Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/673 E. 2022/8 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/673
KARAR NO: 2022/8
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/03/2019
NUMARASI: 2016/783 Esas – 2019/365 Karar
DAVA: Rücuen Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, davacı firma tarafından tanzim edilen numaralı Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalısına ait emtia davalı şirket sorumluluğunda taşınmakta iken maddi hasar meydana geldiği, emtianın alıcısına teslim edildiği sırada hasarlı olduğuna dair CMR üzerine şerh düşüldüğü, davalının oluşan hasardan TTK 875 maddesi gereğince sorumlu bulunduğu, sigortalı tarafından yapılan hasar ihbarı üzerine düzenlenen ekspertiz raporunda; hasarın uygun şartlarda yapılmayan sevkiyat koşulları nedeni ile meydana geldiği ve miktarının 2.561,34 Euro olduğunun belirlendiği, hasar bedelinin sigortalısına 14.12.2015 tarihinde ödenerek TTK’nun 1472. maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olunduğunu belirterek sigortalıya ödenen 2.561,34 Euro nun karşılığı olan 8.357,39 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığı, ekspertiz raporunun mahalline gidilmeden fotoğraflar üzerinden düzenlediği ve tarafsız olmadığı, taşıma konusu vitrafiye banyo ürünlerindeki hasarın paletlerin dayanaksızlığı ve ambalaj içi tertip hatasından kaynaklandığı, CMR 17/4 bendine göre, hasarın ambalaj yetersizliğinden ileri gelmesi halinde taşımacının sorumlu olmayacağı, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu mail yazışmalarından, alıcı firmanın, paletlerin malları korumu konusunda yetersiz olduğu, daha iyi palet kullanılması konusunda göndericiye uyarıda bulunduğunun anlaşıldığı ayrıca bu yazışmalarda sadece palet hasarından bahsedilip, palet içerisindeki emtianın hasarlı olduğuna ilişkin bir kanıt olmadığı, sovtaj değerinin düşülmesi gerektiği gibi müvekkilinin sorumluluğunun hasarlı malın kg başına 8.33 SDR ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi kök ve ek raporu doğrultusunda; davanın, TTK 1472 maddesinde düzenlenen rücuen tazminat davası olup, CMR md 8/1 gereğince, taşıyıcının kural olarak malı yükleme yerinde teslim alırken kontrol yükümlülüğünün olduğu, bu yükümlülüğün kapsamı içine yükün ve ambalajının durumunun dahil olduğu ancak kontrol için gereken araçlardan yoksun olduğunda CMR taşıma senedine çekincesini gerekçesi ile birlikte yazmasının gerektiği, dosyadaki CMR senedinde veya diğer belgelerde taşıyıcının bu tür bir çekince koymadığının açık olduğu, karine olarak taşıyıcının malı temiz durumda ve eksiksiz aldığı aynı şekilde varma yerinde alıcıya teslim etmesi gerektiğinin CMR Md. 17/1 maddesi hükmü olduğu, bu karinenin tersini taşıyıcının kanıtlama hakkını haiz olduğu, emtialarda oluşan hasar için Ekspertiz raporunda meydana gelen hasarların uygun şartlarda yapılmayan sevkıyat koşullarından (aşırı sürat, virajlara sert girme, ani frenleme vb] paletlerin kayması veya birbirlerine vurmaları sonucunda kaynaklanmış olabileceği kanaatine tespiti karşısında, davalının müterafik kusur hususu düşünülse de, diğer ürünlerin ambalajı normal olup, hasar gören 20 ürünün ambalajının bozuk olmasının pek ihtimal dahilinde olmaması ve davalı taşıyanın da buna dair bir çekince koymamış olması karşısında ambalaj eksikliği olmadığının değerlendirildiği, olayda kastın varlığına dair veri olmadığından, davalı yönünden CMR md. 29. hükmünün tatbik koşullarının doğmadığı, taşıyıcının sorumluluğuna gidilmesi halinde; malın değeri hesaplanırken borsa veya cari piyasa değeri yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre belirlenmesinin gerektiği, (CMR md 23/1) malın taşınmak üzere taşıyıcı tarafından kabul edildiği yer ve zamandaki değerinin dosyaya mübrez fatura