Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/7 E. 2020/85 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/7
KARAR NO : 2020/85
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2017
NUMARASI : 2014/1170 -2017/928 E.K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ DAVA : Davacılar vekili, müvekkillerinin İstanbul İli, … İlçesi, … Köyaltı mevkinde kain … pafta, … sayılı, 8.400 m2’lik ve yine İstanbul ili, … İlçesi, … mevkiinde kain … pafta, … parsel sayılı, 23.720 m2 ‘lik iki gayrimenkulün malikleri olduğunu, Eyüp Tapulama Müdürlüğü’nün müvekkillerinin bir bütün halinde mülkiyet ve tasarrufunda bulunan toplam 32.120 m2’lik bu yeri, önce … ve … parseller olmak üzere ayrı ayrı tahdit ve tespit ettiğini, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, Ankara ….Noterliği’nin 03/01/1973 tarihli ve … yevmiye numaralı Kamulaştırma İhbarnamesi ile müvekkillerine, işbu gayrimenkullerin genel müdürlüğün spor tesisleri için kamulaştırılmasına karar verildiğini bildirdiğini, ayrıca ihbarnamede, taşınmazlar için takdir komisyonunca 963.600.00 Lira kıymet takdir edildiği ve bu bedelin ise nama ödenmek üzere genel müdürlüğünce bloke edildiğinin bildirildiğini, kamulaştırma ihbarnamesinin tebliğine müteakip müvekkilleri tarafından da kamulaştırma bedelinin arttırılması için Eyüp 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04/04/1973 tarih ve 1973/35 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu dava sonucunda, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü adına istimlaken tesciline karar verilen iki taşınmazın, …’nin 11/11/1974 2855/480 sayılı yazısından anlaşıldığı üzere, 05/12/1978 tarih ve … yevmiye ile yapılan Cebri Satış işlemi sonrası tapuda, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adına tescil edildiğini, ayrıca işbu karar ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü adına kamulaştırılan parsellerin önceki yıllarda mahalde görevli gezici kadastro ekibince arazi meşkuk hale getirilerek işbu taşınmazların malikleri nizalı bulunduğundan taşınmazların istimlak bedelleri “malikleri belli oluncaya kadar ödeme yapılmaması kaydıyla …Bankası Bayrampaşa Şube Müdürlüğü’ne bloke edildiğini, İstanbul Bayrampaşa Tapu Sicil Muhafızlığının Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge Başkanlığına ve … Bankası Bayrampaşa Şubesi Müdürlüğü’ne gönderdiği … yev.nolu yazılıları ile bu hususun sabit olduğunu, bloke edilen istimlak bedelinin Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünce, 12.01.1973 tarih ve M-30/4073 sayılı V.8941 mektubu gereğince, TC Merkez Bankası Ankara Şubesindeki kendi hesabına 963.600,00 Lira borç yazılarak RM.201 havale no ile TC Merkez Bankası Ankara Şubesinden … Bankası Bayrampaşa Şubesine havale ile gönderildiğini, bu havale sonrası 23.01.1973 tarihinde ilgili tutarın taşınmazların maliklerine ödenmek kayıt ve koşulu ile bloke edildiğini, Eyüp 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14/07/1995 tarih, 1985/68 Esas ve 1995/450 karar sayılı ilamı ile söz konusu taşınmazların maliklerinin müvekkillerinin olduğunun tespit edildiğini, kararın temyizi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 05.10.1998 tarih ve 1998/2149-4140 E.K sayılı kararı ile kararın onandığını, mahkeme kararın 05.10.1998 tarihinde kesinleşmesinden sonra müvekkillerince istimlak bedelini talep ve tahsil hak ve yetkisi doğduğundan davalı bankanın 10 yıllık belge saklama süresi dolmadan 25.06.1998 tarihinde davalı bankaya müracaat edildiğini, davalı bankaca böyle bloke hesaba ve taleple ilgili belgeye rastlanılmadığının, 10 yıllık belge saklama süresi dolduğundan ilgili belgelerin muhafaza edilmediğinin belirtildiğini, oysa ki, blokeli hesap hakkında, blokenin kaldırılması bir mahkeme kararına bağlanmışken hesap hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamamasının tacir olan davalı bankanın sorumsuz davrandığını ortaya koyduğunu, …Bankası Bayrampaşa Şubesi tarafından 11/11/1974 tarih ve 2855/480 no’lu yazıda, 963.600 TL nin, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü adına bloke edildiğinin açık ve tartışmasız