Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/605 E. 2021/1538 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/605
KARAR NO: 2021/1538
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2016/318 Esas – 2019/335 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 07.11.2012 tarihinde yapılan anlaşma uyarınca her biri 700 kW olan 900 d/d, …. model iki adet özel motor için 120.000 $ + KDV fiyata anlaşıldığı, müvekkil şirketin siparişi verdiği ve anlaşmaya göre motorların 20.05.2013 tarihinde müvekkile teslim edilmesi gerektiği, ancak bu tarihin geçmesi üzerine davalı tarafla yeni protokol yapılarak sözleşme bedelinden 10.000 $ indirim sağlandığını, müvekkil şirketin ticari anlaşmada tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafça mağdur edildiği, davalı şirketten satın alınan motorun ilk kullanım tarihinden 6 gün sonra bir daha kullanılamayacak şekilde dağılarak arızalandığı, davaya konu … seri numaralı motorun teslim tarihinden itibaren iki yıl geçmesine rağmen henüz kullanılamadığını, müvekkil şirketin 07.11.2012 tarihinde davalı şirketten her biri 700 kW olan teknik çizimleri taraflarca kabul edilmiş, … model özel motorun alımı için karşılıklı anlaşıldığı, motorların 26.11.2013 tarihinde müvekkil şirketin fabrikasına teslim edildiği, motorların 28.07.2014 tarihinde kullanılmaya başlandığı, motorların müvekkil şirket yetkilileri tarafından klemens kutusu açılarak elektrik bağlantılarının yapıldığı, ancak, … seri numaralı motorun ilk kez kullanılmaya başlandığı tarihten 6 gün sonra kollektörü dağılarak kullanılmayacak hale geldiği, motorun yetkili servis olan … şirketine gönderildiği, 1 ay beklendildikten sonra motor üzerinde hiçbir işlem yapılmadan motorun … Hindistan şubesinde yapılacağının davalı tarafından müvekkil şirkete bildirildiği, bunun üzerine motorun 03.09.2014 tarihinde müvekkil şirkete getirilmeden doğrudan … Hindistan şubesine yollandığı, anılan motorun halen Hindistan’da olduğunu, davalı tarafla yapılan anlaşmaya göre, 20.02.2013 tarihinde teslimi yapılması gereken motorları imalattaki gecikmeler sebebiyle 9 ay kadar sonra teslimatının yapıldığı, motorlardan birinin elektriksel bağlantısı müvekkil tarafından yapıldıktan 6 gün sonra bir daha kullanılamayacak şekilde arızalanan motordan müvekkil şirketin 3 yıldır faydalanamadığı, bu durumun … seri numaralı ayıplı sayılması gereken motorda üretim hatası olduğunu gösterdiğini, davalı tarafa ayıplı motorun yerine yenisinin getirilmesi için ihtar çekildiğini, davalı tarafın yeni bir motor satma düşüncesinde olduğunu, motorun Hindistan’a gönderilmesnden 9 ay sonra müvekkile gönderilen 06.05.2015 tarihli raporda özetle; motor içinden motora ait olmayan bir parçanın motorda hasar meydana getirdiği, motorun tamirinin yapılamayacağı gibi motorun garanti kapsamı dışında kaldığı, motorun değişiminin yapılamayacağı ve yeni motor için sipariş teklifinin yazı ekinde mevcut olduğunun belirtildiğini, bu rapor üzerine davalı şirkete 28.05.2015 tarihli ihtarname ile raporun gerçek dışı tespitler içerdiği ve etik olmayan yeni motor sipariş teklifini reddettiklerinin belirtildiği, davalı şirkete 11.11.2015 tarihinde son durum sorulduğunda motorun yenisi ile değiştirilmeyeceği cevabının gelmesi üzerine sözleşmeden doğan haklar, TTK ve Borçlar Kanunu’nun ilgili maddelerine dayanarak dava açılma zorunluluğunun doğduğu, TTK 23. maddesi C bendinde özetle; malın ayıplı olduğu teslim sırasıdna açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, ayıp açıkça belli değil ise malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa hakları korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür denildiği, motorun müvekkil şirket çalışanları tarafından devreye alınmasından 6 gün sonra