değeri olduğu, CMR md 23/3 hükmüne göre tazminatın, eksik brüt ağırlığın kg başına 8.33 SDR’yi aşamayacağı, emtianın tamamının 727 adet seramik (63 palet) brüt 18.639,29 kg olup, 20 adet ürün hasarlı olduğuna göre, hasarlı emtianın 512,80 kg olarak hesaplandığı, (512,80 kg x 8,33 SDR) = 4.271,63 SDR olduğunu, T.C. Merkez Bankası kurlarına göre 1 SDR 5.8162 TL olarak alındığında, toplam 4.271,63 SDR karşılığı 24.844,66 TL hesaplandığı, buna göre, davacının talep ettiği meblağın sınırlı sorumluluk limiti içinde kalmakla kadri maruf olduğu, davalının meydana gelen hasardan CMR hükümlerine göre fiili sorumlu olduğu, hasarın poliçenin geçerlilik süresi içerisinde meydana geldiği ve hasar bedelinin poliçe teminatı kapsamında kaldığı, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, davacının TTK 1472 maddesi gereği sigortalısına hasar bedeli ödediğinden halef olarak davalıya rücuen tazminat davası açtığı, hasar bedeline ilişkin faturaları makul kabul edileceği ve kadri marufunda olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği, Davacı tarfından dayanılan belgelerden olan 12.11.2015 tarihli ekspertiz raporu tarafsız bir rapor olmadığından kabul edilemeyeceği, çekilen iki fotoğraf ile olay yerine gidilmeden tanzim edilerek ve hesaplama da bu beyanların esas alındığı, Meydana gelen hasar ve zararı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının dayandığı belgelerden olan ekspertiz raporunun ekinde yer alan fotoğraflarda Vitrafiye banyo ürünlerinin paletlerin dayanıksızlığı, ambalaj içi tertip hatası gibi eksikliklere bağlı olduğu bu gibi durumlardan kaynaklanan hasarların nakliyeciye rücu edilemeyeceği veya talep sahibi /gönderen/gönderilen ile zarar paylaşımına gidilmesi gerektiği, CMR Konvansiyonu Md. 17/4 “Madde 18 paragraf 2 ila 5’e uygun olmak üzere kayıp ve hasar durumları aşağıda belirtilen koşullardan bir veya bir kaçının doğal sonucu olan özel risklerden doğmuş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz…. b)Ambalajlanmadıkları veya kötü ambalajlandıkları zaman, özellikleri gereği fire veren veya hasara uğrayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmış olması, maddesi gereğince ambalajlama hatalarında taşıyıcının sorumlu olmadığının açıkca belirtildiği, davacının dava dilekçesi ile birlikte sunmuş olduğu, gönderici ile alıcı arasındaki mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere; alıcı paletlerin malları koruma açısından yetersiz olduğu, daha önce de benzer durumla karşılaştıklarını ve bu sıkıntıyı dile getirdikleri belirtmiş olup gönderici firmayı daha dayanıklı palet kullanmaları için uyardığı, göndericinin, malların hassasiyetini çok daha iyi bildiği ve malları korumaya elverişli olmayan paletler kullandığı, bu durumda müvekkil şirketin sorumluluğunun bulunmadığı, CMR Konvansiyonu Md. 10 “Gönderici, kişilere, malzemeye ve diğer yüklere gelecek zarar, ziyan ve hasardan, yükün kusurulu olarak ambalajlanmasından kaynaklanan masraflardan taşımacıya karşı sorumludur. Ancak yükün kabulünde kusur açık seçik ise ve taşımacı tarafından biliniyor ise bu hususta bir çekince beyanında bulunmamış ise bu hüküm geçersizdir.” hükmü gereği, göndericinin, gönderdiği malı koruyacak nitelikte palet kullanmadığından, müvekkilinin meydana gelen hasardan dolayı herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği, kaldı ki, mail yazışmalarında da görüldüğü üzere sadece paletlerin hasarından bahsedildiği, palet içerisindeki malların hasarlı olduğuna dair hiç bir kanıt olmadığı, paletlerin dıştan hasar görmüş olması, içerisindeki malların zarar gördüğü anlamına gelmediği, şayet mallarda hasar olmuş olsaydı, alıcı firma tarafından kabul edilmeyeceği, bu konuda bilirkişi raporlarına itiraz edilmesine rağmen itirazların değerlendirilmediği, mahkemece