bir şekilde belli olduğunu, gerek T.C. Merkez Bankasınca, gerekse … Bankasınca bulunamayan bu blokeli hesap ve hesaptaki paranın, her şeyden önce neden ve nasıl blokesi kaldırılmadan ortadan kaybolduğunun izahının gerektiğini ileri sürerek müvekkilleri adına 23/01/1973 tarihinde bloke edilen 963.600,00 TL istimlak bedelinin , işbu davanın açılış tarihi itibariyle değerinin satın alma gücü değişim oranları ve enflasyona bağlı reeskont veya avans ile bankalarca uygulanan en yüksek vadeden başlayan faiz oranları göz önünde bulundurularak yeniden hesaplanması suretiyle tespitine, tespit edilecek işbu meblağın müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 19.04.2016 tarihli talep artırım dilekçesinde, yargılama sırasında alınan 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda, belirtilmiş olduğu üzere, aradaki mevcut akdi bağ ve münasebetin ışığı altında davacı müvekkillerinin toplam hak ve alacağının 691.778,42 TL olduğu sübuta erdiğini, dolayısıyla 1.000 TL olan alacağı 690.778,42 TL artırarak toplam 691.778,42 TL’nin işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini istemiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkili bankada yapılan incelemeler sonucunda, dava konusu kamulaştırma bedelinin banka adına alınması üzerinden 40 yıl geçmiş olduğunu, 1982-2013 yılları arasında TMSF ye devredilen tutarların yer aldığı listelerde gerek T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ve gerekse 11.11.1974 tarih ve 480 sayılı yazıda belirtilen kişiler ve Maliye Hazinesi adına herhangi bir kayıt bulunmadığı dikkate alındığında geçmiş tarihlerde mezkur kamulaştırma bedelinin ilgililere ödenmemiş olma ihtimalinin de kuvvetle muhtemel olduğunu, ayrıca dava konusu kamulaştırma bedelinin müvekkili banka kayıtlarına alındığına dair herhangi bir bilgi ve belgeye de ulaşılamadığını, böylece dava konusuna ilişkin herhangi bir belgeye ulaşılamamış ise de, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 42. maddesine göre bu belgeleri saklama zorunluluğunun bulunmadığını, bu nedenle 10 yıldan daha eski belgelerin imha edilmiş olması nedeniyle belge ibrazının mümkün olmadığını, kaldı ki 23.01.1973 tarihinde bloke edildiği belirtilen kamulaştırma bedelinin 22.07.2008 tarihine kadar araştırılmadığını, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili bankaya herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davacılara ait taşınmazların istimlak bedeli olarak 963.600.- Liranın 13.01.1973 tarihinde ferağı müteakip … …, Maliye Hazinesi adına …Bankası Sağmalcılar Şubesi nezdindeki bloke hesabına Sağmalcılar Spor sahasının istimlaki için notuyla Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü hesabından çekilerek, davalı banka Sağmalcılar Şubesine, T.C. Merkez Bankası Ankara Şubesinden gönderilmiş olduğu, T.C. Merkez Bankasından bu bedelin davalı banka Sağmalcılar Şubesine aktarılmasına dair kayıtlar ibraz edilmiş olmakla birlikte, bu bedelin davalı bankada hangi nolu bloke hesaba alındığı ve ne gibi hareketler gördüğü hususu, olayın üzerinden dava tarihi itibarıyla 40 yıllık bir süre geçmiş olması neden gösterilerek belgelendirilemediği, davacıların taşınmazın maliki oldukları tartışmalı olduğundan, davacılar tarafından Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/68 esas sayılı dosyasında dava açtıkları, yapılan yargılama sonunda mahkemenin 14.07.1995 tarihli kararının Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 05.10.1998 tarihli onama kararına istinaden 29.01.1999 tarihinde kesinleştiği, davacıların malik olduklarının tespitine dair karardan sonra 10 yıllık süre dolmadan davalı bankaya 25.06.2008 tarihinde bir dilekçe ile başvurdukları, bu nedenle davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, bir örneği ilişik davalı banka cevabının, 25.06.2008 tarihli davacılar dilekçesine istinaden düzenlendiği, dolayısıyla davacıların maliklikleri ihtilaflı olduğuna göre, davalı bankanın davacılara bu dönem içinde ödeme yapmış olma ihtimalinin de kuvvetle muhtemel olduğu savunmasının yerinde olmadığı, davalı bankanın o döneme göre önemli bir tutar olan 963.600.