Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/650 E. 2022/167 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/650
KARAR NO: 2022/167
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2019
NUMARASI: 2017/610 Esas – 2019/408 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nin davalı şirketten 30/09/2014 tarihli … seri numaralı fatura ile … tipi soğutucu üniteyi 47.950,00 TL bedel ile satın aldığını, … plakalı frigrafik dorsesine takıldığını, ürünün alındığı dönem sonbahar, kış olması nedeni ile problemsiz soğutucu üniteden asıl verim beklenen 2015 yılı yaz mevsiminde üründe birbirini takip eden arızalar meydana geldiğini, yaz aylarında eksi derecelerde ısı beklenildiğinde soğutucu taşınacak ürünlerin taşıma şartlarını karşılayacak eksi sıcaklıklardaki ısı değerini sağlayamadığını, soğutucu ısıyı bazı ürünlerin korunması için gerekli olan -22 C ‘ye hiç getirmediğini, ya da çok geç geçirdiğini, soğutucunun radyatöründe ve kumanda panelinde ve diğer akşamlarda sürekli arızalar meydana geldiğini, şikayetlerle ilgili davalı şirkete başvurulduğunu, davalı şirketin kumanda değişimini ve su kaçağının tamirini yaptığını, müvekkilinin bir hafta sonra yine arıza vermiş olduğu şikayetlerden kaynaklı arıza yapması üzerine tekrar davalı şirkete başvurduğunu, davalı şirket soğutucunun kumandasını değiştirdiğini ve radyatörün onarımını yaptığını, soğutucunun bu tamirden 1 hafta sona yine arzılandığını, müvekkilinin tekrar davalı şirkete başvurduğunu, şirket soğutucu kumandasının değişimini debriyaj bakımını ve yazıcı mantajını yaptığını, soğutucu 2015 yaz mevsimi içinde bozulduğunu, müvekkilinin tamir için soğtucuyu tekrar davalı şirkete göndermek zorunda kaldığını, ayıplı malın giderilmemiş olduğunu, arızalara kısa süreli geçici çözümler üretilmeye çalışıldığını, davalı şirket arızaların süreklilik gösterdiğini, davalı şirketin 17.05.2016 tarihinde … adlı eski soğutucuyu geri alarak yerine yeni ürün … Elektrikli soğutucu üniteyi müvekkilinin dorsesine taktığını, … Elektrikli soğutucu da ürünlerin taşıdığı ilk seferinde fan motorunun bozulması sebebi ile arıza çıkardığını, soğutucunun 3 tane olan fan motorlarından birinin kırıldığını, ve radyatörününün delindiğini, bu arıza üzerine müvekkilinin tekrar davalı şirkete başvurduğunu, davalı şirket ellerinde kırılan fandan bulunmadığını, 3 fanı bulunan soğutucunun 2 fanla da çalışabileceğini, söz konusu yedek parçanın yurt dışından temin edildiğinde değişiminin yapılacağını beyan ettiklerini, 13/06/2016 tarihli evrak içeriği davalı şirket tarafından düzenlenmiş olup müvekkilinin dorsesine taktığı soğutucuların üretici firma tarafından değiştirilmesine karar verildiği, soğutucu ünitelerin Kore’den hava yolu ile sevk edileceğini akabinde değişimin sağlanacağı belirtildiğini, davalı şirketin soğutucunun 2 fan ile çalışabileceği yönündeki beyanları ile müvekkilinin korunması için -18C ısı seviyesine ihtiyaç duyulan ürünleri Gaziantep’e ikinci bir sefer düzenlendiğini fakat bu yolculuk esnasında soğutucu +18 C ye indiremediğini, davalı şirketin yeni soğutucu geleceği için geçici olarak eski … soğutucu üniteyi takmayı uygun gördüklerini, … sökülerek … müvekkilinin dorsesine takıldığını, eski ürün takıldıktan sonra yine mutad arıza vermeye davam ettiğini, soğutucu şuanda muvekkilinin deoposun da beklemekte olduğunu, müvekkilinin 12.08.2016 tarihinde tüm bu nedenleri bildirilen bir ihtarname keşide ettiğini, ürün bedelinin iadesini istediğini, fakat davalı şirket tarafından şuana kadar ödeme yapılamadığını, davacı fazlaya ilişkin hakkı ve tazminat hakkının saklı kalmak kaydı ile türün bedeli olarak ödenen 47.950 TL fatura kesildiği tarihten itibaren mevduata uygulanabilecek en yüksek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazminini, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; soğutucu 03/09/2014 tarihinde davacıya teslim edildiğini, ayıptan doğan sorumluluk süresi malın alıcıya tesliminden sonra 2 yıl olduğunu, 30/09/2016 tarihi itibarı ile zaman aşımı süresi dolduğunu, davacı davayı