Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/737 E. 2022/134 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/737
KARAR NO: 2022/134
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI: 2015/389 Esas – 2018/1364 Karar
DAVA: Tazminat / Şirket Feshi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Taraflar arasındaki tazminat/ şirket feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı …’in diğer davalı … Ltd Şti’nin ortakları olup, müvekkili … ile davalı …’in birlikte şirketin müşterek yetkilisi konumunda olduklarını, davalı … tarafından davalı şirketin banka hesaplarından muhtelif tarihlerde kendi hesabına para aktarımı gerçekleştirildiğini, tespit edilebildiği kadarıyla bu tutarın yaklaşık olarak 65.000,00-TL olduğunu, bu hususa ilişkin olarak davalıya 16.03.2015 tarihli noter ihtarnamesi keşide edildiğini, ancak davalının 01.04.2015 tarihli cevabı ihtarnamesinde, uzlaşma taleplerini reddettiğini, davalı şirketin gayrifaal olduğunu, şirketin yönetimi ve temsilinin verildiği davalının güveni kötüye kullanması nedeniyle sorumluluklarına aykırı davrandığını, şirket zararına hareket ettiğini, bu durumun şirketin haklı nedenle feshini gerektirdiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı …’in şirket hesabından kendi şahsi hesabına haksız surette aktarmış olduğu paranın belirlenerek yasal faizi ile birlikte şirket hesabına iadesine, davalı şirketin haklı nedenle feshi ile tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, müvekkili ile davacılardan …’ın davalı şirketi müşterek imzaları ile temsil ettiğini, şirket adına hesap açılarak internet şubesi şifreleri alındığını, bu işlemlerin müşterek imza ile yapıldığını, alınan bu şifrelerin davacı … tarafından müvekkiline verildiğini, ancak banka hesapları açılıncaya kadar şirket için yapılan harcamaların müvekkilinin şahsi hesaplarından yapıldığını, müvekkilinin de şirketin tasfiyesini istediğini, ancak diğer ortakların yükümlülüklerini yerine getirmediği ve toplanmadıkları için bu işlemin gerçekleştirilemediğini tanık dinletme taleplerine muvafakat edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, banka hesaplarında davalı … tarafından internet yoluyla işlem yapıldığı, banka hesap açılış ve internet şifresi işlemlerinin esas sözleşmesi gereğince müşterek imza ile tamamlandığı, bankamatikten yapılan işlemlerin de kim tarafından yapıldığının tespit edilemeyeceği, bankadan internet yoluyla yapılan ödeme ve havalelerin şirket borçlarına kullanıldığı, tazminatı gerektirir şirket zararı tespit edilemediği, haklı fesih yönünden ise, bankadan yapılan işlemler de kullanılan internet şifresinin bizzat davacı … tarafından davalıya verildiği, banka hesaplarının ana sözleşmeye uygun olarak müşterek imza ile açıldığı, bankamatik ile yapılan işlemlerin hangi müdür tarafından yapıldığının tespitinin mümkün olmadığı, davalı …’in şirket zararına hareket ettiği, maddi zarar verdiği, hesaplarda güveni kötüye kullandığı, özen yükümlülüğüne uymadığı tespit edilemediği, davalı … hakkında İstanbul 34 Asliye Ceza Mahkemesi 2016/86 Esas sayılı dosyasında açılan ceza davasında işbu davanın sonucunun beklendiği, davacıların iddiaları hesap hareketleri ve ticari kayıtlara dayandığından tanık dinletme taleplerinin reddedildi gerekçeleriyle davacıların tazminat, fesih ve tasfiye taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı …’in şirket adına borçlanmalar yaptığını, şirket hesabından kendi lehine olarak nakit çekimlerde bulunduğunu, yargılama sırasında TPE nezdinde ve müvekkilinn imzası olmaksızın şirket adına marka başvurusunda bulunduğunu, bu husus araştırılmaksızın karar verildiğini, ayrıca haklı nedenle feshin gerekliliği hususunda bildirilen tanıkların dinlenilmesi talebinin de reddedildiğini, şirketin haklı nedenle feshi ve ortaklığın devam edemeyeceği olgusu yeterince araştırılmadığını, ticari defterlerler üzerinde yapılan incelemeye dayalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, raporda davalının şirket adına yaptığı işlemleri tek başına yapma yetkisinin olup olmadığının irdelenmediğini, davalı …’in şirket hesabından zaman zaman gerçekleştirilen yaklaşık toplamı 65.000,00 TL olan nakit çekimlerin, ne amaçla çekildiği, ne amaçla kullanıldığının önemli olmadığını, söz konusu miktarın şirkete iadesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle, yöneticinin sorumluluğuna dayalı tazminat ve şirketin fesih ve tasfiyesi istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, ispat