Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/702 E. 2022/133 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/702
KARAR NO: 2022/133
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2015/954 Esas – 2019/430 Karar
DAVA: Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ün davalı … Sanayi A.Ş.’nin 185.000.000.000 adet TL itibari değerindeki toplam payının 640.168 adetini elinde bulunduran pay sahibi olduğunu, 30.03.2015 tarihinde yapılan 2014 yılına ait olağan genel kurul toplantısında bilgi alma hakkını kullanarak sorular sorduğunu, ancak yeterli ve tatmin edici bilginin kendisine verilmediğini, şirket faaliyetlerin örtbas edildiğini, müvekkili adına toplantıya katılan temsilcilerin kanuna aykırı kararlara muhalif kalarak, muhalefeti toplantı tutanağına yazdırdığını ve dava hakkını saklı tuttuğunu, müvekkilinin TTK.nın 437. maddesi kapsamında sorduğu sorulara geçiştirici cevaplar verilmesinin ve bazı sorularına şirket sırrı bahanesi ile hiç cevap verilmemesinin, kullanmakla olduğu bilgi alma hakkını açıkça ihlal ettiğini, inceleme taleplerinin reddedilmesi dışında genel kurulda başkaca hukuka aykırılıklar bulunduğunu, genel kurul faaliyet raporunun ve finansal tabloların kanuna aykırı olarak müzakere edilmediğini ve okunmadığını, gündemin ibraya ilişkin maddesinin oydan yoksun durumları gözetilmeksizin hukuka aykırı bir biçimde gündeme alındığını, gündemin kâr dağıtımına ilişkin maddesinin eşitlik ilkesine aykırılık içerdiğini, söz konusu kararların hukuka aykırı olarak alınması nedeniyle İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/366 E. sayılı dosyasında görülen dava ile iptalinin istendiğini, davalı şirket yöneticilerinin ve hakim pay sahiplerinin sahip olduğu çoğunluk gücünün kendi menfaatleri doğrultusunda kötüye kullanma ve pay sahipleri üzerinde tahakküm kurmaya yönelik şirketin içinde bulunduğu gerçek durumu ve yöneticilerin faaliyetlerini örtbas etmeye yönelik gerek genel kurulda gerekse şirket yönetimde göstermiş oldukları tutumların müvekkili pay sahibinin konuyu incelemeye ittiğini, inceleme sonucunda davalıların yönetim kurulu üyesi oldukları şirketin bilinçli bir şekilde zarara uğratıldığının tespit edildiğini, bu nedenle davalı şirket yöneticilerine karşı sorumluluk davası açılması ve şirket zararının davalılardan tahsiline hükmedilmesini talep ettiklerini, yasada sayılan birden çok sorumluluk sebeplerinin gerçekleştiğini, davalıların eylemlerinin hukuki sorumluluklarına yol açtığını, davalıların kusurları ile şirketi pek çok kez zarara uğrattıklarını, dava dışı … ile şirket zararına ihale yapılmaksızın yüksek miktarda hizmet alımları gerçekleştirildiği, şirket ile ilgili olmayan uçuş harcamalarının şirket yasal kayıtlarına intikal ettirilerek şirketin açıkca zarara uğratıldığını, yöneticilere usulsüz kazanç payları dağıtılmak suretiyle şirketin zarara uğratıldığını, kanunen kabul edilmeyen giderlerin yasal kayıtlara gider olarak işlenmesi suretiyle, şirket zararının artırılıp artırılmadığının tespitinin gerektiğini, şirkete ne şekilde menfaat sağladığı meçhul olan kişilere kazanç payı dağıtılırken, şirketin menfaatlerine aykırı davranıldığını, pay sahiplerine dağıtılması veya şirkette kalması gereken kârın, yönetim kurulu üyelerine kazanç payı adı altında dağıtılmasının, pay sahiplerinin kârdan mahrum kalarak zarar görmesine sebep olduğunu, belirtilen alacak kalemlerine ilişkin asgari alacak miktarının 100.000 TL olduğunu, kâr kaybı dahil kesin zararın bilirkişi incelemesiyle tespitini talep ettiklerini, zarar miktarının … A.Ş. ne avans faizi ile birlikte ödenmek üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkillerinin … A.