Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/628 E. 2021/1427 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/628
KARAR NO: 2021/1427
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2016/736 Esas – 2018/1385 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların davalı şirkette toplam %33.3 oranında pay sahibi olduklarını, davalı şirketin 11/04/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında ve 11/05/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan ertelenen genel kurul toplantısında 1, 2, 4, 5 ve 9 nolu gündem maddelerinde alınan kararların ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, yönetim kurulu üyelerinin ibrası ile yönetim kurulu üyelerine TTK 395-396.maddesindeki izinlerin verilmesine ilişkin alınan kararlarda oydan yoksunluk hususunun yok sayıldığını, davalı şirket yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan ceza davaları varken dava konusu genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini ve şirketle işlem yapma ve rekabet etme izni verildiğini, şirkete verilen zarar nedeniyle yönetim kurulu üyeleri hakkında şirket adına sorumluluk davası açılmasına ilişkin gündeme madde eklenmesi taleplerinin reddine karar verildiğini, yine yönetim kurulu üyelerinin azli ve yerine yenilerinin seçilmesine ilişkin gündeme madde eklenmesi taleplerinin reddine ilişkin alınan kararın iptalinin gerektiğini, faaliyet raporu ve finansal tabloların gereği gibi müzakere edilemediğinden finansal tabloların onaylanmasına ilişkin gündemin 4.maddesin uyarınca alınan kararın iptali gerektiğini, davalı şirket yönetiminin davacılara karşı kötüniyetli bir tutum sergilediğini, anılan nedenlerle davalı şirketin 11/04/2016 ve 11/05/2016 tarihlerinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 1, 2, 4, 5 ve 9 gündem maddeleri uyarınca alınan kararların davacıların yasadan kaynaklanan vazgeçilmiz ortaklık haklarını sınırlandırması ve ortadan kaldırılması nedeni ile TTK 447/1-a maddesi gereğince butlanlarının tespitine, yasa ve ana sözleşme kurallarına aykırı alınan kararların TTK 445.maddesi gereği iptallerine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların iddia ettiği söz konusu ceza davalarının genel kurulda pay sahiplerince alınan ibra kararlarının ve davacıların hukuki dayanaktan yoksun gündeme madde eklenmesi taleplerinin reddine dair verilen kararların sıhhatini sakatlamadığı ve etkilemediğini, yönetim kurulu hakkında açılan ceza davasında tüm yönetim kurulu üyelerinin beraatlerine karar verildiğini, davacı tarafın kötü niyetli olarak ceza davasında beraat kararı verildiğini dava dilekçesinde belirtmediğini, davacıların davalı şirketin 11/04/2016 ve 11/05/2016 tarihlerinde yapılan olağan genel kurul toplantısında pay sahiplerince gündemin 9.maddesine istinaden yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396.maddelirne istinaden verilen izin ve yetkilere ilişkin kararın da ceza davaları nedeniyle hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş ise de bu konuda hiçbir açıklama yapmadığını, hiçbir somut delil ortaya koymadığını, iddiaların afaki olduğunu, yine gündemin 5.maddesi ile alınan kararlarda da hukuka aykırılık bulunmadığını, TTK 436.maddesinde düzenlenen oydan yoksunluk pay sahibinin kendisine ait paya ilişkin olduğunu, pay sahibinin temsilcisi sıfatıyla o pay sahibi adına ve o pay hasibinin talimatına uygun olarak oy kullanabileceğini, bu nedenle davacının … AŞ ve … AŞ’nin de oydan yoksun olduğu, ibraya ilişkin oylarının da hukuken geçersiz olduğu ve dolayısıyla ibra karının iptaline karar verilmesi gerektiği iddialara dayalı davacı talebinin reddi gerektiğini, yine davacıların yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılmasına ilişkin gündeme madde eklenmesi talebinin davalı şirket pay sahipleri tarafından reddedilmesinin haklı olduğunu, davacıların yönetim kurulu üyelerinin azli ve yerine yenilerinin seçilmesine ilişkin gündeme madde eklenmesi talebinin davalı şirketin pay sahipleri tarafından reddedilmesi kararının haklı ve hukuka uygun olduğunu, davalı şirketin genel kurul toplantısından evvel pay sahiplerinin incelemesine sunulan ve toplantı sırasında müzakereye açılan