Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/652 E. 2022/171 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/652
KARAR NO: 2022/171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2016/367 Esas – 2019/276 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesinin 2014/2211 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davadan, davacı sigorta şirketi tarafından sigortanın …’a ait taşınmazın sigortalandığı, banyoda bulunan spiral hortumların patlaması nedeniyle akan suların hasara neden olması nedeniyle ödenen 10.389,00TL sigorta tazminatının talep edildiğini müvekkilinin hasara neden olan spiral hortumun üreticisinin olmadığını ve montajını yapmadığını , davanın satıcı ve montaj yapan davalıya ihbarını talep edildiğini mahkemece davanın dosyadaki davalıya ihbar edildiğini, yapılan ödemenin istirdadı için davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe vaki itirazının haksız olduğunu, davalının derdestlik itirazının yerinde olmadığını müvekkilinin önceki takibin tüzel kişiliği kalkan şirkete karşı açılması nedeniyle yok hükmünde olması nedeniyle yeniden devir alan davalı şirket aleyhine takip başlatıldığını, zaman aşımı itirazının yerinde olmadığını spiral boruların davalı tarafından imal edilip montaj edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça daha önce Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında … A.Ş aleyhine takip başlatıldığını daha sonra ise dava konusu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında … A.Ş aleyhine başlatılan takibin derdest olduğunu, ilk takip başlatılan şirketin münfesi olması nedeniyle bu takipten vazgeçilmeksizin yeniden takip yapılamayacağının hasarın nedeni olarak gösterilen spiral borunun montaj üretim ve tesliminin müvekkilim şirketin yapmadığını bu nedenle müvekkilinin meydana gelecek zarardan sorumluluğu bulunmadığını, davacının tüm hukuki yolları tüketmeden ödeme yapmasının usulsüz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” Dava satı konusu emtiadaki ayıbın neden olduğu zararı ödeyen davacının alacağının tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı ile davalı şirket tarafından birleşme yolula devir alınarak tüzel kişiliği sona eren … A.Ş arasındaki satım sözleşmesi gereğince davacıya satılan, davacı tarafından dava dışı tüketici …’a satılan spiral borulardaki yapı ve malzeme hatası nedeniyle meydana gelen patlama sonucu suların tüketiciye ait daireye zarar verdiği sabittir. Bu hususta sigorta bedelinin tüketiciye ödeyen sigorta şirketince Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesinin 2014/2211 esas sayılı dosyasında davacıya karşı açılan dava, davalı şirkete ihbar edilmiş olup yapılan yargılamada hasarın malzeme ve yapımdaki eksiklikten kaynaklandığı belirlenmiştir. Her iki taraf imalatçı ve satıcı sıfatıyla tüketiciye karşı sorumlu olmakla birlikte davalı tarafından davacıya satılan emtia da gizli ayıp bulunduğu, ayıbın ortaya çıkması ile birlikte süresinde alıcı tarafından ihbarda bulunulduğu anlaşılmakla davacının satıcı sıfatı ile ödediği miktarın imalatçı ve satıcı olan davacıdan tahsilini talep edebileceği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne davalının itirazının iptaline alacak likit olmadığından icra inkar tazminatının reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında, davacı (yüklenici) firma tarafından inşa edilen ‘…’ isimli gayrimenkul projesinin bağımsız bölümlerinde kullanılacak olan belli türde banyo grubu ürünlerinin (gömme rezervuar, duşakabin, duşakabin sistemi) satışına ilişkin ticari ilişki kurulduğunu, ilişkinin 2007-2008 yıllarını kapsadığını, ekte, inceleme kolaylığı bakımından, davacı yanın sunduğu (davalı firma tarafından davacı firma adına düzenlenen) faturaların içeriklerini ayrıntılı şekilde gösteren stoklu ekstre sunulduğunu, buna göre, davacı yana, anılan gayrimenkul projesinde kullanılmak üzere toplam 45 ADET (doğrudan davanın konusu olduğundan) … Duşakabin Sistemi satışı yapıldığını, davacı firmanın, bahse konu gayrimenkul projesinde, toplam 45 adet bağımsız bölümde bu sistemi kullandığını, ekteki stoklu