Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/659 E. 2022/295 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/659
KARAR NO: 2022/295
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI: 2017/83 Esas-2019/283 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
İlk Derece Mahkemesi’nce verilen davanın kabulüne dair hükmün davalı …Tic. Ltd. Şirketi vekilince ve davalı … vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin, Çek Cumhuriyetinde kurulu müşterisine sattığı iki adet fatura içeriği traş bıçağı ürünlerinin alıcıya nakliyesi konusunda davalı … Ltd. Şti. ile sözleşme imzalandığı, diğer davalı … Şirketi’nin de CMR Konvansiyonu kapsamında alt taşıyıcı olduğu, nakliye sırasında Çek Cumhuriyeti’nde üç palet ürünün çalındığı, meydana gelen zarardan davalıların müteselsilen sorumlu oldukları ayrıca hırsızlık olayının CMR Konvansiyonun 29. maddesi anlamında taşıyıcının kendi kötü hareketi veya isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurundan kaynaklandığından tam zayi olan malın fatura bedelleri toplamı 32.991,21 EURO’nun 3095 sayılı yasanın 4/a maddesindeki faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; taşıma işleri organizatörü olarak davacının üç palet yükünün Çek Cumhuriyetine taşınması konusunda anlaştıkları ancak fiili taşımanın araç sahibi diğer davalıya yaptırıldığı, meydana gelen zarardan fiili taşıyıcı diğer davalının sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Diğer davalı vekili ise; müvekkili ile davacı arasında taşıma sözleşmesi bulunmadığından davanın pasif husumetten reddi gerektiği, CMR m. 34 hükmünün uygulama alanı olmadığı zira tek sözleşmenin varlığı şartının sağlanmadığı, diğer davalı ile davacı arasında taşıma sözleşmesi bulunduğu, diğer taşıyıcı konumundaki müvekkilinin davacı ile diğer davalı arasındaki sözleşmesel ilişkiyle bağlı olmadığı, hırsızlık olayının önüne geçilmesinin mümkün olmadığından zarardan sorumlu olmadığı gibi CMR 29. maddesinin uygulanamayacağı, aksi durumdu dahi CMR 23. maddesindeki sınırlı sorumluluk ilkesinin uygulanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultsunda; davacı yanın CMR hükümlerine göre Türkiye’den Çekya’ya yapılan taşımada gönderen sıfatının olduğu, taşıma bedelini alan ve CMR taşıma senedi sevk mektubunda taşıyıcılar arasında yer alan davalı … firmasının CMR md. 34 hükmü gereği somut olayda ortak taşıyıcı konumunda olduğu, CMR taşıma senedinde kaşesinin bulunduğu, diğer davalının ise fiili taşıyıcı olduğu, her iki davalının sorumluluklarının müşterek ve müteselsil olduğu, irsaliyeli iki adet fatura incelendiğinde, 19.262,40 Euro ve 13.728,81 Euro miktarlı toplam 32.991,21 Euro bedelli emtianın taşıma senedinde belirtilen emtia olduğu, sevk belgelerinin de bu durumu doğruladığı, sonuç olarak taşınan 3 palet emtia ile fatura konusu emtianın birbiri ile uyumlu olduğu, taraflar arasında taşıma konusu malın taşıma esnasında çalındığı ile ilgili herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, CMR konvansiyonu 17/2.maddesinde belirtilen istisnaların bulunmaması nedeniyle somut olayda davalıların sınırsız sorumluluklarının bulunduğu, bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde, çalınan eşyaların fatura tutarlarının piyasa rayici ile uyumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalıların vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı … Ltd.