arızalandığından dolayı Borçlar Kanunu’nun 223. maddesinin uygulanması gerektiği, bu maddeye göre; alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde ise bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa hemen satucuya bildirilmeli, bildirilmez ise satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş olunur denildiğini, TTK ve BK’nun ilgili maddelerine göre gizli ayıp ortaya çıkar çıkmaz davalıya bildirim yapıldığı ve arızanın meydana geldiği günden 2 gün sonra motorun sökülerek davalıya gönderildiği, üretim hatası olan ayıplı motoru değiştirmeyen davalı taraf sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmeyip sözleşmeye aykırı bir şekilde davarandığı, anılan motordaki imalat hatasından kaynaklanan sorunun, müvekkil şirketçe yapılan kontrollerde ve hatta davalı şirket yetkililerince 2 kez bakım ve temizlik işleri yapılmasına rağmen ayıbın farkedilmemesinin, ayıbın motorun çalıştırıldıktan 6 gün sonra ortaya çıkmış olmasının motorda gizli bir ayıp olduğunun açık ispatı olduğunu, tamiri mümkün olmayan ayıplı motorun ayıpsız yenisi ile ücretsiz değiştirilmesi gerektiği halde, bu değişimi yapmayan davalı tarafa ihtarnameler ile bildirim yapılmasına rağmen olumlu bir cevap gelmediği, bu durumda müvekkil şirketin tek hakkının sözleşmeden dönme kaldığı, anılan motorun halen davalı şirketin elinde bulunduğu dikkate alınarak 14.12.2015 tarihli ihtarname ile karşı tarafa sözleşmeden dönüldüğü ve sözleşme bedeli olarak ödenen 64.900 $’nın ödeme tarihinden itibaren en yüksek mevduat faiziyle birlikte ödenmesinin bildirildiğini, müvekkile şirket ayıplı motorun yeni ayıpsız olanı ile değiştirilmesi için her türlü yasal girişimi yapmasına rağmen bir sonuç alınamadığından sözleşme bedeline göre karşı tarafa ödenen 64.900,00 $’nın ödeme tarihinden itibaren Devlet Bankalarının amerikan dolarına uygulanan yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davacı tarafa satılan iki adet motor aynı üretim tesisinde aynı anda üretilerek davacı tarafa aynı tarihte teslimatlarının yapıldığı, söz konusu motorlardan biri teslim tarihinden itibaren işbu davanın açıldığı tarihe kadar herhangi bir sorun yaşanmadan sürekli olarak kullanıldığı ve halende kullanılmaya devam edildiği, diğer motorunda ise davacı tarafa sorunsuz ayıpsız şekilde teslim edildiği, Her iki motorun 26.11.2013 tarihinde teslim edilmesinden sonra 04.08.2014 tarihinde ilk çalıştırılmasından 6 gün sonra arızalandığının üretim hatası nedeniyle olduğunun iddia edildiği, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, arızanın müvekkile bildirilmesinden sonra müvekkil şirketin hemen harekete geçerek arızayı tespit etme ve motorun tamirini sağlama çalışmasına başladığı, motorun Türkiye tesislerinde tamir edilemeyeceği anlaşılınca motorun üretim tesisinin bulunduğu Hindistan’daki fabrikaya müvekkil tarafından tüm masraflar üstlendilerek gönderildiği, Hindistan’dan gelen raporun anında davacı ile paylaşıldığı, söz konusu raporda hasarın anlaşılması amacıyla söküm ve inceleme safhalarının ayrıntılı bir şekilde fotoğraflı yapıldığının anlaşıldığı, raporda hasarın motorun içine motorun parçası olmayan yabancı demir maddenin girmesi nedeniyle oluştuğunun bildirildiğini, davacı tarafa birbirlerinin aynı iki adet motor teslim edildiği, her iki motorunda aynı üretim tesisinde aynı şartlarda imal edildiği, motorlardan biri sorunsuz çalışmakta iken diğer motor 6 gün boyunca bir hata olmaksızın çalışırken birden arızalanmasını davacı tarafın üretim hatası olarak nitelendirdiği, motorun üretim hatası olacak şekilde kullanılmayacak şekilde arızalanmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın demir çelik tesisinde çalıştırılan motor içinde motora ait olmayan bir demir parçasının bulunduğu, bu