-TL yi zaman aşımından TMSF’ye devretmeden önce davacıların kayıtlı son adreslerine bilgi verme gereğini de belgeleyemediği, kaldı ki dava konusu tutarın zamanaşamından TMSF ye devir listelerinde de bulunmadığı, o halde davalı bankanın uhdesinde bulunduğu anlaşılan bedelden sorumlu, iade yükümlüsü olduğu, buna göre, Yargıtay 13. Hukuk dairesinin 2002/11722-13666 E.K. Sayılı ilamı, Yargıtay 3. Hukuk dairesinin 2012/18832-2013/1562 E.K. Sayılı 05.02.2013 tarihli kararı, YHGK nun 2010/14-386 E. , 2010/427 K. sayılı kararları da referans alınarak denkleştirici adalet ilkesi doğrultusunda, altın, döviz, vadeli mevduat faizi, enflasyon ( Tüketici Fiyat Endeksi ), asgari ücret artışları nazara alınarak ve her bir kıstasa göre ayrı ayrı hesaplama yapılmak suretiyle tüm değer artışları toplanıp ortalaması alındığında, başlangıçta davalı bankaya depo edilen bedelin 768.642,69.-TL ye ulaşacağı, bilirkişiler heyeti tarafından oluşan ekonomik koşullardan davacı gibi davalının da etkilendiği dikkate alınarak hesaplanan miktardan TBK 50. Mad. ( BK 42 madde ) uyarınca %10 nispetinde yapılan indirimin mahkemece de makul ve yasal görüldüğü, davacı yanın da, kabulle, taleplerini bilirkişi raporunda tespit edilen miktar üzerinden artırdıkları, bu durumda davacıların 691.778,42-TL’nin ödenmesini talep edebilecekleri gerekçesiyle değer artırım dilekçesi nazara alınarak 691.778,42.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Bu karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı banka vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacıların dava hakkı zamanaşımına uğradığından ve son işlem tarihinden 10 yıl geçmekle müvekkili bankanın belgeleri saklama yükümlülüğü ve kanıtlama yükümünden söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 2-Denkleştirici adalet ilkesi koşullarının bulunmadığını, müvekkilinin itirazları doğrultusunda alınan 07.08.2017 tarihli 2. Bilirkişi ek raporunda, belirlenen tutar üzerinden hüküm verilebilecekken tamamen aksi yönde verilmiş olan ve geçerli/yeterli gerekçesi bulunmayan kararın kabulünün mümkün olmadığını, davacı hak sahiplerinin istimlak bedelinin tahsili için müvekkil Bankaya başvurduklarını iddia ettikleri 25.06.2008 tarihinden öncesi için dava konusu istimlak bedelinin uğramış olduğu değer kaybından tamamen kendilerinin sorumlu olduğunu, kurum talimatı olmaksızın veya davacı hak sahiplerinin istimlak bedeline ilişkin davanın sonuçlandığını bildirerek müvekkil bankaya istimlak bedelinin tahsili için bir müracaatları olmaksızın, müvekkil bankanın davacılara ödeme yapması mümkün değilken, müvekkil bankaya müracaat öncesi dönem için kusur yüklenemeyeceğini, gerekçede gösterilen Yargıtay ilamlarının somut olaya uygun düşmediğini, istimlak bedeli olarak müvekkil bankaya yatırılan tutarlara, faiz işletilmeyeceğini, hak sahiplerine ödeme için kurum talimatının gelmesi veya istimlak bedeline ilişkin davanın sonuçlanması ne kadar zaman alırsa alsın, ilgili tutarın faizsiz olarak hak sahiplerine ödendiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.Davacılar vekilinin katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; denkleştirme adalet ilkesi doğrultusunda, paranın bugünkü satın alma gücünün hesaplanmasında 1973 yılından bu yana emlak fiyatlarındaki artışların göz önüne alınması suretiyle yeniden hesaplama yapılması için ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, bankacılık işleminden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.Davacılar, müvekkillerinin maliki olduğu taşınmazların spor tesisi için T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünce, 1973 yılında kamulaştırıldığını ve aynı tarihte kamulaştırma bedeli olarak belirlenen 963.600.00 Liranın nama ödenmek üzere davalı banka hesabında bloke edildiğini, ancak kamulaştırılan taşınmazların malikleri nizalı olduğundan tapulama (kadastro) mahkemesinde derdest davanın bulunduğundan, kamulaştırma bedelinin “malikleri belli oluncaya kadar ödeme yapılmaması kaydıyla davalı banka şubesinde bloke olarak tutulduğunu, kamulaştırılan taşınmazların maliklerinin davacılarının olduğunun