Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/732 E. 2021/1033 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/732
KARAR NO: 2021/1033
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2019
NUMARASI: 2014/981 Esas – 2019/184 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile imzalanan genel kredi sözleşmesinde diğer davalının müteselsil kefil sıfatının bulunduğu, kullandırılan kredinin geri ödemesi yapılmadığından hesabın kat edilip ihtarname gönderilmesine rağmen yine ödeme yapılmadığı, bu nedenle alacağın tahsili için yapılan icra takibine davalılarca haksız olarak kısmi itiraz edildiğini belirterek anılan icra dosyasında davalıların kısmi itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalıların cevap dilekçesi sunmadıkları anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve alınan en son alınan bilirkişi raporuna göre, davalı şirket ile banka arasında imzalanan 12/09/2010 tarihli ve 2.000.000 TL bedelli genel kredi sözleşmesine ve limit artımı ile birlikte toplam 2.550.000,00 TL tutarlı sözleşmeye diğer davalının müteselsil kefil olduğu, banka tarafından bu sözleşmeler kapsamında beş ayrı proje bazında 2.400.000 TL kredi kullandırıldığı,kredi geri ödemesinin 12 ay eşit taksitte 2.706.767,37 TL olarak yapılacağının kararlaştırıldığı, takipte istenen alacağın 29.000 TL’sinin çek yaprağı sorumluluk bedelinden kaynaklandığı ancak hangi hesaptan verilen hangi seri numaralı çek yapraklarının blokesinin istendiğinin belgeledirilmediği, bu nedenle çek yaprakları ile ilgili talebinin yerinde görülmediği, hesap kat tarihi itibarıyla henüz vadesi gelmemiş taksitlerin içinde ana paradan ayrı olarak faizin ve gider vergisinin bulunduğu, banka tarafından vadesi gelmeyen taksitler yönünden de, ana para dışında fer’ilerinin de istendiği, oysa vadesi gelmeyen taksitler yönünden faiz ve fer’ilerinin istenemeyeceği, bu durumda vadesi gelmeyen taksitlerin ana paraları dikkate alındığında takip tarihi itibarıyla bankanın 1.839.241,37 TL alacaklı olduğu, davalıların icra dosyasında borcun 1.736.350,00 TL ‘lik kısmını kabul ettikleri nazara alındığında aradaki fark olan 103.111,37 TL yönünden davalıların itirazının iptaline ve kabul edilen alacağın % 20’ si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece, bankanın delilleri değerlendirilmeden yasaya aykırı bir şekilde hüküm tesis edildiği ve alacağın bir kısmının reddine karar verildiği, kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine muaccel olan ve temerrüde düşülen borçların ödenmesi için hesabın kat edilip, ödeme yapılmasının istendiği, davalıların borcunun vade ve miktarının önceden belirlendiği muaccel kılınması için herhangi bir ihtar keşide edilmesine gerek bulunmamakla birlikte keşide edilen ihtarla birlikte ödeme için yine süre tanındığı, ihtarnameye itiraz dahi etmedikleri, kar payı oranlarının borçlular tarafından kabul edildiği, verilen çek yapraklarının seri numaralarının dilekçe ekinde olmasına rağmen mahkemece sanki sunulmamış gibi karar tesis edildiği, borçluların kötüniyetli olarak itiraz ettiklerini belirterek ilk derece mahkemesince verilen kısmi red kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın kısmen kabul-kısmen reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355.maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf nedenleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacı banka ile davalı şirket arasında imzalanan 12/10/2012 tarihli 2.000.000 TL genel kredi sözleşmesi ve limit artırımları ile birlikte toplam 2.550.000,00 TL tutarlı sözleşmeye diğer davalının aynı tutar üzerinden müteselsil kefil olduğu ve bu sözleşme kapsamında beş ayrı proje bazında 19,20,21,22 ve 23 nolu 2.400.000 TL miktarında kredilerin kullandırıldığı ve kredilerin her birinin eşit 12 taksitte, ilk taksit ödeme tarihlerinin 19 ve 20 nolu krediler için 26/01/2012, 21 nolu kredi için 25/07/2012, 22 nolu kredi için 26/09/2012 ve 23 nolu kredi bakımından ise 30/01/2013 tarihi olacak şekilde ve devam eden aylarda da sıralı vadeli olarak 2.400.000,00 TL ana para, kar payı ve gider vergisi ile birlikte toplam 2.706.767,37 TL olarak geri ödeneceği kararlaştırılmış olup, bu husus, taraflar arasında da ihtilafsızdır. Davacı banka