Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/633 E. 2022/179 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/633
KARAR NO: 2022/179
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAH.
TARİHİ: 07/02/2019
NUMARASI: 2016/374 Esas-2019/130 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili; dava dışı sigortalısına ait emtianın, davalın tarafından yapılan uluslararası kara taşıması sırasında çalındığı, 630.181,68 TL olarak belirlenen emtia zararının nakliyat abonman poliçesi kapsamında sigortalısına ödenerek TTK 1472.maddesine göre haklarına halef olunduğu, ödenen bu tutarın 263.807,20 TL’sinin davalının CMR sigortacısından tahsil edildiği, geri kalan 366.374,48 TL zararın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taşıma konusu emtianın araç sürücüsünün ihtiyaç molası sırasında hırsızlık yoluyla çalınmasında sürücünün ağır kusurlu olmadığı, davacının sigortalısına ödediği hasar bedelinin müvekkilinin CMR sigortacısından tahsil ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının sigortalısına ait emtianın İstanbul’dan Moskova’ya taşıma işinin davalı tarafından yapıldığı ve CMR Konvansiyonunun 23/1. maddesinin, taşıyıcıyı yükün kısmen veya tamamının kaybından dolayı “yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine” göre tazminat ödemekle sorumlu tuttuğu; aynı maddenin 3. fıkrasında; taşıyıcının CMR 29. maddesine göre bilerek yapılmış kötü harekete eş değer sayılabilecek seviyede ağır kusurlu olmadığı durumlarda, somut olayda olduğu gibi sürücünün yemek molası vermek üzere kapıları kilitleyip aracı park etmesi halinde olduğu gibi halin ağır kusur olmadığı; bu nedenle tazminat miktarının eksik brüt ağırlığın kilogramı başına 8,33 hesap birimi ( SDR’yi ) aşamayacağı; 23/7 maddesinde üst sınırın belirlenmesinde kullanılacak olan SDR kurunun, tarafların aksinin sözleşme ile kararlaştırmamış ise mahkemenin karar verdiği tarihteki SDR kuru olması gerektiği, davacının, davalının sigortasından almış bulunduğu 263.807,20 TL’nin, tahsil edildiği 17/03/2016 tarihindeki SDR kuru olan 4.018 SDR/ TL çevirisi gereğince; davalının 67.474,83 SDR ödemesi gerektiği; kısmi ödemenin yapıldığı 17/03/2016 tarihinde bu miktarın TL karşılığının 271.133,96 TL olması gerektiği; oysa davacıya 263.807,20 TL ödendiği; bu nedenle ödemede 7.326,76 TL’lik bir eksikliğin söz konusu olduğu; davacının bu miktarı isteyebileceği; kısmi ödemeyi kabul eden davacının, bakiye kalan alacağı yönünden usulünce davalıyı temerrüte düşürmediği bu nedenle artık sigortalısına yaptığı ödeme anından itibaren değil, dava anından itibaren faiz talep edebileceği gerekçesiyle davanın 7.326,76 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; davalının gerçekleştirdiği taşımada sürücünün olaydan sonra alınan beyanına göre, ağır kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği zira aracı hiç bir güvenlik tedbiri almadan yol kenarına bıraktığı, aracın korumasız bir şekilde bırakılmasının CMR 29. maddesine göre, sürücünün kötü hareketi olarak kabul edilmesi gerektiği buna göre davalının hasar bedelinin tamamından sorumlu olduğu, CMR ‘deki sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağı, Yargıtay kararlarına göre, sürücünün aracı güvenliksiz bir şekilde yol kenarına bırakması halinin ağır kusur olarak kabul edildiğini mahkemenin ağır kusur olarak kabul etmeyip sınırlı sorumluluk ilkesine göre karar vermesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; uluslararası kara taşıması sırasında çalınan emtia hasar bedelinin emtia nakliyat sigortası kapsamında sigortalısına ödendiği ve sigortalının haklarına halef olunduğu iddiasıyla, davalı taşıyıcının sigortacısından tahsil edilen kısmı aşan tutarın davalıdan rücuen tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacı taraf, dava dışı sigortalısına ödediği 630.181,68 TL emtia hasar bedeli nedeniyle sigortalısı tarafından düzenlenen tazminat makbuzu ve ibraname ile TTK.’nun 1472. maddesi uyarınca; sigortalısının haklarına halef olduğunu ileri sürerek davalının CMR sigortacısından tahsil ettiği 263.807,20 TL hasar bedelinin tenzili ile bakiye 366.374,48 TL davalıdan tahsilini