Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/585 E. 2021/1466 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/585
KARAR NO: 2021/1466
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2018
NUMARASI: 2016/725 Esas – 2018/1108 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün Davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından 12/04/2010 tarihli, … numaralı fatura ile davalı … A.Ş’den satın alınmış olan … Tip, 2010 model … marka otomobilde 31/03/2014 tarihinde gizli ayıp nedeniyle meydana gelen arıza sonucu oluşan hasarın yeni motor takılması nedeniyle Trafik Tescil ve Denetleme Büro Amirlikleri bünyesinde yapılacak tüm masrafın hasar nedeniyle oluşan değer kaybının ve hasar tarihinden aracın tamiri süresince geçecek sürede aracın kullanılamaması nedeniyle oluşan zararın tespiti ile öncelikle söz konusu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini, bu olmadığı taktirde ise gizli ayıp nedeniyle oluşan hasarın bedelsiz giderilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik takılacak yeni motorun ruhsata işletilmesi için harcanacak 1.000,00-TL masraf hasar nedeniyle oluşacak 1.000,00-TL değer kaybı ve aracın kullanılmaması nedeniyle oluşan 1.000,00-TL zarar olmak üzere toplam 3.000,00-TL kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 23.11.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, ayıplı mal yönünden uğranılan değer kaybına ilişkin 1.000,00 TL’nin aracın alım ve satım fiyatı arasındaki fark bedelinin 32.585,70 TL olması nedeni ile aradaki 31.585,70 TL’ye çıkarmış, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi aksi takdirde takılacak yeni motorun ruhsata işletilmesi için harcanacak masraf ve aracın kullanılamaması nedeniyle oluşan zarar taleplerinin davanın atiye bırakılmasını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın reddini, davanın husume kaideleri açıkça aykırı talep ve iddialarının hakdüşümünü ve zamanaşımına uğramış olması nedeni ve muayene ve ihbar sürelerinin kaçırılmış olması nedeni davanın reddini, mesnetsiz ve kötü niyetli davanın reddini, davanın kabulünü, karar verilmesi halinde dava konusu aracın müvekkile varsa üzerindeki tüm takyidatlar kaldırılarak ve tescili yapılarakl iadesini, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … San. ve Tic. vekili cevap dilekçesinde özetle; esas girilmeden usul yönünden görevsizlik kararı verilmesini, talebin zamanaşımına uğradığını, davanın kabul edilmesi durumunda araçta meydana gelen değer kaybının iadesini, haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yüketilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Söz konusu araç 12/04/2010 tarihinde alınmış olup, garanti süresi 2 yıl olup 12/04/2012 tarihinde sona ermiş ve söz konusu arıza da garanti süresi dolduktan sonra 31/03/2014 tarihinde gerçekleşmiştir. Dosya içerisindeki servis fişleri uyarınca aracın 4 yıl boyunca sorunsuz olarak kullanıldığı, herhangi bir motor arızasının bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosya içerisinde bulunan arızadan sonra davacı tarafından yaptırılan tespit raporunda, söz konusu arızanın bakım onarım hatasından meydana gelmesinin muhtemel olduğu ve bu nedenle davalıların sorumlu tutulduğu görülmüştür. Mahkememizce de uyuşmazlığın çözümü ve söz konusu arızanın bakım ve onarım hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususlarında teknik bilirkişiden rapor alınmış ve dosyaya sunulan 05/02/2018 tarihli dosyaya sunulan rapor uyarınca komple motor değişimine sebep olan arızanın darbe sonucu veya sürücü hatasından kaynaklanmış olabileceği değerlendirilmesinin yapıldığı, dolayısıyla tespit raporu ile bu rapor arasında çelişkinin oluşması nedeniyle 3’lü bilirkişiden heyet raporunun alındığı, 24/05/2018 tarihli bu rapor uyarınca; dava konusu araçta motor değişimini gerektiren arızanın davalıların sorumluluğunu doğuracak şekilde gizli ayıp niteliğinde bir imalat hatasından veya periyodik bakım hatasından kaynaklanmadığı tespiti yapılmıştır. Bu açıklamalar ışığında olayın oluş şekline uygun ve tarafların iddia ve savunmalarını karşılar nitelikteki 24/05/2018 tarihli teknik heyet raporu hükme esas alınmış ve bu rapor uyarınca meydana gelen arıza ile davalıların eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığı ve bu sebeple davacının uğradığı zarardan davalıların sorumlu tutulamayacağı takdir ve sonucuna varılarak şartları oluşmaması nedeniyle davanın reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından 12/04/2010 tarihinde davalılardan …’den alınan mercedes benz marka otomobilde gizli ayıp mevcut olduğunu, mahkeme tarafından gizli ayıp iddiası yönünden yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın hatalı bilirkişi raporlarına dayalı hukuka ve yasaya aykırı hüküm tesis edildiğini, müvekkili şirket tarafından 12/04/2010 tarihinde … numaralı fatura ile davalılardan …’den … marka … TİP, 2010 Model otomobil satın alındığını, 06/08/2010 – 01/09/2010 – 18/10/2010 – 15/04/2011 – 18/08/2011 – 17/01/2012 – 12/06/2012 – 05/07/2012 – 17/08/2012 – 02/11/2012 – 28/02/2013 – 22/05/2013 – 17/06/2013 – 11/07/2013 – 21/10/2013 ve 18/03/2014 tarihlerinde … plakalı araç üzerinde, garanti kapsamı ve normal periyodik bakımları ve gerekli parça değişim işlemleri davalılardan …’nin yetkili servisinde yapıldığını, 31/03/2014 tarihinde müvekkili şirket yetkilisinin sevk ve idaresindeki aracın vitese geçiyor görünmesine rağmen hareket etmemesi üzerine davalı şirket yetkililerine haber verilerek çekici yardımı ile …’nin yetkili servisine aynı gün götürüldüğünü, yetkili servis tarafından 07/04/2014 tarihinde kalite raporu düzenlenmek suretiyle aracın motorunun komple değişeceği tespit edilmiş ve müvekkiline de 14/04/2014 tarihinde yazılı olarak durumun bildirilmiş olduğunu, ağır kusurlu olan davalılar tarafından araçtaki aksaklık giderilmemiş ve yapıldığı söylenen tamirlerle müvekkilinin oyalandığını, davalı şirkete ait yetkili servis tarafından müvekkili şirket yetkilisince gerekli şikayetlerde bulunulmuş olması ve hatta arızadan 13 gün önce 18/03/2014 tarihinde yine aracın ön tarafından sesler geliyor şikayetinde bulunulmasına rağmen davalı şirket tarafından arıza ve ayıbın doğru teşhis edilemediğini, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/67 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da bahsedildiği gibi ortada kullanıcı hatası bulunmadığını, olayda meydana gelen zararın üretim hatası ya da periyodik bakımlarda yapılması gereken işlemlerin yapılmamasından kaynaklandığını, müvekkili şirketin yetkilisi … tarafından kullanılan araç arızanın oluştuğu tarihten itibaren davalı …’in yetkili servisinde tamir gerçekleştirilmediği için kalmış olup, aracın kullanımının sağlanamadığını, bundan dolayı ikame araç edinilmesi sebebiyle ödenen zararın söz konusu olduğunu, davalını, ayıplı mal satmakta ağır kusurlu olduğunu, üzerine düşen edimlerini sadakatle ve özenle yerine getirmediğini, maldaki ayıptan sorumlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından davaya konu otomobilin 12/04/2010 tarihli alış faturasından da anlaşılacağı üzere 157.585,70 TL’ye satın alındığını, söz konusu araçtaki ayıp davalılar tarafından giderilmemiş olup müvekkili şirket tarafından ayıplı otomobilin satıldığını, davaya konu ayıplı araç satılmış olduğundan dava dilekçesine konu, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi yönünden davaya devam edilebilmesinin mümkün olmadığını, mahkemeye daha önce ibraz edilen 20/01/2016 tarih ve … numaralı faturadan da anlaşılacağı üzere aracın 125.000,00 TL’ye satıldığını, mahkemenin hükmün gerekçe kısmında değindiği üzere bilirkişi incelemesinin “söz konusu arızanın bakım ve onarım hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı” hususlarında yaptırılmasının dava konusu iddia ile uyumlu olmadığını, iddianın araçta gizli ayıbın varlığına ilişkin olduğunu, mahkeme tarafından aldırılan teknik raporda dosyada mevcut iki rapor arasındaki çelişkiler giderilmediğini, söz konusu aracın periodik bakımları sırasında motor kısmından ses geldiğine dair birçok arıza kaydı oluşturulduğunu, dosya kapsamında mevcut 11/07/2013 tarihli iş emrinde “ bozuk yolda ön takımdan tıkırt sesi geliyor kontrol” ibaresi ile 21/10/2013 tarihli iş emrinde “ ön kısımdan katırtı sesi geliyor” ibaresinin bulunduğunu, davalı şirketin arızanın kaynağını tespit edip müvekkiline bilgi vermiş olması halinde kendi kusurunu da ortadan kaldırabilme imkanının bulunduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, satın alınan aracın ayıplı olduğu iddiası ile aracın onarımı nedeniyle oluşan değer kaybı ve aracın onarımda kaldığı süre için ikame araç bedelinin tahsili davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı ve davalıların sorumlu olup olmadıkları noktasındadır. Davacı tarafından 12.04.2010 tarihinde … nolu fatura ile davalılardan …’den … marka … TİP, 2010 Model otomobil satın almıştır. 