Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/741 E. 2022/241 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/741
KARAR NO: 2022/241
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2019
NUMARASI: 2014/745 Esas – 2019/263 Karar
DAVA: Alacak/Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Taraflar arasındaki alacak/tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilleri ile davalılar arasında … A.Ş.nin hisselerinin devrine ilişkin 12.05.2008 tarihinde hisse devir protokolü imzalandığını, protokole göre, 31.05.2008 tarihinde resmi devir işlemlerinin gerçekleştirildiğini, devir işleminden sonra şirket kayıtlarında yapılan incelemeler ve müşteri mutabakatları sonucunda devreden davalıların devir tarihinde sirketin aktif ve pasifini olduğundan farklı gösterdiğini, şirketin tahsili imkansız bir çok alacağının hisse devir sözleşmesine esas bilançoda tahsil kabiliyeti varmış gibi yansıttıklarını (tahsil edilmeyen alacakların Şüpheli Alacaklar Hesabında gösterilmeyip Alıcılar Hesabında gösterildiğini), ayrıca bazı müşteriler tarafından devir öncesi tarihli olarak düzenlebmiş “hizmet bedeli” faturaların ticari kayıtlara bilerek yansıtılmadığını, hisse devir sözleşmesinin 5/2 maddesinde devredenler, devredilen şirketin defter ve kayıtlarında yer almayan herhangi bir borç, çek, senet başkaları lehine kefalet, aval vb. gibi herhangi bir yükümlülüğün ortaya çıkması halinde bu borç ve yükümlülüklerin sorumluluğunun devredenlere ait olacağını ve devredenler tarafından ödeneceğini, müteselsilen kabul, beyan ve garanti ettiklerini, hisselerin devir alınmasından sonra, devredenler tarafından sunulan kayıtlarda yer almayan devir tarihinden (31.05.2008) önce tahakkuk etmiş toplam 1.244.333,33TL tutarında hizmet faturaları olduğunun tespit edildiğini, bu faturaların büyük kısmının devir tarihinden önce şirkete geldiğini ve şirket kayıtlarına yansıtılmamış olduğunun belirlendiğini, faturaların müvekkillerinden gizlendiğini, devir tarihinden sonra alacaklılarla yapılan cari hesap mutabakatlar sırasında, aynı şekilde devredenlerce saklanmış bir kısım ilave borç daha ortaya çıktığını, hisse devir sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca devre esas kayıtlarda yer almayan ve daha sonra ortaya çıkmış olan ve şirkete ilave yükümlülükler getiren fatura bedellerinden devreden davalıların sorumlu olduklarını, bununla birlikte devir sözleşmesine esas alınan 31.03.2008 tarihli ara bilançoda, şirketin alacaklı olduğu bir kısım carilerde uzunca bir dönem herhangi bir hareket bulunmadığının, alacağın bir sonraki döneme sürekli devredildiğinin görüldüğünü, şirketin alacaklı gözüktüğü borçlu şirketlerin ya tasfiye, ya terk ya da gayri faal olduklarının belirlendiğini, tahsil kabiliyeti olmayan 247.984.62 TL alacağın belirlendiğini, bunun da var olmayan şirket alacağının varmış gibi gösterilerek aktiflerin yükseltildiğini ortaya koyduğunu, bu zarardan dolayı da devredenlerin sorumluluklarının bulunduğunu, her ne kadar hisse devir sözleşmesinin 7. maddesinde, devir tarihi itibariyle şirket kayıtlarında yer alamayan borçlardan zincir mağaza müşterileri ve bayilerden gelecek ciro iskontosu, raf bedeli, gondol bedeli, giriş bedeli, aktivite bedeli vb içeriklerindeki faturalar hariç olmak üzere devredenlerin sorumlu olmadıkları düzenlendiğini ancak sonradan ortaya çıkan bir kısım faturaların ciro iskontosu, raf bedeli, gondol bedeli, giriş bedeli, aktivite bedeli gibi içerikleri içerse de bu faturalar kasten gizlendiğinden davalıların anılan sözleşme hükmünü koymalarında kötü niyetlerini gösterdiğini, bu zararlardan devredenler müşterek ve müteselsilen sorumlu olmakla beraber sirketin devir tarihindeki yönetim kurulu üyeleri olan davalılardan …, …, … ve … müvekkillerinin doğrudan uğradıkları bu zarardan şirketin mali durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak ve gerçeğe aykırı bilanço tanzim ettiklerinden dolayı TTK m.553 gereğince sorumlu olduklarını ileri sürerek hisse devir sözleşmesi uyarınca şirket kayıtlarında gösterilmeyen faturalar nedeniyle şimdilik 100.000.00 TL’nin hisse devir tarihi 31.05.2008 tarihinden itibaren; devredenlerin şirketin aktifini ve pasifini olduğundan farklı göstermek suretiyle devralan müvekkillerin zararına sebep olduklarından devralan müvekkillerinin her biri için şimdilik 1.000 TL olmak üzere toplam 5.000.00 TL’nin hisse devir tarihi 31.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan ve yasa gereği sorumlu ola yönetim kurulu üyelerinden müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmistir.
