Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/638
KARAR NO: 2022/132
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2018
NUMARASI: 2016/150 Esas – 2018/1222 Karar
DAVA: Alacak (Satış Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile işveren … Ltd. Şti. arasında 03.08.2012 tarihinde İstanbul ili, Sarıyer İlçesi, … Mevkii … Pafta … Parselde kayıtlı olan arsa üzerine inşa edilmek üzere … Evlerinin mekanik işlerinin (sıhhi tesisat, ısıtma tesisatı, soğutma tesisatı, havalandırma, yangın) müvekkil tarafından yapılması konulu sözleşme akdedildiğini, bu sözleşmeye istinaden, işveren firmanın yönlendirmesiyle, davalı firmadan radyatör alımı işi yapılacağına dair sözlü olarak mutabakata varıldığını, bu mutabakat uyarınca maliyet ve firma karı eklenerek radyatörlerin montaj işi müvekkili tarafından yapılacağını, sözleşme içeriğinde olmamasına rağmen işveren ile olan ticari ilişkisine güvenen müvekkilinin, işveren tarafından belirlenen marka ve kar ile davalı firmadan fatura karşılığında aldığını, ancak müvekkili tarafından davalı firmadan alınan radyatörlerin montaj işi tamamlandıktan sonra, radyatörlerdeki imalat hatası nedeniyle, bağlantı noktalarında ve radyatör gövdelerinde su akıntısı oluştuğu, duvarlardan su sızdığı ve akan sular daire içlerindeki mobilya ve parkelere ciddi şekilde zarar verdiğini, davalı taraf, müvekkili tarafından şifahen, gerek telefonlar gerekse mail yoluyla defalarca kez uyarıldığını, söz konusu arızaların giderileceği konusunda geri dönüşler alındığını, davalı tarafından … Evlerine servis gönderilmiş, ancak radyatörlerdeki hatalar imalattan kaynaklandığından dolayı bir türlü giderilemediğini, davalı firma tarafından teslim edilen radyatörlerden kaynaklı hasarların giderimi, işveren tarafından ve daire sahiplerince talep edilmekte olduğundan, söz konusu radyatörlerin değişimi, arızaların giderilmesi, parkelerin değişimi ve mobilyaların hasarlarının giderilmesinin süre alacağı ve maddi külfet gerektireceğini, davalı firmaya gönderilen Ankara … Noterliği’nin 04.03.2014 tarih ve … Yevmiye No’ lu ihtarnamesiyle, ayıp ihbarı ile ayıbın giderilmemesi halinde tazminat taleplerine yönelik yasal hakların kullanılacağı ihtarı, bu nedenlerle davalı taralından teslim edilen peteklerdeki ayıbın 3 gün içerisinde giderilerek ayıpsız teslimini, aksi takdirde radyatörlerin kendilerince değiştirilerek yeni alınacak radyatörlerin bedelinin davalı taraftan isteneceğini, ayıp nedeni ile dairelerin geç tesliminden doğan ve daire sahiplerine geç teslim ve hasar bedeline karşılık verilmek zorunda kalınacak tazminatların davalı taraftan talep edileceğini ihtar ettiklerini, İşveren … Ltd. …nin kendilerine göndermiş olduğu Beşiktaş … Noterliği’nin 14.03.2014 tarih ve … Yevmiye No’ lu ihtarnamesi ile 08.02.2012 tarihli sözleşmede yer alan edimlerin yerine getirilmediği ve işin gereği gibi yapılmadığı, eksiklerin 15 gün içinde tamamlanmasını ihtar ettiğini ihtarnameye cevap olarak, Ankara … Noterliği’nin 20.03.2014 tarih ve … Yevmiye No” lu ihtarnamesi ile radyatörler müvekkilinin iş klozunda olmadığı halde işveren tarafından istenilen marka ve üreticiden, sabit belirlenen kar doğrultusunda bu ürünlerin satın alınmasının muhatap tarafından istendiği, alüminyum radyatörlerde imalat ve kusurlu hata olduğu bilgisi imalat anında işverene mail yolu ile, üretici firmaya noter marifetiyle gönderildiği, ancak müvekkili tek satıcı olan radyatör firmasına yönlendiren ve alımı zorunlu tutan muhatap olduğu, üretim hatasından kaynaklı zarar veya süre uzatımının kendi sorumluluğunda olduğunu ihtar eden ihtarname gönderildiğini, müvekkili ile işveren … Ltd. Şti. arasında 03.08.2012 tarihinde akdedilen sözleşmenin “Gecikme Cezası” başlıklı 6. Maddesinde ”…3. Ve 4. Maddelerdeki kapsamı içeren işlerin yapılmasında yüklenicinin 5. Maddedeki sürede yapamaması halinde gecikilen her gün için yükleniciden 1.000,00 TL(Bin Türk Lirası) tutarında gecikme cezası olarak cezai şart ödemeyi iş bu sözleşmenin imzalanması