Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/706 E. 2022/429 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/706
KARAR NO: 2022/429
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2019
NUMARASI: 2017/1159 Esas-2019/202 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine yönelik hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan 07.12.2016 tarihli Hazır Beton Üretim ve Teslimine ilişkin sözleşmeye göre, davalıya 3.000m3 beton satıldığı, sözleşme harici 600m3 daha beton döküldüğü bu kapsamda düzenlenen fatura alacaklarının tahsili amacıyla yapılan icra takibine davalının itirazının iptaline takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmede fiyat farkı talep edilemeyeceğine ilişkin açık düzenleme olduğu gibi yine taraflarca belirlenen yeni bir fiyat olmadığı, davacının takibe dayanak faturalarının ise fiyat farkı faturası olup, tek taraflı olarak belirlediği fiyata göre fatura kesmesinin sözleşmeye aykırı olduğu, davacının sözleşme harici beton dökümü yapmadığı, bu nedenle alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine ve davacının kötüniyetli olduğu gözetilerek alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve taraf defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi doğrultusunda; sözleşmeye göre 90 günlük süre için birim beton dökme fiyatı belirlenmiş olup, bu süreden sonra dökülecek betonlar için “tarafların ortak karar alacağı ve fiyat belirleneceği” hususunun kararlaştırıldığı, tarafların yeni bir birim fiyat üzerinde mutabık kalmadıkları, sözleşmede fiyat farkı talep edilmeyeceğinin de düzenlendiği, sözleşmenin normal süresi sonunda ticari ilişkinin devam ettiği ancak üzerinde uzlaşılan farklı bir fiyat olmadığı, buna rağmen davacının üzerinde uzlaşılan yeni bir fiyat bulunmamasına rağmen hizmet vermeye devam ettiği ve kendi belirlediği yeni birim fiyatın davalı yanca kabul edilmeyip iade faturası kesildiği, sözleşmenin taraflara tek başına birim fiyat belirleme yetkisi getirmediği halde ve üzerinde uzlaşılan farklı bir fiyat olmamasına rağmen verilen hizmet olduğu, davacının basiretli bir tacir gibi davranıp eğer kararlaştırılan fiyattan farklı bir fiyatta hizmet vermek istiyor ise fiyat teyidi alması gerekirken, sessiz kalıp hizmeti vermeye devam etmesinin ve farklı fiyatlandırma yapmasının sözleşmeye aykırı olduğu, bu nedenle davacının fiyat farkı alacağının bulunmadığı, davacının kendi kayıtlarına uygun takibi nedeni ile de aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın ve davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; Mahkemece delillerin toplanmadığı, tanıklarının dinlenmediği zira taraflar arsındaki ticari ilişki sonrasında ek hizmet verildiği ve bu bedellerin taraflarca belirlendiği hususunda beyanda bulunacakları, Taraflar arasındaki ihtilafın sözlemenin ve ticari ilişkinin varlığı ile ilgili olmayıp, fiyat farkına ilişkin olmasına göre piyasa rayicine göre fiyat farkının belirlenmesi talebinin de mahkemece dikkate alınmadığı, Davalı şirketin ek talebi ile dökülen 600 m3 ek betonun birim fiyatının farklı olmasının nedeninin; taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 10. maddesinin“ilk beton tarihi ile bu tarihi takip eden 90 günlük süre zarfında madde 9’da belirtilen fiyatlar geçerlidir. hiçbir surette fiyat farkı verilmez. 90 günlük çekin tarihinden sonra dökülecek betonlar için çimento akaryakıt ve benzeri malzemelerden kaynaklı zamlar alıcı ve satıcının ortak kararı ile yeniden belirlenecektir.” şeklinde olduğu,01.05.2017 tarih ve 16.011,73 TL faturada fiyat farkı yazılarak davalıya yansıtılması yine davalı ile müvekkilinin istişaresi ile gerçekleştiği, öncelikle iş bu fatura tarihinin sözleşmede yer alan 90 günlük süreden sonraki bir tarih olup, bu önemli hususun mahkeme tarafından gözden kaçırıldığı, Sözleşmenin 9. maddesi; talep edildiğinde “antifriz bedeli 5TL/m3 olarak fiyatlara ilave edilecektir” şeklinde olup, davalı tarafından talep edilmesi üzerine müvekkili tarafından davalının şantiyesinde antifriz işlemi yapıldığı ancak bu işlem yapılmadan önce müvekkilinin şirket yetkilisini aradığı ve her ne kadar sözleşmede antifriz birim fiyatı 5 TL olarak yazılmış ise de, bunun gözden kaçtığını ve yanlış olduğunu ve bu fiyat üzerinden satış yapamayacağını ve sözleşmeyi revize etmeleri gerektiğini söylediği, davalı firma yetkilisinin de, ise, kendisinin Ankara’da olduğunu ve sözleşme revize için bir araya gelmelerinin