demir parçasının davacı tarafın üretim tesisinde kullandığı bir madde olduğu ve motora sonradan girdiğinin açık ve net olduğu, bu demir parçasının 6 gün çalışan motorun içine kapağının açıldığı zaman girmiş olabileceği, zira motorda üretim hatası olması durumunda motorun arızalanmadan 6 gün çalışmasının mümkün olmadığını, yapılan tespitlerin motorda üretim hatası olmadığını ve motorun arızalanmasının kullanıcı hatası nedeniyle demir parçasının motorun içine girmesiyle olduğunun anlaşıldığı, kullanıcı hatasının gizli ayıp şeklinde yorumlanmasının hukuka aykırı olduğu, müvekkil şirketin iki adet motoru sözleşmeye uygun bir şekilde teslim ettiği, motorlardan birinin sorunsuz bir şekilde çalışmaya devam ettiği, diğer … seri numaralı motorun 6 gün boyunca sorunsuz bir şekilde çalışırken dış etkenlerden kaynaklı motora ait olmayan davacı tarafın üretim tesisinde bulunan bir demir parçasının motora girmesiyle motorun arızalandığı, üretim kusuru bulunmayan motorun dış etkenler nedeniyle arızalanmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, motorda meydana gelen arızanın müvekkil şirket ile doğrudan ya da dolaylı olarak bir ilgisinin olmadığını, müvekkil şirketin motorun satış fiyatı altında meblağ ile motoru yenilemeyi önerdiğini, davacının bu teklifi kabul etmediğini, dava açmayı tercih ettiğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava dosyası bu kapsamda mahkememizce ayıbın niteliğinin belirlenmesi için 02/03/2017 tarihli celse de bilir kişi heyetine tevdi edilmiş ve bilir kişi heyeti tarafından ibraz edilen kök ve ek rapor da uyuşmazlık konusu motorun testlerin yapılması sonrası davacıya satıldığı ve motor içersinde tespit edilen yabancı maddenin bulunması halinde motorun 6 gün çalışmasının mümkün olmayacağı rapor edilerek motorun ayıplı veya gizli ayıplı bulunmadığı rapor edilmiştir. Ancak bilir kişi heyeti tarafından ibraz edilen mezkur raporların uyuşmazlık konusu motorun Hindistan’a gönderilmesi nedeni ile motorun tetkik edilmeden ibraz edildiğinin anlaşılması nedeni ile dosya yeni oluşturulan bilir kişi heyetine tevdi edilmiş ve bilir kişi heyeti tarafından dava konusu motorun muhafaza edildiği antrepoda yapılan tetkik ve incelemeye dayalı rapor tanzim edilmiş ve bilir kişi heyeti tarafından motor içersinde bulunan demir parçasının demirden mamul gövde ve bu gövde üzerine açılmış gözlem pencereleri ve havalandırma kanallarının olduğu kısımdaki malzeme ile uyuştuğu ve bu malzemenin motorun dış kabin imalatının yapıldığı sırada kollektör kısmında unutulduğu yada görev amacı ile parçaları sıkıştırarak sabitlemek üzere konulduğu ve motorun yüke binmeleri sırasındaki sarsıntılar nedeni ile yavaş yavaş yerinden çıkıp bir anda kollektor lamellerine mıknatıs etkisi ile yapıştığı bu nedenle bu parçanın lamellere yapışana kadar motorda yapılan tüm elektriksel testlerin normal sonuçlar verdiği ve ayıbın davalının imalat hatasından kaynaklandığı, ayıbında gizli ayıp niteliğinde bulunduğu ve ancak kullanım sırasında ortaya çıkan nitelikte olduğu rapor edilmiştir. Davalı vekili tarafından bilir kişi heyetleri arasında çelişki bulunduğu ve bu çelişkinin giderilmesi için dava dosyasının yeni bilirkişi heyetine tevdi talep edilmiş ise de ilk bilir kişi heyeti tarafından ibraz olunan raporda uyuşmazlık konusu motorun ve motor içersinde bulunan parçanın incelenmeksizin varsayıma ve kabullenişe dayalı ibraz edildiği, ikinci bilir kişi heyeti tarafından ise ibraz edilen rapor tetkiki ile ilk bilirkişi heyeti raporunun tartışıldğı motor üzerinde tetkikler yapılarak raporun ibraz ediliği ve raporda taraflarca ileri sürülen teknik hususların bütünü ile değerlendirildiği ve bu şekilde mahkememize ibraz edildiğinin anlaşılması nedeni ile davalı vekilinin aynı