Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/64 E. 2020/318 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/64
KARAR NO: 2020/318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2018
NUMARASI: 2014/879 Esas – 2018/674
BİRLEŞEN DOSYA İSTANBUL ANADOLU
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2014/290 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Taraflar arasındaki Alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayiilik sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararları çerçevesinde 18/09/2010 tarihinden itibaren geçersiz hale geldiği, bu nedenle davalıya ihtarname gönderilerek sözleşmeye devam edilmeyeceğinin ve cari hesaptan 7.202,51TL alacağın ödenmesinin bildirildiği, davalı tarafından ödeme yapılmadığı, bu nedenle 7.202,51 TL alacağın 31/12/2010 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; Rekabet Kurumunun kararlarına göre geçersiz hale gelen sözleşme kapsamında akaryakıt istasyonundan sökülemeyen demirbaş bedellerine karşılık davacının işlettiği iki ayrı istasyon için 08/12/2010 tarihli 29.567,01 TL ve aynı tarihli 30.481,38 TL bedelli faturaların düzenlenip gönderildiği, davacı tarafından bu faturalar ödenmediği gibi cari hesap alacağı nedeniyle bu davanın açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların murisi ve esas davada davacı ile aralarındaki bayiilik sözleşmesinin geçersiz hale gelmesi nedeniyle sözleşme kapsamında işletilen iki ayrı akaryakıt istasyonundaki demirbaşlar için 08/12/2010 tarih 29.567,01 TL bedelli ve yine aynı tarihli 30.483,38 TL bedelli faturaların düzenlenmesine ve ihtarname ile gönderilerek ödenmesinin istenmesine rağmen ödeme yapılmadığı, akaryakıt istasyonlarında sökülemeyen demirbaşlara ilişkin iki faturadan kaynaklanan toplam 60.048,39 TL alacağın fatura tebliği tarihinde itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmeye konu demirbaşların 07/10/2010, 13/12/2010 ve 15/12/2010 tarihli demirbaş nakil ve teslim belgeleriyle davacı tarafından yetkilendirilen sırasıyla …, …, …, … şirketlerine iade edildiği, diğer demirbaşlarında 19/06/2006 tarihli … Ltd.Şti’den müvekkilince satın alındığı ve bedelinin ödendiği, bunların dışında davacı tarafından demirbaş teslimi yapılmadığı, faturalarda inşaat işleri temin ve tesisi kaleminin gerçeği yansıtmadığı, iki faturanın da davacıya iade edildiği, davacının hangi sözleşme ve protokol kapsamında, hangi yatırımları yaptığı ve hangi teçhizatları getirdiğini kanıtlamak zorunda olduğu, faturaların dayanak belgelerinin sunulmadığı buna göre davacının fatura bedellerini isteyemeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dosyada mevcut benimsenen bilirkişi raporları doğrultusunda, asıl davada davacının, cari hesap nedeniyle davalıdan 7.202,51 TL alacaklı olduğu, birleşen davada davacının iki fatura içeriği sabit yatırım alacağını kanıtlayamadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl dava davalı birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davalı- birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesiyle, dosyada bulunan 08/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda, sözleşme hükümleri gereği, sökülebilir veya sökülemeyen malzeme ve teçhizatın müvekkiline ait olduğu, esas davada davacıya ariyet olarak teslim edildiği, sözleşmenin feshi halinde müvekkiline iade edilmesi gerektiği, 08/12/2010 tarihli faturalar yönünden, fatura içeriğinin sabit yatırımları da kapsadığı, yatırımların müvekkilince yapıldığına ilişkin faturaların da sunulduğu, faturaların 3. kişilerce … adına düzenlendiği, ekinde listelerde bayilerin ve isabet eden tutarların yer aldığı ve ilişkili istasyonların gösterildiği, böylece birleşen davaya konu yatırımların müvekkili tarafından yapıldığının ispatlandığı, talimat raporunda ise herhangi bir değerlendirme yapılmadığı sadece fotoğrafları çekilerek, sabit yatırımların tespit edilmediğinin belirtildiği, bir akaryakıt istasyonunun faaliyete geçebilmesi için alt yapısı ve sabit yatırımların yapılmasının zorunlu olduğu, dava konusu istasyonunda … Ürünlerinin faaliyette bulunduğu, tüm görsellerinde anılan logonun bulunduğu gerekçesiyle müvekkiline ait sabit yatırım bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı, oysa görseller ve dış cephe kaplamalarının her zaman sökülüp değiştirilebilecek nitelikte olduğu, istasyonun … tarafından işletilmesi sabit yatırımların da müvekkiline ait olmadığı anlamına gelmeyeceği, keşif mahallinde sabit yatırımların faturalarının istenmediği, bu yatırımların işleten firmaya ait olduğunun belirlenmediği, buna göre teknik anlamda dayanak