Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/717 E. 2022/227 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/717
KARAR NO: 2022/227
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2019
NUMARASI: 2018/783 Esas – 2019/301 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı şirket yetkilisi, davacı şirket tarafından davalıya mal satılıp teslim edildiğini, karşılığında düzenlenen faturalara dayalı alacağının ödenmediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacının yapmış olduğunu beyan ettiği işin karşılığı olan bedelin ne kadar olacağına ilişkin müvekkil şirket tarafından verilen bir onay barındıran herhangi bir belgenin mevcut olmadığını, şirket yetkilileri tarafından bir onay verilmeksizin düzenlenen faturaların kabulünün mümkün olmadığını, taraflar arasında herhangi bir anlaşma mevcut olmadığını, hizmetin bedelinin ne olacağı husus bilirkişi marifetiyle belirlenmesi gerektiğini, davacının kendisinden talep edilen hizmeti eksiksiz bir şekilde yerine getirmediğini, davacının hizmetinin kusurlu olduğunu, davacının talep etmiş olduğu faiz türü ve oranı hatalı olduğunu, müvekkil şirket takibe itirazda kötü niyetli olmadığından icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, tarafların defterlerinin birbirleri ile uyum içerisinde olduğu, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin davacı lehine 5.503,40 TL alacak verdiği, davacının bu alacağının ise 09/08/2017, 11/08/2017, 22/08/2017 ve 22/08/2017 faturalardan kaynaklandığı, bu durumda davacı alacak iddiasını ispatlamış olup borcun ödendiğini ispat yükü üzerinde olan davalı ödeme olgusunu ispatlayamadığı, takipten önce davalının temerrüte düşürüldüğüne ilişkin bir delil bulunmadığından işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının 5.503,40 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine ve davacı yararına %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; Salt ticari defter ve kayıtlarına göre karar verildiğini, teslim olgusu üzerinde durulmadığını, hizmetin ayıplı verildiğini, hizmet bedeli konusunda mutabakat bulunmadığını, talep edilen faiz türü ve oranı hatalı olduğunu, icra inkar tazminatı koşullarının bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, 4 adet faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, dava konusu icra takibinde 09.08.2017 tarihli 1.768,35 TL, 22.08.2017 tarihli 1.286,79 TL, 22.08.2017 tarihli 41,06 TL ve 4 adet faturadan kaynaklı alacağın tahsilinin istendiği, davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların davalının ticari defterlerinde kaytılı olup, bakiye alacak bakımından her iki tarafın ticari defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, buna göre takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 5.503,40 TL alacaklı olduğu dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile sabittir.TTK m.21’de bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağının hükme bağlandığı, uyuşmazlığa konu fatura içeriğine yasal süresi içerisinde itiraz edildiği ileri sürülmediği gibi bu yönde dosyada herhangi bir delile de rastlanılmamıştır. Bu durumda, dava konusu faturaları kendi ticari defterlerine kaydeden davalı borçlunun fatura içeriği malı ve/veya hizmeti aldığına karine teşkil ettiğinden bu karinenin aksini yazılı delillerle ispatla yükümlü olan davalı borçlunun ödeme iddiasında bulunmadığı gibi ayıp iddiasına yönelik dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmediğinden ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi, faturaya dayalı alacak likit-bilinebilir olduğundan koşulları oluşa icra inkar tazminatına ve tarafların tacir olmasına göre avans faizi uygulanmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalının yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 94,00 TL harcın, alınması gerekli olan 375,94 TL harçtan mahsubu ile bakiye 281,94 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022