Ş.’nin 30/03/2015 tarihli genel kurul toplantısında ayrı ayrı ibra edildiklerini, ibra kararlarının davacı dahil olmak üzere tüm pay sahipleri bakımından hala geçerli nitelikte olduğunu, davacı tarafından … şirketi aleyhine açılan genel kurul kararlarının iptali davasının İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/682 E.sayılı dosyasında derdest olduğu, buna göre halen geçerli ibra kararı nedeniyle müvekkilleri aleyhine sorumluluk davası açılmasında hukuki yararı bulunmadığını, bu nedenle HMK’nın 114/h maddesine göre dava şartı yokluğu sebebiyle davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/366 E., 2015/471 K. sayılı dosyasında davacının bilgi edinme ve inceleme hakkının tam ve eksiksiz olarak kullanmış olduğunun sabit olduğunu, Mahkemece talebin kesin olarak reddine karar verildiğini, davacının hangi nedenle müvekkillerinin kusurlu oldukları hakkında bir açıklama yapmadığını, sadece soyut bir takım iddialar ileri sürerek kusurun ortaya konulamadığını, davacının işbu dava dışında … A.Ş’nin hakim şirket olduğu … Grubuna dahil şirketler kapsamında 70 den fazla dava ikame ettiğini, bu davaların genel kurul toplantılarında alınan kararların iptaline ilişkin davalar, yönetim kurulunun sorumluluğuna ilişkin davalar, özel denetçi tayin edilmesine ilişkin davalar, bilgi hakkının kullanılmasına ilişkin davalar olduğunu, anılan davaların asıl amacının davalar yolu ile pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri üzerinde baskı oluşturarak şirketin olağan işleyişini bozma ve …’ün oylar vasıtasıyla gelemediği yönetim kurulu üyeliğine davalar neticesinde gelme çabasından ibaret olduğunu, davacı tarafından ikame edilen davaların bir bir reddedildiğini, davacının davasını hangi hukuki gerekçe ile şirketin sadece 7 yönetim kurulu üyesine karşı ikame ettiğini açıklaması gerektiğini, şirketin yönetim kurulunun 12 kişiden oluştuğunu, yönetim kurulu üyeleri arasında görev paylaşımını düzenleyen bir kararın söz konusu olmadığını, sadece 7 yönetim kurulu üyesine karşı dava açılmasının tek gerekçesinin kişisel husumet olduğunu, müvekkillerinin şirketi kusurları ile zarara uğrattığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, … ile şirketin zararına ve ihale yapılmaksızın yüksek miktarlarda hizmet alımları gerçekleştirdiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, esasen ortada bir zarar bulunmadığını, ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının bununla ilgili tek bir delil gösteremediğini, şirketin hesaplarına şirket ile ilgisi olmayan uçuş harcamalarının intikal ettirildiğini, bu nedenle şirketin zarara uğratıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, yöneticilere kazanç payları dağıtılmasına karar veren organın genel kurul olduğunu, bu nedenle yönetim kurulu üyesi olan müvekkillerinin bu karardan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” davacı tarafından … A.Ş.’nin yöneticileri olan davalılar aleyhine, yöneticilere usulsüz kazanç dağıtım payı yapıldığı, … şirketi zararına dava dışı … A.Ş. ne ihale yapılmaksızın yüksek miktarda hizmet alanları gerçekleştirildiği, … şirketi ile ilgili olmayan uçuş harcamalarının … şirketinden karşılandığı, bu nedenle şirketi zarara uğrattıkları gerekçesiyle tazminat davası açıldığı, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/682 E., 2018/478 K.sayılı ilamının incelenmesinde; davacı … tarafından davalı … A.