Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/639 E. 2022/365 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/639
KARAR NO: 2022/365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2019
NUMARASI: 2018/131 Esas-2019/196 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine dair hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili; müvekkiline sigortalı dava dışı … AŞ ile … San AŞ arasında adı geçen firmanın Polonya’ya ihraç ettiği 55 spiral boru emtianın Türkiye’den Polonya’ya taşınması işinin 10/02/2017 tarihine kadar tamamlanması hususunda anlaştıkları, sigortalı …’in alt taşıyıcı … Nakliyat ile … Nakliyat’ın da diğer davalı alt taşıyıcıları ile anlaşarak taşıma işini gerçekleştirdikleri, 55 spiral borunun farklı tarihlerde 19 tır ile taşındığı,son 5 tırın gecikmesi nedeniyle 10/02/2017 tarihine kadar nakliyat işinin tamamlanamadığı, gecikmenin sebebinin … Nakliyat tedarikçilerinin yol izin belgesi ve T1 eski tarihli olması nedeniyle Polonya gümrüğünde kabul görmemesi olduğu, gönderen …’in sigortalı …’ten talep ettiği gecikme tazminatının müvekkilince taşıma sigortası poliçesi kapsamında 79.588-TL olarak ödendiğinin belirterek, gönderene yapılan ödeme ile sigortalısının haklarına halef olduğundan bu bedelin tamamının davalılardan … Nakliyat’dan, diğer tedarikçi konumundaki davalılardan da taşıdıkları emtia tutarı üzerinden sorumlulukları doğrultusunda faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …. vekili; müvekkilinin taşımanın 10.02.2017 tarihinde tamamlanacağına ilişkin taahhüdü bulunmadığı, dava dışı sigortalı ile gönderen arasında sözleşmenin müvekkili yönünden bağlayıcılığının olmadığı, taşımanın CMR m.19 gereği makul sürelerde tamamlandığı, CMR m.30/3 gereği 21 günlük hak düşürücü sürede gecikme için tazminat bildirimi de olmadığından davanın reddini talep etmiştir.Davalı … Nakliyat vekili; davanın TTK m.855 uyarınca zamanaşımı süresinin dolduğu, müvekkilince taşımanın 10.02.2017 tarihinde bitirileceği konusunda bir taahhüt verilmediği, sigortalı ile gönderen arasındaki sözleşmesinde teslim tarihinin kararlaştırılıp, gecikme halinde 30.000 Euro gecikme cezası öngörüldüğü, bu sözleşmenin müvekkilini bağlamayacağı gibi teslimin makul sürede gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Davalı … Lojistik Ltd. Şti tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; gecikme sebebi ile sorumluluğun oluşabilmesi için taşımanın gerekli olan sürede tamamlanmamış olması, bu gecikmeden dolayı hak sahibi olan kişinin zarara uğramış olması, CMR 17. maddesinde düzenlenen şartların gerçekleşmesine bağlı olduğu, davacının sigortalısı … ile dava dışı gönderici … arasındaki sözleşmede yük miktarının ve taşıt sayısının belli olmadığı, bu şirketler arasında yapılmış gecikme zararından doğan sorumluluğun akdi sorumluluk olup, CMR 17. Maddesindeki sorumluluğuna dayanmadığı, sigortalı … ile davalı … arasındaki sözleşmede de yapılacak işin miktarı ve ne kadar sürede yapılacağına dair bilgilerin bulunmadığı, taşınacak miktarın sözleşmede yer almaması nedeniyle teslimin yapılacağı tarihte bu miktardaki eşyanın taşınmasının mümkün olup olmadığının de belirlenemeyeceği, yüklemenin ne zaman yapıldığına dair dosyada yeterli bilgi de bulunmadığı, yükleme zamanına göre gecikmeden söz edilmesinin değişebileceği, dava dışı şirketler arasındaki cezai