Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/693 E. 2022/234 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/693
KARAR NO: 2022/234
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2019
NUMARASI: 2017/1108 Esas-2019/429 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, dava dışı sigortalı … firmasına ait gemi maketinin emtia nakliyat sigorta poliçesi ile teminat altına alındığı, emtianın ABD- Washington’daki fuara götürülüp geri getirilmesinini hava yolu ile taşıması davalı yanca üstlenildiği, fuarda alanında kargo açıldığında maketin hasarlı olduğunu anlaşıldığı, fuar için geçici olarak tamir edildiği, sergilendikten sonra dava dışı … firması tarafından Türkiye’ye geri taşındığı, sandık açıldığında maketin kırılmış ve dağılmış olduğunun anlaşılması nedeniyle 23/03/2017 tarihli tutanağın düzenlendiği, maketin hasara uğraması nedeniyle 9.282,29 TL tazmiinatın sigortalıya ödendiği, bu alacağın rücuen tahsili amacıyla yapılan takibe davalının haksız olarak itirazının iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; Montreal sözleşmesi gereğince hak düşürücü sürede ihbarda bulunulmadığı, hasarın ne zaman gerçekleştiğinin belli olmadığı, müvekkilinin ürün maketinin hasarlanmasında kusurunun bulunmadığı, gönderenin paketlenme ve etiketlenmesi taşıyıcının yükümlülüğünde olmayıp, hasarın yetersiz ambalajdan kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen ek rapor doğrultusunda; uygulanması gereken Montreal Konvansiyonun 18. maddesi gereğince kargoda meydana gelen hasar ve zayiden taşıyıcının sorumlu olduğu, sandık-kasa ambalaj şekli incelendiğinde, ambalajın kırık ezik veya benzer biraz hasara uğramadığı buna karşılık ambalaj içeriğinde emtianın hasarlandığı, hasarın meydana geliş sebebinin net olarak belirlenemediği ancak sandıkların aktarılması sırasında kasa içerisinde hasarın meydana gelmiş olabileceği, bunun da sabitleme ve istiflemenin özenli yapılmamasından kaynaklı olduğu, ancak gümrük beyannamesi formunda kargo içeriğinin fuara gönderilmek üzere gemi maketi olduğuna ilişkin eşyanın kıymet bildirim formu düzenlendiği, bu nedenle taşımanın gerekli özende yapılması gerektiği göz önüne alındığında, içerik yükleme ve istiflemenin usulüne uygun yapılmadığı konusunda delil bulunmadığı, taşıyıcının içinde kıymetli emtia bulunan yükü yükleme ve boşaltma sürecinde yeterli özeni göstermediği gerekçesiyle davalının hasar bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; öncelikle, kök rapor ile davacının gönderi içeriğinin yeterli ve taşımaya uygun ambalajlamış olduğunu ispat edememiş olduğu ve davalı müvekkil şirketin sorumlu tutulamayacağının tespit edildiği, ek raporda da, bu hususa ilişkin görüşlerinde değişiklik olmadığı bildirilmiş olup, esasen dosya kapsamında davalı müvekkilinin sorumsuzluğunun tespit edilmesine karşın, mahkemece hatalı tespit ve değerlendirmelerde bulunularak itirazlar dikkate alınmadan karar verildiği, Gümrük Beyannamesinde bildirilen kıymet bildiriminin Montreal Sözleşmesi 22/3 hükmü kapsamında taşıyıcının ödemekle yükümlü olacağı tazminat miktarının belirlenmesi noktasında dikkate alınacak özel fayda beyanı niteliğinde olup olmadığı bakımından önem arzedip, mahkemece kabul edildiğinin aksine sırf kıymet bildiriminde bulunulması taşıyıcının gerekli özeni göstermediğinin kabulü için yeterli olmadığı, zira; söz konusu beyanname ile gönderi içeriğinin bildirilmiş olması taşıyıcıya gönderinin yeterli olarak ambalajlanıp ambalajlanmadığını kontrol yükümlülüğü getirmediği, kaldı ki, gönderi sandık içerisinde teslim edilmiş olup, taşıyıcı müvekkilinin sandık içerisine sabitlemenin ne şekilde yapıldığını, yeterli ambalajlama yapılıp yapılmadığını kontrol imkanının da Dosya kapsamında alınan raporlar ve davacı tarafından sunulan ekspertiz raporunda da tespit edilmiş olduğu