Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/59 E. 2020/404 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/59
KARAR NO : 2020/404
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI : 2014/1285 Esas – 2018/571 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17.10.2014
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/11/2014
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün esas ve birleşen davada davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki bayiilik sözleşmesi kapsamında oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıda tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı alacağının muaccel olmadığı, temerrüt durumunun da oluşmadığı, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibin kötüniyetli olduğunu belirtmiş, yargılama sırasındaki beyanlarında da, borcun, davacıya verilen çek ve senetlerle ödendiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili, esas davaya dayanak sözleşmeye göre oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla yaptığı takibe itirazın iptali ile tabin devamına ve alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir .
CEVAP: Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflar arasındaki bayiilik sözleşmesine göre oluşan cari hesap nedeniyle davacının alacaklı olduğu, davalı tarafın ödeme savunmasını kanıtlayamadığı, ödeme amaçlı verildiği bildirilen çek ve senetlerle ilgili yeterli açıklayıcı bilgi sunulmamakla birlikte bir kısmının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu ancak bedellerinin ödenmediğinin de anlaşıldığı, davalı defterlerinde, ödemelerin satıcılar hesabında topluca kayıtlı olup, davacıya yapılan ödeme olup olmadığının anlaşılamadığı gibi davalı tarafından alt kayıtlarının da sunulmadığı, davacının esas ve birleşen davaya dayanak icra takip tarihleri itibarıyla TL ve Euro bazında takip miktarı kadar alacaklı olduğu gerekçesiyle esas ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, bilirkişi incelemesinin eksik olduğu ve mahkemece taleplerinin karşılanmadığı, davacı tarafından borcun kabul ve ikrar edilmesine rağmen raporda müvekkilinin borçlu olarak belirlendiği zira yargılama sırasında davacının sadece 24.117,75 TL alacağı olduğunun kendisi tarafından gönderilen hesap mutakabatı ile sabit olduğu, mahkeme tarafından bu belgenin kabul edilmediği ve davanın kabulüne karar verildiği ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de yasaya aykırı olduğu belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Esas ve birleşen dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Esas ve birleşen davada davacı taraf, taraflar arasında bayiilik sözleşmesi kapsamında oluşan cari hesap nedeniyle Euro ve TL bazında bakiye alacağının bulunduğunu ileri sürmüş, davalı ise bayiilik sözleşmesini ve bu çerçevede oluşan cari hesap ilişkisini kabul etmekle birlikte borcun ödenmesi için davacıya verilen çek ve senetlerin mahsubunun yapılmadığı, yargılama sırasında davacı tarafından gönderilen hesap mutakabatına göre davacının alacağının kalmadığını savunmuştur.Mahkemece benimsenen 18/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacının usulüne uygun bulunan ticari defterlerinde davalının cari hesabının TL ve Euro bazında iki ayrı hesapta tutulduğu, takip tarihi itibarıyla bakiye alacağın 523.123,13 TL ve 22.013,06 Euro olduğu, davalı tarafından ödeme savunmasına esas olarak sunulan 400 adet çek ve senet bilgileri tam olarak anlaşılamamakla birlikte çoğunun tanzim tarihinin 2012 ve 2011 yıllarına ait olması nedeniyle davacı kayıtlarında olup olmadığının belirlenemediği, çek ve senetlerin verilişine ilişkin tahsilat makbuzunun sunulmadığı, 2013 ve 2014 yıllarına ait olanların ise davacının muavin kayıtları ile karşılaştırıldığında davacı defterlerinde kayıtlı olduğunun ancak bedellerinin vadesinde ödenmediğinin tespit edildiği, davacının bakiye alacağına dayanak faturaların davalıya tebliği veya içeriği mal veya hizmetin verilişine ilişkin herhangi bir belge sunulmadığı, taraflar