Eyüp 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14/07/1995 tarih, 1985/68 Esas ve 1995/450 karar sayılı ilamı ile tespit edildiğini, kararın temyiz denetiminden geçerek 05.10.1998 tarihinde kesinleştiğini, bloke konulan kamulaştırma bedeli için 25.06.2008 tarihinde davalı bankaya müracaat edildiğini ancak sonuç alınamadığını iddia ederek kamulaştırma bedelinin denkleştirici adalet kuralı gereğince dava tarihi itibariyle belirlenecek tutarın davalıdan tahsilini istemiş, davalı banka ise, kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, belirsiz alacak davası olarak açılan davada davacıların talep artırımı gereğince, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekillerince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda, mülkiyeti daha sonradan davacılar adına tespit edilen taşınmazların kamulaştırma bedelinin, 1973 yılında kamulaştırmayı yapan idare tarafından davalı bankaya taşınmaz maliklerine ödenmek kayıt ve koşulu ile bloke edildiği ihtilafsız olup, davalı bankaca aradan geçen uzun zaman dikkate alındığında, hesaba ilişkin herhangi bir kayıt ya da belgeye ulaşılamadığını, belge saklama süresinin de geçtiğini, mezkur hesabın TMSF’ye devredilen hesaplar arasında olmadığından muhtemelen ödendiğini savunmuş ise de, ödemeye ve diğer hususlara ilişkin bir belge ve bilgi sunulamadığından davalı bankanın sorumluluktan kurtulduğundan sözedilemez.Davalı bankanın süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmadığı gibi, hesabın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 3182 sayılı Bankalar Kanunu’nun 36. maddesi ve mevduatın devredilmiş olduğu iddia edilen dönemde yürürlükte olan 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10/4 maddesi gereğince, bankalarda bulunan mevduat ve bu cümleden sayılan emanet ve alacakların zamanaşımına uğraması, hak sahibinin en son talebi, işlemi veya herhangi bir yazılı talimatından başlamak üzere 10 yıl geçtikten sonra bankaca yapılacak ilk dereceye tebligat koşuluna bağlanmış olup, anılan şekilde hak sahibinin süreci başlatan bir işlemi olmaksızın veya bankaca 10 yıl geçtikten sonra hak sahibine tebligat yapılmaksızın banka nezdindeki hak ve alacakların zamanaşımına uğradığından söz edilemez. Benzer uygulama dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 62. maddesinde de yer almaktadır ( Yargıtay 11 HD, 07/10/2019 tarih, 2018/4989 -2019/6258 E.K sayılı ilamı). Buna göre, anılan bedele yönelik zamanaşımı sürecini başlatan hesap sahibi işlemlerine ve bankaca hesap sahiplerine tebligat yapıldığına dair belge ibraz edilemediğinden davalının zamanaşımına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir.Uyuşmazlık, davalı bankanın davacılar adına bloke edilen tutardan mı yoksa bu tutarın denkleştirici adalet kuralı gereğince, dava tarihi itibariyle belirlenecek güncel değerinden mi sorumlu tutulup tutulmadığı noktasında toplanmaktadır.Dosya kapsamında yer alan İstanbul Bayrampaşa Tapu Sicil Muhafızlığı tarafından Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge Başkanlığına ve …Bankası Bayrampaşa Şube Müdürlüğüne gönderilen … yevmiye nolu 05.12.1978 tarihli yazılarda, sözkonusu taşınmazların Eyüp 1. Asliye Hukuk Hakimliğinin 04.04.1973 tarih ve 1973/35 esas sayılı kararı uyarınca, idare adına istimlakına karar verilen taşınmazların tescil edildiğini, ancak taşınmaz malikleri itiraz olduğundan davalı olan taşınmazlar hakkında Eyüp Tapulama Hakimliğinin 1976/27 Esas sayılı davanın devam ettiği, bloke edilen istimlak bedelinin ilerde mahkemece tayin ve tespit edilecek maliklerine ödenmek üzere bankada bloke durdurulması bildirilmiştir.Eyüp 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14/07/1995 tarih, 1985/68 Esas ve 1995/450 karar sayılı ilamı ile kamulaştırılan taşınmazların maliklerinin davacıların olduğunun tespit edildiği, kararın temyiz ve karar düzeltme safhalarından geçmek suretiyle 29.01.1999 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.O halde, davalı banka nezdinde bloke edilen kamulaştırma bedelinin ileride hak sahiplerine ödenmesi, devam eden Tapulama Hakimliğinin 1976/27 Esas