şartın, gecikmeden kaynaklı zararla kararlaştırılan cezai şart arasında CMR 17. maddesi gereği illiyet bağının bulunması gerektiği, ayrıca cezai şart bedeline ilişkin dava dışı sigortalı tarafından davalılara bilgi de verilmediği, 19 taşımanın 5 taşımasında gecikme yaşandığı, bu gecikmenin de hangi tarihte yükleme yapıldığına göre değişiklik gösterebileceği ve bu şartlarda gecikme durumunun ispatlanamadığı, zararın oluşup oluşmadığının da tespiti gerektiği gibi cezai şart ile zarar arasında illiyet bağının da ispatlanamadığı, bu nedenlerle davalıların sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; mahkemece cezai şart ile zarar illiyetinin ispatlanamadığı belirtilmişse de; 12.01.2017 tarihinde … A.Ş ile taşıyan … Nakliyat A.Ş arasında imzalanan karayolu taşıma hizmeti sözleşme gereğince taşıma şartları içerisinde, taşımaların gerçekleştirilmesi için gerekli tüm yol izinlerinin taşıyan firma tarafından sağlanacağı, taşıyan firmanın, taşınan malzemclerin sağlam, eksiksiz ve hasarsız bir hiçimde boşaltma adresine teslimi ile sorumlu olduğu, taşıyanın gerekli her türlü tedbirleri almakla yükümlü bulunup, bu sözleşmenin, taşınan yükün sağlam, hasarsız ve tam olarak, zamanında istenilen adrese teslimi belirtir kaşe-imzalı müşteki sevk irsaliyesinin ibraz edilmesi ile sona ereceğinin kararlaştırıldığı, görüleceği üzere taşıyan firma sözleşme şartlarını yerine getirmediği, sevk edilecek emtiayı zamanında teslim yerine kendi kusuru olan araçların yol izin belgeleri ve T 1 evraklarının eksik olması nedeniyle müvekkilini açıkça zarara uğrattığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, uluslararası kara taşımasında dava dışı gönderen şirketin Polonya’ya ihraç ettiği emtianın geç teslimi nedeniyle asıl taşıyıcı sigortalıya ödenen gecikme tazminatının alt taşıyıcı ve fiili taşıyıcılarından rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davaya konu taşıma Türkiye-Polonya arasında gerçekleştiğinden, somut uyuşmazlığın CMR Konvansiyonu hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Sigorta hukukundan kaynaklanan halefiyet ve rücu konularında ise 6102 sayılı TTK hükümleri esas alınacaktır. TTK.’nun 1472. maddesi uyarınca; sigortacının, sigortalısının haklarına halefiyet hakkının gerçekleşebilmesi için sigortacının hukuken geçerli bir sigorta poliçesi teminatı kapsamında sigortacısına tazminat ödemiş olması ve sigortalının zarar sorumlusuna karşı dava hakkına sahip olması gerekir. Sigortacı; ancak, sigortalısının meydana gelen zarardan dolayı üçüncü kişilere karşı dava hakkı varsa bu hakka ödediği bedel oranında halef olur.CMR’nin 17/1.maddesi gereğince; taşıyıcı, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen süre içinde uğranılan ziya, gecikme ve hasardan sorumludur. Aynı hükmün ikinci fıkrasına göre ise, eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulması mümkün değildir. Ancak 18. maddede kayıp, hasar ve gecikmenin bu nedenlerin birinden doğduğunu kanıtlama yükümlülüğünün taşımacıya ait olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, dava dışı gönderici … A.Ş’nin, İspanya’da yerleşik bir firmaya Polonya’da devam eden projesinde kullanılmak üzere sattığı 55 adet çelik boru emtiasını Düzce’deki fabrikasından Polonya’ya taşınması işi için davacının sigortalısı dava dışı … Ltd.