konularda yeniden rapor alınması talebinin raporlar arasındaki farklılığın ilk bilir kişi heyetince motorun incelenmemesi nedenine dayandığı, ikinci bilir kişi heyeti tarafından ibraz edilen rapora karşı ileri sürülen itirazların bu kapsamda yeniden değerlendirme yapılmasını gerektiren teknik vakıa içermemesi nedenleri ile 6754 sayılı yasa 3/6, 6100 sayılı yasa 30, 281 maddeleri bir bütün olarak değerlendirilerek davalı vekilinin yeniden rapor talebinin reddine karar verilmiş ve ikinci bilir kişi heyetinin raporu mahkememizce hükme esas alınmıştır. Motorun kullanımı sonrası ortaya çıkan ayıbı davacının davalıya bildirdiği ve 06/08/2014 tarihinde davacıya teslim için gönderdiği ve bildirim külfetine uygun davrandığı anlaşılmıştır. (Esasen davalı tarafından ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı defi de ileri sürülmüş değildir). TBK 227 maddesi gereğince satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik hakları sayılmış olup bunlardan birisi de satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönmedir. Somut olayda da davacı bu seçimlik hakkını kullanmıştır. Davacının da bu hakkını kullanmakta haklı olduğu anlaşılarak mahkememizce bu bağlamda ayıplı mal bedelinin davacı-alıcıya iadesine karar verilmiştir. Davaya konu motorun meydana gelen arıza nedeniyle 06/08/2014 tarihinde davalının yetkili servisine bırakıldığı tarafların kabulündedir. Davacı tarafından dava dilekçesinde her ne kadar satış faturası tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de satım sözleşmesinden dönme de TBK 97 gereği birlikte ifa kuralı gereğince motorun servise teslim tarihinden itibaren davacının faiz talep edebileceği anlaşılmış, motorun da hali hazırda davalı tarafta bulunduğu, fiili teslimin de 06/08/2014 gerçekleştiği anlaşılmakla dava konusu aracın davalıya iadesi ile birlikte 64.900,00 USD.nin 06/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir. Benzer nitelikte Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Esas no : 2017/3609 Karar No: 2018/6737 ,Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20/06/2011 tarih 2011/5292 Esas 2011/8219 Karar ) Uyuşmazlık konusu makine bedelinin davalıya USD olarak ödenmesi ve davacının sözleşme gereği ödediği 64.900,0 USD’nin aynen tahsili talep edilmekle 3095 sayılı yasa 4 a maddesi gereğince yabancı paraya yürütülecek faiz ile ödenen bedelin davacıya iadesine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının eksik incelemeye dayalı olarak verildiğini, talep ve beyanlarının ilk derece mahkemesince herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin nazara alınmadığını, hükme dayanak teşkil eden bilirkişi raporunun taraflı, varsayımlara dayalı ve somut dayanaklardan yoksun olarak hazırlanan, dosya kapsamında yapılan açıklamaları dikkate almadan hazırlandığını, bu raporun hüküm tesis etmeye elverişli olmayan ve önceki bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan ek ve kök raporlarla tamamen çeliştiğini, bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmeden hüküm tesis edildiğini, tüm testlerden başarı ile geçen motorda meydana gelen hasarın hurda demir parçasının demir çelik işi ile iştigal eden davacı şirket işyerinde motorun içine girdiğinin sabit olduğunu, motorda imalattan kaynaklanan hata ve ayıp bulunmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında ayıplı olarak teslim edildiği iddia olunan satılanın iadesi ile bedelinin istirdatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, satış sözleşmesine konu ürünün ayıplı olup olmadığı noktasındadır. Davacı, davalı firmadan 25.11.2013 tarih ve … numaralı faturaya konu 2 adet … tip … ve … seri numaralı motorları 129.800,00 USD bedel ile satın almıştır. Bunlardan … seri numaralı motorun arızalanması