sayılı dava sonucuna göre belirleneceği hususu davalı bankanın bilgisi dahilinde olduğuna göre, davalı banka yönünden; dava konusu bloke konulan kamulaştırma bedeli yukarıda anılan dava sonuçlanınca hak sahibine ödenecek bir emanet ve aynı zamanda ileride belirlenecek hak sahiplerine ödemekle yükümlü olduğu bir borç niteliğindedir. Bu durumda, bloke konulan kamulaştırma bedeli üzerinde hak sahipleri henüz belirlenmediğinden ve kamulaştırma mahkemesi kararında da bu konuda bankaya yönelik bir talimat bulunmadığından, davalı bankaca, ayniyetinin muhafazası ve sonrasında gerekli nema oranını kendisi için gibi oluşturarak uhdesindeki parayı değerlendirmesi gerekirdi. Buna göre, dava konusu blokeli hesaba yatan paranın yatırıldığı 22.01.1973 tarihinden, hak sahiplerinin belirlendiği Eyüp 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14/07/1995 tarih, 1985/68 Esas ve 1995/450 karar sayılı ilamının kesinleştiği 29.01.1999 tarihine kadar dönem için 1 yıl vadeli mevduata işletilen faiz getirisinden davalı bankanın sorumlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.Dosya kapsamında alınan ve hesaplama yönünden tarafların itirazına uğramayan 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda, 1 yıl vadeli mevduata bankalarca uygulanan faiz oranlarına göre, yukarıda belirtilen dönem için yapılan hesaplamada, ana para ve faiz getirisinin toplam 8.834,33 TL olarak belirlenmiş olduğundan davacıların talebi bu miktar üzerinden haklıdır.Bu açıklamalar ışığında, ilk derece mahkemesince, denkleştirici adalet kuralı gereğince belirlenen dava tarihi itibari ile güncel bedele hükmedilmiş ise de, denkleştirici adalet kuralı, hukuken geçersiz olan sözleşmeler, haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiyede sözkonusu olduğundan bu yöndeki değerlendirmesinde hukuka uyarlılık görülmemiştir.Davacılar vekili, katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunmuş ise de, belirsiz alacak davası olarak yapılan yargılamada alınan 18.01.2016 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında gösterilen 691.778,42 TL üzerinden talebini artırdığı ve ilk derece mahkemesince artırılan talep gibi davanın tamamen kabulüne karar verilmiş olduğundan davacıların karara karşı istinaf başvurusunda bulunmasında hukuki yararı bulunmadığından istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince reddine, davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ;İstanbul 13 .Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1170 Esas -2017/928 Karar ve 07/12/2017 tarihli kararının HMK 353(1)b-2 uyarınca KALDIRILMASINA;3-Davanın kısmen kabulü ile 8.834,33 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,3-Alınması gerekli 603,45 TL karar harcından peşin alınan 24,30.-TL harç ve 11.796,76.-TL ıslah harcının mahsubu ile kalan 11.217,61 TL’nin talep halinde davacılara iadesine, 4-Davacılar tarafından yapılan 24,30. -TL başvurma harcı, 24,30.-TL peşin harç, 3.450,00.-TL bilirkişi ücreti ve 95,00.-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 3.593,60-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre, 354,00 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,5-Davacılar kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan AAÜT gereğince hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan AAÜT gereğince davanın reddedilen bölümü için hesaplanan 51.197,20 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının HMK 333 maddesi gereğince yatıran tarafa iadesine,8-İstinaf aşamasındaki giderler yönünden; a-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; b-Davacılar tarafından yapılan istinaf başvuru giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasınac-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 11.813,84 TL istinaf peşin karar harcın talep halinde kendisine iadesine,d-Davalı vekili tarafından istinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL istinaf başvuru harcından oluşan istinaf yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,9- Gerekçeli kararın HMK.’nun 359-(3) maddesi uyarınca taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.