Şti ile anlaştığı, adı geçen taraflar arasında akdedilen12.01.2017 tarihli sözleşmeye göre; taşımanın en geç 10.02.2017 tarihinde tamamlanacağı, bu tarihten sonra gerçekleşen teslimatlar için taşıyanın 30.000 Euro gecikme cezası ödeyeceği kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Dava dışı sigortalı taşıyıcı … Ltd.Şti ile davalı … Ltd.Şti arasında imzalanan aynı tarihli sözleşmeyle taşıma işi alt taşıyıcı olarak … Ltd.Şti ‘ye verilmiştir. Adı geçen davalı tarafından da, fiili taşıma diğer davalılara yaptırılmış olup, taşımanın 19 adet araçla gerçekleştirildiği ve beş adet tırın teslim tarihi olan 10.02.2017 tarihinden sonra gecikmeli olarak varış yerine ulaştığı ileri sürülerek gönderici … A.Ş tarafından düzenelenen yansıtma faturası ile dava dışı sigortalı … Ltd.Şti’den 30.134.75 Euro gecikme cezası talep edilmesi üzerine davacı … tarafından da Nakliye Aracısı Komisyoncusu Sorumluluk Sigorta Poliçesine dayalı olarak sigortalısı … Ltd.Şti’ye 17.11.2017 tarihinde 76.988,000 TL tazminatı, 24.08.2017 tarihinde de 13.209,38 TL ekspertiz firmasına hizmet bedeli ödemesi yaptığı dosya kapsamı ile sabittir. Davacı … iş bu dava ile taşımayı gerçekleştiren 19 araçtan 4’ünün varma yerine geç ulaştığını ileri sürerek sigortalısına ödediği gecikme tazminat bedelinin tamamını davalı … Ltd.Şti’den, diğer davalılardan ise taşıdıkları emtiaya göre sorumluklarına tekabül eden kısmını talep etmektedir.İstinafa gelen uyuşmazlık, taşımada gecikme olup olmadığı, davacının sigortalısına ödediği gecikme tazminatını, sigortalı ile davalı … Ltd.Şti arasındaki alt taşıma sözleşmesi kapsamında davalı … Ltd’den ve onun tedarik ettiği fiili taşıyıcı olan diğer davalılardan talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.TTK 1472. maddesine dayalı olarak açılan rücu davasında, sigortacı halefiyet ilişkisi sebebiyle sigortalısının haklarına sahip olduğundan, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacının da bu davada onu ispat etmesi zorunludur. Bu durumda, taşımada gecikme olduğu ve gecikme nedeniyle zarar doğduğunu ispat yükü davacı … şirketine aittir. Davalı … Ltd.Şti tarafından düzenlenen dört ayrı CMR senedine göre, boruların 24.01.2017 ve 25.01.2017 tarihlerinde yüklendiği,15.02.2017 ve 24.02.2017 tarihlerinde de alıcısına teslim edildiği ve alıcı… firması tarafından tüm yüklerin ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin teslim alındığı tespit edilmektedir. Davacının sigortalısı asıl taşıyıcı ile dava dışı gönderici arasındaki 12.01.2017 tarihli sözleşmede teslimin en geç 10.02.2017 tarihinde yapılacağı hükme bağlanmışsa da, dava dışı sigortalı ile alt taşıyıcı davalı … Ltd.Şti arasındaki sözleşmede teslim için bir süre öngörülmediği gibi sigortalının gönderici ile arasındaki sözleşmede kararlaştırılan teslimi tarihinin adı geçen davalıya bildirildiğine ilişkin bir delil bulunmadığından teslimde gecikme olup olmadığının tespiti için CMR 19. maddesine göre makul teslim süresinin belirlenmesi gerekir. Mahkemece benimsenen raporda, davacının sigortalısının üstlendiği taşıma işini davalı … firmasına verdiği ve CMR hükümlerine göre her bir sefer sayısı kadar ayrı taşıma işi veya sözleşmesi olarak ifa edildiği, 19 seferin her biri ayrı taşıma olduğundan gecikme hususunun dahi sabit olmadığı, makul sürelerin aşılıp aşılmadığının ayrı ayrı ele alınması gerektiği açıklanmış, davacının dayandığı ekspertizi raporunda