tarafından 01/11/2012 itibarıyla hesap kat edilmiş ve 02/11/2012 tarihli ihtarname keşide edilerek 1.991.847,37 TL’si proje kredilerinden kaynaklanan borcun ödenmesi, 29.000 TL çek bedeli kredisinin deposu talep edilmiştir. Buna göre ihtara konu iki alacağın toplam 2.020.847.37 TL olduğu tespit edilmektedir. Aynı gün tebliğ edilen ihtarnamede verilen ödeme süresine nazaran davalıların 04/11/2012 tarihinde temerrüde düştükleri, kat ihtarında istenen 2.020.847.37 TL’nin asıl alacak olmak üzere ihtiyati haciz masraf ve vekalet ücreti eklenerek toplam 2.021.126,62 TL üzerinden, asıl alacak 2.020.847,37 TL’ye yıllık %14.77 oranında gecikme faizi işletilecek şekilde 12/11/2012 tarihinde icra takibi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalılar tarafından borcun 1.736.350,00 TL’si kabul edilmiş, geri kalan 284.776,62 TLsine itiraz edilmiş olup, dava da bu miktar üzerinden açılmıştır. Davacı banka, vadesi gelmeyen taksitleri ana paraları ile birlikte kar payı ve gider vergisi toplamından oluşan 1.991.847,37TL’yi talep etmiş ve bu talebini, katılım bankalarının uygulamalarına göre, finansal destek kredisinin nakit olarak kullandırılmayıp, müşterinin satın aldığı malın bedelinin ödenmek suretiyle kullandırıldırılması ve satın alınan mal için bu taksit tutarları esas alınarak proje bedelinin belirlenmesi nedenine ve iddiasına dayandırmıştır. Dosyada mevcut bulunanve bankacılık konusunda uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 27.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda, hesabın kat edildiği 02/11/2012 tarihi itibarıyla ödenen taksitlerden sonra vadesi gelmemiş taksitleri toplamının 1.991.847,37 olup, bu miktarın 1.839.241,37 TL’sinin ana para, 145.339,03 TL’sinin kar payı ve 7.266,97 TL’sinin de % 5 gider vergisi olduğu, davacının takip tarihindeki alacak miktarının ana para tutarı 1.839.241,37 TL , 220 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ve itirazsız kısım ile birlikte toplam1.839.461,37 TL olarak tespit edildiği, davalıların icra dosyasındaki itirazlarında kabul ettikleri ( itirazsız kısım) 1.736.350 Tl’nin tenzili ile takip tarihinde bakiye alacağın 103.111.37 TL olduğu, dava konusu kredide, proje kaynağı kar ve zarara katılma fonlarından temin edilmekte olup, taksitleri zamanında ödenmeyen projelerin kar etmeleri kadar zarar etmeleri de söz konusu olduğuna göre, henüz vadesi gelmeyen taksitlerin kar paylarının zarar yazılmaması adına davalı borçlulardan istendiği oysa vadesi gelmeyen taksitler bakımından kar payı ve gider verginini istenemeyeceği, sözleşmenin 20.4.2 maddesinde gecikme faizinin ne şekilde tespit edileceğinin düzenlendiği, anılan hükme göre, davacı banka tarafından uygulanan en yüksek kar payının ne olduğuna ilişkin bir delil ibraz edilmediği bu nedenle dava konusu kredilere uygulanan en yüksek kar payı olan %13.74 oranında gecikme kar payı istenebileceği açıklanmış ve mahkemece bu rapor benimsenerek hüküm kurulmuştur. Henüz vadesi gelmeyen taksitler yönünden kar payı ve gider vergisinin istenemeyecek olmasına göre, bu taksitlerin ana paralarından oluşan miktar esas alınıp, takip tarihindeki alacağın belirlenerek itirazsız kısmın tenzili ile dava konusu alacağın tespit edilmesi ve asıl borçlu davalı ile birlikte müteselsil kefil davalının kefalet limiti altında kalan bu tutardan sorumlu tutularak tespit edilen alacağın hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi davacı banka tarafından keşide edilen ihtarda 29.000 TL çek yaprağı sorumluluk bedelinin deposu gerektiğinin bildirilmesine rağmen icra takibinde gayri nakdi alacak olarak depo talebinde bulunulmamış olup, nakde de dönüştüğüne ilişkin bir delil de sunulamamış olmasına ve buna göre, proje kredisinden kaynaklanan nakit alacak içerisinde tahsilinin talep edilmeyecek bulunmasına göre, ilk derece mahkemesince çek yaprağı sorumluluk bedelinden kaynaklanan 29.000 TL alacak isteminin reddedilmesinde de isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin yerinde olmayan nedenlere göre istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin karar harcından alınması gereken 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 14,9‬0 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/09/2021