Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/579 E. 2021/1399 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/579
KARAR NO: 2021/1399
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2016/381 Esas – 2018/772 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekili ve davalı … vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … tarafından “… Mahallesinde” yapılacak inşatta kullanılmak üzere müvekkil şirketten inşaat malzemeleri satın alındığı ve malların davalı şantiyesine teslim edildiği, davalı … tarafından 17 Mart 2015 tarihinde müvekkili şirkete gönderilen e-maille, faturanın, yıkım taşeronu olan diğer davalı …-… adına kesilmesini talep ettiği, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı …’un bilgisi ve onayı dâhilinde fatura kesilerek gönderildiği, devam eden süreçte herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine davalı … yetkilileriyle yapılan görüşmede faturanın ödeme planına alındığı ve ödeme yapılacağının belirtildiği, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığı, e-mail yazışmaları incelendiğinde, davalı … tarafından borcun açıkça kabul ve ikrar edildiğinin anlaşılacağı, bu nedenle davalıların birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek 11.245,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Pafta, … Ada ve … Parsel’de bulunan … Apartmanı malikleri ile Noter’de Kat Karşılığı/Arsa Payı Karşılığı İnşaat Yapım ve Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığı, bu binanın yıkımı konusunda da, diğer davalı … ile 18.03.2015 Tarihinde “Yıkım ve Enkaz Kaldırma İşi Sözleşmesi” imzaladığı, davalı … – …, kendisine tevdi edilen işleri gereği gibi yerine getirmediği gibi işi süresinde teslim etmediği, bunun üzerine müvekkilinin kat malikleri ve arsa sahipleri tarafından kendilerine duyulan güveni zedelememek ve işleri süresinde tamamlayabilmek adına, diğer davalı …’un tedarikçi ve taşeronları ile irtibata geçtiği, bu kapsamda davacı şirket ile görüşmeler yaptığı ancak müvekkilinin borcu kabul ve ikrar ettiğine ilişkin davacı beyanın gerçek dışı olduğu, müvekkili firmanın asıl amacının davalı … tarafından ödeme yapılmaması halinde kendileri tarafından ödemenin yapılabileceğinin bildirilmesinden ibaret olduğu, ödemenin diğer davalı adına yapılacağının açık olduğu, borcun nakli için …’un yazılı muvafakatinin davacı şirket tarafından alınmasının gerektiği, borçtan diğer davalının sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Diğer davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı … ile diğer davalı … arasında ”yıkım ve enkaz işlerinin yapılması” konusunda sözleşme imzalandığı, mezkur sözleşmede … işveren, … ise yüklenici konumunda bulunduğu, davacı tarafça dosyaya sunulan ve davalı … tarafından kabul edilen internet ortamındaki yazışma içeriğinden; dava konusu edilen ürünler ve fiyatı konusunda pazarlık yapıldığı, ürünlerin teslimi ve peşin ödeme konusunda anlaşıldığı, faturanın …-…’a kesilmesi halinde ödemenin yapılacağının bildirildiği, ödemenin plana alındığının davacı tarafa bildirildiği, söz konusu yazışmaların HMK 199. madde anlamında belge niteliğinde olduğu, her ne kadar davalı … tarafından sözleşmenin tarafının …-… olduğu iddia edilmiş ise de söz konusu şirket ile davacı arasında malların bu kişiye teslimi dışında bir hukuki ilişki bulunmadığı baştan beri söz konusu malzemeleri davalı …nın talep ettiği, asıl iş sahibinin kendisi olduğu, söz konusu ürünlerin de davalı … tarafından görülen asıl işin bir parçası olan ve diğer davalı şirket tarafından görülmesi kararlaştırılan işin görülmesi için istendiği, aksine bir iddianın davalı tarafça dile getirilmediği görüldüğünden davacının davasının davalı … yönünden kabulüne, diğer davalı … yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş.’nin inşaatta kullanılacak bir kısım ürünlerin alımı konusunda müvekkili ile irtibata geçtiği, faturanın diğer davalı adına kesilmesini talep ettiği, diğer davalının bu durumu bilmemesi mümkün olmayıp aksi halin kabulü durumunda davalı …’nın dolandırıcılık kastı ile hareket ettiğinin düşünülebileceği dolayısıyla borçtan her iki davalının birlikte sorumlu olduğundan davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, müvekkili ile davalı … arasındaki e-mail yazışmaları incelendiğinde; fatura konusu ürünlerin fiyatı, ödemenin nasıl yapılacağı, malzemenin cinsi, ölçüleri gibi tüm hususların -yani sözleşme öncesi tüm görüşmelerin- davalı … ile yapıldığı, görüşmeler neticesinde tarafların malzeme ve fiyatta anlaşmaları üzerine de müvekkili ile davalı … arasında sözleşmesel ilişkinin kurulduğu, taraflar arasındaki sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte davalı …’nın 7 Mart 2015 tarihli e-mail ile faturanın yıkım taşeronları olduğunu belirttiği diğer davalı …-… adına kesilmesini istdeği ve aynı zamanda sevkiyat adresini bildirdiği ve ürünlerin bu adresteki şantiyesine teslim edildiği, faturanın diğer davalı … –… adına düzenlenerek gönderildiği ancak, davalının bildirdiği adresten iade gelmiş olduğundan 21 Nisan 2015 tarihinde davalı …’ya e-mail gönderilerek yeniden adres istenmiş ise de davalı yanca hiçbir adres tarafımıza bildirilmediği ve daha sonra davalı …- …’a hiçbir şekilde ulaşılamadığı, dava konusu olayda, davalı … asıl iş sahibi, diğer davalıda taşeron olması sebebiyle fatura konusu borcun ödenmesinden müşterek ve müteselsilen sorumlu oldukları sabit olup, davalı …- … yönünden davanın reddine dair kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; faturanın, müvekkili adına kesilmediği söz konusu alacağın müvekkili ile hiçbir ilgisi bulunmadığı, mahkemenin hatalı karar verdiği, davalı … ile imzalanan sözleşme uyarınca davalı …/ …’un sözleşme konusu işi yine sözleşmede belirtilen süreler içerisinde tamamlayarak yeri arsa şeklinde müvekkiline teslim etmeyi taahhüt ettiği ancak edimini gereği gibi ifa etmediği, müvekkilinin bu nedenle arsa maliklerinin kendilerine duyduğu güveni zedelememek ve işleri süresinde tamamlayabilmek adına, diğer davalı …’un tedarikçi ve taşeronları ile irtibata geçtiği ve bu kapsamda davacı ile görüşmeler yaptığı, müvekkilinin borcun kabulüne yönelik kabul ve ikrar ettiğine ilişkin davacı beyanlarının tamamen gerçek dışı olduğu, davacı tarafından ek olarak sunulan elektronik posta çıktıları irdelendiğinde, müvekkilinin borcu ikrar etmediği ve ödemenin kendi yükümlülüklerinde olmadığının açıkça görüleceği, müvekkilinin asıl amacının davacı şirketin de yasal yollardan ödeme ile ilgili bir talepte bulunması halinde, ödemenin yapılabileceği bilgisinin sunulması olduğu, davacının hiçbir yasal prosedüre başvurmadan, müvekkiline ödemelerinin hukuki yollar olmaksızın kendilerine ödenmesi konusunda baskı yaptığı, dava konusu faturanın müvekkili şirketin defterlerinde kayıtlı olmadığının bilirkişi raporu ile saptandığı, davacının defterlerinde diğer davalıdan alacaklı olduğunun anlaşıldığı, fatura konusu ürün/ürünlerin kim tarafından teslim edildiği ve alındığı tespit edilmeden, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği, uyuşmazlık konusu ürünleri teslim alan kişinin beyanın alınması veya irsaliyeli faturanın teslim alan bölümünde ismi ve imzası bulunan, diğer davalı …’un çalışanı …’ya davetiye çıkartılarak yemin tahtında beyanına başvurulmuş olması halinde malın davalı …’a teslim edildiğinin ortaya çıkacağı, bu hususların dikkate alınmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, fatura alacağının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda davalı … hakkındaki davanın reddine, diğer davalı … hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili ve davalı … vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. Davacı tarafından ibraz edilen ve taraflarca inkar edilmeyen e-posta yazışmalarına göre, satım sözleşmesinin davacı ile davalı … arasında kurulduğu, adı geçen davalının istemi üzerine satıma esas faturanın diğer davalı … adına düzenlendiği dosya kapsamı ile sabit olduğu gibi dava dilekçesinde; sözleşme görüşmelerinin davalı … ile gerçekleştirildiği ve bu davalı ile aralarında sözleşmenin kurulduğunun beyan edilmesine göre, artık davacı vekilinin fatura bedelinden davalı …’un sorumlu olduğu yönündeki iddiasına itibar edilemez. Faturanın davalı …’nın istemi üzerine davalı … adına düzenlenmesi ve yine onun talimatı ile davalı …’un taşeron olarak çalıştığı şantiyeye teslim edilmesi adı geçen davalının borçtan sorumlu olduğu anlamına gelmez. HMK 190. ve TMK 6. maddesi uyarınca, fatura içeriği malı sözleşmenin tarafı olan davalı …’nın talimatı ile davalı …’un taşeron olarak çalıştığı şantiyeye teslim edildiğini ispat yükü davacıya ait olup, dosyada mübrez yazışmalar ve davalı …’un çalışanı olduğu ihtilafsız olan …’ya imza karşılığı teslim edildiği görülmekle davacının teslimi kanıtladığı tartışmasızdır. Davalılar arasında yüklenici -taşeron ilişkisine esas sözleşme