davalıya 2 yıllık zaman diliminde açmak zorunda olduğunu, arızalar kullanım hatasından kaynaklandığını, davacının dava konusu 30/09/2014 tarihinde almış yaklaşık 10 aylık bir kullanımdan sonra kumandanın arıza ve su kaçağı gibi kullanıcıdan kaynaklı şikayetlerde başvurduğunu, müvekkilinin yapmış olduklarını, tamirat sonucunda arızanın yanlış kullanımdan bakımsızlıktan ve yanlış eksik muhafazadan kaynaklandığını, davacı tarafa bildirdiklerini, davacı tarafın arızayı fark etmeleri üzerinden yaklaşık bir ay geçtikten sonra müvekkile başvurduğunu, davacının ayıp ihbarının süresinde olmadığını, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” davacının davalıdan satın aldığı … tipi soğutucunun üretim hatasından kaynaklı ayıplı olması nedeniyle soğutucu için ödenen fatura bedelinin iadesi istemine ilişkin olduğu, davalıdan satın alınan soğutucunun … plakalı dorseye takıldığı, soğutucunun davalı tarafından davacıya 30.09.2014 tarihli … nolu ve KDV dahil 47.950 TL fatura ile satıldığı, soğutucunun araç dorsesine monte ettirildiği, davacının soğutucu cihazı 02.07.2015 tarihine kadar kullandığı, bu tarihe kadar soğutucudan şikayeti yönünde dosyada herhangi bir delil olmadığı, soğutucu ilk kez 02/07/2015 tarihinde servise götürüldüğü, ilk arıza nedeniyle tamir edildiği, ünitenin kumanda ünitesinin tamir edildiği, su kaçağının giderildiği, 09.07.2015 tarihinde soğutucu tekrar şikayet ile servise gittiği ve soğutucunun kumanda ünitesi tekrar değiştirildiği, radyatörünün tamir edildiği, 15.07.2015 tarihinde tekrar şikayet üzerine servise gittiği, soğutucunun kumanda ünitesinin tekrar değiştirildiği, ünitenin 17.05.2016 tarihinde tekrar şikayet üzerine servise gittiği, servisin … soğutucuyu ürünün üst modeli olan … ile değiştirdiği, ünitenin serin havalarda problem çıkarmadığı, arızanın özellikle havaların ısınması ile ortaya çıkan soğutamama problemi olduğu, taraflar tacir olduğundan ayıp ihbarının TTK’nın 18/3. Maddesinde hükme bağlanan usullerle ve TTK’nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve gizli ayıp olması halinde BK’nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarındaki belirtildiği üzere derhal yapılması gerektiği, davacının problem yaşadığında hemen soğutucuları servise götürdüğünün anlaşıldığı, dolayısıyla süresinde ayıp ihbarını yaptığının anlaşıldığı, zira ayıbın gizli ayıp olduğu, davacının söz konusu soğutucudan fayda sağlamadığı ve soğutucuyu kullanmadığı, dolayısıyla fatura bedelini istemekte haklı olduğu, her ne kadar bilirkişi davacının kullandığı süre için sağladığı fayda nedeniyle fatura bedelinden indirim yapılması gerektiğini beyan etmişse de soğutucu gizli ayıplı olduğundan ürünün davalı satıcıya iadesiyle bedelin iadesinin gerekip mahkememizce bilirkişinin tespiti uygun görülmeyerek dava konusu … ve … cihazının ayıplı olduğunun tespiti ile davalıya iadesine, 47.950,00 TL’nin cihazın iade tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş davanın bu haliyle kabulüne demek gerekirken sehven kısa kararda davanın kısmen kabulüne denilmiş ancak kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki olmaması nedeniyle bu şekilde bırakılmasına,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1047 Esas sayılı dosya üzerinden yetkisizlik hususundaki talepleri doğrultusunda yetkisizlik nedeniyle usulden red verildiğini ama avukatlık ücreti hususunun yetkili mahkemeye bırakıldığını, fakat yetkili mahkeme İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından lehine avukatlık ücreti hükmedilmediğini ve menfi yada müspet bir değerlendirme yapılmadığını bu hususta hüküm de oluşturulmadığını, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğunu, yerel mahkemece sehven bilirkişi raporunda yazan 40.358 TL’nin iade tarihinden itibaren davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine şeklinde hüküm kuracakken 47.950 TL olarak yazıldığını ve davayı tümden kabul ettiğini, 30.09.2014 tarihinde Fatura mukabilinde ürünler teslim edilmiş ama huzurdaki işbu dava 2 yıllık zamanaşımından sonra 02.12.2016 