ortaya konulmaksızın hazırlanan raporun hükme esas alınmasının mümkün bulunmadığı ve davanın reddinin hukuka aykırı olduğu, rapora itirazlarının dikkate alınmadığı belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve asıl davanın reddine ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili, birleşen dava ise, aynı sözleşme kapsamında sabit yatırım bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Asıl davada yargılama sırasında davacının vefat etmesi nedeniyle mirasçıları tarafından davaya devam edilmiş, birleşen dava da mirasçılara karşı açılmıştır. Birleşen davada, davalıların murisi ile davacı şirket arasında aktedilen akaryakıt bayiilik sözleşmelerinin Rekabet Kurumunun 12/03/2009 tarihli kararı gereğince 18/09/2010 tarihinde itibaren geçersiz hale gelmiş olup, bayii olan muris tarafından 15/09/2010 tarihli ihtarname ile aktin feshi ile yeni sözleşme yapılmayacağı birleşen davacıya bildirilmiştir. Sözleşmelerin geçersiz hale geldiği ve sonlandırıldığı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf yoktur. İhtilaf, bu sözleşmeler kapsamında asıl davada davacının cari hesap alacağı olup olmadığı, birleşen davada da davacının, sabit yatırım bedeli alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçeyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar birleşen davacı vekilince istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK 355 madde gereğince, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. Birleşen davada davacı tarafından 08/12/2010 tarihli 30.481,38 TL ve 29.567,01 TL olmak üzere toplam 60.048,39 TL bedelli iki adet faturaya dayanılmıştır. Dosyada mevcut bulunan 08/05/2017 tarihli raporda, taraflar arasında iki ayrı akaryakıt istasyonuna ilişkin 15/09/1992 tarihli ve 1997 tarihli iki ayrı sözleşme imzalandığı, ayrıca tarihi yazılı olmayan bir protokolün aktedildiği, istasyonların kurulu bulunduğu taşınmazlar üzerinde … yararına intifa hakkı tesis edildiği, protokolde, masraflar işletici de kalmak kaydıyla …nin vereceği projeye uygun olarak, …nin işleticiye vereceği 4 yıl vadede ve 4 eşit taksitte faizsiz geri ödenmek üzere 50.000 USD borcun işleticiye havale edildiği tarihten itibaren işleticinin en geç 15 gün içinde inşaata başlayarak 60 günde tamamlamayıp ve tüm izinleri alıp 90 günde faaliyete geçmesinin kararlaştırıldığı,sözleşmelerin 15. maddesinde, işleticinin( bayi, asıl davada davacı) yaptığı inşaat giderlerini talep edemeyeceği, anlaşmanın sona ermesi halinde, olduğu gibi dağıtım şirketi olan davacıya terk edeceği, 3. maddesinde, işleticiye ariyeten verilmiş olan veya luzüm üzerine veya ihtiyaca binaen verebileceği tank, pompa, komprosör vs gibi teçhizat aletlerin birleşen davacının malı olduğunun belirtildiği,1992 tarihli sözleşmenin imza tarihi ile fesih tarihi arasında 18 yıl, diğer sözleşmenin imzalandığı tarihten feshine kadar 13 yıllık süre geçtiği, faturalardan 30.481,38 TL bedelli olanın 1992 tarihli , diğerinin de 1997 tarihli sözleşme kapsamında düzenlendiği, içeriklerinin acil stop butonu, tank ve pompa otomasyon temin ve tesisi, menhol kapağı tank menhol tadilat ve tesisi, akaryakıt tesisat işleri, çevre aydınlatma temin ve tesisi, dolum standartizasyonu, shut off valf temini ve inşaat işlerine ilişkin olup, sökülemeyen imalatlar kapsamında sabit yatırımlardan ibaret bulunduğu, bu işlerin yapımı nedeniyle faturaların 3. kişiler tarafından … adına düzenlendiği, ekli listelerde her bir bayiye isabet eden tutarın yer aldığı, ağırlıklı olarak inşaat yatırım bedeline ilişkin bulunduğu, davalı bayi tarafından iade edilen alet ve edavatı kapsamadığı, birleşen davacı tarafından güncellenmiş değerin talep edilmediği, aksine harcamaların gerçekleştiği tarihteki defter değerine amortisman uygulanmak suretiyle kalan tutarın fatura edildiği bu durumda, istasyonlardaki sabit yatırımların faturadaki değer kadar fayda sağlayıp sağlamadığının mahallinde görülmek suretiyle belirlenebileceği açıklanmış olup, mahkemece, bu hususun tespiti için keşfen inceleme yapılarak talimat yoluyla alınan raporda ise, her iki istasyonun … Ürünleri logosu ile faaliyette bulunduğu, … tarafından yapılan bir yapı veya sabit yatırımın tespit edilmediği buna göre, sabit yatırımların davalılara kattığı bir fayda ve değerden bahsedilemeyeceği açıklanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeler, davalıların murisi tarafından bayi tarafından 15/09/2010 tarihinde gönderilen ihtarla feshedilmiş ve ariyet malların teslim alınması talep edilmiştir. Birleşen davada davacı … tarafından da, 08/12/2010 tarihli dava konusu faturalar düzenlenerek gönderilmiş