üzere gönderinin dış ambalajında herhangi bir hasar bulunmadığı, yükleme ve istiflemenin usulüne uygun yapılmadığına ilişkin delil bulunmadığı tespiti karşısında yükün mutad taşımaya, yola ve yüke uygun olmayan ambalajından kaynaklı olarak hasarlandığının kabulü gerektiği, Bilirkişi raporunun sonuç kısmında “… ambalajlama görevinin davalıya ait olduğunun davacı yanca ortaya konulması gerektiği, aksi takdirde ambalajlama kusurlarından davalının sorumlu olmayacağı” şeklinde kanaat bildirildiği, buna göre sandık kutu içerisinde teslim edilen kargo içeriğinin sandık içerisine yeterli ve doğru şekilde sabitlendiğinin davacı tarafından ispatı gerektiği, gerek bilirkişi raporu gerekse davacı tarafından dayanılmakta olan ekspertiz raporu ile iddia edilen hasarın sandık içerisine montaj ve sabitlemenin gereği gibi yapılmamış olmasından kaynaklı olduğunun ispat edilmiş olması ve sandık içi sabitleme, montaj ve ambalaja taşıyıcı müvekkil şirket tarafından müdahale edilemeyeceğinden ve müvekkilinin böyle bir yükümlülüğünün olmaması karşısında Montreal Sözleşmesi 18/2-b hükmü gereğince taşıyıcı müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, Ayrıca, taşınmak üzere müvekkili şirkete verilen emtia üzerinde taşıyıcıyı yönlendirmesi gereken işaret veya numaraların da olmadığı gibi yük hakkında da taşıyıcıya herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, gönderici tarafından yükümlülüklerinin yerine getirilmediği, Davacının Amerika’ya hasarlı teslim yapıldığı iddiasını fuarın tamamlanmasından sonra gönderinin Türkiye’de teslim alınması sırasında tutulan tutanağa dayandırdığı, bu nedenle, söz konusu tutanağın geçerli hasar bildirimi olarak kabul edilebilmesi için tutanağın Türkiye de değil, hasarın fark edildiği Amerika’da tutulmuş olması gerektiği, zira, davacı gönderinin Amerika’daki fuara hasarlı teslim edildiğini ve bu nedenle sergilenemediğini iddia ettiği ancak bu iddiasını ispat için ne Amerika’da tutulmuş bir tutanağa ne de gönderinin fuarda sergilenemediğine ilişkin herhangi bir somut delil sunamadığı, bu halde, gönderinin fuar alanında dahi hasarlanmış olma ihtimalinin bulunduğu, ancak usule uygun olmayan tutanağın davacının yasal yükümlülükleri kapsamında bildirim yapıldığının ve iddia edilen hasarın varlığını ispat açısından neredeyse tek delili olması nedeniyle davacı yararına delil oluşturmaya çalışıldığı, Montreal Sözleşme gereğince, 14 günlük sürede hasar ihbarında bulunulmadığı, bu durumda davacının hasarın, taşıma sırasında oluştuğunu ispat etmekle yükümlü olduğu, fuar alanına hasarlı teslim edildiği ve geçici tamirin yapıldığına ilişkin delil ibraz edilmediği, gönderinin Türkiye’ye gönderilirken hasarlı olduğuna dair taşıyıcıya herhangi bir bildirimde bulunulup bulunulmadığının ispat edilmesi gerektiği, hasar hali yükleme öncesinde bilinmekte olmasına rağmen bu aşamada bildirim yapılmaksızın, gönderinin Türkiye’de teslim alınırken tutanak tutulmuş olmasının kötü niyetli olduğu, Taşıyıcının sadece hava yoluyla taşıması esnasında meydana gelen hasardan sorumlu olduğu, 31. madde hükmü gereği, hasarın taşıma sırasında gerçekleştiği sonucuna varılması halinde ise “hasar durumunda, kargo halinde de alınılan tarihten itibaren on dört (14) gün içerisinde taşıyıcıya şikayette bulunması gerektiği, somut olayda 14 günlük sürede yapılan ihbarın bulunmadığı,Davacının aktif husumetinin araştırılmadığı, ekspertiz raporunun 5684 sayılı yasa 22. madde hükmünde delil niteliğinde olup, aynı zamanda 5684 sayılı yasaya göre çıkartılmış olan sigorta eksperleri yönetmeliği 15. maddesine uygun olarak düzenlenmiş olması gerektiği, dosyadaki raporun bu özellikleri taşımadığı, dava dışı firma tarafından sunulan onarım bedeli faturası dikkate alınmak suretiyle oluşturulmuş olup, gerçek zararı ortaya koyar nitelikte bulunmadığı, Mahkemece