beraber kabul ve taahhüt eder. Bu cezai şart hal edişlerde açıkça gösterilerek ve hak edişten indirim yoluyla uygulanır.” Maddesi yer aldığını, söz konusu madde uyarınca müvekkili, işverene karşı zor ve tek sorumlu durumunda bırakılmış, cezai şart ödeme durumuyla yüz yüze kaldığını, meydana gelen zararın tespiti amacıyla 22.01.2015 tarihinde İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/8 D. İş. Dosyasıyla delil tespiti davası açıldığını, söz konusu dosya nezdinde alınan 06.02.2015 tarihli bilirkişi raporu neticesinde, radyatörler üzerinde yapılan detaylı inceleme esnasında yapılan gözlemler, radyatör dilim birleşim noktalarından su sızması tespit edildiği, kalorifer tesisatında meydana gelen sızıntıya sebep olan toplamda 327 adet değişik kapasite ve boyutlarda bulunan radyatörlerin büyük bir kısmının ayıplı ürün statüsünde kabul edilebileceği görüş ve kanaatine varıldığını, davalının sorumlu olduğu söz konusu hatalar sebebiyle işveren şirket olan … Ltd. Şti.’nin müvekkili ile 03.08.2012 tarihinde akdedilmiş olan sözleşmenin “Gecikme Cezası” başlıklı 6. Maddesi gereğince, müvekkilinin hak edişinden toplamda 319.308,00 TL. nefaset kesintisi yaptığını, söz konusu tutarın, müvekkilinin kendi kusuru veya hatasından kaynaklanan bir hata olmaması, tamamen davalı tarafından tedarik edilen radyatörlerdeki imalat hatasından kaynaklanması sebebiyle davalıdan tahsili gerektiğini, bu nedenle işbu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu, 03.08.2012 tarihinde akdedilen … Evlerinin yapımına ilişkin sözleşme uyarınca, davalıdan alınmış olan radyatörlerin imalat hatası nedeniyle işveren tarafından, müvekkili hesabına kesilmiş olan nefaset kesintisine ilişkin olarak, fazlaya ilişkin hak ve alacakları ile dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL.’nin işlemiş ve işleyecek olan ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile yargılama ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 05/06/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle dava dilekçesinde talep edilen 10.000,00 TL’nin bilirkişi raporu ile tespit edilen 189.999,39 TL’ye ıslah ederek bu miktarın davalıdan tahsilini talep etmiştir.Islah dilekçesi davalıya 20/06/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir. Davalı vekili ıslaha karşı sunduğu 11/07/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, ıslaha için dayanak gösterilen bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, davacı dava dilekçesinde kısmı talepte bulunmuş olup, zamanaşımının dava dilekçesinde belirtilen miktara ilişkin kesildiğini, ıslahla yükseltilen miktar için zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacı tarafın faiz taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı tarafından, davalı şirketin sattığı radyatörler … Evlerinde kullanmıştır. Kullanıma başladıktan sonra … everinde mevcut 5 site (…-…-…-…-…) bulunan radyatörler üzerinde tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda ve yargılama sırasında alınan bilirkişi raporun da belirtildiği üzere radyatör dilim birleşim noktalarından su sızması tespit edildiği, kalorifer tesisatında meydana gelen sızıntıya neden olan toplam 327 adet değişik kapasite ve boyutlarda bulunan radyatörlerin büyük bir kısmının ayıplı ürün statüsünde kabul edilebileceği, gizli ayıp sonucu sızdırma sorunu ortaya çıkmış ve davacı ayıp nedeniyle zarara uğramıştır. Ticari satımlarda gizli ayıp durumunda TTK m 232/c hükmündeki 2 ve 8 günlük muayene ve ihbar süreleri uygulanmaz; aynı hükmün son cümlesindeki TBK m. 223/2 hükmüne yapılan yollama nedeniyle gizli ayıbın ortaya çıkmasından sonra ihbar ” hemen ” yapılmalıdır. Buradaki hemen ibaresini dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurulmak suretiyle yorumlamak gerekir. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Dosyadaki delil,ihtarlar ve tanık beyanlarından gizli ayıp ortaya çıktıktan sonra davalıya hemen ayıp ihbarının yapıldığı anlaşılmaktadır. dolayısıyla davalının satılandaki maddi ayıp nedeniyle sağlama ( tekeffül ) sorumluluğu gerçekleşmiştr. Satıcı konumundaki davalı, davacının ayıp nedeniyle uğradığı tüm zararları tazmin durumundadırlar. Bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere davacının davalıdan 189.999,39 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla; Davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre 189.999,39 TL alacağın 10.000,00 TL’sine dava tarihinden itibaren, 179.999,39 TL sine de ıslah tarihi olan 05/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hatalı montajlama yapan davacının, davalı şirket aleyhine kusur atfetmesi mümkün olmadığını, davalının 2007 yılından bu yana ‘makina ve ekipmanları’ meslek grubunda ‘merkezi ısıtma radyatörleri imalatı (elektrikli radyatörler hariç)’ faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu ve davacı tarafın dava dilekçesinde bahsi geçen radyatörlerin, davacı tarafın özel siparişi üzerine üretildiğini, projede davalı şirketin standart ürünlerinin kullanılmadığını, ilk teklif olarak firmayla 140 dairenin radyatörlerinin tutarı olan 25,000,00+kdv’de anlaşıldığını daha sonra davalı tarafından yapılan uyarılara itibar edilerek teklif 65.000,00 tl+kdv olarak revize edildiğini, sonrasında tekrar bilgi verilip ölçülerin komple değişmiş, teknik bir firmaya projeyi çalıştırmış ve gerçek ölçülerin çıktığını, revize hali 109,625,00+kdv olarak değiştirilmiş ve siparişe geçildiğini, bu tekliflerin hepsinin onayının geldiğini ve hepsinden kısım olarak üretimler yapıldığını, alt yapıları yan sanayileri tedarik edilmiş olup bahse konu projede üretilen malzemelerden ötürü davalı şirketin 350.000,00 tl’ nin üzerinde zararı olduğunu, radyatörlerin montajlanması işlemini ise, davacı tarafın kendi elemanları tarafından yapıldığını, yerel mahkeme dosyasında alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, yerel mahkeme dosyasında alınan bilirkişi raporunda istanbul 9. sulh hukuk mahkemesi 2015/8 d-iş dosyasındaki bilirkişi raporu dışında hiçbir delilin değerlendirilmediğini ve inceleme yapılmadığını, rapor kapsamında belirtilen teknik inceleme ve değerlendirme fenni usul ve esaslara uygun olmadığını, davalı tarafından davacıya teslim edilen çelik vananın sökülmemesi gerektiği fakat davacılar tarafından çelik vananın sökülmesi sebebiyle davacının anılan zarara sebebiyet verdiğini, davacı tarafından yüksek basınç uygulanmış olup fazla basınç sebebiyle radyatörlere zarar verildiğini, radyatörler incelenmeden tüm parti mal için ayıplı olduğu tespitinin yapılamayacağını, montajlama işinin davacı tarafın uzman olmayan elemanlarınca yapıldığını, raporda ayıba ilişkin bir bildirimin yapılıp yapılmadığı hususuna değinilmediğini, dosyaya sunulan ihtarname ve mahaldeki tutanaklar değerlendirilmediğini, ayıp konusuna dair yeterli inceleme yapılmadığını, ticari satışlar açısından ayıplı mal iddiasında olan tacirin seçimlik haklarını kullanabilmesi için satıcıya ayıp ihbarında bulunması gerektiğini, TTK23. md’sinde, teslim sırasında açıkça belli olan ayıplar yönünden ayıbın 2 gün içinde satıcıya bildirilmesi gerektiği düzenlenmiş olup devamında, malda açık ayıp söz konusu olmasa bile, malı satan ve teslim alan tacirin 8 gün içinde malı inceleme veya incelettirmekle yükümlü olduğunu, TBK’nın 223/2. md. satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, ayıbın hemen satıcıya bildirilmesi gerektiğinin düzenlendiğini, başka markalarla değiştirilen radyatörlerin hesaplamaya ve hükme dahil edilmediğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında ayıplı olarak teslim edildiği iddia olunan emtia nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, sözleşmeye konu ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı ve zarar hesabının usulünce yapılıp yapılmadığı noktasındadır. Dava dışı işveren … Ltd. Şti. ile yüklenici davacı arasında … Evleri/… sitesi inşaatı mekanik işlerinin yapılması için 03.08.2012 tarihinde müteahhitlik sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı taraf