Şti vekili istinaf dilekçesiyle; müvekkilinin taşıma işleri organizatörlüğü yaptığı, Türk yasal mevzuatında ise taşıma işleri komisyoncusu olarak tanımlandığı, müvekkiline ait nakliye araçları tır, kamyon vs. bulunmadığı, mahkemenin vermiş olduğu kararın yasa ve hukuka aykırı olduğu zira CMR Konvansiyonun 17/2 maddesi gereğince emtianın çalınmasının sınırlı sorumluluk haline uygun olup, sınırsız sorumluluğu kabul etmesinin yasaya aykırı olduğu, kaldı ki zaten davanın ve istinafın konusuz kaldığı, dava edilen miktarın davacı tarafından Sigorta Tahkim komisyonu aracılığıyla talep edildiği ve sigorta şirketi tarafından zararının karşılanarak ödeme yapıldığı, mükerrer ödemenin önüne geçilmesi için istinaf talebinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı vekili istinaf dilekçesiyle; davacı ile müvekkili arasında sözleşme ilişkisinin olmadığı, bu nedenle müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, taşıma sözleşmesi davacı ile diğer davalı arasında akdedilmiş olup, bu hususun müvekkili açısından bağlayıcı olmadığı, kaldı ki, CMR m. 34 uyarınca müteakip taşıma şartlarının da gerçekleşmediği zira CMR m. 34 hükmünün uygulama alanı bulabilmesi için taşımanın tek bir taşıma sözleşmesi ile yapılması, müteakip taşıyıcının eşyanın kabulü ile birlikte taşıma senedini de kabul etmesi yani taşıma senedinin müteakip taşıma için de söz konusu olması, müteakip taşımaların hep karada yapılan taşımalar olması gerektiği, dava konusu olayda ise tek sözleşmenin varlığı şartının sağlanmadığı, asıl taşıyıcı davalı ile davacı taraf arasında kurulan sözleşmede diğer taşıyıcı konumundaki müvekkilinin sorumluluğunun diğer davalı tarafından üstlenilmediği, eğer taşımada gönderen her taşıyıcı ile ayrı ayrı taşıma sözleşmesi yapmışsa ya da asıl taşıyıcı taşıma faaliyetinin her bir bölümünü gerçekleştirecek taşıyıcılar ile ayrı ayrı taşıma sözleşmesi yaparsa, bu taşıyıcılar müteakip taşıyıcı sayılmayacağı ve CMR m. 34 uygulanamayacağı, yani müteakip taşımalardan söz edebilmek için asıl taşıyıcının, taşımanı ifasında kullandığı diğer taşıyıcıların sorumluluklarını tek bir sözleşme ile üzerine almasının şart olduğu, asıl taşıyıcı, üçüncü kişiyle, kendi adına yeni bir taşıma sözleşmesi yaparsa, CMR’nin 34. maddesinin aradığı anlamda tek taşıma sözleşmesinden bahsedilemeyeceği, davacı … Turizm’in dosyaya ibraz ettiği dilekçelerinde kabul ettiği üzere, davalı … Nakliyat’ın davacıya bilgi vermeksizin uyuşmazlık konusu taşımayı gerçekleştirmek üzere müvekkilini görevlendirdiği, bu kapsamda, müvekkili hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddedilmesi gerektiği, Müvekkilinin CMR m. 17/2 uyarınca, dava konusu zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, dava konusu hırsızlık gümrük yerindeki zorunlu park alanında meydana geldiğinden; zararın, müvekkili tarafından önlenmesine olanak bulunmayan bir durumdan ortaya çıktığı, hırsızlık olayının taşıma aracı gümrük otoparkında zorunlu park halindeyken ve gümrük polisi gözetim ve denetimi altındayken gerçekleştiği, bu hususun, müvekkilinin Çek Cumhuriyeti’ndeki sigorta şirketi tarafından yazılan yazı ve fotoğraflar uyarınca da sabit olduğu, söz konusu yazıda Çekya’da mukim olan ve Çekya’daki gümrük prosedürlerini en yakından bilen müvekkilinin sigortacısının; otoparkta bekleme yapmanın zorunlu olması ve hırsızlığın meydana geldiği otoparkın gümrük otoparkı olması sebebiyle hasarın teminat dışı sayılmadığı gerekçesiyle sigorta tazminatını ödemeyi kabul ettiği, Müvekkilinin diğer taşıma şirketleri gibi gümrük prosedürünü yerine getirmek için aracı gümrük otoparkında park halinde tutmakla yükümlü olup, araç zorunlu ve güvenli park yerinde iken hırsızlık olayı gerçekleşmesi nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağı, üstelik söz konusu otoparktaki park halindeki araçların, gümrük polisi gözetimi ve denetimi altında olduğu, dolayısıyla yeterli güvenlik önlemleri bulunmasına ve müvekkilinin gerekli özeni göstermesine rağmen söz konusu hırsızlığın gerçekleştiği, olayının fark edilmesinden sonra müvekkilinin sürücüsünün polise başvurduğu, Dava konusu hasardan sorumlu olduğu kanaatine varılması halinde dahi, tazminat miktarının