eksik inceleme ve hatalı tespit ile verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, emtia nakliyat sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen hasar bedelinin uluslararası hava taşımasında akdi taşıyıcı davalıdan rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. TTK 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Dava dışı sigortalıya hasar ödemesi yapan davacının, sigortalısının haklarına halef olduğu anlaşılmakla aktif dava ehliyeti mevcuttur. Taraflar arasında uluslararası havayolu kargo taşıma anlaşmasının varlığı ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, yüke gelen hasardan davalının sorumlu olup olmadığı konusundadır. Taşıma Türkiye- ABD arasında gidiş dönüş şeklinde yapılmış olup, her iki ülkenin de Montreal Konvansiyonuna taraf olması nedeniyle somut olayda 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır. Montreal Protokolünün 18. maddesine göre, taşıyıcı, yükün mahvolması, zıyaı veya hasarı halinde maruz kalınan zararlardan dolayı, sadece zararı doğuran olayın hava yoluyla taşıma esnasında gerçekleşmesi şartıyla sorumludur. Bununla beraber, taşıyıcı eğer yükün mahvının, zıyaı veya hasarının yükün kendine has bir kusuru, niteliği veya ayıbından veya taşıyıcı ya da adamlarının ya da temsilcilerinden başka bir kimse tarafından yükün kusurlu şekilde ambalajlanması kaynaklandığını kanıtladığı nispette sorumlu olmaz. Aynı Protokolünün 31. maddesine göre de, hasar durumunda, teslim almaya yetkili şahıs tarafından hasarın fark edilmesinden sonra derhal ve en geç yük için teslim alındığı tarihten itibaren on dört (14) gün içerisinde taşıyıcıya ihbarda bulunulması zorunludur. Aksi halde taşıyıcının aldatıcı harekette bulunduğu haller haricinde taşıyıcıya karşı dava hakkı ortadan kalkmaktadır. Ancak, taşıyıcının herhangi bir suretle hasarı öğrenmesi halinde ihbarın süresinde yapılmadığını ileri sürmesi TMK’nın 2.maddesi uyarınca iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağından bu durumda hasar nedeniyle ihbar şartı aranmamalıdır.(Yargıtay 11 HD 2016/14162 esas-2018/5436 karar sayılı ilamı) Somut olayda, kargonun Amerika’dan Türkiye’ye taşınmasından sonra düzenlenen 23.03.2017 tarihli hasar tutanağının teslim eden kısmında imzası bulunan …’nun davalı çalışanı veya ifa yardımcısı olmadığı yönünde bir itirazın ileri sürülmemesine göre, davalının hasardan haberdar olmadığından söz edilemez. Kaldı ki kargonun tekrar Türkiye ‘ye getirildiği 22.03.2017 tarihinden sonra 23.03.2017 tarihinde sigortalıya teslim edildiği ve aynı gün tutulan tutanakta davalı çalışanın imzasının bulunduğu nazara alındığında, davalı taşıyıcıya süresinde ihbarda bulunulduğunun kabulü gerekmekte olup, davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf nedenine itibar edilememiştir. Davacı tarafından, dava dışı sigortalı … firmasına ait özel yapım gemi maketinin Washington’da bir fuarda sergilenmek üzere davalı taşıyıcı sorumluluğunda, Türk Hava Yollarına ait uçakla ABD’ye taşındığı, fuar salonunda yapılan kontrolde hasar tespit edildiği ve geçici tamirinin yapıldığı ileri sürülmüşse de,kargonun varma yeri gümrüğünde veya sonrasında fuar alanında, taşıma konusu maketin hasarlı olarak teslim edildiğine ilişkin bir tutanak veya başkaca bir delil sunulmamış olmasına göre hasarın gidiş yönündeki taşıma sırasında meydana geldiğinin kanıtlamadığının kabulü gerekir. Ancak kargonun fuar sonrasında tekrar tahta sandık içerisinde … Kargo şirketine ait uçağa yüklenerek İstanbul’a getirildiği ve sigortalı firmanın adresine 23.03.2017 tarihinde hasarlı olarak teslim edildiği anlaşılmaktadır. Davacının, dava dışı sigortalısına yaptığı ödemeye esas ekspertiz raporunda; sergilenmek üzere fuara gönderilen gemi maketinin Türkiye’ye geldikten sonra bulunduğu tahta sandığın dış kısmında kırık ve benzeri