Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/713 E. 2022/357 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/713
KARAR NO: 2022/357
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2019
DAVA: Genel Kurul Kararı İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine dair hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili; davalı şirketin iki ortaklı olup, müvekkilinin %30 oranında pay sahibi olduğu şirketin 24.09.2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan genel kurul toplantısına yapılan çağrının usulsüz olduğu gibi alınan kararların yasaya aykırı olduğunu belirterek davalı şirketin 24.09.2018 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı; dava konusu genel kurulda alınan kararların yasa ve ana sözleşmeye uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, TTK 622. maddesi atfıyla TTK uygulanması gereken446. maddesinde, iptal davası açılabilmesi koşullarının düzenlendiği, genel kurulun toplantıya çağırılmasına ilişkin usullere uyulmaması tek başına alınan kararların iptali sonucunu doğurmayacağı ayrıca alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı bulunduğunun kanıtlanması gerektiği, çağrıdaki usulsüzlüğün yaptırımının, genel kurula katılmayan ortağa kararlara muhalefet şerhi yazdırmadan süresinde dava açma hakkı vermesi olduğu, ancak çağrıdaki usulsüzlüğe rağmen genel kurula katılan ortağın iptal davası açması için, yine alınan karara karşı oy kullanması ve muhalefetini tutanağa yazdırmasının yasal zorunluluk olduğu, aksi halde, ortağın dava hakkının olmayacağı genel kurul toplantısının yapılmasının kararlaştırıldığı 08/08/2018 tarihli ortaklar kurulu kararının davacının vekili aracılığı ile imzaladığı, bu halde davacının genel kuruldan haberdar olduğu ve genel kurul toplantısında hazır bulunduğu konusunda taraflar arasında çekişme bulunmadığı, genel kurul toplantısına çağrının usulsüz olduğunu ileri süren ve genel kurula katılan davacı ortağın, iptalini istediği Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararlara ilişkin karşı oy kullanmadığı ve muhalefet şerhini yazdırmadığı da bu haliyle, davacının dava konusu yaptığı genel kurul toplantısının iptalini dava etme hakkının bulunmadığı, başka bir anlatımla, genel kurula katılıp alınan kararlara karşı oy kullanmayan ve muhalefet şerhini yazdırmayarak toplantıyı terk eden davacı ortağın genel kurulda alınan kararların iptalini isteyemeyceği, TTK’nın 622.maddesinin atfıyla aynı yasanın 446.maddesi gereği davacının dava hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; genel kurulda, muhalefetlerin ve özel denetim taleplerinin muhalefet şerhi olarak tutanağa toplantı başkanı tarafından fiziki olarak müsaade edilmediği ve tutanağın yine toplantı başkanı tarafından alınmaktan imtina edildiği, bunun üzerine toplantının terk edildiği ve akabinde aynı gün içerisinde davalı şirkete Beyoğlu … Noterliği’den ihtarname gönderildiği, muhalefet şerhinin ve özel denetim taleplerinin davalı tarafından fiziki olarak tutanağa geçirtilmediğinin resmi olarak ihtar edildiği kaldı ki davalı tarafından kısa mesaj ile gönderilen ilan metninde, davalı şirket defter belgelerinin müvekkil tarafından incelenebileceği ve hazır edileceği hususuna hiç değinilmediği gibi ilgili defter ve belgelerin müvekkiline veya vekiline hiç gösterilmediği, davalı şirket müdürü ve hakim ortağı …’nin şirket yönetimini ele geçirdiği ve hiç bir hukuki kurala, usul ve yasaya uymadan şirketi yönettiği ve şirket kaynaklarını suç oluşturacak biçimde kendi lehine kullandığı, tüm bunlarla beraber usulsuz olarak alınmış olan bu kararlarda mahkemenin resen butlan hükümlerini de değerlendirmesi gerektiği, şirket müdürü …’nin toplantı terk edildikten sonra kendi ibrasında oy kullandığı ve kendi kendini ibra ettiği, oysa bu kararda oydan yoksunluk hali olduğu, …’nin kendi ibrasında oy kullanması ve bu oyun alınan kararda etkili olması sonucu bu kararın resen gözetilerek butlanına karar verilmesi gerektiği ayrıca kararın yok hükmünde olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, limited şirket ortaklar kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Limited Şirket genel kurul kararların butlanı ve iptalinde, 6100 sayılı TTK.m.622. maddesi yollamasıyla anonim şirket genel kurul kararlarının butlanı ve iptaline ilişkin hükümler uygulanır. TTK.m.445. maddesinde, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davasının açılabileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı yasanın 446.maddesine göre, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun yada olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, iptal davası açabilir. Buna göre, genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılanın, karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir. Ancak çağrının usulsüz olması halinde, bu koşul aranmaz. Bununla birlikte sadece çağrı usulsüzlüğü kararların geçersizliği veya iptali sonucunu da doğurmaz. Böyle bir durumda yasal üç aylık sürede iptal davası açılması gerektiği gibi davacının, çağrı usulsüzlüğü nedeniyle toplantıya katılamamış olmasının karar alınmasına doğrudan etkili olması zorunludur. Başka bir anlatımla, toplantıya katılıp da red oyu vermiş olsaydı o kararın alınamayacak olması gerekir. Somut olayda, davalı şirket iki ortaklı olup, davacının%30, dava dışı ortağın ise %70 pay sahibi olduğu ve davacının dava konusu genel kurul toplantı tarihinden ve gündemden haberdar olup, vekilinin toplantı mahallinde hazır bulunduğu dosya içeriği ile sabit olduğu gibi taraflar arasında da ihtilafsızdır. Davacı vekilince, muhalefetlerinin ve özel denetim taleplerinin tutanağa geçirilmesine toplantı başkanı tarafından fiziki olarak müsaade edilmediği ve muhalefet şerhinin yine toplantı başkanı tarafından alınmaktan imtina edildiği bu nedenle toplantının terkedildiği ileri sürülmüştür. Ancak toplantı tutanağı incelendiğinde, davacı vekilinin oy kullanmadığı buna göre oy dahi kullanmaksızın toplantıyı terkettiği anlaşılmakta olup, oy kullanmasının engellendiği yönünde de bir iddiada bulunulmaması karşısında; kararlarda oy dahi kullanmayan davacının, muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmediğine ilişkin iddiası dinlemez. Zira davacının iptal davası açabilmesi için öncelikle karara karşı olumsuz oy vermesi gerekir. Öte yandan davacı muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmediği iddiasını ispat noktasında, toplantı günü ile aynı tarihli ihtarnameye dayanmış olup, bu ihtar tek başına ileri sürülen iddianın ispatına elverişli olmadığı gibi bu hususta başkaca bir delil de sunulmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu genel kurulda; davalı şirketin davacı dışındaki diğer ortağı ve aynı zamanda şirket müdürünün kendi ibrasında oy kullandığı, TTK 619.maddesi gereğince; müdürün ibra kararlarında oydan yoksun olduğu açıksa da; bu kararın iptale tabi bir karar olması (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/3504 E-10251 K. Sayılı, 02.06.2014 tarihli ilamı) ve yukarıda açıklandığı üzere davacının, toplantıda hazır olduğu halde oy dahi kullanmadan toplantıyı terketmesi ve buna göre iptal davası açma hakkının bulunmaması karşısında; ilk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf peşin karar harcının alınması gereken 80,70-TL harçtan mahsubu ile 36,3‬0-TL eksik harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022