faaliyet raporu ve finansal tabloların yönetim kurulu tarafından onaylandığını, birbirinin aynı olan belgeler olduğunu, davacı tarafından ikame edilen işbu davanın davacının hem davalı şirkete hemde yönetim kurulu üyelerine hemde … Şirketlerine karşı ikame ettiği davalar gibi hukuki nedenlere dayalı olarak değil tümüyle şahsi husumete davayı olarak açıldığını, anılan nedenlerle davacıların davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “dava davalı şirkettin 11/04/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısı ile 11/05/2016 tarihlerinde yapılan 2015 yılı olağan ertelenen genel kurul toplantısında alınan 1, 2, 4, 5 ve 9 nolu gündem maddelerinin yoklukla malul olduğunun tespitine yada söz konusu gündem maddelerinde alınan kararların iptaline yönelik genel kurul kararının iptali davasıdır. Söz konusu 11/04/2016 tarihinde yapılan ilk genel kurulda 1 nolu gündem maddesi olarak divan başkanı seçimi yapıldığı, divan başkanı seçiminde kullanılan oyların çoğunluk nisabına uygun olduğu, TTK 436.maddesinde belirtilen oydan yoksunluk hallerinin bulunmadığı, divan başkanı seçiminin müzakere ve ibra maddesi olmadığı, bu itibarla divan başkanının seçiminde alınmış kararın iptalini gerektirir herhangi bir neden bulunmadığı, bu itibarla 1 nolu gündem maddesi yönünden davanın reddi gerektiği, gündemin 2.maddesinde 2015 yılına ait faaliyet raporunun okunduğu ve görüşüldüğü, okunma ve görüşme sonrası faaliyet raporunun kabulü yada reddi hususunda herhangi bir oylamanın yapılmadığı, her ne kadar bilirkişi heyeti tarafından gündem maddesi ile ilgili doğrudan bir oylamanın yapılmadığı, 2.madde görüşülürken sorulan bir kısım soru yada önerilerin oylandığı, bu önerilerin bir kısmının kabul bir kısmının reddedildiği, ancak her bir öneri dışında gündemin 2.maddesinin genel oylamasının yapılmadığı, genel oylama yapılmadığı için ortada kabul yada ret olunmuş bir karar bulunmadığı belirtilmiş ise de, aslolan anonim şirketlerde yapılan faaliyet ve alınan kararların oylama yapılmak sureti ile karara bağlanması ve bu suretle şirket içi denetim mekanizmasının sağlanması olduğu, her ne kadar davalı tarafça oylamanın sehven yapılmadığı ileri sürülmüş ve bir oylama yapılmamış olması sebebi ile iptali gerekecek bir karar olmadığı belirtilmiş ise de gündeme oylama yapılmamasının yazılmamasının bir eksiklik olduğu gibi faaliyet raporunun da oylanması gerektiği, bu itibarla oylama yapılmaksızın bunun tutanağa geçmesi ve kabul edilmiş gibi karara bağlanmış olmasının yoklukla malul olduğu anlaşıldığından 11/04/2016 tarihinde yapılan genel kurulda gündemin 2.maddesi ile görüşülen 2015 yılı faaliyet raporunun okunması ve görüşülmesine ilişkin 2 nolu gündem maddesinde alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar vermek gerekmiş, aynı toplantıda gündemin 4.maddesinde yer alan finansal tabloların okunması, müzakeresi ve tasdikine ilişkin 4 nolu gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilmelerine ilişkin 5 nolu maddesi kârın kullanım şekli ve dağıtılacak kâr ve kazanç paylarına ilişkin gündemin 6.maddesi ile denetçi seçimine ilişkin 8.maddesinin görüşülmesinin bir ay sonraya bırakıldığı, aynı tarihli genel kurulun 9.maddesinde ise TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerine hem kendileri ile işlem yapmak hemde rekabet yasağı konusunda yetki verildiği, söz konusu karara davacıların muhalif kaldıkları, yapılan oylamada pay sahibi yönetim kurulu üyeleri …, …, … ve …’un oydan yoksunluk sebebi ile oy haklarını kullanmadıkları, TTK 436.maddesi uyarınca oydan yoksunluğu bulunan üyeler oylarını kullandıktan sonra söz konusu 66.896 665.063 oyun nisap olarak yeterli olduğu, her ne kadar davacılar tarafından davalı şirkette hissedar olan … ve …’inde TTK 336.maddesi uyarınca çoğunluk hisselerinin … ve …’de olması sebebi ile oydan yoksun olduğu ileri sürülmüş ise de söz konusu tüzel kişiliğin farklı bir tüzel kişilik olduğu, bu itibarla oydan yoksunluk halinin bu tüzel kişiliği temsilen kullanılan oylar yönünden oluşmadığı, gündemin 9.maddesi ile sadece …, …, … ve … yönünden TTK 395 ve 396.maddeleri uyarınca izin verildiği, bu itibarla bu şahıslardan ayrı tüzel kişiliği bulunan şirket