tarafları olan davalıları bağlar ve davacıya karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Satım sözleşmesinin, davacı ile davalı … arasında kurulduğuna ve bu kapsamda davacı tarafından düzenlenen dava konusu fatura içeriği malın teslim edildiği kanıtlandığına göre, fatura bedelinden satım sözleşmesinin tarafı olan davalı …’nın sorumlu olduğu açıktır. Somut olayda,TBK195 ve 196.maddelerinde düzenlenen borcun iç veya dış üstlenilmesi (borcun nakli) yahut TBK 201.maddesinde tanımlanan borca katılma hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Zira, borcun naklini(dış üstlenme) düzenleyen 196. maddede, “Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeye olur.” denilmektedir. Borcun dış üstlenilmesi, alacaklı ile borcu üstlenen arasında yapılan bir sözleşme olup, bununla borçlu borcundan kurtulur ve borcu üstlenen yeni borçlu olarak onun yerine geçer. Böylece, alacaklı borcu üstlenene karşı bir alacak kazanmaktadır. Zira, bu işlem ile borcu üstlenen, alacaklıya karşı eski borçlunun borçlarını ifa etmeyi üstlenmektedir. Borcu üstlenme sözleşmesinin kurulmasında TBK m.196’da herhangi bir şekil öngörülmemiştir. Sözleşmenin kurulması ve geçerliliği hiçbir özel şekle tabi değildir ( EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2020, 25. Baskı, s.1380). Görüldüğü üzere, borcun dış üstlenilmesi veya borcun nakli için öncelikle alacaklının başka bir borçludan alacağının olması ve alacaklı ile borcu üstlenen arasında yapılacak bir sözleşme ile bu borcun üstlenilmesi gerekmekte olup, böyle bir sözleşmenin varlığı halinde artık sadece borcu üstlenen borçtan sorumlu hale gelecektir ve borcu üstlenilen borçlunun borcu sona erecektir. Ayrıca borcun dış üstlenilmesi veya naklinde borcu üstlenilen borçlunun rızasına gerek yoktur. Bu konuda alacaklı ile borcu üstlenen arasında sözleşme yapılması gerekli ve yeterlidir. TBK 195. maddesindeki iç üstlenme ise, üçüncü bir şahsın borçlu ile yaptığı bir sözleşmede onu alacaklıya karşı olan borcundan kurtarmayı taahhüt etmesini ifade eder. Borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi, borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek, borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmektedir. Özel bir şekle bağlanmayan bu sözleşme borçlu ile borcu üstlenen arasında yapılmaktadır.TBK201.maddesi uyarınca borca katılma sözleşmesinde de,mevcut bir borca, borçlunun yanında yer almak üzere, borca katılan ile alacaklı arasında yapılan ve katılanın borçlu ile birlikte sorumlu olması sonucunu doğuran bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin akdedilmesiyle birlikte borca katılan … borçlu, alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olurlar. Bu açıklamalardan sonra ihtilaf konusu olaya dönüldüğünde, satım sözleşmesinin davacı ile davalı … arasında kurulmasına göre, borçtan adı geçen davalı sorumlu olup, diğer davalının borcu olmadığından borcun nakli sözkonusu olamaz. Kaldı ki borcun nakli olduğu kabul edildiğinde dahi, borcu üstlenen davalı … tek başına borçtan sorumlu hale geleceğinden diğer davalının sorumlu tutulması mümkün değildir. TBK 195. ve TBK 201. maddesine uyarınca davalılar … ve … arasında yapılan borcun iç üstlenilmesi veya borca katılma sözleşmesinin bulunmadığı da dosya içeriği ile sabittir. Diğer taraftan davacı ile davalı … arasında sözleşme ilişkinin kurulduğuna yönelik hiç bir delil bulunmadığı gibi davacının iddiası dahi sözleşmenin davalı … ile kurulduğuna yönelik olduğu tartışmasızdır. Salt fatura, alacağın varlığına delalet etmez. Bu nedenle davalı … adına fatura düzenlenmesi sonuca etkili değildir. Zira faturanın davalılar arasındaki yüklenici/ taşeron ilişkisi nedeniyle …’nın talimatı ile bu davalı adına düzenlediği ve fatura konusu malın da davalı …’nın talimatı ile diğer davalı …’a teslim edilmiş olduğu ve davacı ile davalı … arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunmadığı anlaşılmakla; ilk derece mahkemesince yazlı şekilde karar verilmesi isabetli olup, taraf vekillerinin tüm istinaf nedenlerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın, alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 192,05 TL harcın, alınması gerekli olan 768,17 TL harçtan mahsubu ile bakiye 576,12 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davacı … davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ayrı ayrı kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.18/11/2021