ise; taşımaya konu geciken 5 tır hariç geri kalan 14 tır aracının hareket ve varış tarihlerine göre ortalama nakliye süresinin 17,2 gün olduğu, geciken son beş tırın hareket ve varış tarihleri dikkate alındığı da, ortalama nakliye süresinin 22 gün olup, buna göre beş tır aracının ortalama nakliye süresini aştığı, dava konusu dört tır aracının yaptığı taşımanın üçer gün geciktiği ifade edilmiştir. Gecikme olup olmadığı tespit edilirken, her bir taşımada somut olayın özelliği gözetilerek belirleme yapılması gerekirken dava konusu dört ayrı taşımada araçların hareket ve varış tarihlerine göre ortalama teslim süresi esas alınarak gecikme olduğu sonucuna ulaşılamaz. CMR Konvansiyonun 30/3 maddesi gereği, yük alıcının kullanımına verildiği tarihten sonraki 21 gün içinde durum yazılı olarak taşımacıya bildirilmemiş ise, teslimdeki gecikmeler için tazminat ödenmez. Bu durumda, varma yerinde teslim tarihinden itibaren 21 gün içinde ilgili taşıyıcılara veya davacının sigortalısına yazılı bildirim ve gecikme zararı tazmin talebinin iletilmesi şarttır. Aksi takdirde, gecikme sorumluluğunda 21 gün geçmekle tazminat talep hakkı da düşmektedir. Dosyada mevcut, davalı … firması tarafından akidi dava dışı sigortalıya hitaben yazılan ve imzası inkar edilmeyen belgede; sevkiyatta kullanılan alt tedarikçilerin yol izin belgesi ve T1 evraklarının eski olması ve Polonya gümrüğünde kabul görmemesi, yeni evrakların çıkartılması sebebiyle gecikmeler yaşandığı bildirilmiştir. Bu durumda, gecikmenin davalı alt taşıyıcının kabulünde olmasına göre artık 21 günlük sürede ihbar şartı aranmaz. Hangi taşıma için geç teslim olduğu hususu açıkça belirtilmemişse de, yazı içeriğinde bahsi geçen gecikmenin dava konusu taşımalar için olmadığını ispat yükü davalı taşıyıcıya ait olup, taşıyıcının gecikmeden haberdar olduğunun anlaşıldığından yazılı bildirim şartının aranması TMK 2. maddesine aykırılık teşkil eder. Ancak sadece teslim süresinin aşılması veya makul sürede teslimin gerçekleştirilmemesi tazminata hükmetmek için yeterli olmayıp, gecikme nedeniyle ortada bir zararın olması başka bir anlatımla gecikme ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının davacı tarafından ispatlanması zorunludur. Davacı … iş bu davada, sigortalısı ile gönderici arasındaki sözleşmede kararlaştırılan ve sigortalısına ödediği cezai şartı talep etmektedir. Dava dışı asıl taşıyıcı sigortalı firma ile alt taşıyıcı … Nakliyat arasındaki sözleşmede cezai şart öngörülmediği gibi ödenen bu tazminatın gecikmeye bağlı olduğunu ispat noktasında davacının dayandığı, dava dışı gönderici tarafından asıl taşıyıcı sigortalıya düzenlenen 28.09.2017 tarihli 30.134,75 Euro miktarındaki yansıtma faturası, dava konusu taşımalardaki gecikme nedeniyle uğranılan zarara ilişkin olduğunu ispata elverişli değildir. Davacı tarafça, gecikmeye bağlı zararı ispat bakımından başkaca delil de sunulamamıştır. Hal böyle olunca, gecikme ile zarar arasındaki uygun illiyet bağının kanıtlamadığının kabulü gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde olmayan nedenlere dayalı istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf peşin karar harcının alınması gereken 80,70-TL harçtan mahsubu ile 36,30-TL eksik harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca KESİN olarak oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022