temsilcileri tarafından kullanılan oylar bakımından oydan yoksunluk halinin bulunmadığı değerlendirilmiş, 11/04/2016 tarihli toplantıdaki gündemin 9.maddesi ile alınan kararın iptaline yönelik açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, ertelenen ve 11/05/2016 tarihinde yapılan genel kurulda ertelenen gündemin 4 ve 5.maddeleri yönünden ise 4.madde ile finansal tabloların görüşülmesi, oylanması ve tasdiki kararlarının toplantı ve karar nisabına uygun olarak alındığı, alınan bu kararların yasa, ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına herhangi bir aykırılık oluşturmadığı, TTK 436.maddesinde belirtilen oydan yoksunluk hükümlerini gerektiren bir oylama olmadığı gibi bu şekilde dahi yeterli nisabın oluştuğu, ertelenen gündemin 5.maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin seçiminin düzenlendiği, bu seçimde de …, …, … ve …’a ait oy haklarının hem kendileri hemde diğer yönetim kurulu üyelerine yönelik oylamalarda oy kullanmadıkları, yine kullanılan olumlu oyun 0,666666 oranında olduğu ve çoğunluk nisabına uyulduğu, yönetim kurulu üyeliği seçiminde yokluk ve butlan niteliğinin bulunmadığı, ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturmadığı, bu itibarla ertelenen ve 11/05/2016 tarihinde görüşülen gündemin 4.maddesine yönelik finansal tabloların görüşülmesi ve onaylanması kararı ile 5.maddesinde görüşülen yönetim kurulu üyeliği seçimine ilişkin alınan kararların usule uygun görüldüğü anlaşılmakla bunlar yönünden açılan davanın reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirketin finansal raporları Türkiye Muhasebe Standartları ve Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına göre hazırlamadığını, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğine göre hazırladığını, hazırlanan finansal tabloların bu tebliğe dahi uygun olmadığını, TTK’nın 409 ve Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunulacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in 13. Maddesine göre yıllık faaliyet raporu ve finansal tabloların okunarak ayrı ayrı müzakeresinin gerektiğini, finansal tabloların müzakere edilmeden oylandığını, finansal tabloların TTK’nın 514. Maddesine aykırı olacak şekilde pay sahiplerinin bilgisine sunulmadığını, soruların yanıtlanmadığını, bağlı şirketlerin faaliyetleri hakkında hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olma şartlarının yerine getirilmediğini, dava konusu 4 nolu kararın müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkıyla bağdaşmayıp iptalinin gerektiğini, finansal tabloların tasdiki ve yönetim kurulu üyelerinin ibrası dürüst resim ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olup yoklukla malul olduklarını, finansal tablolar ve faaliyet raporunun okunmamış olmasına ve 2 nolu kararın yoklukla malul olduğunun tespit edilmesine rağmen 4 ve 5 nolu kararlar bakımından davanın reddedilmesinin çelişkili olduğunu, davalı şirket aleyhine İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/959 esasa sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundaki ayrık görüşte şirketin ortalama faiz oranlarının üstünde ortaklardan borç alınarak yönetim kurulu üyelerince zarara uğratıldığının tespit edildiğini, buna rağmen yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini, ibraya ilişkin genel kurul kararının iptalinin gerektiğini, Ayrıca yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ve TTK md. 395 ve 396 kapsamında yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine dair 5 ve 9 nolu kararlarda davalı şirketin hakim ortağı olan … ve … A.Ş.’nin oy kullandığını, bu şirketlerin hakim ortaklarının aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduklarını, dolayısıyla bu şirketlerinde oydan yoksun kabul edilmesinin gerektiğini, bilirkişi raporunda yapılan hesabın hatalı olduğunu, hesaplamada hakim ortakların oylarının her bir yönetim kurulu üyesi bakımından ayrı ayrı kümülatif şekilde dikkate alınması gerektiğini, 5 ve 9 nolu kararların yoklukla malul olduğunu, dosyaya sunulan hukuki mütalaanın değerlendirilmediğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gündemin 2. Maddesine ilişkin olarak faaliyet raporunun oylanmamış olmasının bir eksiklik