emarenin görülmediği, sandığın açılması ile gemi maketinde kırıklar olduğunun görülmesi üzerine teslim alan ve teslim eden kişilerce tutanak düzenlendiği, İstanbul Havalimanı gümrüğünde tanzim edilen hasar tutanağının bulunmadığı, hasarın yükleme veya boşaltma sırasında tahta sandığın düşürülmesi veya sert bir cismin çarpması sonucu sandığın içerisinde yer alan gemi maketinin üzerindeki parçaların bağlantı kısmından koparak dağılması ve kırılması ayrıca yan taraftaki bölümün monte edildiği yerden koparak aşağıya düşmesi sonucu meydana gelmiş olabileceği açıklanmıştır. Öte yandan 23.03.2017 tarihli hasar tutanağında da, sadece kargonun Amerika’dan hasarlı olarak teslim alındığı yazılı olup, hasar nedenine ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Kural olarak ambalajlama göndericiye ait olup, somut olayda da, taraf beyanlarından ambalajmanın dava dışı gönderici olan sigortalı tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Taşıyıcının, kargonun ambalaj itibariyle taşımaya uygunluğu noktasında denetleme görevi olmakla birlikte bu denetim ambalajın genel görünüşü ile sınırlıdır. Hasar, münhasıran emtianın ambalaj içine doğru ve sağlam yerleştirilmemesinden kaynaklanmışsa ambalaja müdahale imkanı olmayan hallerde taşıyıcının sorumluluğu olmaz. Dosya kapsamında, kargonun Türkiye’ye gelişinde havalimanı gümrüğü tarafından düzenlenen, kargonun hasarlı olduğuna yönelik bir tutanağa rastlanmadığı gibi davacının dayandığı ekspertiz raporunda, taşıma konusu yükün içinde bulunduğu tahta sandığı dış kısmında herhangi bir kırılma, ezilme veya başkaca hasar bulunmadığı ancak tahta sandığın yükleme ve boşaltma sırasında düşmesi veya çarpması sonucu içerisindeki maketin hasara uğramış olabileceğinin açıklandığı ayrıca 23.03.2017 tarihli hasar tutanağında da, taşıma konusu gemi maketinin bulunduğu sandığın harici durumu ile ilgili bir izahata rastlanmadığı sadece maketin hasarlı olarak teslim edildiğinin belirtildiği görülmektedir. Davalı taşıyıcının çalışanı veya ifa yardımcısının imzasının bulunduğu hasar tutanağı, taşıyıcının hasarı kabulü anlamına gelmeyip, yalnızca hasarın, taşıma sırasında meydana geldiğine karine teşkil eder. Ancak karinelerin aksinin ispatı mümkün olup, somut olayda da, davalı taşıyıcı, hasarın taşımadan kaynaklanmadığını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. Dosyada mevcut bilirkişi kök raporunda açıkça; hasarın ambalajlama hatasından ve ambalaj içerisindeki uygun olmayan sabitlemeden kaynaklandığı belirtilmiş olup, ek raporda, hasar tutanağı bulunması nedeniyle davalı taşıyıcının sorumlu olabileceğine ilişkin açıklama neticeye etkili değildir. Zira hasar nedeninin, uygun olmayan ambalaj ve sabitleme olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda, az önce açıklandığı üzere karinenin aksinin davalı tarafından ispatlandığının kabulü gerekir. Montreal Protokolünün 18/b2-b bendi uyarınca ambalajlama kusurundan kaynaklanan hasardan taşıyıcının sorumlu olmayacağına göre, davanın reddi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunu kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ancak delililerin toplanmış olmasına göre yeniden yargılamaya gerek olmadığından açıklanan nedenlerle davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE 2-Davacı tarafından yatırılan 158,52-TL peşin harçtan 80,70-TL karar ve ilam harcının mahsubu ile fazla alınan 77,82‬-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince takdir ve tayin olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafça yapılan 16,50-TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5- Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan 756,3‬0-TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta gideri 44-TL olmak üzere toplam 165,3‬0-TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022