ve düzeltme yapmalarının zaman alacağını, bu nedenle müvekkile antifriz işlemini halletmesini ve fiyat farkı faturasına yansıtmasını müteakibinde en kısa zamanda ödeme yapacağını ifade ettiği ve bu nedenle davalı firmanın Mayıs ayında teslim aldığı faturayı yasal süre içinde iade etmediği, müvekkilinin, davalıya ait şantiyeye antifriz işlemini yapmadan önce davalı firmanın şantiye şefi ile görüşerek izah ettiği, şantiye şefinin de davalı şirket yetkilisi ile görüşerek müvekkili ile davalı şirket arasındaki konuşmayı teyit ettiği bu şekilde antifriz işleminin yapıldığı, Taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 15. maddesinde sorumluluğun müvekkili ile üretici firma olan … A.Ş betona ait olduğunun ifade edildiği, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmeye konu şantiyeye dökülecek olan beton, antifriz ve birim fiyatlar ile ilgili işleyiş ve teyitleşmenin garantör olan … A.Ş beton yetkilisi ile davalı şirket yetkilisi arasında olduğu, bu kişilerin tanık olarak dinletilmesi talebinin mahkemece reddedildiği, takip konusu faturaların davalı şirket yetkilisinin talimatı ile kesildiği, ayrıca taraflar arasında imzalanmış sözleşmede anlaşılan miktarın KDV dahil 448.400 TL olduğu ve davalı firma yetkilisinin bu bedeli 5 adet çek ile ödediği ancak daha sonra davalı firma tarafından, müvekkiline, şirketinin kamuya karşı taahhüt işleri yaptığı, kamuya yapılan işler KDV muafiyeti olduğu, kesilecek olan faturaların KDV’li kesilmesi halinde ilgili kamu birimine ibraz edildiğinde ödeme alamayacağı, bu nedenle müvekkil tarafından kesilecek faturaların KDV’den muaf kesilmesi gerektiği ve en son ödeme kamudan tahsil edilince KDV ile müvekkilinin uğrayacağı zararın yansıtma faturası ile işin sonunda ödeneceğinin belirtildiği, bu nedenle müvekkilince KDV’den muaf fatura kesildiği ve iş bitiminde de, sözleşmeden kaynaklı KDVyi fatura keserek davalı şirkete yansıttığı, yargılama sürecinde hazırlanan 07.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin usulüne uygun tutulan ticari defter kayıtlarına göre, davalı şirketten takip tarihi olan 12.07.2017 itibariyle 34.302,46 TL alacaklı olduğunun tespiti yapıldığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; taraflar arasında sözleşmeye dayalı mal alım satımı yapıldığı, tüm ticari ilişkinin, sözleşme, fatura ve noter ihtarına dayalı yazılı kayıtlara olduğu, taraflar arasında mevcut 07.12.2016 tarihli yazılı sözleşmenin mevcut ve yürürlükte bulunduğu, davacının sözleşmede yazılı birim fiyat dışında, taraflarca yazılı olarak kabul görmeyen fiyat üzerinden fatura kesip, alacaklı olduğunu iddia ettiği ve davanın özünün bu olduğu, yapılan yargılamada, sözleşme kural ve fiyatlarının geçerli olacağı, bu nedenle davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği faturaların usul ve yasaya uygun olmadığına hükmedildiği, bu durumda, ortada yazılı sözleşmede belirtilen birim fiyat dışında fatura düzenlemek ve buna dayanılarak icra takibi, arkasından dava yoluna gitmenin kötüniyet göstergesi olduğu, alacağın likit ve muaccel olmadığı, davanın kabulle sonuçlanması halinde, mahkemece davalı borçlu aleyhine icra inkar tazminatı hükmedileceği kesin iken, davanın haksız ve ispatlanamaması durumunda kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin hukuk ve adalet anlayışına açıkça aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kötüniyet tazminat taleplerinin reddi yönünden kaldırılmasına ve davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın ve davalının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı, taraf vekilleri tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Taraflar arasında 07.12.2016 tarihli Hazır Beton Üretimi ve Teslimi sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme kapsamında ticari ilişkinin bulunduğu ihtilafsızdır. Anılan sözleşmede, davacı tarafından, davalıya yaklaşık 3.000m3 beton teslim edileceği ve toplam iş bedelinin 448.400 TL olup, davalı tarafından her biri 89.680,00 TL bedelli çeklerin davacıya verileceği, beton birim fiyatlarının cinsi belirtilerek m3 başına 125 TL ve 118 TL, antifriz fiyatının da yine m3 başına 5 TL olduğu ve bu haliyle 15.03.2017 tarihine kadar dökülecek olan beton fiyatlarının sabitlendiği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin “Fiyat Farkı” başlıklı 10. maddesinde; ilk beton tarihi ile bu tarihi takip eden 90 günlük süre zarfında 9.maddede belirtilen fiyatların geçerli