talep etmektedir. Taşımanın İstanbul/Türkiye’den, Rusya/Moskova arasında olmasına göre, CMR Konvansiyonu, sigorta ve rücu hususunda ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanması gerekir. Davacının sigortalısı tarafından İstanbul ‘dan Rusya ‘ya ihraç edilen brüt 8.100,815 kg ağırlığındaki 661 kap 41.436 adet hazır giyim emtiasının taşımasının davalı tarafından üstlenildiği, davalının akdi taşıyan olup, fiili taşıyan araç sürücüsünün Ukrayna’da, 08.04.2015 günü saat 4.00 civarında aracı yol kenarındaki kafenin karşısına park ederek kafeye gittiği ve yaklaşık 30.40 dakika sonra geldiğinde aracı park ettiği yerde bulamadığı, içindeki emtialarla birlikte aracın çalındığı, ancak bir buçuk iki saat sonra aracın şehrin diğer ucunda kontak ve kapı kilidi kırık, römorkun gümrük mühürleri sökülmüş ve içi boşaltılmış halde bulunduğu, davacının emtia nakliyat poliçesi kapsamında 630.181,68 TL olarak emtia hasar bedelini dava dışı sigortalısına ödediği, bu bedelden 263.807,20 TL’sinin 17.03.2016 tarihinde davalının CMR sigortacısından tahsil ettiği ihtilafsızdır. Dosyada mevcut gümrük kayıtları ve CMR senedi ve diğer belgeler okunaklı olmadığından teslim ve ödeme şeklinin ne olduğu anlaşılamamakla birlikte davacı tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucu düzenlenen raporda, teslimin CPT teslim olduğu belirtilmiştir. CPT ( Carriage Paid To) teslim şeklinde, satıcı varma yerine kadar navlun ücretini ödemekle yükümlü bulunup, malların taşınmak üzere araca teslim edildiği andan itibaren hasar alıcıya geçer. Dolayısıyla satıcı tarafından mallar nakliye aracına uygun şekilde yükletildikten ve taşımada oluşabilecek hasarlar için emtiayı alıcı adına sigorta ettirip, ücreti ödedikten sonra satıma konu mallar üzerinde satıcının artık bir menfaati kalmayacağından, bu malların satıcı lehine sigorta yapılması ve taşımada oluşacak hasarlardan dolayı sigortacının satıcıya ödeme yapmasının geçerli olmadığından sigortacının halefiyet hakkı gerçekleşmez. Bu nedenle, öncelikle teslim ve ödeme şeklinin ne olduğu ve dava dışı sigortalının mal bedelini tahsil edip etmediğinin tespit edilmesi zorunludur. Teslim şeklinin ekspertiz raporunda belirtildiği gibi CPT teslim olması ve dava dışı sigortalı satıcının, satım bedelini Rusya’da ki alıcıdan tahsil etmiş olması halinde artık sigortalanabilir bir menfaatinin bulunmadığından davacı tarafından yapılan ödemenin geçerli bir ödeme olmadığı ve halefiyet hakkının bulunmadığının kabulü gerekir. Aktif husumet, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, davaya konu taşımada öncelikle teslim ve ödeme şeklinin ne olduğu, ekspertiz raporunda belirtildiği gibi CPT satış olup olmadığı ve CPT satış ise koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ödemenin hangi yolla yapılacağı, satıcının malları sigortalatmakta menfaati bulunup bulunmadığı, satıcı-sigortalı ile alıcı arasındaki hukuki ilişkinin CPT satışın tüm özelliklerini taşıyıp taşımadığı dolayısıyla davacı sigortacının halefiyet hakkının doğup doğmadığı başka bir deyişle aktif husumetinin bulunup bulunmadığının tespiti gerekmekte olup, bu kapsamda, mal bedelinin sigortalı satıcı tarafından tam olarak alınıp alınmadığının araştırılması, gerekirse dava dışı sigortalının ticari defter ve kayıtlarında inceleme yaptırılıp, sigortalı satıcının mal bedelini almış olduğunun anlaşılması durumunda davacının bu davayı açamayacağının kabulü, aksine satıcının mal bedelini almamış olması halinde, mal üzerinde menfaatinin devam etmesi sebebiyle sigorta tazminatını almasının ve davacı şirketinin de halefiyete dayalı olarak bu davayı açmasının mümkün bulunduğu kabul edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar araştırılmaksızın eksik incelemeye dayalı yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden, re’sen gözetilen nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kararın kaldırılma nedenine göre davacı vekilinin diğer istinaf nedeninin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve açıklanan hususlarda yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca, KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022