mütiahhitlik sözleşesi kapsamında yüklendiği işi ifa etmek amacıyla ısıtma sistemine ilişkin kalorifer radyatörlerini davalıdan 2013 ve 2014 yılında temin etmiştir. Davacı tarafından davalı muhatabına çekilen Ankara … Noterliği’nin 04/03/2014 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile radyatörlerin ayıplı olduğu ve ayıbın giderilmesi ihtar edilmiştir. İşveren … Ltd. Şti. Davacı muhataba çektiği Beşiktaş … Noterliği’nin 07/03/2014 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile radyatörlerle ilgili arızalar ile diğer bir takım eksikliklerden bahsedilerek ayıp ve kusurlu işlemlerin tamamlanmaması halinde cezai işlem tesis edileceği ihtar edilmiştir. Davacı tarafından muhatap işverene çekilen Ankara … Noterliği’nin 20/03/2014 tarih ve … YN’lu cevabi ihtarnamesi ile kendilerine keşide edilen ihtarnamedeki iddiaları kabul etmedikleri ihtar edilmiştir. Davacı taraf, satılanın ayıplı olması nedeniyle uğradığı zararın tazmini sitemiyle eldeki davayı açmıştır. Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK’nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı). Ayıba karşı tekeffül borcu, satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaat edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasını ifade eder. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 23/1-c maddesi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 223/2. Maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Satış sözleşmesinde, satıcı zapttan ve ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. Satılanın ayıplı olması halinde alıcı TBK’nın 227/1. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanabilir. Anılan maddenin 2. Fıkrasında da alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklı tutulmuştur. Davalı tarafça davacıya satılıp teslim edilen ürünlerin öncelikle bağlantı yerlerinde sorun çıkması üzerine teknik personel gönderildiği ve sorunun giderilememesi üzerine radyatörlerin değiştirildiği anlaşılmaktadır. Davalının yapılan bildirim üzerine teknik ekibini inşaat mahalline göndermesi ve soruna müdahale etmesi karşısında ayıp ihbarının süresinde yapıldığının kabulü gerekir. Değişim sonucu tekrar teslim edilen radyatörlerin bu kez dilim birleşim yerlerinden su sızdırması iddiası yönünden ise bu durum ilk teslimattaki ayıbın usulünce giderilmemesine dayandığından yeniden bir ayıp ihbarına gerek bulunmamaktadır. Davalı taraf, iddia olunan ayıbın imalat hatasından değil, davacının hatalı montaj işlemi ve sisteme gereğinden fazla basınçla su verilmesinden kaynaklandığını savunmaktadır. İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/8 D.iş sayılı dosyasında alınan raporda, 5 sitede bulunan radyatörlerin dilim birleşim noktalarından su sızdırdığı ve toplam 327 adet değişik kapasite ve boyutlardaki radyatörlerin büyük kısmının ayıplı olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece alınan kök ve ek raporda da delil tespiti raporundaki hususlar teyit edildikten sonra her ne kadar davalı şirket vekili radyatörlerdeki hataların fazla su basıncından ve vanaların sökülerek montajlanması sırasında lastiklere zarar verilmesinden kaynaklandığını belirtmişse de, kök raporda da belirtildiği ve tespit raporu ekindeki fotoğraflarda da açıkça görüldüğü üzere bu su sızdırmaları vana bölgeleri haricinde radyatör dilimlerinin birleşme bölgelerinden meydana geldiği, dolayısıyla ayıbın vanaların sökülmesiyle bir ilgisi olmadığı, yine davalı şirket vekili her ne kadar vanalara yüksek basınçlı su uygulandığını ve radyatörlere zarar verildiğini belirtmişse de tesisatta bulunan kombi veya kalorifer kazanından gerekenden yüksek basınç uygulanmasının teknik olarak mümkün olmadığı, bu tür radyatörlerin imalatı sırasında, imalattan sonra sızdırmazlık testi yapıldığı ancak dava konusu radyatörlerin montajdan sonraki ilk kullanım basıncında su sızdırdığı dikkate alındığında bu testlerin yapılmadığı beyan edilmiştir. Davalı taraf, davaya karşı savunma ve delillerini süresinde sunacağı cevap