üzerine, motor satıcı tarafından teslim alınarak arızanın tespiti için Hindistan’daki üretici … firmasına gönderilmiştir. … firması tarafından hazırlanan 21.02.2015 tarihli teknik raporda, hasara motorun bir parçası olmayan ve motorun yakınındaki komütatörde havalandırma kapağının dibinde yatar vaziyette bulunan demir döküm parçasının neden olduğu ve kırık demir döküm parçasının kenar havalandırma kapakları ile uyuştuğu, yabancı malzemenin ağır hasara neden olduğu ve bu durumun üretim kusurundan kaynaklanmadığı hususları tespit edilmiştir. Bunun üzerine davacı taraf ayıp iddiasına dayalı olarak ödenen cihaz bedelinin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, zikir ve vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK’nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı). Ayıba karşı tekeffül borcu ise, satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaat edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasını ifade eder. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır. Satış sözleşmesinde, satıcı zapttan ve ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. Satılanın ayıplı olması halinde alıcı TBK’nın 227. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanabilir. Mahkemece alınan 23.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda, motorun arızalanmasına motorun iç kısmına giren metal parçalarının ve yabancı maddelerin neden olduğu, ayrıca davacı firmanın işinin haddeleme yöntemi ile inşaat demiri çektiği ve kütük demir üretmesinin bu durumu desteklemekte olduğu belirtilmiştir. 19/06/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda ise motorun içinde tespit edilen yabancı maddenin motorun içinde olmuş olsaydı motorun altı gün sorunsuz bir şekilde çalışmasının mümkün olamayacağı, motorun üretici firma tesislerinde gerekli testlerinin yapılmış olması ve davacının tesislerinde devreye alındıktan sonra altı gün sorunsuz çalışmış olması dikkate alındığında motorun hasarlanarak kullanılamaz hale gelmesinin içine giren yabancı metal parçalarından kaynaklanmış olduğu dolayısıyla dava konusu motorun ayıplı olmadığı kanaati bildirilmiştir. Görüldüğü üzere bilirkişi kök ve ek raporunda hasara neden olan yabancı parçanın motorun davacıya tesliminden sonra motorun içine girdiğine ilişkin herhangi bir tespit yer almamaktadır. Motor üzerinde fiziken inceleme yapılarak hazırlanan 18.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise, Hindistan’dan gelen teknik raporda bu demir parçasının demirden mamül gövde ve bu gövde üzerine açılmış gözlem pencereleri ve havalandırma kanallarının olduğu kısımdaki malzeme ile uyuştuğu belirtildiğinden, bu malzemenin motorun dış kabin imalatının yapıldığı sırada kollektör kısmında unutulduğu ya da bir görev amacıyla parcaları sıkıştırarak sabitlemek üzere konulduğu ve motorun yüke binmeleri sırasındaki sarsıntılar ile yavaş yavaş yerinden çıkıp bir anda kollektör lamellerine mıknatıs etkisiyle yapıştığı, bu nedenle bu parça lamellere yapışana kadar motorda yapılan tüm elektriksel testlerin normal sonuçlar verdiği, bu olayın meydana gelmesinde … fabrikası çalışanlarının kullanım hatasından kaynaklanamayacağı, davalının imalat hatasından kaynaklandığı ifade edilmiştir. Esasen bilirkişi raporları motordaki arızanın, motora giren yabancı bir parçadan kaynaklandığı noktasında uyum içerisindedir. Ancak 23.12.2016 tarihli bilirkişi kök ve 19/06/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda bu yabancı parçanın motora hangi aşamada girdiğine ilişkin bir tespit yer almamaktadır. 18.