CMR m. 23 ve 25 hükümleri uyarınca hesaplanması gerektiği, bu durumda sorumluluğun kilogram başına 8,33 ÖÇH ile sınırlı olup, CMR m. 29 hükmü uygulama alanı olmadığı kaldı ki, mahkeme sorumluluk sınırının kaldıran CMR m.29’a dayanılmadığı zira mahkeme CMR hükümlerini hatalı uygulayarak CMR m. 17/2 uyarınca belirtilen istisnaların bulunmaması gerekçesiyle somut olayda müvekkilinin sınırsız sorumluluğunun bulunduğuna hükmettiği, CMR m. 23/3 taşıyıcının sınırlı sorumluluğu uyarınca tazminat, eksik brüt ağırlığın kilogramı başına 8,33 Özel Çekme Hakkını (ÖÇH) aşamayacak olup, davacı … Turizm’in dava dışı alıcı … için düzenlediği … ve … numaralı irsaliyeli faturalara göre zarara uğrayan emtia, 829,34 brüt kilogram ağırlığında olmasına göre, davacının talep edebileceği tazminat tutarının üst limitinin 829,34kg x 8, 33 ÖÇH = 6.908,40 ÖÇH olduğu, oysa mahkemece bu sınırın aşılarak sınırlı sorumluluk tutarının oldukça üzerinde fahiş tazminatın karar altına alındığı, CMR m. 29 hükmü taşıyıcının sınırlı sorumluluğunun kaldırılması için taşıyıcının zararın meydana gelmesinde kötü hareketi veya davaya bakan mahkemenin kararı ile isteyerek kötü harekete eş değer sayılan kusurun bulunmasını aradığı, üstelik kötü hareketin veya kötü harekete eşdeğer kusurun davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği, müvekkilinin zarara sebebiyet verecek kötü hareketinin bir diğer ifade ile ağır kusurunun varlığını ispata elverişli bir delilin sunulmadığı, gümrük prosedürlerini gerçekleştirebilmesi için zorunlu park yeri olan, gümrük polisi denetimi altında olan ve haklı olarak güvenli olduğuna inandığı yerde aracı park etmesi kasta eşdeğer kusur olarak da değerlendirilemeyeceği, Davacının talep ettiği fahiş faiz oranının CMR’nin emredici hükümlerine aykırı olduğu, CMR Konvansiyonu’nun ilgili 27. maddesine göre, yıllık % 5 oranında faiz uygulanabileceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın öncelikle pasif husumetten olmadığı takdirde esastan reddine sorumluluğun bulunduğunun kabul edilmesi halinde ise sınırlı sorumluluk ilkesine göre tazminatın belirlenmesine karar verilmesine talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, uluslararası kara taşımasına konu emtianın çalınması nedeniyle meydana gelen zararın tazmini istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalılar vekilleri tarafından yasal süresi içerisinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davaya konu uyuşmazlık, Türkiye’den Çek Cumhuriyeti’ne yapılan kara yolu taşımasından kaynaklandığından olayda CMR Konvansiyonu hükümleri uygulanmalıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık, taşımaya konu hırsızlık nedeniyle zayi olan emtia sebebiyle davalıların sorumlu olup olmadığı ve sorumlu olmalara halinde sınırlı sorumluluktan istifade edip edemeyecekleri konusundadır. CMR 3.maddesine göre, taşıma işini üstlenen taşıyıcının, taşıma sözleşmesi uyarınca edimini yerine getirdiği sırada yardımından faydalandığı kişilerin fiilleri ile verdikleri zararlardan sorumludur. CMR 34.maddesinde de; taşıma konusu eşyanın taşınmasında birbiri ardınca gelen birden çok taşıyıcının kullanıldığı hallerde taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Gönderen ile karayolu ile eşyanın taşınması konusunda CMR hükümlerine uygun olarak sözleşme akdeden asıl taşıyıcı, taşıma işini doğrudan yapabileceği gibi fiili taşıma işini yapacağı ayrı bir sözleşme ile başka bir taşımacıya verebilir. Böyle bir durumda akdi taşıyan ile taşımayı fiilen yerine getiren taşıyıcı meydana gelen zarardan müteselsilen sorumludur. Somut olayda, davacı göndericinin Çek Cumhuriyeti’ne ihraç ettiği emtianın alıcı adresine taşınması konusunda davalı … Nakliyat ile anlaştığı ve fiili taşımanın da adı geçen davalı tarafından, diğer davalı …ye verildiği ihtilafsız olduğuna göre, ortada tek bir taşıma olup, akdi taşıyıcı davalı … Nakliyat ile fiili taşıyıcı diğer davalının, taşıma sırasında emtianın çalınmak suretiyle zayi olmasından kaynaklanan zarardan müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda, davalı …vekilinin pasif husumetinin olmadığı yönündeki istinaf nedenine itibar edilemez. Taşıma konusu emtianın fiili taşıyıcı …nun hakimiyetinde iken taşıma sırasında çalınarak zayi olduğu dosya kapsamı ile sabit olduğu gibi taraflar arasında da ihtilafsızdır. CMR 17/1. maddesine göre taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. 17/2. maddesi uyarınca, eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz. Kural olarak, taşıyıcı kendi kusurundan kaynaklanmayan bir sebepten ileri geldiğini ispat edemedikçe eşyaya gelen hasarı tazmin borcu altındadır. Bir başka deyişle taşıyıcının kusurlu olduğu karine olarak kabul edilir. Sorumluluktan kurtulabilmesi için taşıyıcının kusurlu olmadığını ispat etmesi zorunludur. CMR’nin 23.maddesi, taşıyıcıyı sınırlı sorumluluk ilkesiyle koruma altına almış, ancak Konvansiyon’un 29. maddesinde, bazı durumlarda taşımacının sınırlı sorumluluk ilkesinden yararlanamayacağını hükme bağlamıştır. CMR 29. maddesine göre; eğer zarar ve hasar taşıyıcının kastından veya kararı veren mahkemenin iç hukukuna göre, kasta eşdeğer sayılan bir kusurundan meydana gelmişse, taşıyıcı sınırlı sorumluluk hükümlerinden yararlanma hakkını kaybeder. Eldeki davada, yükün, taşıması sırasında alıcısına teslim edilmeden önce davalı fiili taşıyıcının egemenlik alanında iken hırsızlığa konu olmasına göre, davalı taşıyıcıların CMR 17. maddesi uyarınca yüke gelen zarardan sorumlu oldukları tartışmasız olup, hırsızlık yoluyla meydana gelen zarar konvansiyonun 17/2 maddesinde belirtilen”taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan” durumlar kapsamında değerlendirilemez. Bu hale göre, davalılar yükün çalınması sonucu oluşan zarardan müteselsilen sorumludur. Davalı … çalışanı araç sürücüsü hırsızlıkla ilgili olarak Çek Cumhuriyeti emniyetinde verdiği ifadesinde; Türkiye’den … marka, aracı ile yük getirmekte olduğu, yükün mühürlü dorsede bulunduğu, en son mühürlemenin Bulgaristan-Romanya sınırında yapıldığı, 15.11.2016 tarihinde gece saat 11 ile 12 arası Çek Cumhuriyeti’ne geldiği ve aracı Lanzhotu otoparkına gece saat 12:00’de park ettiği ertesi gün olan 16.11.2016 tarihi saat 09:40’a kadar park halinde orada olduğu, burada gümrük dairesinin bulunduğu ve açık otopark olduğu, geldikten sonra kamyon ve dorseyi kontrol ettiği kesinlikle bir sorun olmadığı, ertesi gün yola devam etmeden önce kamyonu sadece yan taraflardan hızlı bir şekilde kontrol ettiği, mühüre bakmadığı Lanzhot’tan, Zruc nad Sazavou’da bulunan alıcı … şirketinin alanına gelene kadar hiç bir yerde durmadığı, …’ya yaklaşık öğlen 12:00 civarında geldiği ve alıcıya yükü indirmesi ile ilgili evrakları teslim ettiği, yaklaşık bir saat indirmeyi beklediği ve sonra indirme yerine geçip dorsenin kapısını açmaya gittiğimde mührün bozulmuş olduğunu, dorsenin sağ ve sol tarafında brandaya kesik atıldığını farkettiğini, bu hırsızlık olayının kesinlikle Lanzhotu’daki otoparka meydana geldiğini düşündüğünü, akşam kabinde televizyon seyrederken uyuyakaldığı ve gece hiçbir şey duymadığını ve sabah saat 06:00 civarında uyandığını beyan etmiş olmasına göre, hırsızlığın gece açık otoparkta meydana geldiği, hırsızlık olaylarının sıkça görüldüğü bir ülkede, sürücünün hiç bir emniyet tedbiri olmayan açık otoparka aracı parketmesi ve araç içerisinde sabah saat 6.00’a kadar uyuyarak hiç bir kontrol yapmaması üstelik alıcı adresine gelinceye kadar dahi aracı kontrol etmemesi nedeniyle olayın meydana gelmesinde CMR 29. maddesi hükmüne göre ağır kusurlu olduğu