Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/672 E. 2022/131 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/672
KARAR NO: 2022/131
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2019
NUMARASI: 2017/920 Esas – 2019/473 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı/Birleşen Dosya Davalısı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, … TV sistemleri konusunda faaliyet gösteren bir şirket olduğu; davacı müvekkil şirket tarafından, davalı şirketin talebi üzerine, … TV sistemleri satıldığı, söz konusu ürünlerin eksiksiz olarak temin edilerek davalı şirkete teslim edildiği; bu satış sonucunda ortaya çıkan satım bedeli için de davalı-borçlu şirkete faturalar tanzim edildiğini, davalı-borçlu şirketin, 12.10.2015 tarihi itibarıyla 3.007,01 Euro borcu bulunduğu konusunda, davalı şirket kaşesine havi 12.10.2015 tarihli mutabakat düzenlendiğini daha sonraki süreçte de taraflar arası alım-satım ilişkisinin devam ettiği, davalı tarafından çeşitli tarihlerde kısmi ödemeler yapılmışsa da 2.215,51 Euro bakiye borcunu yapılan tüm görüşmelere rağmen ödemediğini, bunun üzerine, müvekkili şirket tarafından davalı aleyhine Kadıköy …Noterliği 31.01.2017 tarih, … yevmiye no.lu ihtarnamesi keşide edilerek 2.215,51 Euro borcun ödenmesinin, aksi halde yasaL işlemlere başlanılacağının ihtar edildiğini, 01.02.2017 tarihinde davalı şirkete tebliğ edilen ihtarname sonrası aynı gün müvekkil şirkete 349,00 TL (86,05 Euro) ödeme yapılmışsa da yine aynı gün davacı müvekkil şirket aleyhine Bakırköy …Noterliği, 01.02.2017 tarih, … yevmiye no.lu cevabi ihtarnamesi ile taraflar arasında döviz üzerinden bir sözleşme bulunmadığını, Türk Lirası olarak yapılan ödemelerin cari hesaptan yine Türk Lirası olarak düşülmesi gerektiğinin bildirildiği; Davalı-borçlu şirketin 01.02.2017 tarihinde yapmış olduğu 349,00TL (86,05 Euro) ödeme dışında başkaca bir ödeme yapmadığı, bunun üzerine davalı şirket aleyhine 01.03.2017 tarihinde Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … E.Sayılı dosyası ile icra takibi başlatılarak bakiye 2.129,46Euro ile davalı yana keşide edilen ihtarname sonrası işlemiş faiz 14,00Euro olmak üzere toplam 2.143,46 Euro talep edildiğini, davalı şirkete 04.03.2017 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine, 08.03.2017 tarihinde itiraz edilerek takibin durduğunu, Davalı-borçlu şirketin haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile icra takibinin devamı; ayrıca alacak tutarının likit ve muayyen olduğu da göz önüne alınarak davalı borçlu şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı-borçlu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı firma ile 2012 yılına kadar çalışıldığı, mutabakat yapılıp hesapların sıfırlandığı ve davacı firma ile 2015 yılına kadar ticari çalışma yapılmadığını; bu arada herhangi bir fatura kesilmemesinin de bunun açık kanıtı olduğunu; dolayısıyla firmalarına ait ekstrelerde görüleceği üzere 2012 yılından yansıyan bakiye bulunmadığı; bu duruma firmanın eski çalışanlarından …’in de şahit olduğunu; davacı firma ile çalışmaları neticesinde muhasebe biriminin defalarca yapılan ödemeleri cari den düşmediklerinin görüldüğü ve yapılan uyarılar neticesinde düşümlerin yapıldığını; elden yapılan ödemelerin ise işlenmediğinin gözlemlendiğini, dolayısıyla hesap mutabakatı diye sunulan yazının gerçek olmadığı; ayrıca imzanın da tarafına veya şirket yetkilisine ait bulunmayıp geçersiz olduğunu, davacı şirketin talep ettiği rakamın kendi hesapları ile uyuşmaması neticesinde de davacı tarafça icra takibinde bulunulduğunu, talep edilen rakamın hesapları ile uyuşmaması, Euro ve dolar üzerinden ödeme anlaşmaları olamamasına rağmen döviz kur farkı faturası kesip zorla kabul ettirilmeye çalışılması üzerine icra takibine itiraz edildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2017/921 ESAS – 2017/888 KARAR SAYILI DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete … TV sistemleri ile ilgili ürünler satıldığını, bu satış sonucunda ortaya çıkan satım bedeli için de davalı şirkete faturalar tanzim ederek teslim edildiğini, davalı şirketin söz konusu borcunu ödememesi üzerine aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, ancak davalının haklı bir neden olmaksızın icra takibine itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, bu bağlamda davalının haksız itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden birleştirme kararı verilmiştir. Ancak mahkemece verilen süre sonrasında davalı vekili 02.05.2018 tarihli beyan dilekçesinde özetle; davacıya bakiye borç bulunmadığını, yabancı para cinsinden sözleşme