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise, bu yabancı parçanın motorun dış kabin imalatı sırasında motora girdiği kanaati bildirilmiştir. Hindistan’daki üretici … firması tarafından hazırlanan 21.02.2015 tarihli teknik raporda da motora giren kırık demir döküm parçasının kenar havalandırma kapakları ile uyuştuğu belirtilmiştir. Buna göre bilirkişi raporları arasında teknik değerlendirmeler bakımından bir çelişki bulunmamakla birlikte kanaat bakımından farklılıklar bulunmaktadır. Bilirkişi kök ve ek raporunda motorun ayıplı olmadığı bildirilmekle beraber yabancı parçanın motora gidiği aşamaya ve Hindistan’da yapılan teknik incelemede belirtilen yabancı parçanın havalandırma kapakları ile uyumlu olduğuna ilişkin hususlarda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu haliyle bahsi geçen bilirkişi kök ve ek raporunun hükme esas alınmamasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ayrıca davalı tarafın itirazına konu olan hususlar 18/10/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda değerlendirilmiştir. Malın ayıplı olması durumu sadece üretim aşamasına ilişkin olmayıp satış ve teslim anına kadar satılanda bulunan ve satılandan beklenen faydayı azaltan veya kaldıran hususları da ifade eder. Dolayısıyla motorun üretim aşamasında olmaması durumu satıcıyı ayıp sorumluluğundan kurtarmaz. Motorun dış kabin imalatı sırasında motora giren yabancı parça nedeniyle satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğu devam etmektedir. 18/10/2018 tarihli bilirkişi raporunun Hindistan’daki firmanın tespit raporu ile uyumlu olması, önceki raporlardaki tespitlere neden itibar edilmediğinin değerlendirilmiş olması ve ayrıca davalı tarafın itirazlarını karşılar nitelikte bulunması karşısında mahkemece tarafından da raporun hükme esas alınma gerekçesinin gerekçeli kararda ayrıntılı olarak açıklanmış olması nazara alındığında 18/10/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bahsi geçen bu raporda satılan motorun ayıplı olduğu ve davalı satıcının ayıptan sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Davaya konu motor halihazırda davalının uhdesinde bulunup Hindistan’daki firmanın tespit raporuna göre de motorun ağır hasarlı olması nedeniyle de davacının malın iadesi ile ödenen bedelin istirdatını talep etmesinde de herhangi bir hukuka aykırılık söz konusu değildir. Davalı tarafça, hasarın davacının iş yerindeki hurda parçasının motorun içine girmesi ile oluştuğu ifade edilmiş ise de, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının hiçbirisinde bu yönde bir tespit söz konusu değildir. Ayrıca motorun üretici firma tesislerinde ve üçüncü firmalar nezdinde gerekli testlere tabi tutulduğu beyan edilmekle birlikte, hasarın motor kaynaklı olmadığı ihtilaf konusu değildir. Hasar motorun dış kabini içinde bulunan yabancı bir parçanın etkisiyle meydana gelmiş vaziyettedir. Bunun yanı sıra önemli olan husus yabancı parçanın motora hangi aşamada girdiğidir. Bu parçanın motor dış kabin imalatı sırasında unutulmuş olması ya da parçaları sıkıştırmak için kullanılmış olmasının sonuca etkisi yoktur. Davalı taraf hasarın oluşumuna ilişkin simülasyon yapılması talebinin mahkemece nazara alınmadığını ileri sürmüş ise de arızaya neden olan yabancı parçanın motora ne şekilde girdiği ve ne şekilde konumlandığı, ayrıca ihtimale göre hangi sürede serbest kaldığı bilinemediğinden talep edilen simülasyonun taraflar arasındaki uyuşmazlığı aydınlatmada etkisi olmayacağı gibi az önce açıklandığı üzere yabancı parçanın motor içindeki durumu tam olarak bilinmediğinden motorun ilk kez çalıştırıldıktan sonra altı gün boyunca çalışmış olması motorun ayıptan ari olduğunu ispata yeterli değildir. Hal böyle olunca mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 3.214,15 TL harcın, alınması gerekli olan 12.856,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9.642,47‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021