Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/675 E. 2021/1520 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/675
KARAR NO: 2021/1520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2018/870 Esas – 2019/494 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının kum satışı konusunda anlaşmaya vardıklarını, müvekkilinin satın alacağı kumlara karşılık ayrıntıları dava dilekçesinde bildirilen ikisi 15.000,00’er TL bedelli, biri de 20.000,00 TL bedelli üç adet çeki avans olarak davalıya verdiğini, ancak davalının vermesi gereken kumdan daha az kum verdiğini, müvekkilinin başvurularına rağmen avans miktarından arta kalan kısmın müvekkiline ödenmediğini,bunun üzerine davalı hakkında Adana … icra müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takip yaptığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Somut olayda davacı, verdiği çeklerin ileride teslim edilecek mallara karşılık olduğunu başka bir anlatımla avans çeki niteliğinde bulunduğunu ve daha sonra mal tesliminin gerçekleşmediğini iddia etmiştir. Çekin bir ödeme vasıtası olmasına ve davacının yasal karinenin aksini ileri sürmesine göre ispat külfeti davacıda olduğundan bu karinenin aksini yazılı delil ile ispat etmesi gerekir. Bu nedenle davacı vekiline, yasal karinenin aksine olan iddiasını ispat içinyazılı delillerini açıklaması ve sunması; sunamıyor ise yemin deliline dayanıp dayanmadığını açıklaması için iki hafta kesin süre verilmiş; davacı vekili bu hususta yazılı bir delil sunmamış; iddiasını kendi ticari defter kayıtları ile ispat ettiğini bildirmiş; son oturumda ise bu iddiasını ispat için yemin deliline dayanmadığını bildirmiştir. Bilindiği üzere Yargıtay 19. H. D.sinin 09/02/2015 gün ve 2014/3885 E_2015/1561 K sayılı kararında da açıklandığı üzere “Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tediyesi (tasfiyesi) amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. 6098 sayılı TBK’nun 207/2 (818 sayılı BK.182)maddesine göre, “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça satıcı ile alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler”. Görüldüğü gibi satış akdinde aslolan peşin satış olup mal ve bedelin aynı anda verileceğine ilişkin yasal karine mevcuttur. Yukarıda belirtilen ilke ve yasal karinenin aksini iddia eden tarafın bu iddiasını kesin delillerle kanıtlaması gerekir. Ne var ki davacı bu iddiasını kesin delillerle ispat edememiştir. Hal böyle olunca davacının iddiasını kesin delillerle ispat edememiş bulunmasına, kendi defter kayıtlarının bu iddianın ispatı için tek başına yeterli bulunmamasına, yemin deliline de dayanılmadığının açıkça beyan edilmiş olmasına ve tüm dosya kapsamına göre aksine olan bilirkişi görüşü kabul edilmeyerek ispat edilemeyen davanın reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin satıcı olduğu, müvekkili şirketin ise alıcı olduğu kum satışı hususunda tarafların anlaştığını, bu yüzden müvekkili şirket tarafından davalı şirkete dosya içerisinde bulunan, “… Anonim Şirketi” “Adana Şubesi”ne ait; keşide yerleri Adana olan; 05.08.2017, 05.09.2017 ve 05.10.2017 keşide tarihli; ilk ikisi 15.000,00.TL. miktarlı, üçüncüsü ise 20.000.00.TL. miktarlı; 06.02.2017 basım tarihli; …, … ve … “Seri numaralı” çekler keşide edilerek avans mahiyetinde tevdi edildiğini, fakat davalı şirketten dosya içerisinde mevcut faturalar incelendiğinde tespit edileceği üzere avans olarak verilen çek miktarından daha az miktarda kumun müvekkili şirkete satışının gerçekleştirildiğini, bilirkişi raporunun iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, kendi ticari defterlerindeki kayıtlardan çeklerin avans olarak verildiğinin anlaşıldığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, dava konusu çeklerin avans olarak verilip verilmediği, çekler karşılığında kum teslim edilip edilmediği, davacının fazla ödemesinin bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı tarafından 05/08/2017 tarihinde 15.000 TL bedelli, 05/09/2017 tarihinde 15.000 TL bedelli, 05/10/2017 tarihinde 20.000 TL bedelli çekler davalı lehine keşide edilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında Adana … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında, cari hesaba dayalı olarak 15.226,35 TL asıl alacak ve 337,59 TL işlemiş faiz alacağının tahsili istemiyle icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine icra takibi durmuştur. Davacı dava konusu çeklerin avans olarak verildiği ancak verilmesi gerekenden az kum teslim edildiği iddiasına dayalı olarak itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesine davalı taraf ticari defterlerini sunmamıştır. Davacının incelenen ticari defterlerine göre ise toplam 50.000 TL bedelli çekler dahil edildiğinde davacı davalıdan 15.226,35 TL alacaklı görünmektedir. Ancak mahkemenin de gerekçesinde belirttiği gibi çek kural olarak bir ödeme aracı olup mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verildiğini karine teşkil eder. Bunun aksini iddia eden tarafça kesin delille ispatlanması gerekir. Davacının iddia ettiği gibi bahse konu çeklerin avans olarak verildiğine ilişkin herhangi bir yazılı delil bulunmadığı gibi davalıyı bağlayacak bir beyan da söz konusu değildir. Dolayısıyla 22/02/2017 tarihinde davacının ticari defterine kaydedilen bu çeklerin mevcut bir borç için verildiği kabul edildiğine göre, bundan sonra doğan borçlardan bu çeklerin mahsubu mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/12/2021