yapılmadığını, mutabakat mektubundaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkilince yapılan ödemelerin cari hesaptan düşülmediğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Tarafların ticari ilişkilerinin cari hesaplarının, fatura kayıtlarının görülmesi maksadı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Taraflar arasında ihtilafın sebebinin davalı şirket tarafından davacı şirkete TL olarak yapılan ödemelerin davacı şirket tarafından faturaların ödendiği gün döviz kuru hesap edilerek davalı borcundan mahsup edilmesi nedeniyle taraflar arasındaki bu husustaki ticari teamüle bakılmıştır. Davacı şirketin davalı şirket adına düzenlediği faturalarını Euro ve USD cinsinden ayrı ayrı hesap ekstresi ile takip ettiği ve davalının yapmış olduğu TL ödemelerinin ödeme günündeki döviz kuru üzerinden davalı borç tutarından mahsup ettiği, davacı şirket tarafından ibraz olunan ticari defter ve belgeler çerçevesinde davalı şirketin davacı şirkete 1.3.2017 .tarih asıl dava ile ilgili 2215,51 Euro ve 1.5.2017 tarihli birleşen dava nedeniyle de 6217.12 USD borçlu görüldüğü, Davalı şirket adına düzenlenen faturaların tamamının davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, Hesap mutabakatının incelenmesinde davalı tarafından gönderilen cevapta 6.10.2015 tarihi itibariyle 6333,04 USD ve 3007,01 EURO alacağın bulunduğunu belirttiği, Davacı şirket tarafından dövize endeksli olarak tedarik edilen ürünlerin yine dövize endeksli olarak satışının yapıldığı , fatura düzenleme tarihinde TCMB döviz alış kuru üzerinden TL olarak düzenlenen faturaların döviz karşılıklarının da fatura içeriğinde belirtildiği, Davalı şirketin defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı da görüldüğünden ,aleyhe kayıtlara katlanmak zorunda olup, davacının asıl ve birleşen davalarda belirlenen alacak kalemleri nedeniyle davaların kabulü , döviz cinsinden tutarların fatura tarihinde TL ye çevrilmesi nedeniyle alacağın likit bulunmadığı görüldüğünden icra inkar tazminat talepleri reddedilmiş ve asıl ve birleşen davanın kabulüne,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında hiçbir zaman döviz cinsinden ödeme yapılacağına ilişkin bir sözleşme yapılmadığını, mahkeme bu konuda hataya düşerek, sanki bu konuda davanın tarafları iki şirket arasında döviz cinsinden ödeme yapılacağına ilişkin bir sözleşme yapılmış gibi kabul edilerek hüküm kurulduğunu, bilirkişinin TL olarak kesilen faturalar ve ödemeleri , defter kayıtlarına göre hesaplama yapması gerekirken, davacı taraf beyanına dayanarak tek yanlı olarak, döviz cinsinden borç çıkartarak, icra dosyalarında talep edilen döviz cinsinden alacakları olduğu gibi kabul ederek rapor düzenlediğini, bilirkişinin raporunda yevmiye defterinin ibraz edilmediğini belirttiğini, mahkemenin dosyanın niteliği gereği, yerinde inceleme yapılarak rapor hazırlanmasına karar verilmesi gerekirken, yerinde inceleme yapılmaksızın oluşturulan raporun hatalı ve eksik incelemeye dayalı olduğunu, davalı şirket çalışanı tarafından ve şirketi temsile yetkili olmayan kişi ile yapılan Fax yazışmaları ile davacı şirketin kendine avantaj sağlamaya çalıştığını, Fax ile gönderilen yazışmaların, şirketi temsile yetkili kişi tarafından yapılmadığı için hiç bir bağlayıcılığı bulunmadığını, davalı olan müvekkili şirketin vekili olarak bir çok dilekçe vererek beyanlarda bulunulmasına rağmen bu dilekçelerden tek bir söz yazılmadığını, mahkeme davada davacı tarafından talep edilen %20 İcra İnkar tazminatını reddetmiş olmasına rağmen red nedeniyle davalı vekiline vekalet ücreti takdirine yer vermediğini, müvekkili şirketin hiçbir borcu bulunmamasına rağmen, eksik ve hatalı incelemeyle oluşturulan rapor sonucunda müvekkili şirketin borçlu olduğuna ticari teamül gereği karar verildiğini, mahkemece tüm bu hususların açıklığa kavuşturulması için dosyanın tekrar bilirkişiye gönderilerek ek rapor alınması yönünde ki talebimizi değerlendirmesi gerekirken, dosyanın özü anlaşılmadan oluşturulan rapor doğrultusunda karar vermesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, satım sözleşmesi kapsamında satılıp teslim edilen ürün bedellerinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, satılan mallar karşılığında davalının borcunun yabancı para cinsinden olup olmadığı noktasındadır. Taraflar arasındaki hesap mutabakatına göre, davalının 06.10.2015 tarihi itibariyle 6.633,04 USD ve 3.007,01 Euro borcu olduğu konusunda mutabık kalmışlardır. Ancak davalı taraf söz konusu hesap mutabakatının davalı şirket çalışanı tarafından fax yazışmaları ile yapıldığını ve mutabakatı imzalayan kişinin