CEVAP: Davalılar vekili, hisse devir protokolünün gayet açık hükümler içerdiğini, hisselerin bedelsiz olarak devredildiğini, karşılığında şirketin sözleşmenin ekinde yer alan bilançodaki ve sözleşmedeki borçlarını devralanların ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, ancak davacıların bu edimlerini yerine getirmediğini, davacıları yanıltacak bilgiler verilmediğini, devralanların da basiretli bir tacir titizliği ile incelemelerini yapmış olmaları gerektiğini, devredilen … AŞ imalatçı firma olup ürettiği malları toptan olarak dağıtım şirketlerine ve ağırlıklı olarak zinbcir marketlere pazarladığını, bilanço tarihinde bulunup da kayıtlara yansıtılmayan borç varsa bundan zaten devreden müvekkillerinin sorumlu olduğunu ancak bunun istisnası olan ciro iskontosu, raf bedeli, gondol bedeli gibi faturaların davacıların sorumluluğunda olduğunu ve nitelikleri gereği kayıtlara geç yansımış olabileceğini, çoğu faturanın devir sözleşme tarihinden sonrasına ait olduğunu, mali durum hakkında hazırlanan bilançonun gerçeği yansıtmadığı iddiasının doğru olmadığını, zira şüpheli alacakların 31/12/2007 ila 31/03/2008 tarihindeki kayıtların hemen hemen aynı olduğunu, tüm alacakların tahsil garantisinin verilmediğini, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu yönünden ise öncelikle işlemin gerçekleştiği tarihin 2008 yılı olduğu bu nedenle de 6762 Sayılı TTK hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini, davanın açıldığı tarih itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, sorumluluk koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, her iki tarafın serbest iradeleri ile imza altına aldıkları sözleşme ve eki olan bilançonun kabul gördüğü, bilançoda farklılık bulunduğu konusundaki şüpheli alacakların farklı olduğu belirtilmiş olmasına karşın belirtilen şüpheli alacaklar tahsili mümkün olmayan alacaklar olup, tahsil edilmesi mümkün olmamasından ötürü farklılık göstermesi bîr özellik arz etmeyeceği, kaldı ki her iki tarafın kabul ederek özgür iradeleri ile imzalamış bulunduğundan davacıların bu yönde bir talebinin olamayacağı, dava dosyasına sunulu belge ve verilere göre gizlendiği bildirilen faturalar yönünden yapılan incelemelerde ise, sözleşmenin 7. Madde “devir tarihi itibariyle şirket kayıtlarında yer almayan borçlardan (zincir mağaza müşterileri ve bayilerden gelecek ciro iskontosu, raf bedeli, gondol bedeli, giriş bedeli, aktivite bedeli ve bu gibi içeriklerdeki faturalar HARİÇ) devredenlerin sorumlu olduğu düzenlenmiş olması hükmüne binaen bilirkişiler tarafından mahkemenin takdirine bırakılan fiyat farkı, eleman desteği, lojistik destek, hizmet bedeli, yıl dönümü bedeli, tediye prim, mağaza açılış bedeli, listeleme bedeli, kota primi, insert gibi kalemler altında davacı tarafça sorumlu olmadığı iddia edilen bu kalemlerin de şirket ile müşterileri arasındaki veya ürün teşhir ve satış anlaşması kurduğu zincir mağazalardan kaynaklanan kalemlere ait olduğu ve sözleşmenin 7. maddesinde geçen ve bu gibi hükmünün içerisine tüm bu kalemlerin de girdiğine kanaat getirildiğinden davacının bu kalemlere dayalı kandırıldığı ve zarara uğratıldığı savunmalarına itibar edilmediği ve yine işin niteliği gereği bu kalemlerdeki bir kısım faturaların geç yansıdığı, bu geç yansımanın işin niteliğinden kaynaklandığı ve her halukarda 7. madde uyarınca davacı taraf sorumluluğunda olduğu, diğer tüm iddiaları yönünden iddialarının subuta ermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dosyada iki ayrı bilirkişi heyetinden rapor alındığını ancak aralarındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu, taraflar arasında … A.