Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/729 E. 2022/484 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/729
KARAR NO: 2022/484
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2019
NUMARASI: 2016/609 Esas-2019/61 Karar
DAVA: İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili; davalı şirket tarafından dava dışı … İnş. şirketi aleyhine yapılan takibin kesinleşmesi üzerine 03/03/2016 tarihinde davalı alacaklı tarafça dava dışı … Şirketi ile hiçbir bağı olmadığı müvekkili şirket mahallinde haciz ve muhafaza amaçlı olarak gelindiği ve icra memuru tarafından istihkak iddialı olarak haciz işlemi yapıldığı, söz konusu malların şirket çalışanı …’a yediemin olarak bırakıldığı ve İİK 99.maddesi gereği istihkak iddiası konusunda esas icra dairesince karar verilmek üzere haciz zaptı imzalandığı ve haciz işlemine son verildiği, İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesince 04/04/2016 tarih ve 2016/224 Esas-320 Karar sayılı kararla icra takibinin devamına karar verildiği, alacaklı vekilince iş bu kararın taraflarına tebliği beklenmeksizin şirkete muhafaza için gelindiği, muhafazanın önlenmesi için dava dışı borçlu şirketle hiçbir bağı bulunmadığı halde ihtirazi kayıtla dosya borcu olan 57.800-TL’nin ödendiğini belirterek bu bedelin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının istihkak iddiasına itirazın İcra Hukuk Mahkemesince değerlendirilerek reddine ve takibin devamına karar verildiği, icra dosyasında istihkak iddiasında bulunan davacı şirketin, borçlu şirketin kardeş kuruluşu olduğu, şirket alacaklılıarından mal kaçırma kastı ile borçlunun kendi ticari ünvanı arkasında ticari faaliyetlerini sürdürdüğü, borçlu şirketin kurucu ortağının borcun doğumundan sonra davacı şirkette bulunan hisselerini eşine devrettiği, davacı şirket ile borçlu şirketin … tarafından kurulduğu gibi aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, takip borçlusu dava dışı (Eski ünvanı …) … Yapı Ltd. Şti’nin 2009 yılında kurulduğu, davacı şirketin ortağı …’ın da 2012 yılında borçlu şirkete ortak olduğu ancak daha sonra hissesini devrederek ortaklıktan ayrıldığı, davacı şirketin kuruluşu 1998 yılı olup, … ve … tarafından kurulduğu ve 2015 yılında …’ın hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı, davacı ile dava dışı borçlu şirketin adreslerinin birbirinden farklı olduğu, haczin borçlu şirketin değil, davacı şirketin adresinde uygulandığı, davacı şirketin ortağı ile davalı şirketin ortağının karı/ koca olmasının tek başına organik bağ anlamını taşımadığı, yapılan hacizde, borçlu şirkete ilişkin, fatura, defter, kayıt vb. ticari bir belge değil, davacının eşine ait kişisel belgelerin bulunduğu, şirket yetkilisi ile karı koca olmaları nedeni ile eşlerin şahsi belgelerinin birbirinin yanında olması olağan dışı bir olgu olmayıp, kişisel evrakların organik ticari bağı tek başına ispatlar evraklar olmadığı, tüzel kişilik perdesinin aralanamsı anlamında da yeterli inandırı kanıt bulunmadığından, ihtirazi kayıtla ödenen paranın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; mahkemece sadece ticaret sicil kayıtları celp edilerek her iki şirketin ortaklarının karı koca olması nedeni ile birbirinin şirketinde birbirlerine ait evrakların bulunmasının olağan olduğu şeklinde sadece yoruma dayanarak taraflar arasında organik bağın olmadığı gerekçesi hatalı ve eksik inceleme sonucu davanın kabul edildiği, oysa sicil kayıtları incelendiğinde; borçlu … Ltd. Şti.’nin ortağı …’ın aynı zamanda istihkak iddia eden davacı … Ltd. Şti.’nin de kurucu ortaklarından olduğu, …’ın 26.08.2015 tarihinde davacı şirketin ortaklığından ayrıldığı, hisse devrinin istihkak iddia eden şirketi alacaklılardan korumak amacıyla yapıldığı, her iki şirketin de faaliyet konularının aynı olduğu ayrıca davacı tarafa haczedilen menkul malların mülkiyetini ispatlayıcı faturaları dosyaya sunması ve bu faturaların ticari defterlerde kayıtlı olup olmadığı hususunun bilirkişilerce tespit edilmesi gerekir iken haczedilen menkul malların mülkiyetinin kime ait olacağı hususunda hiçbir tespit yapılmadığı, istihkak davalarında organik bağın tespiti açısından en önemli hususlardan birinin davacı şirket çalışanları ile borçlu şirket çalışanlarını gösterir SGK kayıtları olduğu, bu kayıtların incelenmediği, davacı … borçlunun vergi kayıtlarının da celp edilmediği, şirketler arasında bir bağın var olup olmadığının tespiti noktalarına hiç yer verilmediği eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, takip borçlusu olmayan üçüncü kişi tarafından haciz baskısı altında ödendiği iddia edilen paranın iadesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Takip dosyasında borçlu