olmadığını, faaliyet raporunun müzakere edilmesinin yeterli olup oylanmasına ilişkin bir mevzuat hükmü bulunmadığını, genel kurul toplantısının 2. Maddesinin faaliyet raporunun okunması ve müzakere edilmesine ilişkin iken mahkemece sanki Kanunun emredici hükümlerine aykırılık varmış gibi ve faaliyet raporu kabul edilmiş gibi kararın malul olduğuna karar verilmesinin yasayla bağdaşmadığını, faaliyet raporunun yeniden okunmamasına ilişkin kararın usule uygun olduğunu, mahkeme kararında ” her ne kadar davalı tarafça oylamanın sehven yapılmadığı ileri sürülmüş ise de” şeklinde ifade edildiği şeklide yazılı ve sözlü savunmalarının bulunmadığını, davacı tarafında faaliyet raporunun oylanması gerektiği yönünde bir iddiasının bulunmadığını, faaliyet raporunun soru ve cevaplar ile yeterince müzakere edildiğini, dava dilekçesinde davacının gündemin 2. Maddesinin hangi gerekçe ile iptal edilmesine ilişkin bir sebep bildirmediğini beyanla, ilk derece Mahkemesince gündemin 2. Maddesi yönünden verilen kabul kararın kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 11/04/2016 tarihli, 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 1, 2 ve 9 nolu gündem maddeleri gereğince alınan genel kurul kararları ile 11/05/2016 tarihli, 2015 yılı olağan ertelenen genel kurul toplantısında alınan 4 ve 5 nolu gündem maddeleri gereğince alınan genel kurul kararlarının yokluk/butlanla malul olduğunun tespiti olmadığı takdirde kanuna esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu iddiasıyla açılan genel kurul kararının iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davaya konu genel kurul kararlarına ilişkin olarak iptal sebebinin bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davalı şirketin 2015 yılı olağan genel kurulu 11/04/2016 tarihinde, ertelenen gündem maddelerine ilişkin olarak ise 11/05/2016 tarihinde yapılarak çeşitli kararlar alınmıştır. Şirketin sermayesi 1.003.450.000,00 TL olup, toplam pay adedi ise 100.345.000.000 adettir. Davalı şirkette, davacı şirket 33.448.330.550 adet, davacı … 766 adet pay sahibidir. Davacılar genel kurul toplantısına katılarak dava konusu kararlara olumsuz oy kullanmış ve muhalefet şerhini karara yazdırmıştır. Davacı tarafından davalı şirketin 2015 yılı olağan genel kuruluna ilişkin olarak 11/04/2016 tarihinde, ertelenen gündem maddelerine ilişkin olarak ise 11/05/2016 tarihinde alınan 1, 2, 4, 5 ve 9 nolu genel kurul kararlarının iptali istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 445. Maddesinde, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceği, düzenlenmiştir. Bir genel kurul kararının yokluğu başlangıçtan itibaren bir genel kurul kararının mevcut olmadığını ifade eder. Bir işlemin ve bu arada genel kurul kararının kurucu unsurlarının mevcut olmaması halinde, hukukî işlemin veya genel kurul kararının yokluğu söz konusu olur. Bu halde genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespiti davası açılır. TTK’nın 447. Maddesinde, genel kurulun, pay sahibinin genel kurula katılma, asgarî oy, dava ve kanunen vazgeçilemez nitelikte haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetim haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran ve anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıl olduğu düzenlenmiştir. Yokluk ve butlan sebebiyle açılan dava süreye tabi olmayıp, iptal istemine yönelik dava ise, dava süresinde açılmış olup dava şartları mevcuttur. Davaya konu 11/04/2016 tarihli, 2015 yılı olağan genel kurul gündeminin 1. Maddesi toplantı başkanının seçimine ilişkindir. Bu gündem maddesi oylandıktan sonra davacıların da aralarında bulunduğu bir kısım paydaşlar gündeme “yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılması” ve “yönetim kurulu üyelerinin azli husularının görüşülmesinin eklenmesini talep etmişler ve yapılan oylamalarda gündeme madde eklenmesine ilişkin talepler reddedilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 419/1. Maddesinde, esas sözleşmede aksine herhangi bir düzenleme yoksa, toplantıyı, genel kurul tarafından seçilen, pay sahibi sıfatını taşıması şart olmayan bir başkan yöneteceği düzenlenmiştir. Gündeme madde eklenmesi ise TTK’nın 411 ve 412. Maddelerinde