dilekçesi ile sunmak zorundadır. Davalı cevap dilekçesi sunmamış olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun128. Maddesine göre davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmaktadır. Bu halde davacının itiraz niteliği taşımayan savunmaları dinlenemez. Aynı şekilde ilk derece mahkemesinde usulünce ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar istinaf aşamasında da dinlenemez. Davaya konu radyatörlerin su sızdırdığı sabit olup, bu durumun, davalı tarafça süresi içerisinde davacıya yüklenebilir bir kusurdan kaynaklandığı iddia ve ispat edilmemiştir. Bu nedenle davacı gerekse ayıp nedeniyle uğradığı zararın tazminini isteme, gerekse satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Ancak davacı tarafça dava dilekçesinde “davalıdan alınmış olan radyatörlerin imalat hatası nedeniyle işveren tarafından, müvekkil hesabına kesilmiş olan nefaset kesintisine ilişkin olarak, fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız ile dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.-TL’nin” tahsili talep edilmiştir. Yani satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığı ve ödenen paranın iadesine ilişkin bir talep söz konusu değildir. Buna rağmen bilirkişi kök raporuna karşı 327 adet ayıplı petek bedelinin zarar kalemleri arasında olduğu yönünde itiraz edilmesi üzerine bilirkişi ek raporunda davalının radyatör bedeline ilişkin kestiği fatura bedeli dikkate alınarak davacı alacağı tespit edilmiştir. Davacı tarafça da rapor doğrultusunda dava değeri ıslah edilmiştir. Ancak, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla talebe eklenmesine ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. Davacı taraf 327 adet ayıplı petek bedeline ilişkin olarak dava dilekçesinde herhangi bir talebinin olmadığı nazara alındığında kısmi ıslah yoluyla bu alacak kaleminin davaya dahil edilmesine olanak yoktur. 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi uyarınca talepten başkasına veya fazlasına hüküm olunması da mümkün değildir. Bu halde ıslah nazara alınmadan yargılama sonuçlandırılmalıdır. Bu nedenle Mahkemece, dava dilekçesinde yer almayan ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile ileri sürülüp ıslah dilekçesi ile talep edilen ayıplı ürün bedeline ilişkin bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır. Bunun yanı sıra davacının nesafet kesintisi iddiasına ilişkin işveren firmanın düzenlediği 14.07.2014 tarihli hakediş raporunda imalat tutarı KDV’si ile birlikte 319.308,37 TL olarak belirtilmiştir. Bu hakediş raporuna imalat ayrıntısına ilişkin döküm ayrıntısı eklenmiştir. Davalının bahsi geçen 14.07.2014 tarihli inşaat imalat dökümündeki işlerin yapılması nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olabilmesi için öncelikle bu işlerin bedelinin davacıdan kesildiğinin sabit olması ve söz konusu zararın davalının ayıplı imalatı nedeniyle meydana gelmesi lazımdır. Ancak dosya kapsamı itibariyle nesafet kesintisine ilişkin hakediş tutanağı ekinde yer alan imalatlara davalının ayıplı imalatı nedeniyle katlanılmak zorunda olunduğuna ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmamış, ayrıca işveren firmanın ticari kayıtlarına delil olarak dayanılmamıştır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken talep de aşılmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece eldeki davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Başlangıçta peşin olarak alınan 170,78 TL ile ıslah nedeniyle yatırılan 3.073,95 TL harcın toplamı olan 3.244,73 TL harcın, işin hitamında alınması gerekli olan 80,70 TL karar ve ilam harcından fazla olduğu anlaşıldığından, fazla alınan 3.164,03-TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Yargılama sırasında davacı tarafınan yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya iadesine, 6-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 22,75 TL olmak üzere toplam 144,05 TL yargılama masrafının Davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/02/2022