olduğu, hiç bir surette fiyat farkı verilmeyeceği, doksan günlük çekin tarihinden sonra dökülecek betonlar için çimento, akaryakıt vb.malzemelerden kaynaklı zamların alıcı ve satıcının ortak kararı ile yeniden belirleneceği hükme bağlanmıştır. Bu durumda, 15.03.2017 tarihine kadar dökülecek beton ve antifriz için belirlenen fiyat sözleşmedeki sabit fiyat olup, bu tarihten sonraki teslimatlar için taraflarca uzlaşılarak yeni birim fiyat belirlenebilecektir. Davacı taraf, takip ve dava konusu faturaların, taraflar arasındaki sözleşmede sabit fiyatın öngörüldüğü tarih olan15.03.2017’den sonraki dönemdeki beton dökümüne ve antifriz teslimine ilişkin olduğunu ve taraflar arasındaki sözlü anlaşma ile belirlenen fiyattan düzenlendiğini ileri sürmüş, davalı ise, sözleşme süresinden sonra da devam eden ticari ilişkide de; yine sözleşmedeki fiyattan fatura kesildiğini,bu faturaların kayıtlara alınarak ödendiğini ve sözleşmedeki fiyatları aşar şekilde düzenlenen Şubat 2017 tarihli antifriz bedeline ilişkin altı adet, Nisan ve Mayıs 2017 tarihli beton satımına ilişkin beş adet davacı faturasının iadesi için fiyat farkı adı altında 30.05.3017 tarihli iki ayrı iade faturası tanzim edilerek ihtarname ekinde davacıya gönderildiği gibi davacının düzenlediği takip ve dava konusu 01.05.2017 tarihli fiyat farkı faturasının da aynı ihtarname ile iade edildiğini, yeni bir fiyat üzerinde anlaşma yapılmadığını, buna göre davacının alacağının bulunmadığını savunmuştur. Davaya esas icra takibi; 01.05.2017 tarihli 16.011,73 TL bedelli fiyat farkı faturasına ve 27.04.2017 tarihli 45.325,28 TL tutarlı beton dökümü faturasına dayalı olarak yapılmış olup, 27.04.2017 tarihli faturanın sadece 18.290,73 TL’lik kısmı talep edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede, 15.03.2017 tarihine kadar beton ve antifriz fiyatları sabitlenmiş olup, hiç bir şekilde fiyat farkı talep edilemeyeceği kararlaştırılmıştır. Takip ve dava konusu 01.05.2017 tarihli 16.011,73 TL tutarındaki fiyat farkı faturasının hangi fatura konusu mal veya ürün için düzenlenen fiyat farkı faturası olduğu konusunda, fatura içeriğinde bir kayıt yahut açıklama olmadığı gibi HMK 190 ve TMK 6. maddelerine göre ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından yargılama sırasında da; fiyat farkı faturasının dayanağı olan faturalar ibraz edilmiş değildir. Davacı tarafından, sözleşmeden sonraki dönemde dökülen 600 m3 beton için olduğu ileri sürülmekle birlikte bu iddiayı ispata elverişli delil de sunulamadığı görülmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmede sabit fiyat için öngörülen süre geçtikten sonra yapılan teslimatlar için yine sözleşmedeki fiyat üzerinden fatura tanzim edildiği, bedelinin davalı tarafından ödendiği, sözleşmedeki fiyatların üzerinde tanzim edilen faturalar için davalı tarafından 30.05.2017 tarihli iki adet iade faturası tanzim edildiği anlaşılmaktadır. Tarafların yeni bir fiyat üzerinde anlaştıkları yönünde yazılı bir delil ibraz edilemediği dosya kapsamı ile sabit olup; bedeli ödenmiş olan faturalar için taraflar arasında yeni bir fiyat belirlenmediği halde davacı tarafından tek taraflı belirlenen fiyata göre, fiyat farkı isteminde bulunulamaz. 6100 sayılı HMK 200. ve devamı maddeleri uyarınca davacının, taraflar arasında yapılan anlaşma yeni fiyat belirlendiği iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerekir. Böyle bir iddia tanıkla ispat edilemez. Bu nedenle mahkemece tanık dinletme talebinin reddedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacının salt kendi defterlerinde cari hesaptan alacaklı görünmesi takip konusu alacağın kanıtlandığı anlamına gelmez. Davaya esas icra takibinin iki adet faturaya dayalı olarak yapılması ve faturaların yasal dayanağının kanıtlamaması nedeniyle ilk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı gibi davacının icra takibinde kötüniyetli olduğu davalı tarafından ayrıca ve açıkça kanıtlamamasına göre, davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesinde de isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin yerinde olmayan istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 44,40-TL harcın, alınması gerekli olan 80,70-TL harçtan mahsubu ile eksik 36,3‬0-TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 44,40-TL harcın, alınması gerekli olan 80,70-TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,3‬0-TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022