arasındaki başka bir davanın yargılaması sırasında talimatla incelenen davalı defterlerine göre, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, ödemelerde alt hesap kullanılmadığı, ödemelerin kime yapıldığı hususunda açıklayıcı bilginin olmadığı bu nedenle ödemelerin kime yapıldığının belirlenemediği açıklanmıştır.Esas davada, dava dilekçesinde 18 adet 2013 ve 2014 yılı faturalarından kaynaklanan alacağın, birleşen davada dava dilekçesinde de, 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin 119 adet faturadan kaynaklanan alacağın talep edildiği belirtilmiş olmakla birlikte her iki icra takibinde dayanak olarak ticari defterlere göre, bakiye cari hesap alacağı gösterildiğinden esas ve birleşen davanın cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan takibe itirazın iptali davaları olduğu kabul edilmiştir. Davalı taraf, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında keşide edilip davacıya verilen yaklaşık 400 adet çek ve senet bedelinin mahsup edilmeden takip yapıldığı gibi yargılama sırasında 01/06/2016 tarihli davacı tarafından gönderilen mutabakat mektubunda alacağının 42.063,75 TL olduğunun bildirildiği, başka bir icra dosyasından ise faizi ile birlikte 04/02/2016 tarihinde 24.117,75 TL alacağın tahsili amacıyla takip yapıldığını buna göre davacının takip konusu miktar kadar alacağının olmadığını, davacının 24.117,75 TL alacağının olduğunu kabul ve ikrar ettiği savunulmuş ve istinaf nedeni yapılmıştır.Davacı tarafından, anılan hesap mutabakat mektubunun gönderildiği kabul edilmekle birlikte bu mutabakatın henüz yasal takibe konulmamış, dava konusu dışında bir alacağın bildirimi niteliğinde olduğu, davaya esas takiplerden sonra davalıya karşı cari hesap alacağı nedeniyle alacağın tahsili amacıyla başkaca takiplerin de yapıldığı ,mahkemece davalı defterlerinin incelenmesi için yazılan talimata verilen cevapta, defterler ibraz edilmediğinden incelenemediğinin bildirilmişse de; taraflar arasında görülen başka bir dava dosyasında, davalının 2013 ve 2014 yılına ilişkin defterlerinin incelendiği ve defterlerinin tek düzen muhasebe sistemindeki açıklık ilkesine göre tutulmadığı, ödemelerin kime yapıldığının anlaşılamadığı, alt kayıtların bulunmadığının açıklandığı buna göre, davalının kendi defterlerine göre ödemeleri kanıtlayamadığı gibi davacının usulüne uygun tutulan defterlerinde, davalı tarafından 2013 ve 2014 yıllarında keşide edilip davacıya verilen çek ve senetler kayıtlı olmakla birlikte bu çek ve senetlerin ödenmediği de tespit edilmiş olup davaya esas icra takiplerinden sonra davalı tarafından hiçbir ödemenin yapılmadığı, mutabakatta bildirilen alacakla ilgili başka bir icra takibine de geçildiği , taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin dava tarihinden sonra da devam ettiğinin de saptanması karşısında ; davalı tarafından icra takibi veya dava tarihinden sonra ödeme yapıldığına ilişkin iddiasını ispata elverişli HMK 200 maddesi anlamında belge veya delil ibraz edilememesi karşısında davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiş ve stinaf nedeninin de yerinde görülmemiştir.Taraflar arasındaki sözleşme kapsamında oluşan cari hesap ilişkisi nedeniyle davacının usulüne uygun ticari defterlerinde TL ve Euro bazında bakiye alacağının bulunduğu anlaşılmakla davacının esas ve birleşen davaya dayanak icra takiplerine konu tutar kadar bakiye alacağının bulunduğu kabul edilerek esas ve birleşen davanın kabulüne ve alacağın likit olması nedeniyle davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ilişkin ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Karar tarihinde yürürlükte olan Harçlar Kanunu ‘na göre alınması gerekli bakiye 28.279,90TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Asıl ve birleşen davada davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın HMK.’nun 359-(4) maddesi uyarınca taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 (iki) haftaiçinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/12/2020