Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/66 E. 2020/352 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/66
KARAR NO : 2020/352
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI : 2014/623 Esas – 2018/582 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıya ait ürünlerin taşıma işinin yapılması nedeniyle navlun ücreti alacağı için düzenlenen faturalara göre taraflar arasında oluşan cari hesap ilişkisi kapsamında, 2013 yılına ilişkin 38 adet faturadan ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına alacağın %20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının takibe konu ettiği faturaların müvekkili şirket defterlerine kaydedildiği ve yaptıkları ödeme ile borçlarının sona erdiğini, davacıya cari hesaptan da borçlarının bulunmadığı, davacının, ödenmiş olan fatura bedellerini yeniden tahsil etmek için takibe geçtiği gibi takipten 10 ay sonra dava açmasının da kötüniyetli olduğunun göstergesi olduğunu belirterek davanın reddi ile davacının % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, benimsenen 2. Bilirkişi raporunda, takibe ve davaya esas 38 adet faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının defterlerine göre, davalıdan 98.865,51 TL alacaklı, davalının defterlerinde ise 30.748,84 TL davacıya borçlu göründüğü, taraf defterleri arasındaki farkın davalı tarafından düzenlenen toplam 68.115,83 TL bedelli hasar ve zarar faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığının açıklandığı, ancak davalı tarafından 01/02/2013 tarihli ihtarla anılan faturaların davacıya gönderildiği ve ihtarnamenin davacıya 05/02/2013 tarihinde tebliği edilmesine rağmen davacı tarafından bu faturalara yasal 8 günlük süre içinde itiraz edilmediği böylece faturaların miktar yönünden kesinleştiği ve artık fatura içeriklerinin doğru olmadığı ispat yükünün davacıya geçtiği ve davacı tarafça bu gereğini yerine getirilemediği bu durumda davacının, davalının defterlerinde davacı alacağı olarak görülen 30.748,84 TLyi talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kabul edilen miktar üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Bu karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemenin, davalı tarafından gönderilen 01/02/2013 tarihli faturaların tebliğine ilişkin ihtarına itiraz edilmediği yönündeki gerekçesinin tamamen hatalı olduğu zira davalı tarafından daha önce elden teslim edilen faturaların müvekkili tarafından 24/01/2013 tarihli ihtarname ile davalıya iade edildiği dolayısıyla anılan faturalara itiraz edildiğinin açık olduğu aynı faturaların tekrar gönderilmesi ve daha önceden itiraz edilmesi nedeniyle tekrar itiraz etme yükümlülüklerinin bulunmadığı,Mahkeme tarafından alına bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davalının düzenlediği 68.125,91 TL tutarındaki faturaları haklılığının ispat edilemediği buna göre müvekkilinin talebi gibi alacaklı olduğunun sabit hale geldiği ve davanın kabul edilmesi gerektiği halde kısmen kabul kararı verildiği, takipte %13.75 oranından az olmamak üzere değişen oranlarda avans faizi istendiği halde mahkemece, bu oranı geçmemek üzere faiz işletilmesinin de hatalı olduğu belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemece takibin cari hesaba dayalı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul edildiği oysa takibe konu edilen faturaların tek tek sayıldığı ve bu faturalar nedeniyle müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığı, takibin faturaya dayalı olup cari hesap alacağına dayanmadığı ve davacının takip konusu yaptığı 38 adet faturanın müvekkili nezdinde … nolu satıcı cari hesabında takip edilip bu hesaptan davacıya borçlu olmadığının makbuz ve ödeme belgeleriyle kanıtlandığı halde kısmen kabul kararı verilmesinin hatalı olduğu, davacının kendi sunduğu cari hesap özetinde ve ilk bilirkişi raporunda bu faturalar nedeniyle alacağının bulunmadığının net bir şekilde tespit edildiği, bu nedenle davanın konusuz kalması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, dosyaya ibraz ettikleri 05/04/2017 tarihli cari hesap mutakabatına göre davacı tarafça imzalanan belge ile 348310 nolu cari hesaptan 31/03/2017 tarihi itibarıyla alacaklı olmadığını, 0 bakiye verdiğinin kabul ve ikrar edildiği, mahkemece bu belgeye itibar edilmediği takibin 38 adet faturaya dayalı olup bu faturaların ödendiği de kanıtlandığından davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taşıma ilişkisi kapsamında düzenlenen 38 adet fatura ve cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı taraf 2013 yılına ilişkin 38 adet fatura ve cari hesaptan alacaklı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise, takip konusu fatura bedellerinin ödendiğini, davacıya borcunun bulunmadığını savunmuştur.İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK 355. madde gereğince , ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır.Davalı taraf, takibin 38 adet faturaya dayalı olarak yapıldığını ve bu fatura bedellerinin ödendiğini dolayısıyla cari hesap alacağının da takipte gösterilen faturalar nedeniyle oluşan alacak olduğunu önceki yıllardan gelen cari hesap alacağının takibe konu edilmediğini, 05/04/2017 tarihli cari hesap mutakabatına göre davanın konusuz kaldığını savunmuş ve istinaf nedeni yapmıştır. İİK 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olup, icra takibine konu edilmeyen bir alacağın itirazın iptali davasının konusunu oluşturamayacağı başka bir anlatımla bu alacağın hüküm altına alınamayacağı açıktır. Ne var ki, davaya esas icra takibi, 2013 yılına ilişkin 38 adet fatura ve cari hesap alacağına dayalı olarak yapılmıştır. Takip talebinde, faturalar gösterilmekle birlikte herhangi bir tarih gösterilmeksizin cari hesap alacağı denildiğine göre, davacının takibinde cari hesaptan bakiye alacağını talep ettiği açıkça anlaşılmakta olup, ilk derece mahkemesinin buna ilişkin tespit ve kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığından davalının bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Ayrıca, 05/04/2017 tarihli cari hesap mutakabatında, davalı tarafından davacıya hitaben ” 30.748,84 TL alacağınız olduğu konusunda mutabık olunup olunmadığı” sorulmuş, davacı tarafından açıkça “mutabık değiliz” denilmiştir. Bu durumda, taraflar arasında davacının 30.748,84 TL alacağı olduğu konusunda anlaşma veya mutakabakat olmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiş ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.Dosyada mevcut bulunan ve mahkemece kısmen itibar edilen bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, taraflar arasında 2011 yılından itibaren süregelen ticari ilişkide davacının düzenlediği tüm faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterlerine göre takip tarihi itibarıyla alacağının 98.865,51 Tl olup, davalı defterlerinde ise davacı alacağının 30.748,21 TL olduğu, taraf defterleri arasındaki farkın, davalı defterlerinde kayıtlı olduğu halde davacıda kayıtlı olmayan hasarlı, eksik, devrilen veya iptaller nedeniyle davalı tarafından düzenlenen toplam 68.115,83 TL bedelli yansıtma faturalarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince, davalının tarafından düzenlenen yansıtma faturalarının Beşiktaş 16. Noterliğinden keşide edilen 01/02/2013 tarihli ihtarname ekinde davacıya gönderilmesine ve ihtarnamenin davacıya 05/02/2013 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen anılan faturalara davacı tarafından süresinde itiraz edilmediği bu durumda faturaların miktar bakımından kesinleştiği fatura içeriklerinin aksinin davacı tarafından ispatlanması gerekip, davacının fatura içeriklerinin aksini ispatlayamadığı gerekçesiyle davalı defterlerinde davacı alacağı olarak görülen miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa davacı tarafından dosyaya ibraz edilen ve delil olarak dayanılan ve davacının, davalıya gönderdiği Beşiktaş …. Noterliğinin 24/01/2013 tarihli ihtarnamesi ile, davalının tarafından düzenlenen ve 21/01/2013 tarihinde elden teslim edilen yansıtma faturalarının kabul edilmeyerek itiraz ve iade edildiği bildirilmiştir. Esasında davalının gönderdiği 01/02/2013 tarihli ihtarname, davacı tarafından keşide edilen 24/01/2013 tarihli ihtarnameye cevap olarak gönderildiği gibi davacının iade ve itiraz ettiği faturalar davacıya yeniden gönderilmiştir. Davacının daha önceden itiraz edip iade ettiği faturaların ikinci kez gönderilmesi üzerine davacıdan ikinci kez itiraz etmesi beklenemez. Nitekim TTK 21. madde uyarınca yasal süresinde faturalara itiraz edildiği açıktır. Kaldı ki anılan faturalar davacı tarafından benimsenerek ticari defterlerine kaydedilmediğine göre, davalı tarafından düzenlenen yansıtma faturalarının içeriğinin başka bir anlatımla davacının yaptığı taşıma sırasında ürünlerin hasarlandığı veya ziya uğradığı yahut alıcıya eksik teslim edildiği ve bu durumun TTK 889. maddesi uyarınca taşıyan davacıya bildirildiğinin faturayı düzenleyen davalı tarafından kanıtlanması zorunludur. Zira 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun TMK 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesi de “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni haklı ve yerinde olup, ilk derece mahkemesince ispat yükünün tersine çevrilip, fatura içeriklerin aksinin davacı tarafından kanıtlanması gerektiğine ilişkin kabulü doğru görülmemiştir.Davacının düzenlediği faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması ve taraf defterleri arasındaki tek farkın, davalı tarafından düzenlenen toplam 68.115,83 TL bedelli yansıtma faturaları olduğu ve davalı tarafından bu faturaların, davacının taşıması sırasında meydana geldiği iddia edilen hasar ve eksik teslime ilişkin olduğu ileri sürüldüğünden, davalının fatura ekinde ibraz ettiği hasarlı teslim ve alıcıların iadesine ilişkin tutanak ve belgelerin uzman bilirkişi vasıtasıyla incelenmesi ve davacıya TTK 889. maddesi anlamında yapılan bildirim olup olmadığının tespiti ile neticeye varılması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına ve yukarıda yapılan açıklamalara göre araştırma ve inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Taraf vekillerinin İstinaf talebinin KABULÜ İLE; istinafa konu ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye İADESİNE,3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 4- Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesineDosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca oy birliği ile KESİN olarak karar verildi.26/11/2020