Ş aleyhine 30/03/2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurulu toplantısının 2,4,5,6 ve 10 nolu gündem maddelerinin iptaline ilişkin dava açıldığı, yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, bu genel kurulun 6.maddesine göre kar paylarının dağıtımına ilişkin teklifin oy çokluğu ile kabul edildiği, buna göre yöneticilere kazanç payı dağıtım kararının şirket sözleşmesi ile ücret politikasının kazanç payı dağıtım hakkındaki hükümleri çerçevesinde genel kurulda oy çokluğu ile alındığı, bu nedenle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, Davacı taraf … Şirketince daha az teklif veren firmalar yerine emsallerine nazaran daha pahalı teklif veren … şirketinden alımlar yapıldığını ve şirketin bu şekilde zarar ettiğini beyan etmesine karşın bu hususu destekler mahiyette herhangi bir belge sunulmadığı, … şirketince yapılan işlerde emsallerin ne olduğu tekliflerin hangi firmalar tarafından verildiği ve … şirketinin de emsallerine nazaran daha yüksek fiyatla iş yaptığı hususunda herhangi bir delil bulunmadığı, … şirketinin dünyada birçok ülkeye ihracatının olduğu ve ithalat gerçekleştirdiği bu çerçevede dünyada birçok ülkeyle ticari temasın olduğu, davacının şahsi kullanımlar için özel uçak kiralandığı yönünde bir delil sunmadığı, bu nedenle açılan davanın reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan söz konusu bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz incelemeye dayalı olduğunu, davacı şirketin uğradığı zararın varlığını ve miktarını tespit edebilecek olanak bulunmadığından davanın belirsiz alacak davası oarak ikame edildiğini, davalıların şirketi zarara uğratmalarına yol açan işlem ve eylemlerinin tespitine olarak sağlayacak nitelikteki … Şirketinin ticari defter ve kayıtlarının celbi ile incelenmesi gerektiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 219. 220, 221. ve 222. Maddelerinde belge ve ticari defterlerinin ibraz etme zorunluluğunun düzenlendiğini, incelenmesi gerekli belge ve kayıtların … şirketi ile davalı yönetim kurulu üyelerinden temin edilebileceğini, eksik bilgi ve belgelerin davacı taraftan tamamlanmasının beklenmesinin HMK’nın 107. Md. Kapsamında açılmış olan belirsiz alacak davasının niteliği ile bağdaşmadığını, dava dışı … şirketinin muhasebe belgelerine, finansal tablolarına ve dava dışı başka şirketlerle akdettiği sözleşmelere ve yapmış olduğu yazışmalara erişim imanı bulunmayan davacının davaya konu işlemleri ve zararı tek başına ispat etmesinin mümkün olmadığını, “silahların eşitliği prensibi” ve HMK’nın 31. maddesi uyarınca “hâkimin davayı aydınlatma ödevi” gereği tarafımızca iddia edilen işlemlerin bizzat bilirkişilerde incelenmesi ve ortaya konulması gerektiğini, mahkemenin HMK’nın 31. Maddesi gereği davayı “bilirkişi” marifetiyle aydınlatmakta olup, bu noktada ispat külfetinin yer değiştirdiğini, … üzerinden … şirketine yansıtılan uçuş harcamaları yönünden tesis edilen kararın eksik ve hatalı incelemeye dayalı olduğunu, davalıların sistematik bir şekilde … şirketi başta olmak üzere … Holding bünyesindeki şirketlerde kazanç payı dağıtımı kararı ile şirketleri zarara uğrattıklarını ve bu yolla haksız kazanç elde ettiklerini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının istinaf talebinin bütünüyle hukuki mesnetten yoksun olup davanın reddi gerektiğini, davacının istinaf dilekçesinde tamamen kötü niyetli olarak ileri sürülen … şirketine ait ticari defterlerin davalılar tarafından bilirkişi incelemesine kasıtlı olarak sunulmadığı, imtina edildiği yönündeki beyanlarının mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verildiğini ve söz konusu ticari defterlerin bilirkişilerin incelemesi için … tarafından şirket merkezinde hazır bulundurulduğunu, dosya kapsamındaki delillerin bilirkişiler tarafından kanaat oluşturmak adına