şirketi temsile yetkili olmadığını beyan etmiştir.Davacı şirket tarafından davalı muhatabına çektiği Kadıköy … Noterliği’nin 31.01.2017 tarih ve … YN’lu cevabi ihtarnamesi ile cari hesap bakiyesi 2.215,51 Euro ve 6.237,12 USD’nin ödenmesi ihtar edilmiştir. Davalı tarafından davacı muhatabına çekilen Bakırköy … Noterliği’nin 01.02.2017 tarih ve … YN’lu cevabi ihtarnamesi ile döviz üzerinden sözleşme bulunmadığını ve ödemelerin ve alacakların Türk Lirası olarak değerlendirilmesini, döviz üzerinden hesaplanan ve kur farkı eklenerek gönderilen faturaların kabul edilmediği ihtar edilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “ödenmemiş faturalardan kaynaklanan bakiye cari hesap alacağı” sebebine dayalı olarak 2.129,46 Euro asıl alacak ve 14,00 Euro işlemiş faizinin tahsili istemiyle 01/03/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Ayrıca yine davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “ödenmemiş faturalardan doğan bakiye cari hesap alacağı” sebebine dayalı olarak 6.237,12 USD asıl alacak ve 41,01 USD işlemiş faizinin tahsili istemiyle 01/03/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, her iki icra takibi yönünden 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki asıl ve birleşen dava açılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmesi üzerine bilirkişi tarafından, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturaların tamamının davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların her birinin altında döviz karşılığının (Euro/Usd) yer aldığı, davacı şirketin davalı şirket adına düzenlediği faturalarını Euro ve Usd olarak ayrı ayrı hesap ekstreleri ile takip ettiği ve davalının yapmış olduğu Türk Lirası ödemeleri, ödeme günündeki döviz kuru üzerinden davalı borç tutarından mahsup ettiği ve davacı şirket tarafından ibraz olunan ticari defter ve belgeler çerçevesinde davalı şirketin davacı şirkete euro cinsinden yapılan takip tarih itibariyle 2.215,51Euro, USD cinsinden yapılan takip tarihi itibariyle 6.217,12 Usd borçlu olduğu; davalı şirket ticari defterlerine göre ise her iki takip tarihi itibariyle davacı alacak tutarının 2.938,55Türk Lirası olarak yer aldığı tespit edilmiştir. Ayrıca, davalı şirket yetkilisi tarafından dava dosyasına sunulan ödeme dekontlarının davacı şirket ticari defter kayıtlarında davalı hesabına alacak kaydedilmek suretiyle davalının davacıya olan borcundan düşüldüğü belirlenmiştir. Davacı taraf faturaları Türk Lirası cinsinden düzenlemiş, ancak döviz cinsinden karşılıkları da faturalarda gösterilmiştir. Davalı taraf da bu faturaları ticari defterlerine kaydetmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. maddesinde, bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Davalı taraf, davacının yabancı para cinsinden karşılıklarını da göstererek kesmiş olduğu faturaları itiraz etmeden ticari defterlerine kaydederek benimsediğine göre taraflar arasında ödemenin yabancı para cinsinden yapılacağının kararlaştırıldığının kabulü gerekir. Davacı tarafın faturaları yasa gereği olarak Türk Lirası düzenlemesi ve davalının ödemelerini Türk Lirası üzeriden yapmış olması kararlaştırılan satış bedelinin Türk Lirası olarak yapılması gerektiğinin kabulünü gerektirmez. Bu nedenle davacı tarafından, davalı ödemelerinin ödeme tarihlerindeki kur üzerinden yabancı para cinsinden karşılığı bulunarak satış bedelinden düşülmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dolayısıyla Mahkemece, asıl ve birleşen dava yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı taraf reddedilen icra inkar tazminatı nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmediğini belirterek bu hususu istinaf nedeni yapmıştır. Ancak icra inkar tazminatı ayrı bir dava olmayıp, şartlarının bulunması halinde alacaklıya kanun gereği ödenmesi gereken bir tazminat olması nedeniyle hükmün ferisi niteliğinde bulunduğundan, icra inkar tazminatı isteminin kabulü veya reddi halinde taraflar lehine vekalet ücreti takdir edilmesi mümkün değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından Davalı/Birleşen Dosya Davacılı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun ayır ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı/Birleşen Dosya Davalısı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Asıl ve birleşen dava yönünden davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 522,50 TL harcın, alınması gerekli olan 2.090,92 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.568,42 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı/Birleşen Dosya Davalısı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022