olmadığı halde haciz baskısı altında borcu ödeyen 3. şahısların durumu İİK’nın 72. maddesi kapsamında değerlendirilemeyecek olup, 6098 sayılı TBK’nın 77/1. maddesinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde ele alınması gerekir. Anılan maddede, haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşenin, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. Davacının takip borçlusu olmadığı halde takip alacaklısı davalıya ödeme yaptığı ihtilafsız olduğuna ve ödemenin muhafaza baskısıyla yapılmak zorunda kalınan bir ödeme olduğu ileri sürüldüğüne göre, davacının ödemeyi yaptığı takip alacaklısı davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda talepte bulunabilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/2448-4038 E-K sayılı 13.10.2020 tarihli kararı) Davalı alacaklı tarafından, dava dışı borçlu şirkete karşı yaptığı icra takibine dayalı olarak takip borçlusu olmayan davacı şirketin adresinde, 03.03.2016 tarihinde haciz yapıldığı, haciz sırasında davacı şirket yetkilisinin istihkak iddiasında bulunması ve takip alacaklısı davalı tarafından istihkak iddiasına itiraz edilmesi nedeniyle takibin devam edip etmeyeceğine ilişkin olarak İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesince, takibin devamına ve istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi davacı şirkete istihkak davası açması için yasal yedi günlük sürenin verildiği ve kararın icra dosyasında üçüncü şahıs olan davacıya 18.04.2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. İcra hukuk mahkemesinin takibin devamına ilişkin kararı üzerine bu kez alacaklı davalı tarafından, davacı şirketi adresine 08.04.2016 tarihinde yeniden hacze gidilerek tanzim edilen aynı tarihli haciz tutanağından anlaşıldığı üzere, davacı şirket yetkilisi, dava ve şikayet hakları saklı olduğunu belirterek dosya borcunu tamamen ödemiştir. İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından, İİK 97. maddesi uyarınca üçüncü kişi davacı şirkete istihkak davası açması için süre verilmesine göre, davacının süresinde istihkak davası açarak hacze konu malların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu borçlunun malları olmadığını yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Zira İİK97/a-2 maddesi uyarınca, istihkak davacısı malı ne suretle iktisap ettiğini ve borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiili sebep ve hâdiseleri göstermek ve bunları ispat etmekle mükelleftir. İİK 97/5 maddesine göre, süresinde istihkak davası açılmadığı takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır. Somut olayda, İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile davacıya istihkak davası açması için süre verilmesine ve bu kararın davacıya 18.04.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davacının istihkak davası açtığı yönünde bir beyanı olmadığı gibi bu hususta dosyaya yansıyan bir bilgi ve belge bulunmamasına göre, artık istihkak prosedürünün tamamlandığı, böylece davacının, hacze konu mallar yönünden alacaklıya karşı ileri sürdüğü istihkak iddiasından vazgeçtiğinin kabulü gerekir. Eldeki davada, üçüncü kişi olarak icra dosyası borcunu ödeyen davacının, muhafaza tehdidi altında olan malların mülkiyetinin kendisine ait olduğunu, borçlu şirket ile hiç bir bağının bulunmadığını, buna bağlı olarak alacaklının sebepsiz yere zenginleştiğini kanıtlaması gerekmektedir. Ne var ki istihkak davası açmayan davacının, alacaklıya karşı ileri sürdüğü bu iddiasından vazgeçtiğinin kabulü gerektiği gibi borçlu lehine olan mülkiyet karinesinin aksini ispata yarar bir delil de ibraz edilmediği dosya içeriği ile sabit olduğundan artık davacının muhafaza tehdidi ile ödeme yaptığı iddiasının dayanaksız kaldığı sonucuna varılmaktadır. Bu hale göre; hacze konu malların muhafaza altına alınacağı tehdidi ile ödeme yapıldığı iddiasının dinlenme olanağı bulunmadığından; ilk derece mahkemesince dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ancak yeniden yargılamaya gerek olmadığından açıklanan nedenlerle davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 80,70-TL karar harcından peşin alınan 987,08-TL harçtan mahsubu ile bakiye 906,38‬- TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-HMK 333. md. uyarınca davacı … davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası taraflara iadesine, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 8.314-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davalı tarafından yatırılan 987,40-TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30-TL istinaf başvuru harcı ve dosya masrafı toplamı 39,20-TL olmak üzere toplam 160,5‬0-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 21/04/2022