tarihinde açıldığını, İlk derece mahkemesi zamanaşımının hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiğini zamanaşımı süresinin ne kadar olduğunu ve en önemlisi zamanaşımını kesen durumları gerekçeli kararında yazmadığını, sadece ihtarname ile ihbar edildiğinin yazıldığını, ihbar ihtarname vs zamanaşımını kesen eylem veya hallerden biri olmadığını, bu sebeple davanın zamanaşımı sebebiyle esastan reddi gerektiğini, bilirkişinin teknik ve mesleki bilgisiyle ulaşamayacağı hukuki değerlendirme gereken konular hakkında rapor düzenlemesinin hukuka aykırı olduğunu, 05.03.2019 tarihli bu rapora dayanılarak tesis edilen hükmün de mevzuata, hukuka aykırı olduğunu, ihbarın süresinde yapılmamış olup, davacı yanın iddia ettiği arıza ayıp olarak değerlendirilecek olursa bile bu ayıbın derhal satıcıya bildirilmesi gerektiğini, TBK 223/2 de düzenlenen süre hak düşürücü nitelikte olduğundan TTK madde 23/1-c nin öngördüğü şekil ve ispat şartı açısından mevcut olan ayıp ihbarının da yerine getirilmediğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: tüm dosya kapsamının alınan bilirkişi raporları ve değerlendirilmesi neticesinde verilen bu kabul kararı usul ve yasaya uygun olduğunu, her ne kadar dava kabulüne karar verilmişse de sehven davanın ”kısmen kabul” edildiği şeklinde yazılıdığını, ancak tüm gerekçe ayrıntılı incelendiğinde haklı davanın kabulüne karar verildiğini, bu sebeple sehven davanın kısmen kabulüne şeklinde yazılan kararın davanın kabulüne şeklinde düzeltilerek onanmasına, davalı tarafın istinaf kanun yolu başvurusunun reddine karar istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında ayıplı olarak teslim edildiği iddia olunan emtia nedeniyle sözleşmeden dönülerek malın iadesi ile ödenen bedelin tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, sözleşmeye konu ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davalının iddia olunan ayıp nedeniyle sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Davacı şirket, davalıdan 20/09/2014 tarih ve … nolu faturaya göre … treyler tipi soğutucuyu 47.950,00 TL bedelle satın almıştır. … plakalı dorseye takılan soğutucu ilk olarak 02/07/2015 tarihinde servise gelmiş ve onarım görmüştür. Yine 09/07/2015 ve 15/07/2015 tarihlerinde soğutucu servise gelmiş ve garanti kapsamında onarım yapılmıştır. Davalı tarafça düzenlenen 13/06/2016 tarihli belgede …’nin ünitesinin 17/05/2016 tarihinde değiştirildiği, …’nin ünitesinin kondanser fan motor ayağında kırık meydana geldiği ve … firmasının …’nin Ünitesini tekrar değiştirmeye karar verdiği belirtilmiştir. Daha sonra davacı tarafça, davalı muhatabına çekilen Eskişehir … Noterliği’nin 12/08/2016 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığını belirtilerek ayıplı ürün bedelinin iade edilmesi ihtar edilmiştir. Davacı taraf, satılanın ayıplı olması nedeniyle ödediği satış bedelinin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK’nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı). Ayıba karşı tekeffül borcu, satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaat edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasını ifade eder. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 23/1-c maddesi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 223/2. Maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Satış sözleşmesinde, satıcı zapttan ve ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. Satılanın ayıplı olması halinde alıcı TBK’nın 227/1. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanabilir. Davalı taraf 29/11/2018 tarihli rapora karşı sunmuş olduğu itiraz dilkekçesinde “müvekkilimiz tarafından tanzim edildiği iddia edilen yazışmalar müvekkilimize ait değildir.” şeklinde beyanda bulunulmuştur. Ancak söz konusu belgelerin tamamı davalının antetini taşıdığı gibi davalının kaşesi ile imzalanmıştır. Ayrıca bahsi geçen belgelerdeki gibi davalı tarafça da soğutucunun servise getirilerek kumanda arızası ve su kaçağı gibi arızaların onarıldığı kabul edilmektedir. Bu arızaların kullanıcı hatasından kaynaklandığı iddia edilmekle birlikte buna ilişkin servis kaydı sunulmamıştır. Ayrıca 29/11/2018 tarihli raporda dosyada bulunan CD içerisinde … ve … soğutucu ünitelerine ilişkin montaj, söküm ve arızalara ilişkin fotoğrafların bulunduğu tespit edilmiştir. Bütün bunlar hep birlikte değerlendirildiğinde dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerin davalı tarafça düzenlendiğinin kabulü gerekir. Davalının düzenlediği 13/06/2016 tarihli belgeye göre satış sözleşmesine konu … treyler tipi soğutucudaki ayıp kabullenilerek … modeli ile değiştirildiğine göre ayıp ihbarının süresinde yapıldığı kabul edilmelidir. Yine 13/06/2016 tarihli belgede … model soğutucunun fanlarından birinin kırıldığı ve … firmasının üniteyi değiştirmeyi kabul ettiği ifade edildiğine göre bu soğutucunun da davacının ondan fayda sağlayamayacağı kadar ayıplı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf her ne kadar zamanaşımı define dayanmış ise de, … model soğutucudaki ayıp kabullenilerek … modeliyle 17/05/2016 tarihinde değiştirildiğinden ve davacının talebinin bu değişime rağmen yeni verilen ürünün de ayıplı olmasına dayandığından değişim tarihinden itibaren dava tarihine kadar 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmamış olup davalının zamanaşımı savunması yerinde değildir. Hal böyle olunca, gerek … gerekse .. model ürünlerin ayıplı olması ve esasen davalı tarafça 13/06/2016 tarihli belgeye göre değişimin kabul edilmiş olması nedeniyle davacının satış sözleşmesinden dönerek satış bedelinin iadesini istemesinde herhangi bir hukuka aykırılık yoktur. Davalı ayıptan dolayı davacıya karşı sorumludur. Davacı ayıplı ürün satışı nedeniyle sözleşmenin feshi ve bedelin iadesi talebinde bulunmuş olup, ürünün fatura satış bedeli üzerinden hüküm kurulması gerekir. Zira bir taraf ürünü kullandığı ve bundan yarar sağladığı gibi, diğer tarafta parayı kullandığından mal bedelsiz para faizsiz ilkesinin gözetilmesi gerekir. Bunun yanı sıra birlikte ifa kuralı gereğince ürünün davalıya iadesine ve faizin ürünün iadesi tarihinden itibaren yürütülmesine karar verilmesi gerekir. Davalı taraf, gerek kendi düzenlediği 13/06/2016 tarihli belgeye göre değişimin kabul etmiş ve gerekse davacı tarafça ayıp bedelinin iadesi ihtar edilmiş olmasına rağmen ayıbı gidermemiş olması karşısında ürünün sökülüp depoya kaldırılması nedeniyle zarar oluştuğu iddiası dinlenebilir değildir. Dolayısıyla mahkemece davanın fatura bedeli üzerinden kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Her ne kadar mahkemece kısa kararda davanın kısmen kabulüne karar verildiği yazılmış ise de, gerekçeli kararda davanın tamamının kabul edildiği ve kısa karara sehven kısmen kabul ibaresinin yazıldığının belirtilmiş olması ve davacının talebinin tamamının hüküm altına alınmış olması nedeniyle kararda infaza yönelik bir çelişki bulunmadığından mahallinde her zaman düzeltilebilecek bir maddi hata niteliğindeki bu durum kaldırma sebebi yapılmamıştır. Verilen yetkisizlik kararı üzerine davaya yetkili mahkemede devam edilmiştir. Yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine yargılamaya devam eden mahkemece hükmedilmesi gerektiğinden, ayrıca yetkisizlik kararı nedeniyle davalı yararına ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün değildir. Görevsizlik veya yetkisizlik kararı halinde hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin A.A.Ü.T.’nin 7/1. maddesi görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi haline ilişkin olup, yargılamaya görevli veya yetkili mahkemede devam edilmesi halinde bu maddenin uygulanma olanağı yoktur. Bu nedenle yetkisiz mahkemede açılan ancak yargılamaya yetkili mahkemede devam edilen dava nedeniyle yetkisizlik kararına göre davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinde herhangi bir isabetsizlik yoktur. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 818,86 TL harcın, alınması gerekli olan 3.275,46 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.456,6‬0 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.17/02/2022