Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/704 E. 2022/223 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/704
KARAR NO: 2022/223
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/05/2019
NUMARASI: 2016/404 Esas – 2019/476 Karar
DAVA:İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı temlik eden banka vekili, müvekili banka ile davalıların murisi arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, kredi borcunun ödenmemesi üzerine, davalıların borca karşılık olarak müvekkili bankaya 14.500-TL miktarlı 09/10/2014 vade tarihli senet verdiğini, kredi sözleşmesinden doğan borcun yapılan tüm uyarılara rağmen ödememesi üzerine davalılara 11/12/2013 tarihli hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini, alacağın tahsili için davalılar aleyhine icra takibine girişildiğini, takibin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, davacı banka tarafından müvekkillerinin murisinden intikal eden borç için hiçbir şekilde murisin kredi sigortacısına başvuru yapılmadığını, müvekkillerinin sigorta firmasına dava konusu kredinin ödettirilmesinin sağlanması için İstanbul Tüketici Mahkemesine dava açtıklarını, müvekkilleri tarafından sigorta firmasına açılan davanın sonuçlanıncaya kadar iş bu davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak ise müvekkillerinin davacı bankaya böyle bir borcu bulunmadığından davanın esas reddinin gerektiğini, davacı banka olduğundan ayrıca sigorta firmasına da başvurmadan olmayan bir borç için kötü niyetli bir şekilde haksız takpi yapmış olduğundan davacı aleyhine müvekkilleri lehine takip miktarının %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, Kredi lehtarı muris …’ya taksitli kredi ve kredili mevduat hesabı kredisi kullandırılmış olduğu, Bakırköy … Noterliğinin 21.05.2014 tarihli evrakına göre … 12.05.2014 tarihinde vefat ettiği ve ibraz edilen mirasçılık belgesi uyarınca, mirasçılarının davalılar …, … ve dava dışı … olduğu, mirasçıların mirası red ettiklerine dair bir iddianın söz konusu olmamakla davalıların pasif dava ehliyetlerinin bulunduğu, Kredili mevduat hesabı yönünden murisin kredili mevduat hesabı ekstresine göre 11.07.2014 tarihi itibariyle kredi bakiyesinin 5.117,45 TL, taksitli kredi yönünden kredi lehtarı murise 15.000,00 TL, 10.000,00 TL ve 3.000,00 TL limit dahilinde Taksitli krediler kullandırılmış ise de, bu kredilerin ödenmiş olduğu, takibin dayanağı 08.02.2013 tanzim tarihli, 09.10.2014 vadeli 14.500,00 TL’lik bono olarak gösterildiği, ancak gerek icra dosyası ve gerekse de dava dosyası içeriğinde böyle bir bonoya rastlanılamadığı, davacı banka alacağının dayanağını bono olarak gösterdiği için öncelikle alacağın varlığı bono yönünden ispatlanması gerektiği, mevcut delil durumuna göre davacı banka takibin dayanağı bakımından alacağın varlığını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı temlik alan varlık yönetimi vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı temlik alan varlık yönetimi vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan rapordaki hukuki değerlendirmelerin hatalı olduğunu, taraflar arasında taksitli kredili mevduat sözleşmesi imzalandığını, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde borçluların ödenmemiş borçlarının olduğunu takibe konu kambiyo senedine veya senetteki imzalara karşı bir itiraz söz konusu olmadığını davalılar borca itiraz ettiğini borcun var olup olmadığına göre karar verilmesi gerektiğini, borcun varlığının sabit olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bonoya dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı temlik alan varlık yönetimi vekilince yasal süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK. 355. Maddesi gereğince, istinaf sebepleri ve kamu düzenini ilgilendiren hususlar ile sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Somut olayda, davacı tarafça, davalıların murisi ile banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi gereğince kredi kullandırıldığı, kredi borcuna karşılık davalıların dava ve takibe konu bonoyu verdiklerini, kredi borcunun ödenmediğinden hesabın kat edildiğini, alacağın tahsili için bonoya dayalı başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesi istenmiş, davalılar ise, davanın reddini savunmuşlardır. Dava konusu ilamsız icra takibinde, 13.500 TL asıl alacak, 126,03 TL işlemiş faiz ve ferileri olmak toplam 13.672,83 TL’nin tahsili istendiği, takibin dayanağı olarak 08.02.2013 tanzim tarihli, 09.10.2014 vadeli 14.500,00 TL bedelli bononun gösterildiği, dosyada alınan bilirkişi raporunda ise, kredi lehtarı murisin kredili mevduat hesabı yönünden 11.07.2014 tarihi itibariyle kredi bakiyesi borcunun 5.117,45 TL olduğu anlaşılmaktadır. Dava, itirazın iptali davası olup, bu dava takip talebi ile sıkı sıkıya bağlı bir davadır. Bu durumda, icra dosyası ve gerekse dava dosyası içeriğinde takibe konu bonoya rastlanılmadığından tarafların bonodaki sıfatları ve dolayısıyla aralarında temel ilişki olgusu açıklığa kavuşturulamadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi doğru olup, karara yönelik davacının yerinde olmayan istinaf sebeplerinin tümünün reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022