Ş’nin hisse devri için 12.05.2008 tarihinde protokol akdedildiğini, 30.05.2008 tarihinde ise resmi olarak devir işlemi gerçekleştirildiğini, protokolde 31.03.2008 tarihli bilançonun şirketin aktif ve pasiflerinin belirlenmesinde esas alınacağı düzenlenmişse de, şirketin devrinden sonra söz konusu bilançonun gerçeği yansıtmadığının, bilançoda yer alan aktiflerin tahsil kabiliyeti olmamasına rağmen şüpheli alacak olarak gösterilmediğinin tespit edildiğini, hisseler fiilen devralındıktan sonra, şirket içerisinde kasten ticari defterlere işlenmeyen birçok fatura ile karşılaşıldığını, bu faturaları aynı gün 31.05.2008 tarihinde deftere işlendiğini, ek olarak sonradan gelen 595.949,68 TL’lik mutabakat farkı faturalarının, 7. maddede sayılan istisnalardan yani müvekkillerin sorumluluğunda kalan fatura türlerinden olmamasına rağmen, bu faturalardan kaynaklanan sorumluluk da müvekkillere yıkıldığını, kayıtlarda kasten gösterilmemiş faturalardan devredenler sorumlu olduğunu, davalılar tarafından şirket kayıtlarına kasten yansıtılmayan 31.05.2008 tarihinden önce tahakkuk etmiş toplam 1.244.333,33 TL tutarında hizmet faturalarının tespit edildiğini, söz konusu faturaların büyük kısmı devir tarihinden önce şirkete gelmiş olmasına rağmen davalılar tarafından şirket kayıtlarına yansıtılmamış ve devralan müvekkillerden saklandığını, hisse devir protokolünün 5/2. madde hükmü gereğince davalıların devir tarihinde şirket kayıtlarında yer almayan, bu tarihten önce tahakkuk etmiş faturaları ödemekle mükellef olduğunu, yine söz konusu protokolün 7. madde hükmü gereğince maddede belirtilen istisnalar dışında kalan ve devir tarihinden önceki (31.05.2008) faturalardan devredenlerin sorumlu olduğunu, keza Fiyat farkı -lojistik desteği- eleman desteği faturaları da bu madde kapsamında sayılan faturalardan olmamakla birlikte, sonradan ortaya çıkma olasılığının da bulunmadığını, bu faturaların toplamı 109.572,41 TL olup, bu miktardan devredenlerin sorumlu olduğunu, sözleşme m. 7 hükmünde 5 tür fatura sayarak, aslında 15 tür fatura kastedildiği hiçbir şekilde anlaşılmadığını, davalıların kasten gizlediği, kayıtlara almadığı, müvekkillerin sorumluluğunda olmayan faturaların saptanması için gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiğini, devredenlerden şirketin yönetim kurulu üyesi olanlar, müvekkillerin kanuna aykırı düzenlenmiş bilançoya güvenerek devir işlemini gerçekleştirmeleri sebebiyle uğradıkları zarardan ayrıca TTK. 553. maddesi gereğince de sorumluluklarının bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Davacılar, … A.Ş’nin hisselerinin devrine ilişkin 12.05.2008 tarihinde hisse devir protokolü imzalandığını, 31.05.2008 tarihindeki resmi devir işleminden sonra, şirket kayıtlarının incelenmesinde, devir tarihinde sirketin aktif ve pasifinin olduğundan farklı gösterildiğinin, şirketin tahsili imkansız bir çok alacağının hisse devir sözleşmesine esas bilançoda tahsil kabiliyeti varmış gibi yansıtıldığının ortaya çıktığını, ayrıca kayıtlarda yer almayan devir tarihinden (31.05.2008) önce tahakkuk etmiş toplam 1.244.333,33 TL tutarında hizmet faturaları olduğunun tespit edildiğini, faturaların gizlenerek kayıtlara işlenmediğini, hisse devir sözleşmesi uyarınca, devre esas kayıtlarda yer almayan ve daha sonra ortaya çıkmış olan ve