düzenlenmiştir. Mahkemenin gündemin 1 nolu maddesine ilişkin kararı açıkça istinaf edilmemiştir. Bu halde istinaf incelemesi sadece kamu düzenine aykırılık yönünden yapılmalıdır. Bilirkişi tarafından da açıklandığı üzere, toplantı başkanının seçiminde kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına herhangi bir aykırılık tespit edilmemiştir. Gündeme madde eklenmesine ilişkin taleplerin ise genel kurul tarafından reddedilmesinde, gündeme madde eklenmesine ilişkin usule uyulmaması nedeniyle herhangi bir usulsüzlük görülmemiştir. Bu kapsamda mahkemece gündemin 1 nolu maddesine ilişkin mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık bulunmamaktadır. Davaya konu 11/05/2016 tarihli, 2015 yılı ertelenen olağan genel kurul gündeminin 4. maddesi finansal tabloların okunması, müzakeresi ve tasdikine ilişkindir. Genel kurulda, genel kurul toplantısından 15 gün önce şirketin merkezinde pay sahiplerinin incelemesine açılmış olması, talep eden pay sahiplerine 31.05.2016 tarihinde elden teslim edilmiş olması ve toplantı tarihine kadar pay sahiplerinin okuyup incelemeleri için yeterli sürenin geçmiş olması nedeniyle toplantıda finansal tabloların ana başlıklarının okunması yönünde verilen önergeler sonucu yapılan oylamada finansal tabloların ana başlıklarının okunmasına karar verilmiştir. Davacı tarafça, finansal tabloların gereği gibi müzakere edilmediği, doğrudan genel kurul ile ilgili soruların cevapsız bırakıldığı, bilgi alma hakkının ihlal edildiği, faaliyet raporu ile finansal tablolar arasında yanlışlık ve uyumsuzluklar bulunduğu gerekçeleriyle alınan kararların hükümsüzlüğünün tespitini/iptalini istemektedir. 6102 sayılı TTK’nın 514. Maddesine göre, yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait, Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülmüş bulunan finansal tablolarını, eklerini ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde hazırlayıp genel kurula sunmakla yükümlüdür. Bunun yanı sıra TTK’nın 437/1. Maddesi uyarınca, finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulmalıdır. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir. Şirketin finansal tablolarının yasanın aradığı şekilde ortakların erişimine sunulduğu ihtilafsızdır. Her ne kadar TTK’nın 413 . maddesinde gündeme bağlılık kuralı düzenlenmiş ise de, bu durum gündemde bulunan konuların genel kurulda müzakere edilmesi ve karara bağlanması ile ilgilidir. Genel Kurul görüşmeleri sırasında finansal tablolar hakkında çok sayıda soru sorulmuş ve sorular şirketin genel müdürü ve mali işler müdürü tarafından cevaplanmıştır. Buna göre finansal tablolar hakkında davacının etraflıca bilgi sahibi olduğu ve genel kurulda ayrıntılı olarak müzakere edildiği anlaşılmaktadır. Buna karşın, bilirkişi raporu finansal tabloların usulüne uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığına ilişkin ayrıntılı incelemeye dayalı olmayıp bu bakımdan hüküm kurmaya elverişli değildir. Davacı vekili, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde finansal tabloların tasdikine karar verilmesi ve dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinin ibrası kararının dürüst resim ilkesine ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Bilirkişi heyeti ise ek raporunda davacı tarafın itiraz dilekçesinde öne sürdüğü hususların genel kurulun 4. Maddesinin iptalini gerektirir nitelikte olmadığı ifade edilmekle yetinilmiş, davacı vekili bu kez, davalı şirketçe, finansal tabloların hazırlanması bakımından tercih edilmiş olan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği hükümlerine aykın olarak, gelir tablosunun hazırlanmadığı ve belirli dönemlere ait bilarıçoların da dipnotsuz hazırlanmış olduğu, dolayısıyla dürüst resim ilkesine uygun hareket edilmediğini ileri sürerek ek rapora itiraz etmiştir. TTK’nun 68/3. Maddesinde, yıl sonu finansal tabloların, bilanço ile gelir tablosundan oluştuğu düzenlenmiştir. Ayrıca TTK’nın 515. maddesi, Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır, şeklindedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda göre finansal tabloların şirket kayıtlarına ve dürüst resim ilkesine uygun olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılmadığı gibi davacı tarafın bilirkişi raporlarına itirazları gerek ek raporda gerekse gerekçeli kararda karşılanmamıştır. Uyuşmazlığın çözümü için finansal tabloların usulüne uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığının tespiti gerekir. Bu halde finansal tabloların TTK’nın 515. Maddesine uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığının incelenmesi için bilirkişi heyetinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Bu nedenle Mahkemece eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir. Davaya konu 11/04/2016 tarihli, 2015 yılı olağan genel kurul gündeminin 9. Maddesi TTK’nın 395 ve 396. Maddesindeki izinlerin yönetim kurulu üyelerine verilmesi ve 11/05/2016 tarihli, 2015 yılı ertelenen olağan genel kurul gündeminin 5. Maddesi ise yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkindir. Her ne kadar davalı şirket aleyhine İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/959 esasa sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundaki ayrık görüşte şirketin ortalama faiz oranlarının üstünde ortaklardan borç alınarak yönetim kurulu üyelerince zarara uğratıldığının tespit edildiğini, buna rağmen yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini beyan etmiş ise de, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesince bu tespite itibar olunmayarak 12/10/2017 tarih 2014/959 Esas- 2017/837 Karar sayılı ilamıyla davanın reddine karar vermiş ve ilgili istinaf dairesine yapılan başvuruda esastan reddedilmiştir. Bu nedenle İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/959 esasa sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundaki ayrık görüşe göre inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK’nın ”Oydan Yoksunluk” başlıklı 436. maddesinde ”Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. ” hükmü yer almaktadır. Görüşülüp karara bağlanan gündem maddelerinde, davacı tarafça oydan yoksun oldukları ileri sürülen anonim şirketlerin ne kendileri ile davalı şirket arasında, ne de yine bu anonim şirketlerin ortağı olduğu şahıs şirketi ile hakimiyetleri altındaki şirketler arasında kişisel nitelikte bir iş görüşülüp karara bağlanmış değildir. Yine taraflar arasında görülen bir genel kurul kararının iptali davasında kararı temyizen inceleyen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 19/12/2019 Tarih ve 2018/1327 E – 2019/8307 K sayılı ilamında aynı hususlara değinerek TTK’da oydan yoksunluk haline ilişkin mevcut düzenlemelerin, anonim şirketin pay sahiplerinin oy hakkına ve bunun doğumuna ilişkin 434. ve 435. maddeleri gözetildiğinde istisnai nitelikte olup istisna hükümlerinin yorum yoluyla kapsamının genişletilmesi kaçınılması gereken bir yöntem olduğunu belirtmiştir. Bunun yanı sıra şirket yönetim kurulu üyelerinin oydan yoksunluğu, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamamalarına ilişkindir. Oysa eldeki davada şirket yönetim kurulu üyeleri kendi paylarından doğan oy haklarını kullanmamışlar, sadece … ve … A.Ş.’nin paylarından doğan oy hakkı kullanılmıştır. Bu kapsamda yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ve TTK md. 395 ve 396 kapsamında yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine dair 5 ve 9 nolu kararlarda davalı şirketin hakim ortağı olan … ve … A.Ş. nin hakim ortakları aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu üyesi iseler de, davaya konu genel kurullarda yönetim kurulu üyeleri kendi adlarına değil paydaş şirketleri temsilen oy kullandıklarından herhangi bir oydan yoksunluk durumu söz konusu değildir. Bu nedenle Mahkemece 5 ve 9 nolu gündem maddelerine ilişkin kararlar yönünden davanın reddine karar vermesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece finansal tablolar yönünden eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin istinaf başvurusu bu aşamada incelenmeksizin davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA, 3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 4-İstinaf başvurusu bu aşamada incelenmediğinden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcı ile istinaf başvuru harcının istemi halinde kendisine iadesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021