Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/665 E. 2022/128 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/665
KARAR NO: 2022/128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2019
NUMARASI: 2017/959 Esas – 2019/152 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı firma ile davacı firma arasında 12.06.2013 tarihinde Akıllı Anahtar Sözleşmesi (…) akdedildiği, davalı firmanın işbu sözleşmeye istinaden araçlarına akaryakıt almakta ve bu akaryakıt bedellerinin alacaklı davacı firmanın anlaşması olan … Petrol firmasına akıllı sistem ile yapıldığı, alacaklı davacı firma tarafından … Petrol firmasına yapılan ödemelerin borçlu firma cari hesabına borç olarak kaydedildiği, ancak borçlu firmanın cari hesabına borç olarak kaydedilen tutarları alacaklı davacı firmaya ödemediği, davacı firmanın, sözleşme hükümlerinden kaynaklanan haklarını kullanarak borçlu firmadan olan akaryakıt bedellerine ilişkin alacak bedelini 07.03.2017 tarihli 1.İhtar bildirimi ile davalı tarafa bildirildiği, ancak davalı firmanın herhangi bir ödeme yapmayıp, ihtar bildirimine cevap vermediği, bunun üzerine alacaklı davacı firmanın, ekte sunulan 17.03.2017 tarihli 2.İhtar bildirimini yaptığı, fakat 2 kez borçlu firmaya yapılan ihtar bildirimlerine olumlu cevap veya herhangi bir ödeme alınamadığı, söz konusu alacak miktarının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası üzerinden ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığı, davalının bu kez icra takibi ile talep olunan borcun tamamına ve fer’ilerine itiraz ederek takibi durdurduğu, bu itirazın tamamen gerçekdışı olduğu, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmese de, haricen 22.08.2017 tarihinde dosyada işlem yaparken davacı taraça söz konusu “borca itiraz” öğrenildiği, davacı itirazının süresinde olduğu, itiraz edilen icra takibinin borçlu firmanın imzalamış olduğu “Akıllı Anahtar Sözleşmesi”ne dayanmakta olup, yapılan ve yapılmayan tüm ödemelerin davacı şirket banka hesaplarında ve cari hesap ekstrelerinde kayıtlı bulunduğu, ayrıca davalının imzalamış olduğu sözleşmenin 6.5 maddesi gereğince vadesinde ödenmeyen alacaklar için aylık %2,5 vade farkı ve temerrüt halinde yine aynı oranda temerrüt faizi ödemeyi kabul ettiği, işbu madde ile faiz oranlarının açık bir biçimde belirlendiğği, bu nedenle borçlunun vade farkı ile ilgili itirazının da haksız ve mesnetsiz olduğu, açıklanan nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, ihtiyati haciz kararı verilmesi ve yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacının cari hesaba dayalı icra takibi başlatmış olduğu, taraflara defterlerini belirlenen günde ibraz etmeleri için kesin süre verildiği ,davalının defterleri belirlenen günde ibraz etmediği anlaşılmış, davacı delil listesinde münhasır davalının ticari defterlerine de dayanmadığından, davalının defterleri ibraz etmemiş olması malın ya da hizmetin teslimini kabule yeterli olmayıp davacı tarafından cari hesaba konu olan faturalara konu mal ya da hizmetin davalı tarafa teslimine ilişkin irsaliye faturası ya da başkaca yazılı delil sunulmaması ayrıca yemin deliline de dayanmamış olması nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu kanıtlayamadığından davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda, her ne kadar dava dilekçesinde delil olarak davalı tarafın ticari defterlerine dayanmadıkları ileri sürülmüş olsa da, ilgili kararda; davacı ve davalı tarafların tüm yasal ticari defterlerinin sunulması amacıyla kesin süre verildiğini, sayın mahkemece belirlenmiş olan gün ve saatte hazır bulunduğumuz mahkeme kaleminde yapılan tarafsız bilirkişi incelemesi sonucundan, haklılığımıza dayanak olarak kabul edilebilecek, borcun varlığına ilişkin 05/06/2018 tarihli bilirkişi raporunun mahkemeye sunulduğunu, bilirkişi raporuna göre, davacı müvekkil firmanın alacağı 5.325,26-tl tespit edildiğini, tarafların tacir konumunda olduklarını, imzalanan 12/06/2013 tarihli petronet sözleşmesi 14.maddesi gereğince taraflar arasında yazılı bir delil sözleşmesi akdedilmiş olup ilgili maddesine göre; ”müşteri, işbu sözleşmeden kaynaklanacak tüm uyuşmazlıklarda multınet defter ve kayıtları ile multınet veri tabanları, elektronik zeminde tutulan tüm hesap ve işlemlerin geçerli, bağlayıcı, kesin ve münhasır delil olacağını, bunlara karşı tüm itiraz ve def’i haklarından ve dava halinde bunların usulune uygun tutulduğu hususunda yemin teklif haklarından peşinen feragat ettiğini kabul eder. bu madde humk 287 maddesindeki yazılı delil sözleşmesi niteliğinde olup, yukarıdakilerden başka delil ikame edilemez.” denildiğini, sözleşme ile karşı tarafın defterlerini delil olarak peşinen kabul edip, bu duruma bağlı olarak kendi delillerinden feragat eden firmanın, karşı tarafın defterlerinin geçerli