şirkete ilave yükümlülükler getiren fatura bedellerinden devreden davalıların sorumlu olduğunu, bu faturaların sözleşmenin m.7 hükmünde belirlenen istisna kapsamında değerlendirilemeyeceğini, tahsil kabiliyeti olmayan alacağın 247.984.62 TL olarak belirlendiğini iddia ederek bu zarardan şimdilik 100.000 TL’nin tahsilinin yanısıra davalı devredenler arasında aynı zamanda şirket yönetim kurulu üyeleri olan davalılardan …, …, … ve … bu zarardan şirketin mali durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak ve gerçeğe aykırı bilanço tanzim ettiklerinden dolayı TTK m.553 gereğince sorumlu olduklarından hisse devralan davacılar bakımından her biri için şimdilik 1.000 TL’nin tahsilini istemiştir. Davalılar ise, hisse devir protokolündeki hükümlerin açık olduğunu, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, şüpheli alacakların tahsili garantisinin verilmediğini, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu yönünden zamanaşımı süresinin geçtiğini, sorumluluk koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 12.05.2008 tarihi itibariyle “… A.Ş Hissselerinin Devri ile ilgili protokol” başlığı altında imzalana sözleşmede hisseleri devir edenler; … A.Ş., …, …, …, …, …, … ve …, hisseleri devir alanların ise, …, …, …, … Ltd.Şti, … Ltd.Şti olduğu, sözleşmesinin konusunu devredenlerin sahibi oldukları … A.Ş’ne ait hisselerin devrinin oluşturduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin “III.Devir Şartları” başlığı altında düzenlenen 1. maddesinde; “ Devredenler sahibi oldukları hisseleri tüm alacak ve barçları ile birlikte devralanlara devredeceklerdir. Böylelikle şirket tüm aktif ve pasifi ile birlikte devralanlara devredilmiş olacaktır. Şirketin 31.03.2008 tarihli cari bilançosu ek’de yer almaktadır…”, 2. maddesinde; “Hisseler, devredenler tarafından devralanlara bedelsiz devredilecektir. Ancak resmi devir dilekçelerinde toplam devir bedeli 41.000.00 TL olarak gösterilecektir. İşbu alacakla ilgili devredenler, devralanlardan hiçbir hak ve alacakları katmadığını kabul ve beyan etmişlerdir.”, 5. maddesinde; “ Yukarıda belirtilen istisnalar dışında ekli ara bilançoda yer alan şirket pasifinde bulunan her türlü borçlar, personel giderleri, vergi ve sigorta borçları, şirkete ve devralanlara ait olup, bu borçlar nedeniyle devredenlerin hiçbir sorumluluğu yoktur. Resmi veya özel 3.şahıslar tarafından şirket devredildikten sonra ekte yer alan bilançodaki borçlarla ilgili talep edilecek her türlü borcu devralanlar ödemeyi devredenlere teketffül etmiş olup devredenler hiçbir şekilde bu borçlardan sorumlu olmayacaktır. Devredenlerin herhangi bir şekilde ödemek zorunda kalması halinde devralanlar bu borçtan devredenlere derhal nakden ve defaten hür türlü masraf, faiz ve giderleri ile birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt etmişlerdir. Devredenler, devredilen şirketin defter ve kayıtlarında yer almayan herhangi bir borç, çek, senet, başkaları lehine kefalet, aval vb. her hangi bir yükümlülüğün ortaya çıkması halinde bu borç ve yükümlülüklerin sorumluluğunun devredenlere ait olacağını ve devredenler tarafından ödeneceğini, müteselsilen kabul beyan ve garanti etmişlerdir. Bu kapsamda şirketin banka kredileri nedeniyle olan borçtan da şirket ve devralanlar tarafından 31.12.2008 tarihine kadar ödenecek ve veya devredenlerin daha önce bankalara vermiş oldukları her türlü kefaletler sona erdirilerek devredenlerin işbu krediler nedeniyle sorumlulukları