yeterli olduğunu, …’nın ticari defterleri üzerinde ayrıca yerinde inceleme yapılıp yapılmamasının bilirkişilerin kendi takdirinde olduğunu, davacının …’nın hesaplarına … ile ilgili olmayan uçuş harcamalarının intikal ettirildiği bu suretle …’nın zarara uğratıldığı yönündeki gerçek dışı iddialarını ispatlayamadığını, …’nın en üst ve yetkili organı olan genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeleri …, … ve …’e kazanç payı ödenmesine ilişkin olarak alınan karar türk ticaret kanunu, sermaye piyasası kanunu ve … ücretlendirme politikalarına bütünüyle uygun olduğunu, davalıların TTK’nın 553.md.’nde aranan kusurundan bahsedilemeyeceğini beyanla, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, yöneticilerin şirketi zarara uğrattıklarından bahisle anonim şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle tazminat davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olup olmadığı, davalı yöneticilerin şirketi zarara uğratıp uğratmadıkları ve varsa zarardan sorumlu olup olmadıkları noktasındadır. Dava dışı … A.Ş.(…)’nin 30/03/2015 tarihinde yapılan 2014 yılı olağan genel kurul kararı ile gündemin 5. Maddesi ile yöneticilerin ibrasına karar verilmiş ve davacı ibra maddesine karşı olumsuz oy kullanmıştır. Davacı taraf, … A.Ş.’nin ihale yapmaksızın yüksek fiyatla … firmasından alım yapmak, şirketle ilgili olmayan uçuş harcamalarını şirket kayıtlarına intikal ettirmek ve yöneticilere usulsüz kazanç payı dağıtmak suretiyle şirketi zarara uğrattıklarından bahisle, zararın yöneticilerden tahsili ile şirkete ödenmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 553/1. Maddesinde, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiş ve TTK’nın 555/1. Maddesinde de, şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. TTK’nın 558/2. Maddesine göre ise, olumsuz oy kullanan pay sahiplerinin dava hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer. Genel kurul tarihi itibariyle eldeki dava altı aylık sürede açılmış bulunmaktadır. TTK’nın 557/2. Maddesine göre de, davacı birden çok sorumlu kişiyi zararın tamamı için birlikte dava edebilir ve hâkimin aynı davada her bir davalının tazminat borcunu belirlemesini isteyebilir. Anılan maddenin 3. Fıkrasına göre ise, birden çok sorumlu arasındaki başvuru, durumun bütün gerekleri dikkate alınarak hâkim tarafından belirlenir. Yönetim kurulu üyeleri görevlerini ifa ederken ve verilen yetkileri kullanırken, tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket etmeli ve şirket menfaatlerini gözetmelilerdir. Yönetim kurulu üyelerinin özen ve dikkat yükümlülüğünün kapsamı, şirket ana sözleşmesi, kanun, iç yönerge ve yönetim kurulu tarafından verilen tüm yetki ve görevlerin kapsamına göre belirlenir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu kusur sorumluluğu olup, yönetim kurulu üyesi üzerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini kanıtlayarak her zaman sorumluluktan kurtulabilir. Ayrıca yönetim kurulu üyesinin özen yükümlülüğü, kurulda kendisine tanınan yetki ile sınırlıdır. Davacı taraf dava dilekçesinde, … Anonim Şirketi’nin dava dışı … Anonim Şirketi’nden ihale yapmaksızın yüksek bedelle mal alımı yapmak suretiyle zarara uğratıldığı iddia edilmiştir. Davalı taraf ise, … firmasının geniş ürün yelpazesi, bilgi birikimi ve geniş ürün yelpazesi ve kalitesi nedeniyle tercih edildiğini, … ile … firmasının uzun yıllardır çalıştıklarını ve … firmasının … firmasının ihtiyaçları doğrultusunda üretim yaptığını ve çözüm ortağı olduğunu, …’nın ihtiyaç duyduğu özellikli ürünlerin tedarik edilebileceği başka bir şirket bulunmadığını, bazı ürünlerin … ile birlikte