31.03.2014 tarihinde aracın arızalanması sonucunda 07.04.2014 tarihli kalite raporu ile arız tespit edilerek araç motoru yenilenmiştir. Davacı tarafça Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/67 D. İş Dosyası üzerinden yaptırılan tespit sonucu davalı …’ye Kadıköy … Noterliğinin 26.05.2014 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek gizli ayıp nedeniyle oluşmuş olan hasar bedelinin ödenmesi istenmiştir.Davacı tarafından, ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince hasar bedelinin tahsili ve uğranılan zararların tazmini için eldeki dava açılmıştır. TBK’nun 219/1 maddesine göre, Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Ayıba karşı tekeffül borcu, satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaat edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasını ifade eder. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/67 D. İş Dosyasında alınan 12.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda, orijinal motorun hasarlanmasında sürücünün yada araç sahibinin kullanma/işletme hatasının bulunmadığı, … Plakalı otomobil seyir halinde giderken şaft mili bağlantı civatalarının ve devamında da şaft istavrozunun kopmuş olması, bu nedenle vitese geçme işleminin yapılmasına rağmen hareket iletiminin sağlanamaması nedeniyle olay tarihi itibariyle 141.145 km. yapmış olan otomobili hareket etmediği şeklinde ortaya çıkan ve sonuçta motorun komple değişimine neden olan hasarın malzeme yorulmasına bağlı teknik bir hasar olabileceği gibi, zamanla gevşemesi muhtemel olan şaft mili bağlantı cıvatalarının periyodik bakımlarda kontrol edilerek uygun tork değerlerinde sıkıştırılmaması, dolaysıyla gevşeyen sapmaların yüksek devirde kopması nedeniyle de meydana gelebilecek Bakım/Onarım hatasında meydana gelmesinin muhtemel olduğu ifade edilmiştir. Davacının dayandığı bu raporda dahi, dava konusu araçta satış esnasında mevcut bir ayıbın bulunduğuna dair bir tespit yer almamaktadır. Sadece arızanın bakım/onarım hatasından meydana gelmesinin muhtemel olduğu yönünde bir varsayımda bulunulmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında ise araçta üretim hatası veya periyodik bakım hatası bulunmadığı belirtilmiştir. Bu durum 05/02/2018 tarihli raporda aracın periyodik bakımları sırasında söz konusu arıza ve hasarın oluşumuna neden olabilecek veya etken olabilecek bir şikayet ve tespitin bulunmadığı şeklinde ifade edilmiş; 24/05/2018 tarihli raporda ise araçtaki arızanın şaft istavrozunun veya şaft milinin cıvatalarının uygun torkta sıkılmamasından ileri geldiği şeklindeki yorumların teknolojinin ulaştığı seviye dikkate alındığında gerçekçi bulanmadığı, zira şaft milinin cıvataları aracın normal seyri sırasında gevşeyip düşebilecek yapıda olmadığından her bakımda sıkılan parçalardan olmadığı, aracın altından ses geldiği şikayetinin araçtaki arıza ile uygun olduğunun da düşünülmesi için uygun olmayıp cıvataların ses oluşturacak kadar gevşek olmasının bu parçaların 13 gün daha yerinde kalmasını sağlamayacağı şeklinde ifade edilmiştir. Davacının dayandığı tespit raporu dahil, alınan raporlarda araçta imalat hatasının bulunduğuna dair bir tespit yer almamaktadır. Periyodik bakım hatası bakımından ise tespit raporunda önce hasarın malzeme yorulmasına bağlı teknik bir hasar olabileceği belirtildikten sonra varsayımsal olarak şaft mili cıvatalarının periyodik bakımlarda kontrol edilerek uygun tork değerinde sıkılmaması dolayısıyla bakım ve onarım hatasından kaynaklanabileceğinin muhtemel olduğu ifade edilmiş olup, davalı servisin bakımlarda bahsi geçen bu cıvataları kontrol etme yükümlülüğü olduğu ve periyodik bakım sırasında gevşeyen cıvatalar bulunduğu, bunların ise servis tarafından sıkılmadığı ispatlanabilmiş değildir. Periyodik bakım ise bir işgörme borcu olup, Türk Borçlar Kanununda özel olarak düzenlenmediğinden TBK’nın 502/2. Maddesi uyarınca Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine vekâlete ilişkin hükümlerin, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, uygulanması gerekir. TBK’nın 506/2. Maddesine göre de vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Davalı servisin bu yükümlülüklerine aykırı davrandığı ispatlanabilmiş değildir. Bu nedenle Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 554,00 TL karar harcının, alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 494,7‬0 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02/12/2021