ortadan kaldırılacaktır.”, 7. maddesinde ise; “Devir tarihi itibariyle şirket kayıtlarında yer almayan borçlardan (zincir mağaza müşterileri ve bayilerden gelecek faturalardan kaynaklanacak borçlar hariç olmak üzere) devredenler sorumludur. Faturalardan kasıt ciro iskontosu, raf bedeli, gondol bedeli, giriş bedeli, aktivite iskontosu vb içerikterle kesilen faturalardır.” şeklinde düzenlemeler yer almaktadır. Somut olayda, öncelikli uyuşmazlık bilançoda yer almayan davalı devredenler tarafından gizlenerek şirket kayıtlarına intikal ettirilmediği ileri sürülen 1.244.333.33 TL tutarındaki hizmet faturalarının bulunup bulunmadığı ve varsa bu faturalardan davalı devredenlerin hisse devir sözleşmesi gereğince sorumlu olup olmadıkları noktasında toplanmaktadır. Dosyada alınan bilirkişi raporlarından, hisse devrinden önce tahakkuk etmiş ve fakat gizlenerek şirket bilançosuna kaydedilmemiş olduğu iddia edilen faturaların zincir mağazalar ile bayilerden gelen ciro iskontosu, raf bedeli, gondol bedeli, giriş bedeli, aktivite iskontosu vb içeriklerle düzenlenmiş faturalar olduğu, bu nevi faturaların bayi firmalar tarafından dönem sonu hesapları gerçekleştirildikten sonra düzenlendiği, dolayısıyla muhatabı üretici şirkete geç olarak gönderilmek suretiyle teamülün bu şekilde uygulana geldiği belirtilmiştir. Sözleşmenin m.7’de belirtildiği üzere, devir tarihi itibariyle şirket kayıtlarında yer almayan borçlardan davalı devredenlerin sorumlu olacağı öngörülmüş ancak zincir mağaza müşterileri ve bayilerden gelecek faturalardan kaynaklanacak borçlar bağlamında ciro iskontosu, raf bedeli, gondol bedeli, giriş bedeli, aktivite iskontosu vb içerikli faturalar bu kapsam dışında tutulmuştur. Sözleşme hükmünde fatura çeşitleri tahdidi sayılmamış “vb” denilmek suretiyle bayilik ve dağıtım sözleşmeleri kapsamında düzenlenmesi mümkün sözleşmede gösterilen “ciro iskontosu, raf bedeli, gondol bedeli, giriş bedeli, aktivite iskontosu” yanında “fiyat farkı, eleman desteği, lojistik desteği, hizmet bedeli, yıldönümü bedeli, mağaza açılış bedeli, tediye prim, listeme bedeli, koto prim, insert” gibi faturaların da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla, dosyaya sunulan faturalardan sözleşmede sayılan faturalar kapsamında kalan toplam 533.828, 67 TL fatura ile “fiyat farkı, lojistik, eleman desteği” altında düzenlenen toplam 109.714,15 TL tutarındaki faturalardan dolayı davalı devredenlerin sözleşmesel sorumluluğu bulunmadığı gibi, bu faturaların şirket hisse devrinden önce gizlenerek şirket bilançolarına kaydedilmediğinden sözleşmenin m.5 hükmüne dayalı olarak davalı devredenlerin sorumluluğuna gidilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, faturaların hisse devrinden önce şirkete teslim edildiğine ilişkin olarak dosyada teslim alan imzalı sevk irsaliyesi veya teslim makbuzu gibi herhangi bir yazılı delile rastlanılmadığı gibi, şirket ile müşteri/bayileri arasındaki hesap mutabakatları sözleşmeye dayalı düzenlenen faturalar kapsamında cari hesaba dayalı tarafların alacak-borç ilişkisi belirleyen belgeler olduğundan fatura kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Öte yandan, şirketin aktif ve pasifinin farklı gösterilmesinden ötürü davacı devralanların zarara uğradığı iddiası bakımından, dosyada alınan bilirkişi raporlarından belirtildiği üzere, tarafların serbest iradeleri ile imza altına aldıkları sözleşme ve eki olan bilançonun kabul gördüğü, bilançoda farklılık bulunduğu