anlaşılmakla davalı taşıyıcıların sınırlı sorumluluk ilkesinden yararlanamayacağı, davacının gerçek zararının tamamından sorumlu olacağı kanaatine varılmıştır. Davalı …vekilince, aracın gümrük sahasındaki otoparka parkedildiği bu nedenle güvenliksiz bir yere parkedildiğinin kabul edilemeyeceğini ileri sürmüşse de, dosyadaki belgelerden aracın park edildiği yerin gümrük sahası olup olmadığı tam olarak anlaşılamadığı gibi böyle olması halinde dahi sabah saat 6.00 ‘a kadar araç içerisinde uyuyarak gece boyunca hiç bir kontrol yapmaması, basiretli bir sürücüden beklenen en basit özeni bile yerine getirmemesinin pervasızca davranış olarak kabulü gerektiği sonucuna varılmış ve davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenine itibar edilmesi mümkün görülmemiştir.( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/4570 E- 2019/6090 K sayılı 02.10.2019 tarihli kararı) Mahkemece benimsenen raporda, traş bıçağı niteliğindeki iki adet fatura içeriği 831 kg emtianın fatura bedellerinin CMR 23. maddesi anlamında kadri maruf bulunduğunun tespit edilmesi ve taşıyıcının CMR 29. maddesi kapsamında pervasızca hareketi nedeniyle sınırlı sorumluluğunun ortadan kalktığının dosya kapsamı ile sabit olması karşısında mahkemece davacının gerçek zararının hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik görülmemekle birlikte CMR Konvansiyonunun 27. maddesi uyarınca, bu konvansiyona tabi taşımalarla ilgili tazminat taleplerine uygulanacak faiz oranının yıllık %5 olarak kabul edilmiş olmasına rağmen, T.C. Merkez Bankası’nca döviz tevdiat hesabına uygulanan faiz oranına hükmedilmesi isabetli bulunmamıştır. Davalı … vekili istinafında, davacının, Tahkim Komisyonunu başvurarak zararını tazmin ettiği, böylece davanın ve istinafın konusunun kalmadığını ileri sürmüşse de; istinaf dilekçesi ekinde buna ilişkin hiç bir belge sunulmadığı gibi eldeki davanın taşıyıcının sorumluğuna ilişkin olduğu gözetildiğinde ileri sürülen bu neden sonuca etkili görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı … vekilinin tüm, davalı …vekilinin ise faiz oranı dışındaki istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ancak yeniden yargılamaya gerek olmadığından davanın kabulü ile hüküm altına alınan tutara CMR 27. maddesi hükmü gereği yıllık % 5 oranında faiz uygulanmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davalı … Ltd. Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın KABULÜ ile; 32.991,20-Euro’nun dava tarihinden itibaren yıllık %5 oranında uygulanacak faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 9.284,95-TL karar harcından mahkeme veznesine yatırılan 2.321,24-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 6.963,71-TL karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL başvurma harcı, 2.321,24-TL peşin harç ile dosyada yapılan 1.800-TL bilirkişi ücreti ve 260,-TL posta gideri olmak üzere toplam 4.412,64-TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 4-Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 13.623,90-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5- Kullanılmayan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı … Ltd. Şirketi tarafından yatırılan 2.321,23-TL istinaf peşin karar harcının alınması gereken 9.284,95-TL harçtan mahsubu ile 6.963,72‬-TL eksik harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, b-Davalı … vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde bu davalıya iadesine,c-Davalı … Ltd. Şirketi tarafından istinaf aşamasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına d-Davalı …tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 4,60-TL olmak üzere toplam 125,90TL yargılama masrafının davacıdan alınarak kendisine verilmesine, e-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17/03/2022