edilemeyen tazminat ve şirketin feshi davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacılar dava dilekçesinde, davalı … ile birlikte davalı şirketin ortağı olduklarını, davacılardan … ile davalı …’in birlikte davalı şirketin müşterek yetkilisi olduklarını, davalı …’in şirketin banka hesaplarından muhtelif tarihlerde kendi hesabına para aktarımı gerçekleştirdiğini iddia ederek bu tutarın şirkete iadesini ve aynı zamandan davalının güveni kötüye kullanması nedeniyle gayri faaal olan şirketin haklı fesih nedenlerin doğduğunu belirterek davalı şirketin feshini istemiş, davalı …, şirket adına banka hesabının müştereken açıldığını, davacı müdürün internet şifresini verdiğini, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı ortakların yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kendisinin de şirketin fesih ve tasfiyesini istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Somut olayda, davalı … Ltd. Şti 27/08/2010 tarihinde kurulmuş olup, ortaklarının davacılar …, … ve davalı … olduğu, ilk on yıl için … ve …’ın şirket müdürü olarak seçildiği, şirketin sevk ve idaresinde tüm resmi ve hususi daireler, bankalar, finans kuruluşları ve diğer kuruluşlar, firmalar, özel ve tüzel kişiler ile yapılacak yazışma, borçlandırma, hak kazandıracak her türlü müracaat, beyanname, sözleşme, taahhüt ve işlemlerde müştereken imza atılacağının kararlaştırıldığı, şirket adına banka hesabının müştereken açıldığı, internet banka şifresinin davacı müdür … tarafından davalı müdür …’e verildiği, bu davalının da bankacılık işlemlerini bu şekilde gerçekleştirdiği ihtilafsızdır. Öncelikle davalı müdür hakkında açılan sorumluluk davası bakımından yapılan incelemede; dosyada alınan 10.04.2017 tarihli bilirkişi raporunda, 2010 yılı şirket ticari defterlerinin incelenmesinde, bankalar hesabından ödemeler ve çıkışlar toplamı 49.189,40 TL olup, bu tutarın 18.601,80 TL’sinin davalı …’e yapıldığı, ortaklar hesabında davalı … tarafından şirkete verilen borçlar veya şirket adına yapılan ödemeler sonucunda, 36.017,34 TL şirketten alacaklı olduğu belirtilmiş, tarafların itirazı sonucunda yeni bir heyetten alınan 12.09.2018 tarihli 2. Bilirkişi raporunda ise, 2010-2011 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde, 31.12.2010 ve 31.12.2011 tarihleri itibariyle ortakların kalan bir borç bakiyesinin olmadığı, bu durumda davalı … tarafından çekilen belirli miktarlarda paralar mevcutsa da bunun ne için çekildiğinin anlaşılamadığı, dolayısıyla şirketin iş ve işlemleri için yaptığı ödemelerden 31.12.2010 tarihi itibariyle 36.017,34 TL şirketten alacaklı olduğuna ilişkin önceki raporda tespit edilen hususun taraflarınca doğrulanamadığı belirtilmiştir. Bu durumda, davalı şirketin tüm yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde yeniden inceleme yapılarak dava tarihi itibariyle davalı …’in bankacılık işlemleri yoluyla şirket adına gerçekleştirdiği tüm işlemlerden şahsi hesaplarına yapılan aktarımların ne için yapıldığı, ortaklar hesabından şirkete verilen borçlar veya şirket adına yapılan ödemeler dayanaklarıyla açıklığa kavuşturularak davalı hakkında açılmış ceza dosyasında verilecek olası bir mahkumiyet kararının hukuk hakimini bağlayacak olması nedeniyle ceza davasının akıbeti araştırılıp sonucuna göre, bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı gözetilerek toplanacak tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, gerekçesiz ve denetime elverişsiz çelişkili bilirkişi raporlarına göre karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiyesi yönünden ise, davacı … ve davalı … hem şirket ortağı hem de şirketi müştereken temsille yetkili olduklarına ve şirketin ortak ve müdürleri arasında menfaat çatışması doğduğuna göre, davalı şirkete münhasıran bu davada temsil etmek üzere bir temsil kayyumu atanması sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacı ortakların şikayeti üzerine, davalı hakkında güveni suistimal suçundan dolayı ceza davasının açıldığı, dolayısıyla ortaklar arasında güven ilişkisinin zedelendiğinin ileri sürülmüş olması karşısında, davalı ortağın cevap dilekçesindeki şirketin fesih ve tasfiyesi hakkındaki beyanı da gözetilerek şirketin haklı feshi sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar tesisi de doğru değildir. Açıklanan bu nedenlerle, davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca, KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacılar tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022