konusundaki şüpheli alacakların farklı olduğu belirtilmiş olmasına karşın belirtilen şüpheli alacaklar tahsili mümkün olmayan alacaklar olup, tahsil edilmesi mümkün olmamasından ötürü farklılık göstermesi bîr özellik arz etmeyeceği belirtilmiş olması karşısında davacıların bu yöndeki talebi de yerinde değildir. HMK’nın 282. maddesi uyarınca, hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Buna göre bilirkişi raporları takdiri delil mahiyetinde olup, mahkemece, tarafların ticari defterleri incelenmek ve teknik bilirkişilerin de heyete dahil edilmek suretiyle sonuca ulaşıldığı, böylece tüm deliller ışığında gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakla, davacılar vekilinin yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayalı karar verildiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacılardan … AŞ’nin hisselerinin devrini öngören dava konusu 12.05.2008 tarihli şirket hisse devir protokolüne taraf olmadığı gibi, sorumluluk davası bakımından bu davacı yönünden dava dilekçesinde talep bulunmadığından davadaki talepler bakımından bu davacının aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Bununla birlikte, davalılar tarafından süresinde zamanaşımı defi ileri sürmüş olmasına karşın, sorumluluk davası yönünden zamanaşımı değerlendirilmeden işin esasına girilmesi de doğru değildir. Olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK’nun 340 ıncı maddesinde 336 ve 337 nci madde hükümleri gereğince şirket yöneticilerine yükletilen sorumluluk hakkında 309′ uncu madde hükmü uygulanır. 336 ve 337 nci maddelere yapılan atıf dolayısiyle ve metin açıklığı karşısında davacı şirketin yönetim ve denetleme kurulu başkan ve üyeleri aleyhinde açtığı bu sorumluluk davasında, özel hüküm niteliği taşıyan 309 uncu maddenin son fıkrasında yazılı zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Buna göre, sorumlu olan kimselere karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zararı doğuran eylemin meydana geldiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu durumda, somut olayda, davacı 12.05.2008 tarihli şirket hisse devir protokolünün imzalanmasından sonra, 31.05.2008 tarihinde gerçekleşen resmi devir işlemini takiben dava konusu zararın öğrenildiği davacıların kabulünde göre, davanın 30.11.2012 tarihinde açıldığı gözetildiğinde, iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, alacak ve talep hakların zamanaşımına uğradığı sabittir. Açıklanan bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davacı … AŞ yönünden aktif husumet ehliyeti bulunmadığından DAVANIN USULDEN, diğer davacılar yönünden ise DAVANIN ESASTAN REDDİNE 2-Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 44,40 TL ilam harcının peşin alınan 1.559,25 TL’den düşümü ile geri kalan 1.514,85 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 3-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin üstünde bırakılmasına, 4-Davalının yaptığı 2.250,00 TL bilirkişi ücretinin davacılardan tahsili ile davalılara verilmesine, 5-Davalılar kendini vekille temsil ettirdiğinden Asgari Ücret Tarifesi gereği hesaplanan 11.150,00 TL ücret takdiri ile , bunun davacılardan tahsili ile davalılara verilmesine, 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacılar vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 65,50-TL olmak üzere toplam 186,8‬0-TL yargılama masrafının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 7-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022