alınan ara karara rağmen davacı tarafından sunulan yabancı dildeki mail yazışmalarının tercümesinin sunulmadığı bu nedenle müvekkilince tercüme ettirilerek ibraz edildiği, bilirkişi raporunda alıcının, gönderici firmaya iletmiş olduğu maili dikkate almadığı, iş bu mailde ;”Anjac tarafından bir teslimat daha reddedildi,…, palet ve yükleme kalitesine ilişkin uyarımızı kimse ciddiye almadı.” diyerek aslında daha önce de kullanılan paletlerin dayanıksız oluşu sebebiyle gönderici firmanın uyarıldığı ve hatta iş bu paletlerin başka yüklemelerde de dayanıksızlığı sebebiyle hasara yol açtığının açıkça anlaşıldığı, her ne kadar ek bilirkişi raporunda, davacı delillerinden olan mail yazışmaları dikkate alınmasa da, bilirkişi heyeti kök raporda; CMR Md.17/4,a-b-c-d-e-f maddelerine değinildiği ve “hasara uğrayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmış olması, yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması yüzünden yahut da kırılması suretiyle kısmen veya tamamen zarar görebilecek malların özelliğinin doğal sonucu olan özel risklerden doğmuş ise taşımacı zarardan sorumlu tutulamaz” tespitinde bulunulduğu, ayrıca kök raporda;“…Her ne kadar CMR Konvansiyon hükümlerinde ‘yüklemenin kimin tarafından yapılacağı’ hususunda özel bir hüküm yoksa da ; TTK m.863 gereği MÖHUK md.29 gereği uygulanacak kanunun TTK olduğu da gözetilerek; “gönderen eşyayı taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak , istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek, yüklemek…” zorunda olduğunun belirtildiği, bu durumda “taşıma güvenliğine uygun yükleme” bağlama-sabitleme yan edimlerini de kapsadığı, paletlerin sağlam ve yüke uygun olmasını temin etme görevi de yine gönderene ait olduğunun ifade edildiği buna göre, sorumluluğunun gönderende olduğunun açıklandığı, yine tarafları aynı olan emsal nitelikli bilirkişi raporu dosyaya sunulmuşsa da, bilirkişi ek raporunda değerlendirmeye dahi alınmadığı, emsal raporda, taşıma güvenliğine uygun olmayan yükleme- sabitleme- istifleme- başlama kaynaklı meydana gelen hasar neticesi zarardan esasen gönderenin sorumlu olduğunun belirtildiği, Meydana gelen hasarı ve zararı kabul anlamına gelmemek kaydıyla raporda hasarlı olduğu iddia edilen malların sovtajının olmadığı notu olmakla birlikte, hasarlı malların akıbetinin ne olduğu, imha edilip edilmediği konusunda davacı tarafından dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, söz konusu malların sovtaj işlemine tabii tutulup tutulmadığının sorulması gerektiği, Davacı tarafın rücu talebinin fahiş olduğu, bir an için iddia edilen hasardan sorumlu olunduğu kabul edildiğinde bile CMR Konvansiyonu hükümlerine göre, sorumluluğun brüt kg bazında 8.33 SDR ile sınırlandırıldığı, Ancak davalı tarafından dayanılan belgelerden olan ekspertiz raporunda ve diğer belgelerde ağırlık tespitine ilişkin hiç bir bilgi olmadığı gibi, bu nedenle hasarlandığı iddia edilen emtianın ağırlığının tespit ettirilmesi gerektiği ayrıca istenen faizin de fahiş olduğu, CMR Konvansiyonuna tabi taşımalarda avans faizi istenemeyeceği, talep edilecek yıllık faiz %5 ile sınırlı olduğu, Davacının ödediği tazminatın da sigorta poliçesi teminatında olmayıp tamamen kendi aralarındaki ticari ilişki gereği bir lütuf ödemesi olduğu ve rücu edilemeyeceği, ödenen hasar bedelinde malın fatura bedeli yanında davacının eklediği %10 marjının da olduğu, davacının mal bedeli dışında sigortalasına yapmış olduğu ödemeyi rücu imkanının bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanı reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, nakliyat abonman poliçesi kapsamında davacı tarafından sigortalısına ödenen hasar bedelinin, davalı taşıyandan rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır.Dava konusu taşıma