bir delil niteliği taşıdığına inanmakta ve bu inanca dayalı olarak haklarından feragat ettiklerini, davalı tarafın, sözleşme maddesine uygun olarak davranmış ve ticari defterlerini sunmadığını, böylece davacı şirketin defterlerini geçerli bir delil olarak kabul ettiğini, ayrıca davalı yan ticari defterlerini sunmayarak delil sözleşmesi açısından hmk 193/2 ‘nin uygulanması durumunu da ortadan kaldırdığını, davalının süresinde cevap dilekçesi sunmadığını ve yargılamanın hiçbir safhasında ilgili sözleşme maddesine itiraz etmediklerini, mahkemenin …-müşteri tanıma sistemi hizmet sözleşmesini dikkate almadan hüküm kurması açıkça hukuksuz olduğunu, davalı firma icra takibine konu borcunu 2016-2017 yılları arasında ödemediğini, bu sebeple 2013 yılında akdedilen petronet sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkin icra takibi- borcun ödenmediği 2016-2017 yıllarına- ilişkin başlatıldığını, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesi ve tensip zaptı davalıya tebliğ edilmiş olması sebebiyle dosyayı aldıklarında cevap ve delilleri sunma süresinin geçmiştiğini, fakat davaya cevap vermeyen davalı yasa gereği dava dilekçesindeki iddiaları inkar etmiş sayılacağı açık olduğunu, her ne kadar 05/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda müvekkil şirketin 5.325,26-TL borçlu olduğu belirtilmişse de bunun kabulünün mümkün olmadığını, davalının davacı şirkete borçlu olmadığını, delil sözleşmesini kabul etmelerinin mümkün olmayıp her zaman sahibi tarafından tek taraflı düzenlenebilen defterler, davacının lehine delil olarak kabul edilemeyeceğini, davacı şirket delil listesinde davalının ticari defterlerine dayanmadığından ticari defterlerini ibrazdan imtina ettiğini, ticari defterlerin hangi usul ve koşullarla sahibi lehine delil olabileceği HMK da açıkça hükme bağlandığını, sadece davacının ticari defter kayıtları “usulüne uygun tutulmuş olsa bile “malın ya da hizmetin teslimini kabule yeterli olmayıp davacı şirket tarafından cari hesaba konu olan faturalara konu mal ya da hizmetin davalı müvekkile teslimine ilişkin irsaliye faturası ya da başkaca yazılı delil sunulmamış ve ayrıca yemin deliline de dayanmamış olması nedeniyle davacı şirket davalıdan alacaklı olduğunu kanıtlayamadığından davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari(açık) hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, cari hesaba konu mal ve hizmetin davalıya sunulup sunulmadığı, ve sözleşme gereğince davacı defterinin tek başına delil teşkil edip etmediği noktasındadır. Taraflar arasında 12.06.2013 tarihinde 1 yıl süreli olarak “müşteri tanıma sistemi” sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşme kapsamında davalının … plakalı aracı … Petrol A.Ş. Akaryakıt kartları sistemine eklenmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “akıllı anahtar sözleşmesine istinaden … Petrol firmasına ödenen ve borçlu cari hesabına borç kaydedilen alacağın tahsili” sebebine dayalı olarak 5.325,26 TL asıl alacak ve 730,53 TL işlemiş faizinin tahsili istemiyle 07/07/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ancak davalı ticari defterlerini sunmamıştır. Davacının ise, ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 5.325,26 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmamış, defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesi halinde tek başına davacının ticari defterlerine itibar olunarak karar verilmesi mümkün değildir. Ayrıca alacağın dayanağı cari hesaba konu hizmetin sunulduğuna ilişkin dosyada herhangi bir belge de mevcut değildir. Davacı tarafça dava dışı … Petrol A.Ş. ‘ye davalının aldığı akaryakıt bedelinin ödendiği iddia edilmesine rağmen bu ödemeye ilişkin herhangi bir delil dosyaya sunulmamıştır. Bunun yanı sıra davacı taraf 12.06.2013 tarihli akıllı anahtar sözleşmesine dayanmış ayrıca istinaf dilekçesinde … Sözleşmesinin 14. Maddesinde delil sözleşmesine ilişkin düzenleme bulunduğundan bahsetmiş ise de, mahkemece öninceleme duruşmasında delillerin sunulmasına ilişkin süreye rağmen söz konusu sözleşmelerin dosyaya sunulduğuna dair bir kayda rastlanmamıştır. Her ne kadar davacı vekili istinaf dilekçesinde … Sözleşmesinin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu ve istinaf dilekçesi ekinde de bulunduğunu beyan etmiş ise de istinaf dilekçesi ekinde her hangi bir sözleşmeye rastlanılmamış olup dosyada sadece tek sayfadan ibaret ve arka sayfası sunulmayan 12.06.2013 tarihli … Müşteri Tanıma Sistemi Sözleşmesi başlıklı belge bulunmaktadır. Bu belgede ise tarafların hak ve yükümlülüklerine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle dosyada bulunmayan sözleşmelerin uygulanması ve davacı yararına delil teşkil etmeleri de mümkün değildir. Dolayısıyla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022