ekstreden anlaşıldığı üzere, ‘… Sistem’ 3 unsurdan oluştuğunu bu unsurların ürünün kutusu içinde teslim edilmekte ve ürünün duvar bağlantı ekipmanlarının satış kapsamında olmadığını, Stoklu cari ekstrenin tümüne bakıldığında, sadece- 08.01.2008 tarihli 950212 tarihli ‘kabin montajı’ 1 adet 40 TL açıklamalı 10.06.2008 tarihli … tarihli ‘compact montajı’ 1 adet 150 TL açıklamalı iki adet faturaya konu toplam iki adet montaj yapıldığını(4. Sayfa), bu ürünün, bahse konu daire haricinde 44 adet bağımsız bölümde daha kullanıldığını, montaj açıklamalı faturalarda, hangi bağımsız bölümlere ilişkin olduğuna dair hiçbir açıklık bulunmadığını, davalının, davacıya sattığı asıl ya da yan ürünlerin hepsini faturaya konu ettiğini bu parçaların içinde spiral boru şeklinde bir faturalandırma bulunmadığını, tüm hasarın nedeni olarak gösterilen spiral borunun üretimi, satışı ve montajının davalı tarafından yapılmadığını, Davacınn 13.02.2017 tarihli dilekçesinde tek tek belirttiği alacak kalemlerine bakıldığında toplamları 19.012 TL olup, dava değerin 21.549 TL gösterildiğini, Davacının, Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesi’nin 2014/2211 Esas sayılı ilamının davacısı olan şirkete/vekiline ödeme yaptığı dekonta bakıldığında ise açıklamanın: ‘Bakırköy 1. Tük. Mh. 2014/2211 esas dosyasına’. Şeklinde olup davacı yanca, ilk derece Mahkemesinin kararına istinaden, kanun yolları tüketilmeden, haricen ödeme yapıldığını, bu halde, ilama atıf yapıldığı, icra kapak hesabı sunulamadığı, davacının beyan ettiği tutarlar çelişki arz ettiği için, yalnızca denetlenebilir durumda olan ilamdaki veriler esas alınabileceğini, (Yerel Mahkemece bu hususta alınmış Bilirkişi Raporu, rakamın doğruluğunu teyit etmiştir. 10.389,00.-TL asıl alacak 677,88.TL işlemiş faiz2.787,55.-TL vekalet ücreti, 2.537,55.-TL yargılama gideri 16.391,98.-TL.), davacının talep ettiği tutar bakımından ilam (Bakırköy 1. Tük. Mh. 2014/2211 esas dosyası) ile hükmedileni aşan kısmın reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davalının aksi yöndeki iddiaları salt soyut beyanlardan ibaret olup sadece kendi ürettiği belgelere dayanarak hükmün kaldırılmasını talep etmesi hukuka aykırı olduğunu, söz konusu spiral borunun direkt olarak duşa kabin sistemi ile ilişkili olup davalının müvekkile sattığı malların içerisinde olduğunu, her ne kadar duş sisteminin hazır olarak satıldığı iddia edilse de söz konusu ayıp tüm sistemle alakalı değil sistemin bağlı bulunduğu ve ayrıca sistemin de bir parçasını oluşturan spiral boruyla alakalı olduğunu, davacı, dava dışı icra dosyası alacaklısına 10.389 TL asıl alacak, 677 TL icra takibi öncesi faizi, 3.740 TL icra takibi sonrası faizi, 2.785 TL dava vekalet ücreti, 2.537 TL yargılama gideri, 1.328 TL icra vekalet ücreti, 93 TL icra ve dava masrafı olarak toplam 21.549 TL ödemiş olup dosyadaki alacak kalemlerinin açık olduğunu, davalıdan fazla talepte bulunulmadığını, beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında ayıplı olarak teslim edildiği iddia olunan ürün nedeniyle uğranılan zararın tazmini için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ayıplı olduğu iddia edilen spiral hortumun davalı tarafından satılıp satılmadığı ve davacının talep edebileceği zarar miktarı noktasındadır. Davacı şirket, davalıdan 2007-2008 yıllarında 45 adet … Duşakabin sistemi satın aldığı ihtilaf konusu değildir. Davalıdan alınan duşakabinlerin montajının yapıldığı dairelerin birinde 12.03.2011 tarihinde spiral boruların patlaması sebebiyle hasar oluşmuş ve buna ilişkin hasar bedeli dava dışı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenmiş ve ödediği bu bedelin yüklenici …’ye rücusuna ilişkin olarak Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesi’nin 2014/2211 esas sayılı dosyasında görülen itirazın iptali davasında “meydana gelen hasarın dairenin banyosundaki jakuzi giderine bağlı spiral hortumun yapım ve malzeme hatası nedeniyle patlayıp sızan suların daireye zarar verdiği” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ve karar kanun yoluna başvurulmaksızın 22.01.2016 tarihinde kesinleşmiştir. Anılan