ancak bayi tarafından, 22/12/2010 ve 11/05/2011 tarihli iki ayrı ihtarname ile bu faturalardaki demirbaş ve ariyetlerin 07/10/2010, 10/12/2010, 15/12/2010 ve 18/01/2011 tarihli teslim, nakil ve iade tutanakları ile …ye teslim edildiği bildirilerek faturalar iade edilmiş ve bu belgelerin dosyaya ibraz edildiği anlaşılmıştır. Anılan tutanaklardan, 07/10/2010 tarihli olanının “tank otomasyon sistemi demontajı yapıldığına” , 18/01/2011 tarihli tutanağın da, “İstasyon pompa otomasyonu ve demontajı yapıldığına” ilişkin olduğu gibi 15/12/2010 tarihli tutanak ile de, türü ve niteliği belirtilerek pompaların iade edildiğinin yazılı olduğu bunun dışında da 11/12/2010 tarihli iade ve teslim belgelerinde, cins ve adeti yazılı olan muhtelif ariyetlerin …ye iade edildiği tespit edilmektedir. Birleşen davaya konu iki adet faturanın, tank ve pompa otomasyonu ve tesisi, akaryakıt ve inşaat işleri, acil butonu, çevre aydınlatma ekipmanı vs ilişkin olduğu görülmektedir. Birleşen davada davacı tarafından, tank ve pompaların demontajının yapılarak …ye iade edildiğine ilişkin tutanakların aksini ispata yarar belge veya delil ibraz edilmiş değildir. Dosyada mevcut 18/05/2017 tarihli raporda, davaya esas faturaların, bayi tarafından, …ye iade edilen alet ve edavatı kapsamadığı açıklanmışsa da, fatura içeriklerinde tank ve pompa otomasyon ve tesisinin de yer aldığı ve tutanaklara göre, bunların iade edildiğinin anlaşıldığı, istasyon kurulurken yapılan montaja ilişkin masrafların ise sabit yatınım gideri kapsamında değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı kabul edilmelidir. Kaldı ki, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin yerleşik kararlarında vurgulandığı üzere, sabit yatırımların davalıya ait taşınmazın değerinde bir artış/fayda sağlaması, kalıcı nitelikteki bu yatırımları kullanarak ticari faaliyetinin devam ettiğinin sabit olmasına bağlıdır. İstasyonun faaliyete geçmesi için zaruri olmayan (oto yıkama çelik yapı, çevre duvarı, zemin betonu, tel çit, yangın ve elektrik tesisatı, yer altı tesisatı vs.) giderlerinin geri istenmesi mümkün değildir. Ne var ki, istasyonun işletilmesi için zorunlu olup halen davalıya fayda sağlayan (akaryakıt tankı, tank havuzu, hizmet binası, kanopi-tonoz, vb.) sabit yatırım bedelleri talep edilebilir. Ancak ibraz edilen belgelere göre tank ve pompa otomasyon sisteminin demonte edilerek birleşen davacıya iade edildiği sabit olduğu gibi birleşen davacı vekilinin, fatura içeriklerinin açıklanması yönünde sunduğu 15/10/2015 tarihli dilekçesinde, faturaların ağırlı olarak montaj masrafları ve inşaat, tadilat ve alt yapı bedellerini kapsadığı belirtilmiş olup, bu masrafların iadesinin istenemeyeceği bir yana, talimatla alınan raporda, akaryakıt istasyonunda … tarafından yapılan ve halen kullanılarak fayda elde edilen sabit yatırım bulunmadığının belirlenmesi karşısında ilk derece mahkemesinin birleşen davanın reddine ilişkin kararında isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla birleşen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kabul edilmiştir. Birleşen davada davacı vekilinin, davalı olduğu asıl davaya yönelik istinaf istemine gelince, asıl davada davacı tarafın cari hesap alacağı inkar edilmediği gibi istinaf dilekçesinde istinaf nedeninin de gösterilmediği, HMK 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılığın da bulunmadığı anlaşıldığından, asıl dava yönünden de HMK 352 madde gereğince istinaf isteminin usulden reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlere göre, asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun asıl dava yönünden usulden birleşen dava yönünden da esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Asıl davada, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 352. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, a-Asıl dava yönünden istinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, b- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcının, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 1.258,9 TL ( 35,90 TL + 1.223,00 TL) harçtan mahsubu ile bakiye 1.204,5 TL harcın talep halinde davalıya iadesine, 2-Birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, a-Birleşen dava yönünden istinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, b-Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5.TL harcın birleşen davada davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Asıl ve birleşen dava yönünden istinaf kanun yoluna başvuran … tarafından istinaf aşamasında sarf edilen harç ve masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19/11/2020