketinin sigortalısı tarafından dosyaya sunulan 27.05.2013 tarihli teknik raporda, hasarın yükleme veya gümrükte araçta indirme esnasında forklift bıçaklarının temasından olduğunun tahmin edildiği belirtilmiş, ambalaj yetersizliğinden söz edilmemiştir. Keza CMR senedinde düşülen şerhte ve 16.05.2013 tarihli tutanakta da emtianın ambalajının çizik olduğu belirtilerek ambalaj yetersizliğine ilişkin bir tespite yer verilmemiştir. Dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, emtianın araç içerisinde iyi sabitlenmemesinden dolayı hasarın meydana geldiği belirtilmiştir. Hal böyle olunca, CMR – taşıma senedinde açıkça ihtirazi kayıt ve 16.05.2013 tarihli ihtirazi kayıt gereği hasar taşıma sürecinde olduğu, taşımanın parsiyel yük taşıması niteliği karşısında, yükün istiflenmesi, yüklenmesi, boşaltılması konusunda gönderenin veya alıcının taşıyıcıdan daha tedbirli olmasının beklenemeyeceği, parsiyel yük taşıması yapan davalı taşıyıcının yapmış olduğu taşımanın gereğine uygun hareket etmek zorunda olduğu, CMR 17/4-c kapsamında yürütülen aktivitelerden davalı sorumlu olup, taşıma sürecinde yürüttüğü aktarma, istifleme, yükleme aktivitelerinden dolayı sorumlu olduğu gözetildiğinde, taşımaya alınan yükün parsiyel taşıma sürecinde, işletme güvenliği ve taşıma güvenliği tam alınmadığı için hasarlandığı sonucuna tüm dosya kapsamından varılmakla meydana gelen hasardan ve zarardan parsiyel taşıma yapan taşıyıcı konumunda olan davalının tam olarak sorumlu olduğunun kabulü gerekmiştir (Yargıtay 11 HD.’nin 2005/4608 -2007/1987 E.K sayılı ilamı). Ayrıca, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hasarlanan emtiaya ilişkin onarım bedellerinin kadri marufunda olduğu tespit edilmiş olması karşısında, ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11 HD.’nin 2005/4608 Esas-2007/1987 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Asıl ve Birleşen Dosya Davalısı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Asıl ve birleşen dava yönünden davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 315,40 TL harcın, alınması gerekli olan 1.082,31 TL harçtan mahsubu ile bakiye 766,91 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3- Asıl ve Birleşen Dosya Davalısı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/06/2022