mahkeme kararından sonra 08.01.2016 tarihinde davacı tarafından sigorta şirketine 21.549,57 TL ödenmiştir. Daha sonra davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “11.01.2016 tarihli Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesi’nin 2014/2211 esas sayılı ilamı, rücu etme talebiyle ödemenin yapıldığı banka dekontu” sebebine dayalı olarak 21.549,00 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 11.01.2016 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK’nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı). Ayıba karşı tekeffül borcu, satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaat edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasını ifade eder. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu(e.TTK)’nun 25/3. maddesi; “Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur. Diğer hallerde Borçlar Kanununun 198 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları tatbik olunur.” şeklinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 223/2.(818 sayılı e.BK’nın 198.) Maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Satış sözleşmesinde, satıcı zapttan ve ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. Satılanın ayıplı olması halinde alıcı TBK’nın 227/1(e.BK m.202, 203). maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanabilir. E.BK2nın 205/3. Maddesine göre de satıcı, kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe müşterinin diğer her türlü zararlarını tazmin etmeğe borçludur. Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesi’nin 2014/2211 esas sayılı dava dosyasında … ‘ye dava ihbar edilmiş olup, bu ihbarla ayıp ihbarının yapıldığı kabul edilmelidir. Davalı taraf istinaf dilekçesinde hasarın nedeni olarak gösterilen spiral borunun üretimi, satışı ve montajının davalı tarafından yapılmadığını savunmuştur. Ancak şirketler birleşmeden önce Bakırköy 1. Tüketici Mahkemesi’nin 2014/2211 esas sayılı dava dosyasında davanın … A.Ş. Tarafından ek bilirkişi raporuna ve dosya içeriğine ilişkin sunulan beyanda “jakuzinin giderine bağlanan hortumun kalite standartları açısından hiçbir eksiği bulunmadığından” ve “spiral hortum uzun kullanılması, bataryanın sisteme uzaklığından kaynaklanır ve bu hususun müvekkilin ürettiği üründen değil tamamen duvardaki batarya çıkışlarının doğru noktada olmamasından kaynaklanacağı” ifade edilmiştir. Bu beyan karşısında söz konusu spiral hortumun davalı tarafından satılarak montajının yapıldığının kabulü gerekir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, tüketici mahkemesinde alınan raporlarla uyumlu olarak daire duvarındaki su tesisatı ile jakuzi arasındaki irtibatı sağlayan spiral hortumun jakuzinin teknik düzenlemesine ve temel emniyet gereklerine uygun evsaf ve nitelikte olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle söz konusu ayıptan kaynaklanan zararlardan davalı sorumludur. Davalı vekilince zarar miktarı olarak mali müşavir bilirkişi tarafından hesaplanan tutarın nazara alınmasını talep etmiştir. Ancak bilirkişinin hesapladığı tutar tüketici mahkemesince hüküm altına alınan miktar ile yargılama masraflarından oluşmaktadır. İcra takibine konu giderler ise hesaba dahil edilmemiştir. İcra müdürlüğünden alınan 08.01.2016 tarihli dosya kapak hesabında mali müşavir bilirkişinin belirttiği tutar takipte kesinleşen tutar olarak gösterildikten sonra bakiye borç tutarı 22.935,58 TL olarak hesaplanmıştır. Davalı taraf ayıptan sorumlu olmasına ve tüketici mahkemesinde davanın kendisine ihbar edilmiş olmasına rağmen ödeme yapmayarak zararın artmasına neden olduğundan tüketici mahkemesindeki davaya konu icra takibine ilişkin masraf ve vekalet ücretinden de davalıya karşı sorumludur. Bu nedenlerle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 368,00 TL harcın, alınması gerekli olan 1.472,01 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.104,01‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Karardan sonra davacı tarafın gider avansından karşılanan posta ve tebligat masrafı 43,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.17/02/2022