geliştirildiği, …’e alternatif ithalatların maliyet teslimat gecikmeleri ve kalitenin yakalanamaması gibi nedenlerle tercih edilmediğini, …’den alınan ürün fiyatlarının uygun olduğunu savunmuştur. Anonim şirketlerde malvarlığının(sermayenin) korunması esastır. Bu nedenle yöneticinin işlemlerinde kazanç aktarımı yapıp yapmadığı önem arzatmektedir. Bu kapsamda hiçbir ekonomik gerekçe ve haklı sebep olmaksızın rekabet ve ihale mekanizmasını işletmeden veya göstermelik olarak işleterek ya da buna ihtiyaç dahi duymadan hammadde veya ihtiyaç kalemlerinin sürekli aynı yerden ve tek elden/tek el üzerinden alınması kazanç aktarımı olarak değerlendirilebilir. Bilirkişi heyeti raporunda, … şirketinin … firmasından 57 Milyon TL’lik alım yaptığı ve karşılığında ise … firmasına 43 Milyon TL enerji satışı gerçekleştirdiği, bağımsız denetim şirketince düzenlenen raporda … şirketinin ortaklık yapısı ve yöneticiler yönünden … şirketinin ilişkili tarafı olduğunun ve denetim standartları çerçevesinde bir uygunsuzluğun bulunmadığı şeklinde görüş bildirildiğinin görüldüğü, davacının iddialarını destekler delil sunamadığı hususları ifade edilmiştir. … Anonim Şirketi ile … Anonim Şirketi … Holding bünyesinde yer alan grup şirketleridir. Dolayısıyla … ve … şirketlerinin birbirlerine karşı hakim ve yavru şirket olma durumları söz konusu değildir. Bu nedenle hakim ve yavru şirketlere ilişkin TTK’nın 202 ve 203. Maddelerinin eldeki davada uygulanma yeri yoktur. Ancak … Anonim Şirketi borsada işlem gören halka açık bir şirkettir. SPK’nın 21/1. Maddesiyle de, halka açık ortaklıklar ve kolektif yatırım kuruluşları ile bunların iştirak ve bağlı ortaklıklarının; yönetim, denetim veya sermaye bakımından doğrudan veya dolaylı olarak ilişkide bulundukları gerçek veya tüzel kişiler ile emsallerine uygunluk, piyasa teamülleri, ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olarak farklı fiyat, ücret, bedel veya şartlar içeren anlaşmalar veya ticari uygulamalar yapmak veya işlem hacmi üretmek gibi işlemlerde bulunmak suretiyle kârlarını veya malvarlıklarını azaltarak veya kârlarının veya malvarlıklarının artmasını engelleyerek kazanç aktarımında bulunmaları yasaklanmış bulunmaktadır. Bilirkişi heyetinin raporunda atıf yaptığı denetim firmasınca … şirketinin ortaklık yapısı ve yöneticiler yönünden … şirketinin ilişkili tarafı olduğu belirtilmiştir. Bu halde … firmasından ilişkili olduğu … firmasına kazanç aktarımı yapılıp yapılmadığının tespiti gerekir. Mahkemece bilirkişi heyetinden rapor alınmış ise de bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira raporda, davacının dava dilekçesinde dayanmış olmasına rağmen … şirketinin ticari defterleri incelenmemiştir. Ayrıca bilirkişi heyetine sektör bilirkişisi eklenmemiştir. Haliyle rapor, …’den alınan ürünlerin alımında emsallerine uygunluk, piyasa teamülleri, ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olarak işlem yapılıp yapılmadığını tespite yeterli değildir. Hal böyle olunca Mahkemece eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece aralarında sektör uzmanının da bulunduğu bilirkişi heyetinden, … şirketinin ticari kayıt ve defterleri incelenerek, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında şirketler arasındaki ticaretin ne zamandan beri devam ettiği ve …’den yapılan alım faturaları tespit edilerek bu alımların zaman içerisinde fiyat politikasının değişiklik gösterip göstermediği ile emsallerine uygunluk, piyasa teamülleri, ticari hayatın basiret ve dürüstlük ilkelerine aykırı olup olmadığı hususlarının tespitine yönelik rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 11/02/2022