Türkiye-Fransa arasında gerçekleştiğinden, uyuşmazlıkta CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekir. Sigorta hukukundan kaynaklanan halefiyet ve rücu konularında ise 6102 sayılı TTK hükümleri esas alınacaktır. TTK.’nun 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortalısına tazminat ödemesi ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa bu hakka ödediği bedel oranında halef olacaktır. CMR’nin 32/1. maddesine göre; bu sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır. Zamanaşımı başlangıcı ise; teslimde kısmi kayıp, hasar veya gecikmelerde, teslim tarihi, tam kayıplarda, kararlaştırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra, kararlaştırılmış zaman limiti yoksa yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60. gündür. Somut olayda, emtianın hasarı taşıyıcının bilerek kötü hareket olarak kabul edilebilecek bir nedenden meydana geldiği ispat edilmediği gibi bu yönde bir iddiada ileri sürülmediğine göre, 1 yıllık zamanaşımı süresi uygulanmalıdır. Bu kapsamda emtianın 09.09.2015 tarihinde Fransa’daki alıcısına hasarlı olarak teslim edildiği, davacı tarafından sigortalıya yapılan ödeme sonrasında davanın 1 yıllık süre aşılmadan 07.09.2016 tarihinde açıldığı gözetildiğinde, davalı vekilinin zamanaşımı defi ve buna yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. Davanın dayanağı olan 01.03.2015 başlangıç-01.03.2016 bitiş tarihli Nakliyat Abonman Sigorta Poliçesine göre; sigorta ettirenin … A.Ş, sigortacının davacı, sigortalısının ise … A.Ş olup, sigortalı yükün seramik muhtelif banyo ürünlerinden oluştuğu tespit edilmiştir. Dava dışı sigortalı tarafından, CAG(mal mukabili) ödeme ve DAP teslim şekli ile ihraç edilen 28.08.2015 tarihli yedi adet fatura içeriği ürünlerin Fransa’daki alıcısına teslim edilmek üzere taşıması davalı şirket tarafından üstlenilmiştir. Eskişehir Gümrüğünden yurt dışı edilen brüt 18.639,29 kg, net 17.609,69 kg ve 63 palet içerisindeki 727 adet seramik banyo ürünü sigortalı tarafından davalıya ait tıra yüklenmiş olup, önce Romanya’ya daha sonra Fransa’ya taşıma işinin davalı tarafından düzenlenen CMR senetleri tahtında gerçekleştirilmiştir. Fransa’daki alıcısına ulaşan yükün 09.09.2015 tarihinde yapılan tahliye işlemi sırasında iki fatura içeriği emtialardan toplam 20 adet ürünün kırık olduğu tespit edildiğinden üç ayrı CMR senedine alıcısı tarafından şerh düşülmüştür. Yine iki adet fatura konusu ürünlerin bulunduğu toplam 13 adet paletin hasarlı olması nedeniyle alıcısı tarafından alınmamış ve davalı taşıyıcı tarafından tamir ettirildikten sonra alıcıya teslim edilmiştir. Bu nedenle davalı firma tarafından 430 Euro ek nakliye masrafı yapılmış olup, bu bedel, davalı tarafından düzenlenen fatura karşılığında dava dışı sigorta ettiren tarafından davalıya ödenmiştir. Davacı tarafından, sigorta ettiren … A.Ş’ye 14.12.2015 tarihinde dava konusu miktar kadar ödeme yapılmış olup, aynı tarihli tazminat makbuzu -ibraname belgesi ile sigortalının haklarına halef olmuştur. Mahkemece benimsenen rapor kapsamında, taşıma konusunun seramik muhtelif banyo emtiası olmasına ve kırılarak hasara uğramalarına göre, nitelikleri dikkate alındığından sovtaj değeri olmadığının kabul edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi CMR Konvansiyonunun 27. maddesindeki faiz oranının yabancı para üzerinden talep edilen tazminat bakımından uygulama alanı olup, TL cinsi alacaklarda ulusal hukukta geçerli olan faiz oranlarının uygulanacağı yerleşik yargı uygulamasıyla sabit olduğundan, davacının tazminat talebi TL cinsine ilişkin olduğu dikkate alındığında hükmedilen tazminata avans faizi uygulanmasında da isabetsizlik yoktur. CMR Konvansiyonu 9/2 hükmüne göre, sevk mektubunda, taşımacı tarafından beyan edilmiş çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda olduğu, sayılarının, marka ve numaralarının sevk mektubunda yazılı olanlara uyduğu varsayılır. Davalı taşıyıcı tarafından yükün taşınmak üzere teslim alındığı anda ambalajlama, paletlerin yetersizliği veya istiflenmesi ile ilgili CMR belgelerine her hangi bir çekince konulmadığından davalının yükü hasarsız olarak teslim alındığı kabul edilmelidir. CMR Konvansiyonunun 17. maddesi uyarınca taşıyıcı, yükü teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar yükte meydana gelecek hasardan sorumludur. Sözleşmenin 17/4-c maddesi uyarınca taşıyıcı hasarın, malların gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden şahıslar tarafından taşınmasından, yüklenmesinden, istif edilmesinden veya boşaltılmasından kaynaklandığını ispat etmesi halinde sorumluluktan kurtulabilecektir. Bununla birlikte yükleme gönderene veya başkasına ait olsa bile taşıyıcının, malın sağlam ve tam olarak teslimi sorumluluğu çerçevesinde gerek istiflenmesi gerekse ambalajlanması itibariyle taşımaya uygunluğu noktasında nezaret görevi mevcuttur. Buna göre, taşıyıcının göndereni uyarması gerekmekte olup, bu uyarının yapılmadığı hallerde, zararın gönderen ile taşıyıcı arasında paylaştırılması gerekmektedir. Somut olayda, yüklemenin dava dışı gönderici tarafından yapıldığı anlaşılmakta olup, davalı taraf, hasarın paletlerin yetersizliğinden kaynaklandığını savunmuştur. CMR senedine 9/2 maddesi uyarınca şerh konulmadığından, paletlerin ve olduğu ambalajının yetersiz olduğunu ve hasarın bu sebeple oluştuğunu ispat yükü davalı taşıyıcıya aittir. Davalı, bu kapsamda gönderici ile alıcı arasındaki mail yazışmalarına dayanmıştır. Dosyada mevcut ekspertiz ve mahkemece benimsenen kök bilirkişi raporunda, hasarın ambalaj yetersizliğinden kaynaklanmadığı, paletli olarak treylere istiflenen ürünlerin sabitleme ve bağlama işlemlerinin eksik yapılması nedeniyle hasarın oluştuğu belirlenmiştir. Davacı vekilince dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan dava dışı gönderici ile alıcı arasındaki mail yazışmalarının değerlendirilmesi için alınan ek raporda ise, davalının müterafik kusur hususu düşünülse de, diğer ürünlerin ambalajı normal olup, hasar gören 20 ürünün ambalajının bozuk olmasının ihtimal dahilinde olmaması ve davalı taşıyanın da buna dair bir çekince koymamış olması karşısında ambalaj eksikliği olmadığı ve davalı taşıyıcının tam sorumlu olduğu açıklanmış ve mahkemece ek rapor benimsenerek hüküm kurulmuştur. Oysa, alıcının dava konusu hasara ilişkin 09.09.2016 tarihli mailinde; açıkça, paletlerin taşımaya uygun olmadığı, malları koruma açısından yetersiz olduğu, daha dayanıklı palet kullanmaları konusunda önceden de uyarıldığının bildirilmesine göre, yüklemede göndericinin kusurunun bulunduğu ancak davalı taşıyıcının da özen borcuna aykırı davranarak yükleme ve istife nezaret etmemesi nedeniyle kusurlu olduğu sonucuna varılmaktadır. O halde, hasarın sigortalı ve taşıyıcının müterafik kusurlarından kaynaklandığının kabulü ile müterafik kusur oranlarının belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu konuda dosya kapsamı ile uyuşmayan ek rapordaki açıklamaların esas alınarak davalı taşıyıcının ödenen tazminatın tamamından sorumlu tutulması isabetli değildir. (Yargıtay 11 HD.nin 2015/15220 Esas, 2016/5321 Karar sayılı ve 2016/13010 Esas, 2018/4514 Karar sayılı ilamları) Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve uzman bilirkişi vasıtasıyla müterafik kusur oranlarının belirlenerek bir karar verilmesi bakımından dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca, KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3-Davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK ‘nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.